Almanya ‘diz çöktü’, Erdoğan rehineleri bıraktı!

Yıldırım’ın Merkel ile yaptığı kirli pazarlıkların üzerinden 24 saat geçmeden 1 yıldır cezaevinde olan Alman vatandaşı gazeteci Deniz Yücel serbest bırakıldı.

Gabriel açıkça Yücel bırakılana kadar Ankara ile silah anlaşması yapmayacaklarını söylerken gazeteci Yücel “Kirli anlaşma varsa ben yokum” demişti.

Son 1 yılda Berlin-Ankara hattında yaşanan gerginlikler ve krizlerde en çok Deniz Yücel ismi gündeme geldi. Geçtiğimiz yılın Şubat ayında Alman polis ve savcılarının Erdoğan rejimine casusluk yapan DİTİB'li imamlara operasyon hazırlığı yaptığı günlerde, Türk devleti de karşı hamleye geçmiş, Die Welt gazetesi Türkiye muhabiri Deniz Yücel de cezaevine atıldı.

Yücel, Türk Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın e-postalarına ilişkin haberlerle ilgili yürütülen soruşturma kapsamında ifade vermeye gittiği İstanbul Emniyet Müdürlüğünde 14 Şubat’ta gözaltına alındı. 27 Şubat'ta tutuklanarak cezaevine gönderilen Yücel'i Türk cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "PKK'li" ve "Alman ajanı" ilan etti.

Hakkında 18 yıla kadar hapis cezası istenmesine rağmen Türk yargı birimleri bir türlü iddianame hazırlamıyor, yargılama süreci başlamıyordu. Üstelik Yücel aylarca tecritte kaldı. 4 Kasım günü Alman polisinin Düsseldorf'ta Kürtlere saldırması ve aynı gün Gabriel ve Çavuşoğlu'nun Antalya'da yaptığı gayri resmi görüşmenin ardından Yücel tek kişilik hücreden çıkarıldı.

KİRLİ PAZARLIKTA SCHÖREDER’E ÖZEL YETKİ VERİLDİ

Yücel ile birlikte Erdoğan rejiminin rehin tuttuğu Alman vatandaşının sayısı 10’a çıkmıştı. Gabriel’in Antalya ziyareti öncesinde Almanya'nın eski başbakanlarından Gerhard Schröder de hiçbir resmi statüsünün olmamasına rağmen Merkel hükümeti adına İstanbul’a uçtuğu ve burada Erdoğan ile görüşme yaptığı basına yansıdı.

Erdoğan, Merkel hükümeti ile arasının bozuk olduğu dönemlerde birkaç kez SPD'nin eski liderlerinden Schröder'in ismini telaffuz ediyordu. Erdoğan "Nerede o Schröder’li yıllar?" diyordu. Zaten iyi bir lobi elamanı olan Schröder daha önce de Rusya gibi Almanya’nın gerginlik yaşadığı ülkelere gönderilmişti. Şimdi sıra da Türkiye vardı. Erdoğan’ın ona “Dostum” diye hitap ettiği Schröder bu görev için hiç de zorluk çekmedi.

Hem İstanbul’da Schröder’in Erdoğan ile, Antalya’da Gabriel’in Çavuşoğlu ile, Merkel hükümetinin önemli isimlerinden Peter Altmeier’in de Ankara’da AKP iktidarıyla yaptığı pazarlıklar sonucunda Alman vatandaşları arka arkaya serbest bırakıldı.

Önce insan hakları savunucularından Peter Steudtner özgürlüğüne kavuştu. İnsan hakları mücadelesi verirken Türkiye'de Erdoğan rejiminin rehinesi olan Steudtner, 5 Temmuz'da Büyükada'daki düzenlenen bir seminere katılan insan hakları aktivistleri ile birlikte gözaltına alınmıştı.

Steudtner’in gözaltına alınması Merkel hükümeti ve Erdoğan iktidarı arasında zaten gerilen ilişkileri kopma noktasına getirdi. Steudtner'in tutuklanmasının hemen ardından dışişleri bakanı Sigmar Gabriel Türkiye'ye bir dizi yaptırımları açıkladı. Türkiye ile ilgili hiçbir çalışması olmamasına rağmen Erdoğan'ın savcıları tarafından "terör örgütü üyesi” ilan edilen Berlinli aktivist Peter Steudtner "sürpriz" sayılacak şekilde 25 Ekim günü tahliye edildi.

Alman medyası ve muhalefet Steudtner'in serbest bırakılması ardından "Erdoğan'a hangi büyük ödülün verildiğini" konuşuyordu. Şüphesiz “büyük ödül” Alman polisinin Kürt gösterilerin yasaklaması, başta Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın posterleri olmak üzere, hiçbir Kürt rengine tahammül göstermemesiydi.

YÜCEL: KİRLİ PAZARLIĞA ALET OLMAK İSTEMİYORUM

Erdoğan rejimi ilk başta rehineler karşılığında Almanya’ya sığınan Gülen Hareketi üyesi mültecileri ile Kürt siyasetçilerinin iadesini istiyordu. Birçok Merkel hükümeti böyle bir iadenin Alman anayasasının iltica yasalarına aykırı olduğunu ve ülkesine sığınanları kaçtıkları ülkeye teslim edemeyeceklerini belirtiyordu.

Türkiye’nin “terörist” ilan ettiği sığınmacıları Almanya’nın iadesi büyük bir sorumluluktu ve Merkel hükümeti bu ağır yükü kaldıramazdı. Geriye Erdoğan ile silah dostluğunu güçlendirmek ve Kürtlerin gösterilerini engellemekti. Ayrıca federal hükümetin Türk ordusuna ait 120 adet M60 tipi tankın modernizasyonu işine Ekim ayında onay verdiği ortaya çıktı.

Türk devleti bu tanklarla Efrîn’e saldırma hazırlığı yapıyordu. Efrîn’e yönelik işgal girişimi başladığında ise aralarında Alman yapımı Leopard tanklarının da olduğu Türk ordusunun tankları iyi bir sınav vermediği görüldü. Türkiye alelacele bütün tanklarının savunması sistemini güçlendirmek istiyordu. Berlin-Ankara arasındaki kirli pazarlığın merkezinde artık bir tarafta Efrîn’deki hukuk dışı savaş, diğer tarafında ise gazeteci Deniz Yücel vardı.

Çavuşoğlu’nun 6 Ocak’ta Almanya’da Gabriel ile yaptığı pazarlıkların ardından 9 Ocak’ta Türkiye ile tankların modernizasyonu anlaşması imzalandı. Tankların yenileme işini ise Türkiye’de Erdoğan rejimiyle birçok yatırım yapan Alman silah devi Rheinmetall’a veriliyordu. Başta gazeteci Yücel olmak üzere Alman muhalefeti olmak üzere bu kirli ittifaka karşı çıkıyordu.

Avukatları aracılığıyla Alman haber ajansı DPA’ya yazılı röportaj veren Yücel “Kirli anlaşma varsa ben yokum. Özgürlüğüm Rheinmetall'in tank ticareti ya da diğer silah tüccarlarının faaliyetleriyle lekelenmesin istemiyorum” diye konuştu.

GABRİEL: YÜCEL’İ BIRAKIN, SİLAHLARI ALIN

Zira o günlerde Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel Der Spiegel dergisine verdiği söyleşide açıkça Yücel üzerinden böyle bir anlaşmayı dile getirmişti. AKP rejiminin destekçilerden Gabriel “Federal hükümet Türkiye ile çok sayıda silah ihracatına onay vermedi. Yücel vakası çözüme ulaşmadığı sürece de bu durumun böyle kalacak” diye konuşmuştu.

Bu yüzden olacak ki Yücel serbest bırakıldıktan hemen sonra ilk açıklamayı Gabriel yaptı. Yücel’in yakında Almanya’ya döneceğini söyleyen Gabriel “Yücel'in tahliyesine ilişkin süreci hızlandırdığı için Türk hükümetine teşekkür ediyorum. Bugün hepimiz için güzel bir gün” dedi.

Yücel’in dışında 5 Alman siyasi nedenlerden dolayı Türkiye’deki cezaevlerinde tutuluyor. Bu rehineler karşısında önümüzdeki günlerde Merkel hükümetinin Erdoğan rejimine hangi tür tavizler vereceği merek ediliyor.