Amed Barosu’ndan Adalet Bakanlığı’na İmralı başvurusu

Amed Barosu, mutlak tecrit altında olan ve 21 aydır hiçbir haber alınamayan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan için Adalet Bakanlığı ve TBB’ye başvuruda bulundu.

Amed Barosu Başkanlığı, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’la görüştürülmeyerek mesleki faaliyetleri engellendiği gerekçesiyle 107 üye avukatın kendilerine yaptığı başvuruya istinaden Pazartesi günü Adalet Bakanlığı ve Türkiye Barolar Birliği’ne (TTB) ihlalin giderilmesi için başvurduğunu duyurdu.
Baro Başkanı Nahit Eren imzasıyla Adalet Bakanlığı’na yapılan başvuru dilekçesinde, “Diyarbakır Barosu üyesi bulunan 107 avukatın 02.12.2022 tarih ve 1018 evrak kayıt numarası ile Baromuza yapmış oldukları yazılı başvuruda  ‘İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda uygulanan ağır tecrit koşullarının sona erdirilmesi, avukat görüş yasağının kaldırılması, müvekkillerin iç hukuk ve uluslararası mevzuattan kaynaklanan haklarının temini ile avukatlık görevinin yerine getirilmesinin sağlanması amacıyla başta Türkiye Barolar Birliği ve Adalet Bakanlığı olmak üzere ilgili tüm kurum ve merciler nezdinde hukuki girişim ve başvurularda bulunulmasını’ talep etmişlerdir” denildi.

'AVUKAT HAKKI İHLAL EDİLDİ'

Başvuruda bulunan avukatların, İmralı'da tutuklu müvekkilleri Öcalan’la görüştürülmüyor olmakla birlikte Anayasa’nın 36 ve AİHS’nin 6/3-c maddeleri kapsamında güvence altına alınan “avukatla temsil hakkının” ihlal edildiği hatırlatılan dilekçede, “5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ve 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu kapsamında avukatların talepleri ve mesleki faaliyetlerinin yasal çerçevede icra edilebilmesi amacıyla Diyarbakır Barosu Başkanlığı olarak Adalet Bakanlığına başvuruda bulunulmasına’ karar verilmiştir” ifadelerinde bulunuldu.

 Adalet Bakanlığı’na sunulan dilekçe şöyle:

 “Türkiye’de Barolar 1136 sayılı Avukatlık Kanunu kapsamında kurulmuş olup üyelerinin tamamı avukatlardan oluşan kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütüdür. Yasaların bir meslek kuruluşu olarak kendilerine yüklediği görevlerin yanında, yargı sisteminin bir parçası olarak avukatların kurumsal örgütü niteliğindedir ve hukukun gelişmesine katkıda bulunurlar. Barolar, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu 76. maddesinde ‘Hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, tüzel kişiliği bulunan, çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdüren kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu’ olarak tanımlanmıştır. Aynı Kanunun 95. maddesi ise Baro Yönetim Kurulu'nun 'Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmakla' görevli olduğu belirtilmiştir.
Diyarbakır Barosu bireylerin ve birey gruplarının ulusal veya uluslararası otoriteler nedeniyle karşılaştıkları hukuki sorunlar ve hak ihlalleriyle ilgili araştırmalar yapmakta, ‘insan hak ve özgürlüklerini’ geliştirmeyi amaçlamakta, ulusal ve uluslararası tüm meşru hak arama yollarını en etkin şekilde kullanmakta, her türlü ayrımcılığa ve hak ihlaline karşı mücadele etmekte ve yaşanan hak ihlallerine ilişkin çalışmalar yürütmektedir.
02.12.2022 tarihli başvuru içeriğinde; avukat görüş yasağının kaldırılması, müvekkillerin iç hukuk ve uluslararası mevzuattan kaynaklanan haklarının temini ile avukatlık görevinin yerine getirilmesinin sağlanması talebinde bulunulmaktadır.

HUKUK İHLALİNE DİKKAT ÇEKİLDİ

Talebe dayanak teşkil eden yasal düzenlemeler aşağıda belirtilmiştir.
Avrupa Cezaevi Kurallarının 1. maddesi; ‘Özgürlüğünden yoksun bırakılan herkese, insan haklarının gerektirdiği gibi saygılı davranılmalıdır.’
Birleşmiş Milletlerin ‘Herhangi Bir Şekilde Tutuklanan veya Hapsedilen Tüm Kişilerin Korunması Hakkında İlkeler Bütünü’, ‘Mahpuslara Muamele ile İlgili Standart Asgari Kurallar’ ve ‘Mahpuslara Muamele ile İlgili Temel İlkeler’ adlı belgelerinde de ‘mahpuslara insan haklarının gerektirdiği gibi davranılması’ yönünde hususlar yer almaktadır.
Standart Asgari Kuralların 60. maddesinin ilk fıkrası; ‘Kurumun uyguladığı rejim, mahpusların sorumluluğunu azaltmadan veya insan onuruna gösterilen saygıyı düşürmeden, hapishane yaşamı ile özgür yaşam arasındaki farkı asgariye indirmeye çalışır’, Türkiye’de hapishanelere ilişkin temel kanun olan Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un (CGTİHK) 2. maddesinde ise ‘Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazında zalimane, insanlık dışı, aşağılayıcı ve onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz.  
Herkes, hukuk önünde eşittir ve hiç bir ayrımcılığa tabi tutulmaksızın hukuk tarafından eşit olarak korunma hakkına sahiptir. Hukuk; bu alanda her türlü ayrımcılığı yasaklar ve herkese ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir fikir, ulusal veya toplumsal köken, mülkiyet, doğum veya başka bir statü ile yapılan ayrımcılığa karşı etkili ve eşit koruma sağlamaktadır.
5275 sayılı CGTİHK 59/1 maddesi ‘Hükümlü, avukatlık mesleğinin icrası çerçevesinde avukatları ile vekaletnamesi olmaksızın en çok üç kez görüşme hakkına sahiptir’; 59/2 maddesi ise ‘Avukat ve noter ile görüşme, meslek kimliklerinin ibrazı üzerine, tatil günleri dışında ve çalışma saatleri içinde, bu iş için ayrılan görüşme yerlerinde, konuşulanların duyulamayacağı, ancak güvenlik nedeniyle görülebileceği bir biçimde yapılır.’
Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmeliğin 20. maddesi; ‘Hükümlü ile avukatı, meslek kimliğinin ibrazı üzerine, tatil günleri dışında ve çalışma saatleri içinde, bu iş için ayrılan görüşme yerlerinde, konuşulanların duyulamayacağı, ancak; güvenlik nedeniyle görülebileceği bir biçimde, açık görüş usulüne uygun olarak görüştürülür.’
Anayasanın 36. maddesi kapsamında; herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir.
AİHS’nin 6/3-c maddesi gereğince bir suç ile itham edilen herkesin kendi seçeceği bir avukatın hukuki yardımından yararlanma hakkının bulunduğu ifade edilmiştir. Adil yargılanma hakkının bir gereği olarak, müdafinin hukuki yardımından yararlanan tutuklu/hükümlünün, avukatı ile yapacağı görüşmenin hakkının tanınması gerekir.
5275 sayılı yasanın 83/1 maddesi ‘Hükümlü, belgelendirilmesi koşuluyla eşi, üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımları ile vasisi veya kayyımı tarafından haftada bir kez ve ayrıca kuruma kabullerinde, zorunlu hâller dışında bir daha değiştirilmemek üzere, ad ve adreslerini bildirdiği en fazla üç kişi tarafından, yarım saatten az ve bir saatten fazla olmamak üzere çalışma saatleri içinde ziyaret edilebilir. (Ek cümle: 24/1/2013-6411/9 md.) Çocuk hükümlüler için ziyaret süresi bir saatten az, üç saatten fazla olmamak üzere belirlenir.’
Gözetim altında mahpusların düzenli aralıklarla aileleri, yakın arkadaşları ile haberleşmelerine ve ziyaret edilmelerine imkan verilerek onlarla iletişim kurmalarına izin verilmesi gerekir.
5275 sayılı Kanunun 85/1 maddesi; ‘Kurum, kurul ve kuruluşlar, heyet hâlinde veya bireysel olarak ceza infaz kurumlarını ziyaret edebilmek ve hükümlülerle görüşebilmek için Adalet Bakanlığından izin almak zorundadırlar. Bilimsel araştırma yapanlarla görsel ve yazılı basın mensupları hakkında da bu hüküm uygulanır. Adalet Bakanlığı talepte bulunan kişilerin hükümlüleri ziyaret etmelerine de izin verebilir.’
Mahpuslara Muameleye Dair Birleşmiş Milletler Asgari Standart Kuralları 61. maddesi; ‘Mahpuslara, seçtikleri bir avukat ya da hukuki yardım sağlayıcı ile ulusal hukuka uygun olarak gecikmeksizin, alan dinlemesi yapılmaksızın, sansürsüz ve tam bir gizlilik içinde görüşme, danışma ve konuşma için yeterli fırsat, zaman ve kolaylık sağlanır. Görüşmeler, hapishane personelinin görebileceği, ancak duyulmayacak bir ortamda olur.”

NELER YAPILMALI?

Ulusal ve uluslararası hukuk düzenlemelerin sırasıyla hatırlatıldığı açıklamanın devamında sonuç ve istekler şöyle sıralandı:
 
“* Tutulan veya hapsedilen bir kimsenin avukatı ile iletişim kurma ve avukatına danışma hakkına sahip olduğu,
 
* Tutulan veya hapsedilen bir kimseye avukatıyla görüşebilmesi için yeterli zaman ve kolaylığın sağlanması gerektiği,
 
* Kanunda veya kanuna dayanan bir düzenlemede belirtilen istisnai hallerde güvenliği ve düzeni korumak için yargısal veya başka bir makam tarafından kısıtlamanın zorunlu olduğuna karar verilmedikçe, tutulan veya hapsedilen bir kimsenin hemen avukatı tarafından ziyaret edilebilme, hiçbir sansüre tabi olmaksızın tam bir gizlilik içinde görüşebilme ve iletişim kurabilme hakkını kullanmasının geciktirilemeyeceği veya kısıtlanamayacağı hususları dikkate alınarak,
* Avukatların da 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ve 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu kapsamında mesleki faaliyetlerinin yasal çerçevede icra edilebilmesi için müvekkilleri ile görüşmelerinin sağlanması gerekmektedir.”  

TTB'YE BAŞVURU

Başvuruda bulunan avukatların talepleri ve mesleki faaliyetlerinin yasal çerçevede icra edilebilmesi amacıyla TTB’ye de dilekçeyle başvuran Amed Barosu Başkanlığı, baroların kuruluş ve işleyiş amaçlarını anımsattı. Baro Yönetim Kurulu'nun “Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmakla” görevli olduğunın belirtildiği açıklamanın devamında, talebe dayanak teşkil eden yasal düzenlemelere dikkat çekildi.
Eren, imzasıyla yasal hususlar ve düzenlemelerin sıralandığı duyuruda, TTB’den şu istemlerden bulunuldu:
“* Tutulan veya hapsedilen bir kimsenin avukatı ile iletişim kurma ve avukatına danışma hakkına sahip olduğu,
 
* Tutulan veya hapsedilen bir kimseye avukatıyla görüşebilmesi için yeterli zaman ve kolaylığın sağlanması gerektiği,
 
* Kanunda veya kanuna dayanan bir düzenlemede belirtilen istisnai hallerde güvenliği ve düzeni korumak için yargısal veya başka bir makam tarafından kısıtlamanın zorunlu olduğuna karar verilmedikçe, tutulan veya hapsedilen bir kimsenin hemen avukatı tarafından ziyaret edilebilme, hiçbir sansüre tabi olmaksızın tam bir gizlilik içinde görüşebilme ve iletişim kurabilme hakkını kullanmasının geciktirilemeyeceği veya kısıtlanamayacağı hususları dikkate alınarak,
 
* Avukatların da 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ve 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu kapsamında mesleki faaliyetlerinin yasal çerçevede icra edilebilmesi için müvekkilleri ile görüşmelerinin sağlanması adına 110. maddesi uyarınca gerekli başvuruların yapılması hususunu.” 

ki yardımından yararlanma hakkının bulunduğu ifade edilmiştir. Adil yargılanma hakkının bir gereği olarak, müdafinin hukuki yardımından yararlanan tutuklu/hükümlünün, avukatı ile yapacağı görüşmenin hakkının tanınması gerekir.

DÜZENLİ ARALIKLARLA İLETİŞİME İZİN VERİLMELİ

5275 sayılı yasanın 83/1 maddesi ‘Hükümlü, belgelendirilmesi koşuluyla eşi, üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımları ile vasisi veya kayyımı tarafından haftada bir kez ve ayrıca kuruma kabullerinde, zorunlu hâller dışında bir daha değiştirilmemek üzere, ad ve adreslerini bildirdiği en fazla üç kişi tarafından, yarım saatten az ve bir saatten fazla olmamak üzere çalışma saatleri içinde ziyaret edilebilir. (Ek cümle: 24/1/2013-6411/9 md.) Çocuk hükümlüler için ziyaret süresi bir saatten az, üç saatten fazla olmamak üzere belirlenir.’

Gözetim altında mahpusların düzenli aralıklarla aileleri, yakın arkadaşları ile haberleşmelerine ve ziyaret edilmelerine imkan verilerek onlarla iletişim kurmalarına izin verilmesi gerekir.

5275 sayılı Kanunun 85/1 maddesi; ‘Kurum, kurul ve kuruluşlar, heyet hâlinde veya bireysel olarak ceza infaz kurumlarını ziyaret edebilmek ve hükümlülerle görüşebilmek için Adalet Bakanlığından izin almak zorundadırlar. Bilimsel araştırma yapanlarla görsel ve yazılı basın mensupları hakkında da bu hüküm uygulanır. Adalet Bakanlığı talepte bulunan kişilerin hükümlüleri ziyaret etmelerine de izin verebilir.’

Mahpuslara Muameleye Dair Birleşmiş Milletler Asgari Standart Kuralları 61. maddesi; ‘Mahpuslara, seçtikleri bir avukat ya da hukuki yardım sağlayıcı ile ulusal hukuka uygun olarak gecikmeksizin, alan dinlemesi yapılmaksızın, sansürsüz ve tam bir gizlilik içinde görüşme, danışma ve konuşma için yeterli fırsat, zaman ve kolaylık sağlanır. Görüşmeler, hapishane personelinin görebileceği, ancak duyulmayacak bir ortamda olur.”

TALEPLER

Ulusal ve uluslararası hukuk düzenlemelerin sırasıyla hatırlatıldığı açıklamanın devamında sonuç ve istekler şöyle sıralandı:

“* Tutulan veya hapsedilen bir kimsenin avukatı ile iletişim kurma ve avukatına danışma hakkına sahip olduğu,

* Tutulan veya hapsedilen bir kimseye avukatıyla görüşebilmesi için yeterli zaman ve kolaylığın sağlanması gerektiği,

* Kanunda veya kanuna dayanan bir düzenlemede belirtilen istisnai hallerde güvenliği ve düzeni korumak için yargısal veya başka bir makam tarafından kısıtlamanın zorunlu olduğuna karar verilmedikçe, tutulan veya hapsedilen bir kimsenin hemen avukatı tarafından ziyaret edilebilme, hiçbir sansüre tabi olmaksızın tam bir gizlilik içinde görüşebilme ve iletişim kurabilme hakkını kullanmasının geciktirilemeyeceği veya kısıtlanamayacağı hususları dikkate alınarak,

* Avukatların da 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ve 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu kapsamında mesleki faaliyetlerinin yasal çerçevede icra edilebilmesi için müvekkilleri ile görüşmelerinin sağlanması gerekmektedir.” 

BAROLARIN İŞLEYİŞİ VE AMAÇLARI

TTB’ye yapılan başvuruda ise baroların işleyişi ve amaçları hatırlatılarak, Baro Yönetim Kurulu'nun “Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmakla” görevli olduğu vurgulandı.

TTB’DEN TALEPLER

Amed Barosu, TTB’den şu taleplerde bulundu:

“* Tutulan veya hapsedilen bir kimsenin avukatı ile iletişim kurma ve avukatına danışma hakkına sahip olduğu,

* Tutulan veya hapsedilen bir kimseye avukatıyla görüşebilmesi için yeterli zaman ve kolaylığın sağlanması gerektiği,

* Kanunda veya kanuna dayanan bir düzenlemede belirtilen istisnai hallerde güvenliği ve düzeni korumak için yargısal veya başka bir makam tarafından kısıtlamanın zorunlu olduğuna karar verilmedikçe, tutulan veya hapsedilen bir kimsenin hemen avukatı tarafından ziyaret edilebilme, hiçbir sansüre tabi olmaksızın tam bir gizlilik içinde görüşebilme ve iletişim kurabilme hakkını kullanmasının geciktirilemeyeceği veya kısıtlanamayacağı hususları dikkate alınarak,

* Avukatların da 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ve 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu kapsamında mesleki faaliyetlerinin yasal çerçevede icra edilebilmesi için müvekkilleri ile görüşmelerinin sağlanması adına 110. maddesi uyarınca gerekli başvuruların yapılması hususunu.”