Aysel Tuğluk, Kocaeli Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’ndaki 9 uzman doktorun hazırladığı rapora göre demans hastası ve hapishanede kalamayacağı belirtiliyor. Bu rapora rağmen Adli Tıp Kurumu (ATK), Tuğluk’un infazını ertelemiyor. 

Son dönemde hasta tutsakların bir bir hayatını kaybetmesi, tedavilerinin ertelenmesi gibi uygulamalarla gündeme gelen cezaevlerinde halen yüzlerce hasta tutsak bulunuyor. 

Kandıra F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Aysel Tuğluk’un avukatlarından Veysi Eski, müvekkillerinin son durumunu ANF’ye anlattı.

TEKRAR BİR RAPOR SÜRECİ BAŞLADI

Aysel Tuğluk’un, annesi Hatun Tuğluk’un cenazesine yapılan saldırıdan sonra çok üzüldüğünü ve hapishane koşulları ile bu durum birleşince bu hastalığa yakalandığını belirten Eski, şunları söyledi: “Gün geçtikçe de durumu ağırlaştı. Aysel Tuğluk’un bütün tetkiklerini yürüten Kocaeli Üniversitesi Hastanesi, uzun tetkiklerden sonra hapishanede kalamaz raporu verdi. İstanbul ATK, bütün tedavi ve tetkikleri yürüten uzman doktorlardan oluşan heyet raporunun tam tersi bir karar vererek hapishanede kalabilir raporu verdi. Bu rapor, kurumun ne kadar siyasallaştığını açıkça ortaya koydu. Aysel Tuğluk uzun süre sağlık durumu ile gündeme gelmek istemediği için avukatları olarak bu konuyu kamuoyu ile paylaşmadık. Ancak Aysel Tuğluk, kendi bireysel işlerini dahi yürütemeyecek derecede hastadır. Aysel Tuğluk için tekrar bir rapor süreci başlatıldı. Ancak hapishane yönetimi uzun bir süre hastane dönüşünde tek başına hücrede kalmayı dayattığı için ciddi bir zaman kaybı oldu. Şu an Aysel Tuğluk iki arkadaşı ile kalıyor ve an itibarıyla tekrar bir rapor süreci başladı. Daha önce alınan raporların arasındaki çelişkiyi bağımsız hekimler tabii ki eleştiriyor. ATK hekimlerinin, hekimlik meslek etiğine uymadığını düşünüyoruz. Bu konuda gerekli başvuruları Aysel Tuğluk’un avukatları olarak yapacağız.”

BAROLAR VE TABİPLER ÖNCELİKLİ MESELE YAPMALI

Adli Tıp Kurumu’nun hasta tutsaklar açısından deyim yerindeyse bir işkenceye dönüştüğünü ifade eden Avukat Eski, şöyle devam etti: “ATK, hasta mahpuslar açısından ölüm koridorunun en karanlık ve kör noktası haline geldi. Kamuoyunun bu konuda çok daha duyarlı olması gerektiğini düşünüyorum. Baroların ve barolar birliğinin, Türk Tabipler Birliği’nin (TTB), bu kurumu birinci gündemleri haline getirmeleri gerekiyor.

Hak kurumları olarak ATK meselesini ciddi anlamda tartışmak için bir araya geldik. Bu anlamda ATK'nın raporlarının çevirileri yapılarak uluslararası kurumlar ile paylaşılacak ve ATK'nın bağımsız olmayan bir kurum olduğunu, uluslararası düzeyde tespitini yapacağız. Hasta mahpuslara ilişkin tek karar merciinin ATK olması, bu saatten sonra kabul edilmemelidir. TTB'nin bu süreçte devreye girerek bağımsız hekimler aracılığı ile bu raporların denetimini yapacağına inanıyoruz.”