DEM Parti: Ülkenin dört yanında mücadeleyi büyüteceğiz

DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, "Bu iktidara karşı işçisiyle kadınıyla, genciyle bu ülkenin dört bir yanında mücadeleyi büyüteceğiz. Çözümün yolu Üçüncü Yol siyasetidir" dedi.

DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Gülistan Kılıç Koçyiğit'in konuşmasının öne çıkan kısımları şöyle:

"Halkların, inançların ve kimliklerin, emekçilerin, işçilerin, kadınların, gençlerin, çocukların, hak arayanların sesini ve sözünü Meclis’e taşımayı, Meclis kürsüsünde dile getirmeyi ilke edindik.

Meclis’i yasa yapma fabrikasına dönüştüren iktidar aklına karşı durduk. Meclis’in bir çözüm meclisi olmasını istiyoruz.

'MECLİS'TE HAKKIMIZI SONUNA KADAR KULLANACAĞIZ'

Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü DEM Parti’nin en temel önceliklerinden biridir. Bu en temel ilkemizdir. Buna karşılık bizi bu başlığa sıkıştırmaya çalışan anlayışa rağmen halkların ve ötekilerin sözü olmaya, herkesin talebini ve sözünü Meclis kürsüsünden dillendirmeye çaba harcadık. Anayasa ve iç tüzüğe göre tanımlanmış olan demokratik muhalefet hakkımızı sonuna kadar kullandık, bundan sonra da kullanmaya devam edeceğiz. DEM Parti olarak, geçmiş dönemde 6451 sonu önergesi, 673 araştırma önergesi ve 250 kanun teklifi verdik. Bu dönemde de aynı şekilde Meclis’e tekliflerimizi vermeye devam edeceğiz. Sabahlara kadar süren komisyon toplantılarında milletvekili arkadaşlarımız ve danışmanlarımız halklarımız için, hakikat için çalıştılar, söz kurdular. Yaklaşık üç ay boyunca savaşın, rantın ve sermayenin bütçesine karşı halkın bütçesini hem komisyon hem de Genel Kurul aşamasında savunduk ve söz kurduk. Bu yıl da aynı şekilde halkın bütçesini savunmaya devam edeceğiz. Toplumsal sorunların hiçbirine cevap üretmeyen ve Meclis’teki bütün soruları yanıtsız bırakan AKP-MHP iktidarının, sokakta direnenlere ve hak arayanlara karşı uygulanan kolluk şiddetinin bir benzerini Meclis Genel Kuruluna taşımış olmasına ve muhalefeti şiddetle bastırmaya çalışmasına karşı da dik durduk, mücadele ettik. Bundan sonra da bu şiddetin karşısında durmaya devam edeceğiz.

Meclis’te yapılmak istenen iç tüzük değişikliği muhalefetin sesini kısmayı hedefliyor.

Meclis’in denetim görevinin dahi devre dışı bırakıldığı bir yerde tam bir vesayet rejiminin inşa edildiğini görüyoruz. Bu, Saray’ın Meclis üzerindeki vesayetidir ve bu vesayet adım adım daha da derinleştirilerek tahkim edilmeye çalışılıyor. İşte bu vesayetçi akla karşı hem parlamentoda hem de sokakta daha etkin bir mücadeleyi bundan sonra da yürütmeye devam edeceğiz.

AKP-MHP iktidarının Meclis’i tek sesli bir koroya dönüştürmek istediğini çok iyi biliyoruz. Buradan söyleyelim: Meclis Saray’ın bando takımı değildir. Kendileri istedikleri yerlerde tek sesli bir koroyu oluşturabilirler ama bizler, bizi seçip gönderen halklarımıza sorumluluğumuz gereği, asla burada tek sesli koroya müsaade etmeyeceğiz. Ne olursa olsun bu yaklaşıma karşı da direneceğiz.

Burada Meclis Başkanının tutumuna özel olarak vurgu yapmak istiyorum. Meclis Başkanı normal koşullarda tarafsız ve bağımsız olmak zorundadır. Bütün milletvekillerinin, Meclis’in meclis başkanıdır. Ancak seçilmiş bir milletvekilinin parlamentoya dönmesi için yapılan oturumda, yani Can Atalay için yapılan oturumda bir AKP milletvekilinin uyguladığı şiddete karşı hiç ses çıkarmadığını, AKP grubuyla aynı tutumu sergilediğini açık ve net bir şekilde gördük.

'MECLİS'TEKİ ŞİDDETE DİRENECEĞİZ'

Genel Kurul yeniden açılıyor ve duyduk ki Genel Kurul’daki sivri noktaları arbedelere karşı törpülemişler. Asıl törpülenmesi gereken Genel Kurul mimarisi değil AKP grubunun şiddet yanlısı tutumudur. Muhalefete yönelik saldırgan yaklaşımlarının, farklı seslere tahammülsüzlüklerinin törpülenmesi gerekir. O yüzden Meclis Başkanını mermerleri törpülemekten vazgeçmeye ve asıl şiddetin kaynağı olan AKP grubuna bakmaya ve oraya dönük söz söylemeye davet ediyoruz. Bu şiddet dalgasına karşı bizler dün olduğu gibi bugün de direneceğiz ve demokratik muhalefetimizi yürüteceğiz.

Halk geçmiş sıkıntısı yaşıyor, sokakta muazzam bir itiraz var. O sesin Meclis’te yükselmesi de bizim temel sorumluluğumuzdur. Sokağın sesini Meclis’e, Meclis gündemini de sokağa ve topluma taşımaya bundan sonra da devam edeceğiz. Grevdeki işçiler için, fabrikalarda yaşanan hak ihlallerine karşı ne olursa olsun set kuracağız, direneceğiz, hep beraber kazanmanın yolunu ve yöntemini arayacağız. O yüzden esas olan halkın gündemidir ve Meclis halkın gündeminden azade bir tutum takınamaz. Halka rağmen yasa yapma sistematiğini reddediyoruz. Halka rağmen yasa yapma aklını reddediyoruz. Halkın temel kazanımlarına el koymayı, onu kölelik koşullarında çalıştırmayı ilke edinmiş bu iktidara karşı işçisiyle, kadınıyla, genciyle bu ülkenin dört bir yanında yan yana durup mücadeleyi büyüteceğiz. Burada AKP’nin kurmak istediği bu çürüme haline, Meclis’i işlevsizleştirme haline karşı bizler Meclis’i hakikatin meclisi yapmaya çalışacağız. Tabii ki eksiklerimiz var, bunların da bilincindeyiz. Bizleri Meclis’e gönderen halklarımıza karşı büyük bir sorumluluğumuz var. Çünkü bizi Meclis’e gönderen halkımız, “Haklarımı, kimliğimi, dilimi, varoluşumu, doğamı savunmalısın” dedi. Bizler de bu görevin hakkını vermek için sonuna kadar çalışacağız.

'ÇÖZÜMÜN YOLU ÜÇÜNCÜ YOL SİYASETİ'

Yaptıklarımızla yapamadıklarımızla birlikte, DEM Parti Meclis Grubu olarak Meclis’in de ülkenin de ana muhalefet gücü olduğumuzu, temel direniş gücü olduğumuzu çok iyi biliyoruz. Bunun farkındayız. Bu farkındalıkla söz kuruyor, mücadele yürütüyoruz. Temel direniş noktası olarak DEM Parti’nin, AKP ve MHP’nin kurmak istediği faşizmin önündeki en büyük bent olduğunu bütün Türkiye halklarının ve kamuoyunun bilmesi gerekiyor. Saray’dan yasaları Meclis’e getirmeye çalışanlara, sokağı terörize etmeye çalışıp yetmiyormuş gibi Meclis’i terörize etmeye çalışanlara karşı dimdik duran, cesurca söz söyleyen ve ne olursa olsun hakikati savunan tek partiyiz. Bunu Üçüncü Yol perspektifi üzerinden yapıyoruz. DEM Parti olarak, Üçüncü Yol çizgimizi yeni dönemde hem bütün siyasetimizde hem de Meclis’te daha da derinleştirip görünür kılmak istiyoruz. Üçüncü Yol Türkiye’nin demokratik geleceği için çok önemlidir. Yoksulların, ezilenlerin, kadınların, gençlerin, doğanın ve yaşamın hakkını ancak Üçüncü Yol siyaseti savunabilir. Üçüncü Yol siyasetimizle savaşa karşı barışı, faşizme karşı demokrasiyi, baskıya karşı özgürlükleri inşa etmeye devam edeceğiz. Türkiye halkaları iki kutba mahkum değildir, buna mecbur değildir. Bir kez daha Meclis’ten halklarımıza Üçüncü Yol siyasetine kulak vermeleri ve bu yolda birlikte mücadele etmeleri çağrısı yapıyoruz.

'İKTİDAR TOPLUM KARŞITI YASALARI GEÇİRMEYİ HEDEFLİYOR'

Yeni dönemde Meclis’e birçok yasa teklifi gelecek. AKP Grup Başkanının açıklamasına bakılırsa, toplum karşıtı yasaları bir bir Meclis’ten geçirmeyi hedefliyorlar. İçinde Soyadı Kanununun olduğu 9. Yargı Paketi, eğitim ve öğretimi bitirecek olan Öğretmenlik Meslek Kanundaki değişiklikler ve emeklilik alanındaki düzenlemelerle topluma saldırmaya Meclis zemininde devam edecekler. İşte biz bunun karşısında bent kuracağız. Bütçe geliyor ve biz bütçeye dönük özel bir hazırlık yaptık. Çok kapsamlı bir hazırlık yaptık. Hem komisyonda hem de Genel Kurulda halkın talepleri doğrultusunda bütçe hakkımızı savunacağız. Halkın bütçe hakkını savunacak ve koruyacağız. Bununla beraber bütçe mücadelesini sokağa, toplumsal kesimlerin bağrına taşıyacağız ve toplumla beraber bu savaş yanlısı, rant yanlısı, sermaye yanlısı bütçeye karşı da sonuna kadar mücadele edeceğiz.

Yeni dönemin hem halklarımıza hem de bütün milletvekili arkadaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum. Bir kez daha ifade etmek istiyorum ki demokratik, siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik alanda köklü düzenlemeler ve değişiklikler içeren yasa tekliflerimizi yeni dönemde de Meclis’e sunacağız. Asla ama asla bu tekçi anlayışa teslim olmayacağız. Bütün halkların sözünü Meclis kürsüsünden sonuna kadar yükselteceğiz. Hiç kimse umudunu kaybetmesin. Bu Meclis’te DEM Parti oldukça hakikatin sesi yankılanmaya devam edecek."