HDP Eşbaşkan Yardımcısı Ayşe Acar Başaran, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin, uluslararası komplonun devamı olduğunu söyledi.

ANF’ye konuşan Başaran, uluslararası komplo ve tecridin birbirinden bağımsız olmadığını belirtti. Abdullah Öcalan’ın da tecridi uluslararası komplonun bir parçası olarak nitelendirdiğini hatırlatan Başaran, Türkiye teslim edilmesi sadece Türk devleti ekseninde dönen bir süreç olmadığı gibi bugün de yaşanan tecrit de uluslararası boyutludur.

ULUSLARARASI MEKANİZMALARIN DAHİL OLDUĞU REJİM

23 yıldır devam eden komplonun sonuçlarınının sadece Kürdistan’da değil, Ortadoğu’nun tümünde yaşandığını kaydeden Başaran, şunları söyledi: “Meselenin hukuksal kısmına çok girmek istemiyorum, çünkü hukuki hiçbir izahı yok bu durumun. Uluslararası mekanizmalarının da içerisinde olduğu başka bir rejim uygulanıyor. O yüzden meselenin politik kısmı daha ağır basıyor. Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkarıldığı sürece baktığımızda emperyalist güçlerin Ortadoğu’da nasıl bir siyaset güttüklerini görüyoruz. Bugün Rojava’da ortaya çıkan yeni modelin ve perspektifin önünü almak ve Kürtleri karşı karşıya getirmek istediler. Bugün Başûr’daki Kürtlerin birliği engelleme politikaları tamamen o gün oluşturulan ajandanın ürünüdür.”

AKP ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜ DAYATTI

Kürt sorununun AKP açısından bir araç haline geldiğini ve çözümsüz bırakılmak istendiğini söyleyen Başaran, “AKP, Kürt sorununu ‘terör’, ve ‘ülkenin bekası’ diyerek savaş politikaları üretip çözümsüz bıraktı. O yüzden bu kadar araçsallaştırdıkları için çözme iradesi ortaya koymuyorlar. AKP, kendi rejimini kurumsallaştırmak için Kürt sorununun çözümsüzlüğünü dayattı. Bu iktidarla artık Kürt sorunu çözülmez. Abdullah Öcalan, bir hafta içerisinde bu sorunu nasıl çözebileceğini defalarca söyledi. Zaten Dolmabahçe Mutabakatı uygulanmış olsaydı bugün bu sorunları konuşmamış olurduk. Ne yazık ki savaşın tüm faturasını da bugün halklara ödeten bir iktidar ile karşı karşıyayız” şeklinde konuştu.