Bostancı: Bakanın açıklamasını samimi bulmuyoruz

DGD-Sen Örgütlenme Uzmanı Murat Bostancı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın soruşturma açacağına ilişkin açıklamasını samimi bulmadıklarını kaydederek, “Samimi iseler önce depolarda muvazaalı bir şekilde faaliyet yürüten taşeronu kaldırsınlar” dedi.

Yüzde 8’lik sefalet zammı dayatmasına ve kötü çalışma koşullarına karşı Depo, Tersane ve Deniz İşçileri Sendikası (DGD-Sen) üyesi Migros Esenyurt depo işçilerinin 3 Şubat’ta başlattığı direniş, zaferle sonuçlandı. Saatlik ücretlerine 1 ekmek parası olan 4 TL zam istedikleri için işten çıkartılan 257 işçinin bütün talepleri kabul edildi.

Esas mücadelenin şimdi başladığını vurgulayan DGD-Sen Örgütlenme Uzmanı Murat Bostancı, yaşanan süreci ANF’ye değerlendirdi.

‘İMKANSIZLIKLAR İÇİNDE ÇOK YOL YÜRÜDÜK’

Çalıştığı Şekerpınar depoda 2009 yılında işten çıkartılan Bostancı, Migros depo direnişinin öncülerinden.

İşçilere sırt çeviren sarı sendikacılığa karşı 6 arkadaşıyla birlikte 2012 yılında DGD-Sen’i kuran işçilerden olan Bostancı, o günden bugüne depolardaki işçilere dayatılan insanlık dışı koşullara karşı hem mücadele ediyor hem de direnişi örüyor.

Depolarda bugüne kadar tam 7 direniş örgütleyenlerden biri olan Bostancı, Migros Esenyurt depoda elde edilen kazanımın sadece 19 gündür direnen depo işçilerinin ve sendikalarının değil, ülkenin dört bir yanında direnen işçi sınıfının kazanımı olduğunu vurguladı.

Ancak henüz yolun başında olduklarını belirten Bostancı, DGD-Sen’in kurulduğundan beri patronlara, sarı sendikacılığa ve önlerine bir engel olarak konulan yüzde 1 baraja karşı mücadele ettiklerini ve bu mücadele başarıya ulaşmadan tam bir kazanımdan söz edilemeyeceğini kaydetti.

“Şekerpınar deposundan Esenyurt’a imkansızlıklar içinde çok yol yürüdük” diyen Bostancı, tüm imkansızlıklara rağmen işçilerin iradesiyle mücadeleyi bugünlere taşıdıklarını söyledi.

‘KARARLI DİRENİŞ SONUCU MİGROS YÖNETİMİ GERİ ADIM ATTI’

İşçilerin kararlı direnişi ve kamuoyunun desteği sonucunda Migros yönetiminin geri adım atmak zorunda kaldığını vurgulayan Bostancı, süreci şöyle anlattı: “Direnişimiz devam ederken milletvekilleri ve sanatçılar Migros yöneticileriyle ve Migros CEO’su Özgür Tort ile bağlantıya geçtiler. Migros merkeziyle yapılan görüşmelerde, sorunun kendileri açısından çözülebilir bir karakteri olduğunu, dolayısıyla bu doğrultuda Us-Grup taşeron şirket sahibi Veysel Cingöz’e inisiyatif verdiklerini ve el sıkışma beklediklerini belirttiler. Fakat Veysel Cingöz, bir taraftan görüşme masasına oturup, diğer taraftan da 90 işçiyi işten atmaktan söz ediyor. Daha sonra görüşmeler kesiliyor. Çünkü bir taraftan da işçiler aranıp tazminat ve para teklif ediliyor. Bu yöntemle bir taraftan direnişi kırmaya, diğer taraftan sanki sorunu çözmek istiyorlarmış gibi bir algı yaratmaya uğraşıyorlardı. Sonra yine milletvekilleri ve sanatçılar devreye girip konuştular. En son şarkıcı Haluk Levent’in arabuluculuğuyla sendikamızın avukatı Mürsel Ünder ile Migros, Anadolu Grubu ve taşeron şirket Us-Grup yöneticileriyle saatlerce yapılan görüşmeler sonucunda işçi arkadaşlarımızın tüm talepleri kabul edildi.”

‘TAŞERON SİSTEM BÜYÜK SORUN’

İşçilerin talepleri kabul edilse de depolarda muvazaalı faaliyet yürüten taşeron sisteminin hala ortada büyük bir sorun olarak durduğuna işaret eden Bostancı, bu anlamda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’in işçilerle ve sendikayla görüşme ihtiyacı dahi duymadan sosyal medya üzerinden soruşturma başlatılacağına dair yaptığı açıklamayı samimi bulmadıklarını vurguladı.

Bostancı, sendika olarak bakanlığa defalarca dilekçe verdiklerine, müfettişlerin de denetime geldiğine ancak yapılan denetimlerde çok sayıda sorun çıkmasına rağmen hiçbir adım atılmadığına dikkat çekti.

İKİ YILDIR GELMEYEN DENETLEME RAPORU

Bunun son örneğinin Şekerpınar Migros deposunda yaşandığını anlatan Bostancı, 2020 yılında depoya gelen müfettişlerin denetleme sonucunun aradan iki sene geçmesine rağmen kendilerine ulaştırılmadığını söyledi. Bostancı, “2020 yılında Şekerpınar deposunda çalışan yaklaşık 70 işçi ücretsiz izne gönderildi. Biz de sendika olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na dilekçe verdik. Depo önünde işçilerin başlattığı direnişin 17’inci gününde müfettiş geldi. İki haftaya yakın bir denetleme oldu. Ama bu denetleme boyunca ne sendikamıza ne de işçilere ulaşılmadı. Direnişin 52’inci gününde ise ücretsiz izne gönderilen işçilerin tümü Kod-29’dan işten atıldı. Ama Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan hiçbir ses çıkmadı, sadece Kocaeli İl Teftiş Kurulu Başkanlığı’ndan bir yetkili direniş alanımıza gelerek Kocaeli Valisi’nin bizimle görüşmek istediğini iletti. Aradan bu kadar zaman geçmesine rağmen denetleme sonucu ne işçilere ne de sendikaya ulaşmadı. İş yerine bir yaptırım oldu mu olmadı mı, bundan haberimiz yok. Kod-29’dan atılan işçilere dair bir tek bir açıklama yapılmadı. Eğer Bakanlık samimi ise önce o sonucu bize bildirirdi” dedi.

‘TAŞERON SİSTEMİ KALDIRILANA KADAR MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEĞİZ’

Depolardan taşeron sistemi tamamen kaldırılana kadar mücadeleyi sürdüreceklerini vurgulayan Bostancı, DGD-Sen’in sadece Esenyurt’ta değil Migros’un tüm depolarında örgütlü olduğunu ve bu yöndeki direnişi büyüteceklerini söyledi. Önümüzdeki direnişin yol haritasına da değinen Bostancı, toplu iş sözleşmesi yapmak için önlerinde engel olarak yüz 1’lik baraj olduğuna, bunu da özellikle sarı sendikaların örgütlenmek için kullandığına işaret ederek, “Biz buna karşı da bir mücadele öreceğiz. Bizimle aynı konumda olan sendikalarla birlikte yüzde 1’lik barajın tamamen kaldırılması için bir örgütlenmemiz olacak” dedi.

Bostancı, son olarak depo, liman, tersane, antrepo, gemi ve deniz işçilerine DGD-Sen’de örgütlenmeleri çağrısı yaparak, tüm sendikaların, siyasi partilerin, derneklerin Türkiye’nin dört bir yanındaki işçi direnişlerini görmesi gerektiğini vurguladı. Bostancı sözlerini, “Eğer bu direnişler görülmezse ve kamuoyunda gündem olmazsa başarıya ulaşamayız. Bütün direnişler bizim direnişimizdir” diyerek noktaladı.