ÖNDER APO ÜZERİNDEKİ TECRİT
DEM Parti’nin İmralı Heyeti, Önderi Apo ile iki ayrı görüşme gerçekleştirdi. Önder Apo ile iki ayrı görüşme yapılmasına rağmen, İmralı'da 25 yıldır uygulanan tecrit politikaları ise aralıksız devam ediyor. Önder Apo’nun ailesi ve avukatlarıyla görüşmesine hala izin verilmiyor.
Önder Apo üzerinde uygulanan mutlak tecride ilişkin ANF'ye konuşan DEM Parti Amed Milletvekili Ceylan Akça Copulo, şunları dile getirdi: "Öncelikle görüşmelerin yeniden başlamış olmasını memnuniyet verici buluyoruz. Çünkü DEM Parti olarak sıklıkla, Kürt meselesinin siyasal bir zeminde çözülmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Kürt sorunun siyasal zeminde çözümünden bahsederken de aktörlerden bahsediyoruz ve bu aktörlerden en başat aktörün Sayın Abdullah Öcalan olduğunu söylüyoruz. Sayın Abdullah Öcalan hem siyasal hem de toplumsal rolü nedeniyle, bu meselede kesinlikle devre dışı bırakılacak bir kişilik değildir.
Bundan dolayı, üzerinde sürdürülen tecrit ve tutulduğu koşullar, sürdürülebilir bir barış zemini için ne yazık ki zararlı koşullardır. Bu zararlı koşulların sonlandırılması gerektiğini söylüyoruz. Türkiye hiçbir şey olmasa bile, Kürt meselesini çözmek, Kürt halkının temel haklarını tanımak ve bunları yasal zemine oturtmak gibi gerekçeleri bir tarafa bıraksak dahi, sadece yasaları uygulaması, Sayın Abdullah Öcalan'ın bugün itibariyle fiziki özgürlüğüne kavuşması gerekiyor. Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğü, sadece yasaların öngördüğü bir durum değildir; ama fiziki özgürlüğü, bu sürecin barışçıl ve güzel bir nihayete ermesi için elzemdir. Müzakere sürecinin sağlıklı yürüye bilmesi için, tecridin sonlandırılması ve İmralı Cezaevi’nin derhal kapatılması gerekmektedir."
‘SAYIN ÖCALAN SİYASAL BİR FİGÜR VE AKTÖRDÜR’
İmralı'da Önder Apo üzerinde uygulanan mutlak tecridin yaşamın bütün alanlarına sirayet ettiğine dikkat çeken Ceylan Akça Cupolo, "Aslında bakarsanız tecridin siyasal, sosyal ve hukuka ilişkin bazı yanları var. Yasalara rağmen bir kişiye tecrit uyguluyorsanız, başkalarının aynı muameleye uğramasını engelleyemezsiniz.
Toplumda beli öcüler yaratıp, kişileri ve toplumsal figürleri öcüleştirerek, daha sonra böylesi anti-demokratik uygulamaları uygulamak, aslında bu uygulamalara karşı muhalefet ve demokratik kesimlerin sessiz kalması, bu uygulamaların devam etmesi anlamına geliyor. Bununla neyi kastediyorum? Sayın Abdullah Öcalan'a ve Kürtlere sıklıkla uygulanan hukuk dışı bazı uygulamalar var. Bu uygulamalara zamanında sessiz kalındığı için, Gezi protestolarında yer almakla itham edilen kişilere de benzer bir muamele uygulanmaya başlandı. Kimden bahsediyorum? Osman Kavala'dan bahsediyorum.
Osman Kavala, bugün Sayın Abdullah Öcalan ile aynı ceza maddesine dayanarak ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü olarak cezaevinde bir hücrede tek başına tutuluyor ve sadece ailesiyle görüşebiliyor. Sayın Öcalan ise bu hakka değil. Ama eğer bu hükumet yeterince uğraşıp, bir öcü yaratırsa Osman Kavala'yı da Sayın Öcalan ile aynı koşullara getirebilecek manipülasyon araçlarına sahip. Hukuku kötüye kullanan taraf bellidir. Toplum üzerinde yaratılan şiddet ve korku dalgasının sona ermesi için, devletin yarattığı öcülerin aslında öcü olmadığını kabul etmemiz gerekiyor. Sayın Abdullah Öcalan, siyasal bir figür ve ana aktördür. Kürt meselesinin çözümünde de önemli bir figürdür" diye konuştu.
‘KALICI BİR BARIŞ İÇİN TECRİT KALDIRILMALI’
Tecrit kaldırılmadan kalıcı bir barıştan bahsetmenin mümkün olmadığını ifade eden Ceylan Akça Cupolo, şunları söyledi: "Hükümetin bu politikalarına son 15 yıldır daha aktif bir şekilde şahit oluyor Türkiye'nin tüm kesimleri. Ama bizler çok iyi biliyoruz ki bu durum yüzyıldır devam eden bir politikadır. Bu politikaların bu kadar kötü hale gelmesinin sebebi, muhalefetin sürdürdüğü sessizliktir. Muhalefet, Sayın Abdullah Öcalan'ın durumuna ilişkin ses çıkarmadığı için bugün toplumun tüm kesimleri üzerinde farklı bir baskı dalgası yürüyor. Kürt hareketinin siyasal önder ve figürleri hedef alındığında sessiz kalan muhalefet, bugün bu korku dalgasının kendisine çevrilmesine ses yükseltiyor. Ama o birleşik sesin bölünmesine neden olan, onların bu tavrıydı. Geç değil, muhalefet birleşik ve demokratik bir gücün tarafında yer alması gerektiğini söylemeli."