‘HTŞ’nin kadın ve Alevi düşmanlığına karşı ayağa kalkılmalı’

HTŞ ve benzeri yapıların kadınlara, Alevilere ve laik yaşamı savunanlara yönelik düşmanlığının artık gizlenemez bir gerçek olduğuna dikkat çeken DAD Eş Başkanı Kadriye Doğan, kadınların, Alevilerin ve azınlıkların sistematik hedef alındığını vurguladı.

ALEVİ KATLİAMI

Suriye’de akademisyen ve insan hakları savunucusu Rasa Al-Ali’nin vahşice katledilmesinin, bölgedeki azınlıklar ve kadınlar için büyük bir tehdit oluşturduğunu ifade eden Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Başkanı Kadriye Doğan, bu saldırının sadece bireysel bir cinayet değil, sistematik bir politikanın sonucu olduğunu belirtti. Kadriye Doğan, ANF’ye verdiği röportajda bu konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Rasa Al-Ali’nin katledilmesi ne anlama geliyor?

Bu, Suriye’de kurulmak istenen cihatçı rejimin en karanlık yüzlerinden biri. HTŞ’nin ve benzeri yapıların, kadınlara, Alevilere ve laik yaşamı savunan herkese yönelik düşmanlığı artık saklanamaz bir gerçek. Al-Ali’nin öldürülmesi, sadece bir akademisyenin değil, tüm kadınların, Alevilerin ve azınlıkların yok edilmek istendiğinin göstergesidir.

HTŞ’nin bu saldırılarla amacı nedir?

HTŞ, toplumda korku ve dehşet yaratarak kendi şeriat düzenini kurmak istiyor. Kadınların kamusal alandan silinmesini, azınlıkların yok edilmesini ve laik yaşam isteyenlerin susturulmasını hedefliyor. Bu, Afganistan’da Taliban ile başlayan sürecin, Suriye’de HTŞ ile devam ettirilmesidir. Emperyalist güçler, Ortadoğu’daki demokrasi mücadelelerini bastırmak için bu cihatçı çeteleri kullanıyor.

Rojava modeli bu tablo içinde nasıl bir yer tutuyor?

Rojava, kadınların eşit ve özgür bir şekilde yaşadığı, halkların bir arada olduğu bir sistem inşa etti. Bu, HTŞ gibi yapıların korkulu rüyası. Kadınların kamusal yaşamda aktif olduğu bir sistemin varlığı, onların ideolojisini çökertiyor. Bundandır ki, Kürtler, Aleviler, azınlıklar ve laik bir yaşam talep edenler büyük bir tehdit altında.

Türkiye’nin HTŞ ile ilişkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’deki iktidarın HTŞ’ye açık destek sunduğunu görüyoruz. Hatta bu durumu bir zafer gibi sunuyorlar. Ancak aynı tehlike Türkiye için de geçerli. Suriye’de meşrulaştırılmaya çalışılan bu yapılar, Türkiye’de de büyük bir tehdit oluşturuyor. Bugün Suriye’de azınlıkları hedef alan zihniyet, yarın Türkiye’de de farklı kesimlere yönelebilir.

Bu duruma karşı nasıl bir tavır alınmalı?

Demokratik kamuoyu, bu gerçeğin farkına varmalı ve sorumluluk almalı. Türkiye’nin iç barışını sağlamak ve demokrasiyi inşa etmek hepimizin görevi. Alevilerin, Kürtlerin, kadınların ve tüm ezilen kesimlerin katliam tehdidine karşı duruşunu toplum sahiplenmeli. Sessiz kalınırsa, bu karanlık dalga daha da büyüyecektir. Vicdanlar ayağa kalkmalı!

Son olarak, Rasa Al-Ali için ne söylemek istersiniz?

Rasa Al-Ali, sadece bir akademisyen değil, direnişin ve özgürlüğün sembolüydü. Onun şahsında toprağa düşen tüm kadınları, Alevileri ve özgürlük mücadelesi verenleri saygıyla anıyorum.