Van Barosu avukatlarından hukukçu Cemal Demir, 24 yıldır hukuksuz bir biçimde İmralı adasında tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik tecrit ve işkencenin ağırlaştığını belirtti.

Konuya ilişkin ANF’ye açıklamalarda bulunan Demir,  Abdullah Öcalan’ın bir ada hapishanesinde tutulduğunu ve haliyle başından bir tecridin söz konusu olduğunu ifade etti. “ Sayın Öcalan’ın diğer tutuklu ve hükümlülerin kullandığı yasal hakları kullanmamasının ise tecridin ağırlaştırılarak devam etmesidir. “ diyen Demir: “ Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Avrupa Konseyi üyesi olması nedeniyle Avrupa Konseyinin bir birimi olan CPT,  işkenceyi örtbas etmekle değil,  işkenceyi önleme ile yükümlüdür.  CPT, dönem dönem Türkiye ziyaretleri gerçekleştiriyor. Son dönemde ise Ekim ayı içinde bir Türkiye ziyareti gerçekleştirdiler.  Kamuoyuna yansıyan bilgiler arasında Sayın Öcalan’ın kendisiyle görüşmek isteyen CPT ile görüşmediği ve protesto ettiğidir. Bundan hareketle Asrın Hukuk Bürosu 13 Ekim tarihinde CPT ile bir özel görüşme talebinde bulundu. CPT’de bunu kabul etti. Asrın Hukuk Bürosundan yapılan açıklamada CPT’nin kendilerine net bir bilgi vermediğidir” diye konuştu.

20 AYDIR HABER ALINAMIYOR BU BİR İŞKENCEDİR

CPT’nin yaptığı ziyaret ve incelemelerde raporlar üzerinden kamuoyuna açıklama yaptığını ancak bunun da sözleşmeci hükümetlerin onayına bağlı olduğunu hatırlatan Demir; “ 3 Ekim 2020 tarihinden bu yana Sayın Öcalan ile fiziksel bir temas kurulamamış, 25 Mart 2021 tarihinde kardeşiyle bir telefon görüşmesi yapılmış ve bu da yarıda kesilmiştir. 20 aydır kendisinden haber alınamayan bir pozisyondadır. Bu nedenle kamuoyunun kaygıları üst seviyelere taşındı. CPT açıklama yapmaktan imtina ediyor” ifadelerini kullandı.

CPT TÜRKİYE’NİN ETKİSİ ALTINDADIR

CPT’nin hukuki pozisyonunu, varlık nedeni ve mevzuatlara aykırı biçimde hareket ettiğini vurgulayan Demir sözlerini şöyle sürdürdü:  “CPT sözleşmeci hükümetin gölgesi altında kalmıştır. CPT’nin bu şekilde sessiz kalması, geçiştirmesi kabul edilemez ve CPT’nin saygınlığına gölge düşürmüştür. Sözleşmeci Türkiye’nin çok kısa sürede cezaevi koşullarına dair tatmin edici bir açıklama yapması gerekmektedir.  Türkiye’nin kendi iç mevzuatından öncelikli olarak uygulanması gereken uluslararası mevzuata göre de bu konuda atım atması gerekiyor.”