Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu tarafından 1990 yılında "Uluslararası Göçmen İşçiler ve Ailelerinin Haklarını Koruma Konvansiyonu'nun" imzalanmasının ardından ilan edilen 18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü vesilesiyle Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Göçmen ve Mülteci Komisyonu, yazılı açıklama yaptı.
'GÖÇMENLER SİYASİ PAZARLIK KONUSU EDİLİYOR'
Göçmenlere yönelik hak ihlallerinin ve sömürünün en çok Ortadoğu'yu ilgilendirdiğine vurgu yapılan açıklamada, "Ortadoğu'da bitmek bilmeyen savaş iklimi ve siyasi krizler, milyonlarca insanı yerinden yurdundan etmiştir. Göçmenler gittikleri ülkelerde sömürü, güvencesizlik, ırkçılık ve ayrımcılıkla yüz yüze bırakılmıştır. En çok göçmen nüfusunun bulunduğu Türkiye'deki iktidar ise göçmenleri Avrupa'ya karşı bir siyasi pazarlık kozu olarak görmektedir" ifadeleri kullanıldı.
'GÖÇMENLER UCUZ İŞ GÜCÜ OLARAK GÖRÜLÜYOR'
Türkiye'deki göçmenlerin ucuz iş gücü olarak görüldüğüne dikkat çekilen açıklamada, "Türkiye'ye gelen göçmenler, güvencesiz, kayıt dışı ucuz işgücü olarak sömürülmektedir. Göçmenlerin bir işyerinde çalışırken, ancak işverenin Çalışma Bakanlığına başvurusu ve bakanlığın onay vermesiyle kayıtlı-sigortalı çalışan statüsüne geçebildiği koşullarda, göçmen işçi haklarının sendikal örgütlenme yoluyla sağlanması da imkansızlaşmıştır. Göçmen emeği sömürüsüne son vermek için statü ayrımı yapılmaksızın tüm göçmenlerin sendika ve sigorta hakkı tanınmalıdır. Çalışma Bakanlığı ve koruduğu patronlar, kölelik koşullarında çalıştırılan göçmenleri sömürmekten vazgeçmelidir" denildi.
'GÖÇMENLERE SINIR DIŞI TEHDİDİ'
Açıklamada şöyle denildi: "Göçmenlerin hak arama özgürlükleri de sınır dışı edilme tehditleriyle tamamen ortadan kaldırılmıştır. Sınır dışı edilme tehdidi nedeniyle hak arayamayan göçmen işçiler, uğradıkları erkek şiddetine ve cinsel şiddete ses çıkaramayan göçmen kadınlar, herhangi bir toplumsal eyleme dahi katılamayan göçmenler için yaşamın kendisi bir tedirginliğe dönüşmüştür. Bu öngörülemez ve keyfi sınır dışı etme prosedürü, Türkiye'nin kendi mevzuatına ve tarafı olduğu Cenevre Sözleşmesi'ne de aykırıdır.
ROJAVA'DA ÇETELER GÖÇMENLERE SALDIRIYOR
Türkiye ve AB ülkelerinin, 'İltica ve kabul' aşamalarını durdurmaları, vahşi geri itme politikasıyla sistematik ölümlere yol açmaları ve Türkiye'nin AB ile yaptığı Geri Kabul Anlaşması kabul edilemezdir. Öte yandan SMO'nun, Suriye Demokratik Güçleri'nin kontrol ettiği yerleşim yerlerine saldırması sonucunda binlerce kişi, Rojava bölgesindeki başka yerleşim alanlarına geçmek zorunda kalmıştır. Olumsuz kış koşulları ve sınırlı imkanlar nedeniyle oldukça zor şartlarda yaşamaya çalışmaktadırlar. Bölgedeki göçmenlerin de sesini duyurmak ve onlarla dayanışmak hepimizin sorumluluğudur.
'GÖÇMENLERLE BİRLİKTE MÜCADELE EDECEĞİZ'
Uluslararası kamuoyunu ve Türkiye’deki kuruluşları göçmenlerle dayanışmaya, tüm aktörleri ise göç dahil yaşanması muhtemel yeni insanlık dramlarının ve ihlallerin önlenmesi için acil ve somut adımlar atmaya çağırıyoruz. Sınırsız, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyada eşit ve özgür bir yaşam için göçmenlerle birlikte mücadele edeceğiz."