Demir: Kürtlere karşı savaş Türkiye'deki halkların geleceğini yok ediyor

HDK Eşsözcüsü Esengül Demir, AKP-MHP iktidarının Kürtlere karşı sürdürdüğü savaşın, Türkiye'deki bütün halkların geleceğini de yok eden bir savaş olduğunu söyledi.

Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, seçimleri kazanmanın yolunun, Kürt seçmeninin oyunu almaktan geçtiğinin farkında olduğunu belirten HDK Eşsözcüsü Esengül Demir, “Ya Kürt seçmenin oyunu almak ya da Kürt seçmeni, HDP seçmenini sandığa gitmemeye ikna etmek, gitmekten alıkoymak var ajandasında” dedi.

ANF’ye konuşan HDK Eşsözcüsü Esengül Demir, uzun süredir Rojava’ya saldırı hazırlığı yapan AKP-MHP iktidarının, zaten Güney Kurdistan’da savaşı sürdürdüğünü hatırlatarak, “Yeni ve bir anda Taksim’deki patlamanın ardından kararlaştırılmış bir süreç değil. Suriye'nin içine doğru ilerlemek, orada alanını genişletmek hedefiyle diplomasi de yürütüyordu” dedi.

TEK BAŞINA DEĞİL

Rojava’ya saldırının, Türkiye'nin tek başına karar verdiği, gerçekleştirdiği bir saldırı olmadığını belirten Demir, şunları savundu: “Uluslararası güçlerden destek ve onay almadan hava saldırısı yapması mümkün değil. Zaten hava sahası, Rusya ve Amerika'nın kontrolünde. Rojava yönetimini ve Kürtleri de kendi çizgilerine çekmek için de Türkiye'nin önünü açıyorlar. Çünkü Rojava, ilkesel tutumundan taviz vermiyor. Dolayısıyla bu da o güçlerin arzuladığı, beklediği bir çizgi değil. Rojava yönetimiyle yer yer ayrı düştükleri ortaklaşamadıklarını biliyoruz. Bir yandan Kürtlere de o maşayı göstererek kendi çizgilerine çekmek istiyorlar. Çoklu bir süreç. Türkiye de bu dönem Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliğini özellikle Rojava üzerinden oynuyor. Şimdi Türkiye saldırgan bir dil kullanıyor, kara harekâtı için fakat orada nereye kadar yol verirler bilemiyoruz. Zaman gösterecek ama bu anlamda Rojava halkı da kendisini savunacağını çok net bir şekilde ifade etti.”

BİLİNÇLİ BİR BOMBARDIMAN VAR

Türkiye’nin özellikle Rojava'da yiyecek ambarları, buğday ambarları, enerji trafoları, suyun kente dağıtıldığı kaynaklar, gaz ve petrol istasyonları gibi son derece lojistik ve oradaki halkın yaşam alanını kontrol altına alacak yerleri bombaladığına dikkat çeken Demir, “Böyle yöntemlerle bir yanıyla da Rojava'yı, orada yaşayan milyonlarca insanı uluslararası güçlere teslim olacak ya da onlara ihtiyaç duyacak pozisyona düşürmek istiyorlar. Bu yerlerin seçilmesi boşuna değildir” dedi.

SONUÇLARI YIKICI OLUR

Savaşın Türkiye'deki yansımasına da işaret eden Demir, şöyle devam etti: “Savaş karşıtlığını uzun süredir dillendiren bütün muhalefetin, bireylerin, kurumların iktidar tarafından düşmanlaştırıldığını; hedef gösterilip gözaltı, tutuklamayla korkutulduğunu biliyoruz. Türkiye'de büyük bir kesim, ne yazık ki bu militarist savaş çığırtkanlığının arkasına dizildi. Bırakın savaş karşıtlığını tam tersine Türkiye'nin bu saldırgan politikası ‘teröre, teröristlere karşı yürütülen ortak mücadele’ şeklinde tanımlandı. Bu çok tehlikeli. Savaşın sonuçlarının bütün toplum açısından da yıkıcı olacağını söyleyebiliriz. Bu savaş, Türkiye'deki bütün halkların geleceğini de yok eden bir savaş. Ekonomik, siyasal, sosyal aynı zamanda toplumsal kutuplaştırmayı da fazla artıran, ayrıştıran bir süreç. Sonuçları çok ağır olur önümüzdeki dönemlerde.”

SANDIĞA DA YANSITMA ÇABASI

Erdoğan’ın “bunun hesabını sandıkta da soralım” lafını buradan cesaretle söylediğini, üstelik sadece kendi seçmeni değil, arkasına dizilen bütün toplumsal kesimleri kastettiğini kaydeden Demir, “Bunu siyaseten de HDP'ye karşı kullanmak ve sandıkta da her türlü hile, saldırı politikalarını güdeceğini açık bir şekilde ifade ediyor” dedi. Taksim patlamasının hemen ardından hükümetin bu konudaki açıklamalarını bile beklemeden, kendisine ‘sol’ diyen bazı yapıların PKK'ye yüklediğini hatırlatan Demir, “Bu yapılar da ne yazık ki o bahsettiğimiz iktidarın arkasına dizilen yapılarla eş değer pozisyon aldı. Türkiye'de kendilerini hakikaten sosyalist diyen, alternatif siyaset politikaları ürettiğini söyleyen yapılar açısından son derece içler acısı bir durum.”

KÜRT SEÇMENİN BELİRLEYİCİLİĞİNİ BELİYOR

Erdoğan'ın seçimi kazanmak için son derece pragmatik yöntemler uyguladığını; bir önceki dönem söylediğinin tamamen tersini söyleyebildiğini; hakaret ettiğiyle hiçbir şey olmamış gibi uzlaşabildiğini söyleyen Demir, şunları dile getirdi: “Seçimleri kazanmanın yolunun da Kürt seçmeninin oyunu almaktan geçtiğinin farkında. Ya Kürt seçmenin oyunu almak ya da Kürt seçmeni, HDP seçmenini sandığa gitmemeye ikna etmek, gitmekten alıkoymak var ajandasında. HDP seçmeninin belirleyici olduğunu herkes gibi o da çok iyi biliyor. Savaş böyle yükselerek devam ederse Türkiye'de bir seçim olasılığı bile olmayabilir Bu koşullarda seçime gitmek ne kadar mümkün bilemiyoruz. Bu olasılık da var. Normal bir seçimin olma olasılığı da olmayabilir.”