Efrîn direniş ruhuyla 8 Mart’a

Tarihi Efrîn direnişi bugün kırk beş gününü doldurmuş bulunuyor. Efrîn halkı ve YPG-YPJ-QSD savaşçıları tam bir buçuk aydır sömürgeci-soykırımcı TC faşizmine karşı kahramanca direniyor.

Hareket ve halk olarak bu yıl Newroz ayına tarihi Efrîn direnişi içinde girdik. 8 Mart Emekçi Kadınlar Gününü ve Newroz Özgürlük Bayramını Efrîn Çağın Direnişini geliştirerek ve her gün yeni zaferlere taşıyarak yaşayacağız. Kadınlar şimdiden bu yılın sloganını ortaya attılar: Efrîn Direniş Ruhuyla 8 Mart’a! Tabi 8 Mart direniş ruhuyla da Efrîn direnişi yürütülüyor ve zaferlere taşınıyor. Avesta Xabur ve Barin Kobanê’lerin direniş ruhu Efrîn Çağın Direnişinin sembolü olmuş bulunuyor. Kadın özgürlük ve direniş ruhunun tarihi Efrîn direnişini kesin zafere taşıyacağı anlaşılıyor. 

Tarihi Efrîn direnişi bugün kırk beş gününü doldurmuş bulunuyor. Efrîn halkı ve YPG-YPJ-QSD savaşçıları tam bir buçuk aydır sömürgeci-soykırımcı TC faşizmine karşı kahramanca direniyor. Bu Çağın Direnişini tüm Kürdistan halkı, tüm kadınlar ve halklar, tüm demokratik insanlık destekliyor. Kuşkusuz en başta da Avrupa’daki Kürtler ve Başur halkı geliyor. Her gün dünyanın dört bir yanında Efrîn Direnişini destekleyen eylemler yapılıyor. Gençler seferberlik halinde dört bir yandan Efrîn’e akıyor. Her yerde aydınlar, sanatçılar, siyasetçiler, tüm özgürlükçü ve demokratik güçler Efrîn direnişini desteklemek için seferber oluyor.

Nasıl olmasınlar ki! Tam kırk beş gündür ellerindeki ferdi silahlarla genç Kürt kadınları ve erkekleri sömürgeci-soykırımcı TC faşizminin tank, top, uçak ve helikopter saldırılarına karşı tarihin en büyük ve anlamlı direnişini veriyor. Efrîn kadınları ve erkekleri çıplak yürekleriyle TC’nin kan kusan roket ve füzelerine meydan okuyor. Yirmi dört saat en vahşi bombardımana karşı insanlar köylerini ve evlerini terk etmiyor. İki günde Efrîn’in tümünü işgal edeceğini hesaplayan Tayyip Erdoğan, kırk beş gün geçmiş olmasına rağmen, hala sınır üzerindeki birkaç kilometre üzerinde debelenip duruyor. Herhalde bundan daha yiğit ve anlamlı bir duruş ve direniş söz konusu olamaz. Böyle bir yiğitlik, bu tarz bir cesaret ve fedakârlık her zaman ortaya çıkmaz.

Peki bu insanları bu kadar cesur ve fedakâr kılan ne? Kürt kızlarını ve oğullarını böyle bayrama gider gibi savaşa ne sevk ediyor? Çok açık ki, yürüttükleri haklı mücadele onları böyle cesur ve fedakâr kılıyor. Özgürlük tutkuları onları böyle coşku içinde direnişe sevk ediyor. Köylerinde, mahallelerinde özgür yaşama arzuları onları böyle çıplak yüreklerle düşman üzerine yürütüyor. Acaba bu gerçeği faşist, sömürgeci ve soykırımcı saldırganlar ne zaman anlayacaklar? Acaba TC işgaline maddi çıkar karşılığı destek veren ve Kürt köylerinin, mahallelerinin yakılıp yıkılmasına ortak olan güçler yaptıkları kötülüğü ne zaman görecekler?

Tam kırk beş gündür tüm dünya TC faşizminin Efrîn’i işgal saldırılarını adeta seyredercesine izliyor. Hatta içlerinde TC’yi haklı görenler ve destek verenler bile var. Peki ama niçin? Bilmiyorlar mı ki TC faşizmi haksız, işgalci ve soykırımcı? Görmüyorlar mı ki AKP-MHP faşizmi zalim, katliamcı, saldırgan ve talancı? Anlamıyorlar mı ki AKP-MHP iktidarı faşist, ırkçı, şoven ve insanlık düşmanı? Kuşkusuz görüyor, biliyor ve anlıyorlar; fakat yine de ellerini ovuşturmuş AKP-MHP faşizminin zafer kazanmasını bekliyorlar. Çünkü suç ortağı konumundalar. Çünkü böyle bir soykırımdan besleniyorlar. İşgal ve katliama göz yumma ve destek verme karşılığında birçok maddi çıkar elde ediyorlar.

Evet yeni bir dünya savaşı yaşanıyor ve bu tür savaşlarda her şey birbirine karışıyor. Ama yine de söz konusu savaşın bir ölçüsü olmalıdır. Ama TC Devletinin ve AKP-MHP faşizminin Efrîn’i işgal saldırısının hiçbir ölçüsü yoktur. Ankara’da oturan bir güç, Efrîn’in on bin yıllık yerli halkına “Senin Efrîn’de duruşun benim güvenliğimi sarsıyor, sen oradan çık, oraya ben geleceğim” diyemez. Bunun için kırk beş gün boyunca uçak ve tanklarıyla Efrîn bebelerini bombalayamaz. Eğer böyle olursa ve TC’nin yaptığı başarıya ulaşıp yanına kâr kalırsa, o zaman bu dünyada insan olarak yaşanmaz. 

Bu nedenle herkes ciddi olmalı ve TC barbarlığına ve vahşetine karşı çıkmalıdır. İnsan olmak, demokrat olmak, birlikte yaşamak bunu gerektirir. Eğer bugün Efrîn’e işgal saldırıları yürütülürken TC faşizmine dur denilmezse, yarın bu faşist diktatörlük gücü yettiği herkese saldırır. Bu bakımdan, daha zaman varken faşist TC barbarlığına karşı durmak gerekir. Bu vahşi barbarlığa karşı kahramanca direnen özgürlük savaşçılarına ve Efrîn halkına destek vermek gerekir. Kendini bu kutsal mücadeleye katık eden Avestaların, Barinlerin herkes için savaştığını bilmek ve hakkını teslim etmek gerekir.

Dahası, sömürgeci-soykırımcı TC faşizminin Efrîn’i işgal saldırılarının yenilmiş olduğunu görebilmek önemlidir. Dolayısıyla yanlış ata oynamamak gerekir. Kırk beş gündür birkaç kilometre ilerleyememiş olan AKP-MHP çetelerinin Efrîn’e giremeyeceği, tersine Efrîn Dağının onlara mezar olacağı açıktır. Zaten bir buçuk aydır mezar oluyor, belli ki çok daha uzun süre mezar olmaya devam edecektir. Erdoğan-Bahçeli faşizmi yıkımın eşiğine gelmiş durumdadır. Ne yaparlarsa yapsınlar Efrîn’e giremeyecekler ve önümüzdeki yılı göremeyeceklerdir. 8 Mart ve Newroz’la başlayan yeni Kürt direniş yılı AKP-MHP faşizmini tarihe gömecektir.

Çok açık bir biçimde görülüyor ki, yeni Kürt yılını Efrîn Direnişi aydınlatıyor, bu 8 Mart’ın sembolleri Avesta Xabur ve Barin Kobanê oluyor. Avesta ve Barin özgürlük ve direniş ruhuyla donanmış olan kadınlar daha şimdiden sokaklara çıkmış ve meydanları doldurmuş bulunuyor. Dün Berivanların, Beritanların, Zilanların, Şilanların, Viyanların, Nuda ve Saraların ruhuyla donanarak özgürlük meydanlarını dolduran kadınlar, bugün de Efrîn Direniş Sembollerinin ruhuyla donanıp bilinç ve cesaret kazanıyorlar. Belli ki bu 8 Mart Efrîn Direnişini destekleme günü oluyor. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde sokakları dolduran kadınlar, bir kadın şehri olan Efrîn direnişini zafere taşımaya yürüyor.

Bir kent olarak Efrîn’i ve Efrîn Devrimini iyi tanımak gerekiyor. Dün Arin Mirkan kenti, bugünse Avesta Xabur kenti olması tesadüfen gerçekleşmiyor. Efrîn gerçekten de tüm Kürt kentlerinden en fazla olarak kadın etkinliğinin damgasını taşıyor. Eğer bir kente “Kadın Kenti” denecekse, bu kentin Efrîn olacağı tartışma götürmüyor. Bu gerçek yaşamda böyle, savaşta böyle oluyor. Dolayısıyla her kentten daha fazla Efrîn Devrimi Kadın Özgürlük Devrimi olma özelliği taşıyor. Bugün faşist-soykırımcı TC işgaline karşı direnişin de kadın öncülüğünde gelişmesi buradan ileri geliyor. 

O halde 8 Mart kadın özgürlük gününü kutlamak da en çok Efrîn’e yakışıyor. 8 Mart direniş ruhuyla Efrîn direnişinin zafere yürüyeceği açıkça görülüyor. Belli ki 8 Mart’ı kutlamak için sokağa çıkan kadınların yüzü Efrîn’e dönük oluyor. Tüm adımlar Efrîn’e doğru ve Efrîn direnişi için yürüyor. Bu durumun dört parça Kürdistan’da, Türkiye’de ve Ortadoğu’da, Avrupa’da ve dünyanın dört bir yanında böyle olacağı görülüyor. Zaten Avrupa ve Başur bu konuda öncülük düzeyinde seyrediyor. Ancak bu 8 Mart’ın Bakur’da ve Türkiye’de AKP-MHP faşizminin zincirlerini kıran bir direnişe sahne olacağı anlaşılıyor. Belli ki faşizmin karabasanını kırma gücünü kadınlar gösterecektir. AKP-MHP faşizminin tüm saldırı güçlerini püskürterek, yeniden Kürdistan ve Türkiye sokaklarını dolduracaktır. Kürdistan ve Türkiye’de AKP-MHP faşizmini yıkan yeni özgürlük ve devrim dalgası kadınlar öncülüğünde başlayacaktır.

Bu temelde tüm kadınların 8 Mart özgürlük ve mücadele gününü kutluyor, Avesta Xabur, Delal Amed ve Sakine Cansız şahsında tüm kadın özgürlük mücadelesi şehitlerini saygıyla anıyoruz!    

Kaynak: Yeni Özgür Politika