Temelli: AKP'nin oyununa izin vermeyeceyiz!

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, YSK'ye uyarılarda bulundu ve AKP'nin Türkiye'nin geleceğini riske attığını belirtti. Temelli, "Oyuna izin vermeyeceğiz" dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli ile Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, Seçim İşleri Komisyonu Sözcüsü Ali Ürküt seçim sürecinde yaşanan hukuksuzluklar ile YSK’nin seçim sonrası tutumuna ilişkin HDP Genel Merkezinde basın toplantısı düzenledi. 

'ÇOK CİDDİ KRİZ'

Temelli'nin konuşmasından satır başları şöyle:

"Kampanya döneminde 31 Mart seçimlerine giderken seçmen yerlerinin kaydırılması, seçmenlerin silinmesi, askerlerin görev yerlerine seçim mühendisliği ile seçmen olarak atanması, kaymakamların valilerin süreçte oynadıkları roller gibi birçok usulsüzlük teşhir edilmişti. Bunların seçim sonuçlarına yansıyacağına ilişkin uyarılarımız dikkate alınmamış ve arzu edilmeyen sonuçlar karşımıza çıkmıştır. Bugün Şırnak meselesi böyledir, Muş ve Malazgirt meseleleri böyledir. Bunlara topluca baktığımızda büyük bir seçim adaletsizliği ve seçim güvenliğinin temelden sarsıldığı bir durumla karşı karşıyayız. 

Tüm bunların ötesinde seçimler sonuçlanmasına rağmen geçen 10 gün sonunda hâlâ Türkiye seçim sonuçlarını tartışıyor. Bunun arkasında da YSK'nin basiretsizliği vardır. Çok ciddi bir sorunla, bir krizle karşı karşıyayız. 

Anayasal bir kurum olan YSK, toplumun beklentilerine cevap vermiyor. YSK ivedi bir şekilde, acil olarak yasalara uygun hareket etmeli ve toplumun beklediği, vicdanları rahatlatacak kararları bir an önce almalıdır. 

AKP’nin itirazlarının yüzde 90’ı yerine getirildi, HDP’nin tek bir itirazı kabul edilmedi.

'SEÇİLEN ARKADAŞLARIMIZIN MAZBATALARI VERİLMİYOR'

Son olarak yeni bir tartışma ile yine adeta boğuşmak zorundayız. KHK ile OHAL döneminde ihraç edilen ama bugün seçilmiş olanların mazbatalarının verilmeme hali. Tabii sadece bu arkadaşlarımızın mazbataları verilmemekle kalınmıyor. Bu konu dahilinde değerlendirilmemesi gereken arkadaşlarımızın da mazbataları verilmiyor. 3 büyükşehrimizin, Van, Diyarbakır ve Mardin büyükşehir belediye başkan adaylarımızın kazanmaları netleşmiş ve büyük oy farkıyla gerçekleşmiş olmasına rağmen başkanlarımızın mazbataları verilmiyor. Gerekçesi de açıklanmıyor, bu mazbataların halen neden verilmediği konusunda YSK’den henüz açıklama yapılmış değil. 

'OYUNU YİNE BOZARIZ'

Bu kriz bir yerde yanlış hesaplardan kaynaklanıyor. Biz bu yanlış hesaplara izin vermeyeceğiz. Bu oyunu bozacağımızı söyledik, seçim sürecinde bozduk, sandıklarda bozduk. 

YSK'YE UYARI

Bugün KHK ile ihraç edilenlerin mazbatalarının verilmemesi tartışılıyor. Bu tartışma bile başlı başına bir hukuk tanımazlıktır. Kendi içtihadını, kendi yasalarını yok saymaktır. Bu dönemde KHK ile ihraç edilmiş olan ve seçimlere giren bu arkadaşlarımız adaylık kriterlerine uygun olarak başvurdular ve aday olabileceklerine dair kabul de YSK’den geçti. Olamaz denilen hiçbir şey söz konusu değildi, yani aday olma şartlarını hepsi yerine getirildi. Bu konuda hiçbir uyarının yapılmaması ve buna dair hiçbir tartışmanın olmadığı bir süreç yaşanmışken bugün sanki bu süreç hiç yaşanmamış gibi, YSK’nin şimdi kalkıp farklı bir tasarrufa yönelmesi bizatihi kendi içtihadını reddetmesinden kaynaklanıyor. Çünkü YSK diyet ödeme, aldığı talimatları yerine getirme peşindedir. Böyle bir şeyi kabul etmiyoruz. YSK, anayasa, kanun ne diyorsa onu yerine getirmek zorundadır. 

Mazbataların verilmemesi seçmen iradesinin yok sayımasıdır. Anayasanın gereğini yerine getirin, seçilmişlerin mazbatalarını verin.

Yüksek mahkemeler demokrasi insan haklarını korumakla mükelleftir. Buna aykırı bir adım atmaktan vazgeçme konusunda uyarıyoruz. 

Belediye başkanlıkları, belediye meclis üyelikleri halkın iradesiyle seçilmişlerdir. Bunlar atama ile göreve gelmemektedirler. Kamu görevi kapsamında değerlendirilse de kamu görevlisi değil seçilmişlerdir. Halkın iradesi ile o koltuklara seçilmişlerdir. 

'TÜRKİYE'NİN GELECEĞİNİ RİSKE ATIYORLAR'

Bugün Türkiye uluslararası kamuoyunda birçok açıdan itibarını yitirdi. Bugün seçimlerin adaleti konusunda da itibar yitimindedir. Uzun süredir, Anayasa Referandumundan, 24 Haziran seçiminden beri dile getirdiğimiz bu itibar yitimini hep birlikte yaşıyoruz. Bugün Türkiye’nin demokrasisi ve geleceği açısından büyük riskler barındırmaktadır. OHAL'i meşrulaştırmayalım. OHAL döneminde alınan kararların hiçbir meşru zemini yok. Hepimiz çok iyi biliyoruz, 15 Temmuz darbe kalkışmasına karşılık hayata geçirilen OHAL, darbeye kalkışanlarla mücadele etmekten çok Türkiye’deki demokratik kurumların, demokratik siyasetin, hukukun tasfiyesinin aracı olarak kullanılmıştır. Tek adam rejiminin otoriter rejimi inşa etmenin bir aracı haline getirilmiştir.

Evet anayasada bir OHAL mevzuatı vardır ama bunun çok dışında hatta anayasayı ihlal edecek şekilde OHAL ile karşı karşıya kaldık. OHAL bitti mi? Anlaşılıyor ki bitmemiş."

SORULARI YANITLADI

Temelli, basın mensuplarının soruları üzerine de şu değerlendirmeleri yaptı:

"Oy sayısı tartışmasının bugüne kadar sürmesi, ilçe seçim kurulları, il seçim kurulları ve YSK'nin basiretsizliğinden kaynaklanmaktadır. Hukuku iktidarın gölgesine itmiş olmalarından kaynaklanmaktadır.

'Ben kazanmadım, seçimleri yeniden yapalım' demek vicdansızlık ve seçmene haksızlıktır.

18 yerelde itirazımız var. YSK’ye taşınanlar var, bir kısmı reddedildi, bir kısmı sürdürülüyor. Viranşehir, Tatvan bekleniyor. Muş, Malazgirt reddedildi. 

AKP’nin tanımı ile bu FETÖ'nün darbe kalkışması 15 Temmuz 2016'da olmuş. Nasıl bir İçişleri Bakanlığı, nasıl bir istihbarat teşkilatı var ki bu ülkede hala FETÖ’cüler sandık kurulu başkanı olabiliyor. Buna kimsenin inandığı yok. Bu tamamen bugün iktidarın algı yönetimi çerçevesinde uydurduğu bir başlıktır. Seçimleri kazanabilmek için akla hayale gelmeyecek her türlü hile ve şaibe kurgusu ile hareket eden iktidar şaşkınlık geçirmekte. 'Biz bunca adım atmamıza, hileli seçim kurgulamamıza rağmen nasıl oldu da bu seçimi kaybettik' şaşkınlığı ile aslında ne dediklerinin kendileri de farkında değil."