Erçe: Devlet ilk günden bu yana katilleri koruyor

Sivas Katliamı'nın baş sorumlularından Hayrettin Gül’ün serbest bırakılmasına tepki gösteren Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Cuma Erçe, “30 yıldır devlet katilleri koruyor” dedi.

Sivas Katliamı’nın faillerinden Hayrettin Gül, resmi gazetede Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzası ile yayınlanan kararla tahliye edildi. Yargılandığı dönemde Ankara 1 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından Sivas Katliamı'nın baş sorumlularından biri olarak idama mahkum edilen Hayrettin Gül'ün cezası, idam cezasının kaldırılması sonrasında ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrilmişti. Almanya'dan Türkiye'ye iade edildiği 2003 yılından itibaren cezaevinde bulunan Hayrettin Gül, "sağlık sorunları" gerekçesiyle tahliye edildi.

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Cuma Erçe, Sivas Katliamı davasında 30 yıl boyunca devletin sergilediği tutumu ve Hayrettin Gül'ün tahliyesini ANF'ye değerlendirdi.

TAHLİYE KARARI KABUL EDİLEMEZ

Türkiye'deki hapishanelerde 2 binden fazla hasta tutsak olduğunu, bu tutsakların büyük bir kısmının Hayrettin Gül'den çok daha ağır hastalıklara sahip olduğunu belirterek sözlerine başlayan Cuma Erçe, hapishanelerden hasta tutsakların cenazelerinin çıktığı bir dönemde Hayrettin Gül'ün tahliyesine dair verilen kararın, Sivas Katliamı davasında ilk günden beri devlet tarafından sürdürülen failleri koruma tutumunun bir yansıması olduğunu vurguladı. "Eğer mesele gerçekten sağlık ise içeride yüzlerce hasta tutsak var. İçlerinde ağır hasta olanlar ve hayatlarını hapiste idame ettiremeyecek olanlar var. Cezaevlerinden ölüler çıkıyor” diyen Erçe şöyle devam etti: “Tahliye için “insani noktadan ele alındı” deniyor. Bu söylem Sivas Katliamı faili biri açısından iki kat yaralayıcıdır, kabul edilemez. İnsanlığa karşı işlenmiş bir suç, bir katliam var ortada. İnsanlığa karşı işlenen suçlarda kişilerin ve kurumların af tasarrufu olamaz. Ancak devletin Sivas Katliamı'nın yaşandığı günden beri bu davanın sanıklarına dair tutumu hep koruyucu ve ödüllendirici olmuştur. Yargılandıkları dönemde cezaevinde bulunan faillerden dokuzu adeta kaçmaları için tahliye edilmiş ve tahliye edildikten kısa bir süre sonra haklarında idam cezası verilmiştir. Kırmızı bültenden arandığı iddia edilen bu insanlar Almanya'da kendilerine iş kurmuş, evlenmiş ve çoluk çocuk sahibi olmuşlardır. Katliamın baş sorumlularından Cafer Erçakmak hakkında kırmızı bültenle arama kararı olmasına rağmen Sivas'ta oğlunun evinde ölmüş ve cenazesi Sivas'ta defnedilmiştir. Hayrettin Gül, bu silsilede devletin kayırdığı isimlerden sadece bir tanesidir."

30 YILDIR DEVLET KATİLLERİ KORUYOR

Sivas Katliamı davasında devletin içindeki faillerin hiçbir zaman yargı önüne çıkarılmadığına dikkat çeken Cuma Erçe, dönemin Sivas valisine, belediye başkanına, içişleri bakanı ve jandarma komutanına dair taleplerinin 30 yıllık süre boyunca hiçbir zaman karşılanmadığını söyledi.

Katliamdan sorumlu isimlerin korunmasının ötesinde, bu isimlere avukatlık yapmış kişilerin adeta ödüllendirilircesine belediye başkanı ve milletvekili yapıldığını ifade eden Erçe, Sivas Katliamı esnasında çekilen görüntülere ve tanıkların beyanlarına rağmen Madımak Oteli'nin önünde bulunarak Ateş yaktığı,taş attığı tespit edilen şahıslardan onlarcasının bugüne kadar hiçbir şekilde yargı önüne bilinçli olarak çıkartılmadığının altını çizdi. Erçe şöyle devam etti: "Tüm bu tabloya baktığımızda devlet aslında bu kararla bir kez daha durduğu yeri, katil ve katliam koruyuculuğunu netleştirmiştir. Dolayısıyla bu karar malumun ilanı olmuştur. Otuz yıl önce bu katliamı düzenleyenlerle seçimler öncesinde bir ittifak kuruldu. Bu ittifakın görüşmelerinde iktidara destek için yapılan pazarlıklardan biri Sivas Katliamı sorumlularının serbest bırakılmasıydı. Görüşmelerin içeriği dışarıya yansıdı. Bugün Hizbullah'ın uzantısı olan Hüda-Par ve Yeniden Refah Partisi ile bu pazarlıkları yaptılar. Daha öncesinde MHP ile yaptıkları pazarlıklar sonucunda mafya liderlerini serbest bıraktılar, bunlarla yaptıkları pazarlıkların sonucunda da Sivas katliamı sorumlularını bırakıyorlar."

14 EYLÜL'DEKİ DURUŞMA İÇİN ÇAĞRI

Hayrettin Gül'ün Cumhurbaşkanı kararı ile tahliye edilmesine dair Sivas davasında müdahil avukatlar ile bir araya geldiklerini, resmi itiraz süresi olan 30 gün içerisinde avukatların tahliyeye dair itirazlarını sunacaklarını ve karşı dava açacaklarını belirten Cuma Erçe, diğer sivil toplum kuruluşları ve siyasi partiler ile de konuya dair görüşmelerinin devam ettiğini söyledi.

14 Eylül 2023 tarihinde görülecek olan Sivas Katliamı davasının duruşması öncesinde yapılan bu tahliyenin, emek, özgürlük ve demokrasi güçleri açısından bir dayanışma ve toplumsal mücadeleyi yükseltme çağrısı anlamına geldiğini ifade eden Cuma Erçe, şunları ekledi: "Onların affetmesi hiçbir anlama gelmiyor. Biz affetmiyoruz. Sadece Sivas için değil, Sivas öncesinde ve sonrasında yapılan bütün katliamların, insanlığa karşı işlenmiş bütün suçların hesabını soracağız. Acıdır ki Hayrettin Gül'ün tahliye edildiğini öğrendiğimiz gün, Madımak otelinde katledilen Nurcan Şahin'in babasını kaybettiğimizi öğrendik. Adaletin sağlandığını görmeden, acıyla bu dünyadan gitti. Bizim taleplerimiz 30 yıldır nettir. Açık ve örtük tüm faillerin yargılanıp ceza alması ve Madımak Oteli'nin utanç müzesi olması, devletin bu katliam ile yüzleşmesidir. Haberi aldıktan sonra avukatlarımızla bir araya geldik. Bu karara itiraz edip karşı dava açacağız. Biliyorsunuz, ayın 14'ünde de Sivas Katliamı davasının duruşması olacak. Davayı zaman aşımı ile düşürmek istiyorlar. Yıllardır söylüyoruz; insanlığa karşı işlenmiş suçlarda zaman aşımı olmaz. Bu vesile ile bir kez daha bütün dostlarımıza davaya katılmak için, dayanışma için o gün adliyede olma çağrısında bulunuyoruz."