Gazi Mahallesi’nde çeteler büyütüldü

Gazi Mahallesi, nüfus yapısı politik karakterinde dolayı devletin çeşitli yöntemlerle yöneldiği bir mahalle. Mahalledeki çete örgütlenmesinin zamanla ırkçı mafya ile ilişkilenmesi, polisin de elini rahatlattı. Mahallede uyuşturucu ve kumarın önü açıldı.

İlk başlarda kendi topluluklarını başka gruplardan korumak amacıyla oluşan çeteler, sonrasında büyüyerek, mahallelerde örgütlenen devrimci örgütlerin karşısında devletin kullandığı aparatlar haline geldi. 

İstanbul’un en eski ve yoksul mahallelerinden biri olan Gazi Mahallesi’ne, Sivaslılar ve sonrasında hem Karadeniz bölgesinden hem de Kurdistan’ın diğer bölgelerinden gelenler, kendi çevrelerinde, aralarındaki birliği güçlendirmek amacıyla bazı gruplara ayrıldı. Bunların çoğu, sadece kendi çevrelerini korumak amacından ibaretti. Sonrasında mahallede halen faaliyet gösteren Nalbur çetesinin doğuşu da mahallenin kuruluş yıllarına denk geliyor. Yoğunluklu olarak Sivaslıların oluşturduğu ve Nalbur bölgesi olarak bilinen bölgede faaliyetlerine başlayan çeteyi, Gazi Heykel Parkı olarak bilinen bölgede Şirnex’ten gelenlerin oluşturduğu Şirnex Gençliği grubu izledi. Bunu, sonrasında Karadeniz bölgesinden gelenler ya da Kurdistan’ın başka şehirlerinden gelenler izledi. Bunların amacı bir çete örgütlenmesinden çok kendi çevrelerinde bir sorun yaşanmasını engellemekti. Bu şekilde de örgütlenenlerin çoğu, sonrasında devrimci yurtsever örgütlerin güçlenmesi ile dağıldı. Onlar içerisinde yer almaya başladılar. Özellikle iki grup, dönem dönem devrimci gruplarla ilişki içinde olsalar da kendilerini ayrı tutmayı başardı. Bunlar sonraları adlarını sıklıkla duyuran Nalbur çetesi ve Volkan Reçber grubu olarak bilindi.

NALBUR VE VOLKAN REÇBER

Nalbur bölgesi olarak bilinen bölgede gruplaşmalara başlayan Nalbur çetesi, elindeki gücü kaybetmemek için zaman zaman devrimci örgütlerle ilişkilense bile çoğunluklu olarak tek başına hareket etti. Adını, grubu kuran kişiden alan Volkan Reçber çetesi de bazı zamanlarda devrimci örgütlerle ilişkilendi ancak yoğunluklu olarak Alevi toplumuna yönelik çalışmaları oluyordu.

İki grup da var oldukları toplumun politik bilincini biliyor ve ona göre hareket ediyor, hassasiyetlerine dokunmak istemiyordu. İkisi de uyuşturucu ve fuhuşa karşı tavır aldıklarını belirtiyor, mahallede uyuşturucu satanlara müdahale ediyordu. Bu müdahale ve tavır uzun süre devam etti. Hatta Nalbur çetesinin lideri ‘Arap Emrah’ olarak tanınan Emrah Sever, mahallede kendini uyuşturucuyla savaşan bir lider olarak gösteriyordu.

UZUN SÜRE DİKKAT ETTİLER

Daha grup oldukları zamanlardan başlayarak uzun süre Nalbur çetesi içinde faaliyet gösteren eski bir çete elemanı, bu süreci şöyle anlatıyor: “Yoğunluklu olarak Kürt Alevi gençlerinden oluşan bir grup. Grubun lideri ise sonrasında da adından söz ettiren Emrah Sever. Arap Emrah, bir dönem devrimci bir örgütle ilişkilenmiş, onlarla çalışma yürütmüş, ancak bu ilişki sürecinde bile çeteyi dağıtmamış. Nalbur çetesi, Gazi Mahallesi’nde doğup büyüyen gençlerden oluşan bir çete. Ondan dolayıdır ki, hem Arap Emrah ve Nalbur çetesi hem de Volkan Reçber, mahalle halkının hassasiyetlerine dikkat ediyor, devrimcilerle karşı karşıya gelmek istemiyordu. Uzun bir süre de bu dikkat etme durumu işe yaradı. Sonrasında çetelerin büyümesi ve para akışı için uyuşturucu ya da fuhuş dışında başka gayri meşru işlere yönelmeleri, devrimciler ve mahalle halkıyla karşı karşıya gelmelerine neden oldu. Bu karşı karşıya gelme durumu ise sonrasında çatışmalara döndü.’’

‘SİZİ BİZ SAVUNUYORUZ’ PROPAGANDASI

Gazi Mahallesi’ndeki çeteler, mahallenin hassasiyetleri üzerinden örgütlendi. Alevi figürlerini, simgelerini yoğunluklu olarak kullanan çeteler, kullandıkları arabalara zülfikar ya da Hz. Ali resmi yapıştırmaktan yoksul Alevi ailelerine yardım etmeye, hatta bazı zamanlar cemevine para yardımında bulunmaya kadar, topluma hoş görünecek birçok şey yaptı. Alevi toplumunu korudukları algısı yaratmaya çalışan çeteler, bazı zamanlar Kürt Sünni ya da Şafii toplumuna yönelik tehditlerde de bulundu. Alevi toplumu dışında sol örgütlerle karşı karşıya gelmemek için uyuşturucu, fuhuş gibi konulara girmeyen, hatta uyuşturucu satıcılarına yönelik saldırılarda da bulunan çeteler, bir yandan bunları yaparken diğer yandan mahalle halkına, “sizi biz savunuyoruz, devrimciler hiçbir şey yapmıyor’’ propagandası da yapıyordu.
Nalbur çetesinin eski üyesi bu duruma ilişkin, “Bu çeteler, mahallede gördükleri bazı torbacıları cezalandırırken, etrafa da ‘bakın devrimciler hiçbir şey yapmıyor, aslında biz yapıyoruz’ diyordu. Hatta bu öyle bir duruma gelmişti ki, yakın zamanda bir çete lideri, mahallede faaliyet gösteren bir devrimciyi arayıp onu uyuşturucuya destek vermekle bile suçlamıştı” dedi.

PARA KAZANMA YÖNTEMLERİ

Çeteler, kolay yoldan para kazanma yöntemleri olan uyuşturucu ve fuhuşa karşı mesafeli durmaları ve kendilerine ‘Alevi’ ‘Solcu’ çete imajı kurmalarıyla para kazanmak için farklı gayri meşru yöntemlere yönelmeye başladı. Bu işlerin başında ise yine toplum tarafından çok tepkiyle karşılanmayacak yöntemler yer alıyordu. İlk olarak, mahallede bulunan ve Alevi olmayan ya da sol örgütlerle bir ilişkisi olmayan esnaflardan haraç almaya başladılar. Mahallede yaşayan Karadenizli halkın dükkanlarından haraç almaya başlayan çete üyeleri, bir süre sonra mahalle dışında yaşayan ama zengin olan bazı kişileri rehin alıp fidye almaya, Ermenilerin, Rumların ya da maddi olarak iyi durumda olan Alevi veya Kürtlerin gayri menkullarına çökmeye başladılar. Bu fidye alma olayını o kadar abarttılar ki, bazı çete üyelerinin ‘adam kaçırma’ suçundan cezaevinde olduğunu konuştuğumuz mahalleliler bile söylüyordu.

‘KAÇAK İDDİA’ ÜZERİNDEN PALAZLANMA

Otopark işletmeciliği, oto yıkama gibi şirketler kurup buralardan da para kazanmaya başlayan çeteler, buralardan gelen paranın kendilerine yetmemesi sonrası daha farklı bir iş koluna yöneldi. Bu tip para kazanma yöntemleri ise, 15 Temmuz 2016’da yaşanan devlet içi hesaplaşma sonrası farklılaşmaya başladı. Devletin özellikle mahallelerde devrimcilere yönelik baskıyı arttırması ve çok sayıda devrimcinin tutuklanmasıyla alanın boşaldığını gören çeteler, ‘kaçak iddia’ olarak bilinen kumar yöntemine yöneldi.

KENDİ ARALARINDA ÇATIŞTILAR

Adının kumar olmamasından kaynaklı, kumar oynatmadıklarını savunan çeteler, ‘kaçak iddia’ ile bir anda çok yüklü paralar kazanmaya başladı. O kadar yaygınlaştı ki, artık iki büyük çete dışında da çeteler çıkmaya, palazlanmaya başladı. Hatta 2018’de Gazi Mahallesi’nde ufak tefek o kadar çete çıktı ki, rant kavgası sonrası günlerce süren silahlı çatışmalar yaşandı ve bu çatışmalarda üç kişi yaşamını yitirdi, 30’dan fazla çete üyesi de yaralandı.

Bu çatışmalar ve büyüyen ranttan sonrası ise Gazi Mahallesi’nde iki çeteye yönelik büyük polis operasyonları düzenlendi ve iki çetenin liderleri, aktif üyeleri ile gözaltına alınıp tutuklandı. İki çetenin ve onlardan ayrılan ancak halen bağları olan küçük çetelerin çok sayıda üyesi, mahalle içerisinde faaliyetlerini sürdürüyor.

SİLAHLANMA VE IRKÇILARLA İLİŞKİ

Çetelerin çoğalmasıyla para kazanma yöntemleri ve silahlanma şekilleri de değişim göstermeye başladı. Mahallede, halkın en çok konuştuğu olay ise bireysel silahlanmanın artışı oluyor. Mahalle de silahlanma yaşı 12’lere kadar düşmüş durumda. Silah temini ise o kadar kolay bir hale gelmiş durumdaki, mahallede yaşayan ve taksi şoförlüğü yapan bir yurttaş, bir konfeksiyon işçisinin, bir hafta çalışıp haftalığıyla silah alabildiğini, silah satışının ise aleni bir biçimde olduğunu söyledi.

İlk zamanlar kendi imkanlarıyla silah bulan çeteler, özellikle 15 Temmuz sonrası ‘kaçak iddia’ işinden de para ellerine geçince silah temini için ‘ülkücü’ olarak adlandırılan Türk ırkçısı çetelerle ilişkiye geçmeye başladı. Irkçı çetelerin yoğunlukta bulunduğu ilçelerden parayla silah almaya başlayan mahalle çeteleri, sonrasında ırkçı çetelerle ilişkilerini farklı alanlarda da büyütmeye başladı. Bugüne kadar uyuşturucu, fuhuş gibi alanlara girmemekle övünürken, ırkçı çetelerin mahalle içerisinde uyuşturucu satışına izin vermeye başladılar.

IRKÇILAR UYUŞTURUCUYLA GELDİ

Mahallede uyuşturucu satışı şu an Türk ırkçısı mafyanın elinde bulunuyor. Buna karşılık da mahallede bulunan çeteler, daha rahat silah temin ediyor ve mahalle dışında gayri meşru işlerini rahatlıkla görüyor. Ancak işin ilginç yanı, mahallede bulunan Karadenizlilerin değil, dışarıdan gelen ve mahallede akrabaları bulunan kişilerin uyuşturucu satması. Çeteler, mahalle halkının uyuşturucuya alışmasına artık ses etmezken, satışı dışarıdan gelen kişilerin yapmasına izin veriyor.

IRKÇILAR POLİS İLİŞKİSİNİ DE GETİRDİ

Çetelerin Gazi Mahallesi’nde polisle olan iş birliği, ırkçı çetelerin mahalleye girmesiyle yoğunlaştı. Daha öncesinde polise rüşvet verip yaptıkları işlerin görmezden gelinmesini sağlayan çeteler, ırkçı mafyanın mahalleye girişi ve uyuşturucu satışını örgütlemesi sonrası polisle daha yakın ilişki içine girdi. Bu ilişki ağı öyle bir boyuta gelmiş durumda ki, mahallede faaliyet gösteren devrimcilere baskıları arttıran polis, çetelerin işlettiği mekanlarda oturmaya, onlarla alenen görünmeye başladı.
Konuştuğumuz yurttaşlar, eskiden gizli saklı köşelerde polislerle konuşan çete üyelerinin, artık bunu açık bir şekilde ve kendilerinin işlettiği dükkanlarda yaptıklarını, polisin artık mahallede daha rahat olmasının sebebinin ise çetelerle olan ilişkisi olduğunu söyledi.

HALKA BASKI VE TEHDİT ARTTI

15 Temmuz sonrası değişen polis kadrolarında mahallenin polisleri de yer alıyordu. Yeni gelenlerin çoğunun uyuşturucu bağımlısı olması, gayri meşru işlerle ilişkileri ise biliniyor. Mahalleli, çoğu kez Gazi Kent Ormanı’nda polislerin uyuşturucu içtiğini, torbacı diye tabir edilen çete üyelerinden uyuşturucu aldığını söyledi. Hem polisin baskısı hem de çetelerin rahat davranmasından dolayı halk tedirginlik içerisinde. Çetelerin mahalle halkı üzerindeki baskıları sadece tehditle sınırlı değil. Son 5 yılda mahallede var olan çok sayıda çete, polisin de kendilerini desteklemesi sonrası kendilerine karşı çıkanlara karşı saldırılarını arttırmış durumda. Basına yansımasa da mahallede neredeyse her gün bir saldırı olduğunu söyleyen mahalleli, her akşam çeteye karşı çıkan ya da çetenin işlerini tasvip etmeyen kişilerin saldırıya uğradığını, polisin ise bu olaylarda failleri yakalamak yerine, saldırıya uğrayanı tehdit edip şikayetçi olmamasını sağlamaya çalıştığını belirtti.

ÇOCUKLARA YAPTIRIYORLAR

Saldırıları ise çetenin aktif üyelerinden çok, çete ile ilişkilenmiş, yaşı küçük olan çocuklara yaptırılıyor. Çetenin, silah temin ettiği, uyuşturucu verdiği, 15 yaşından çok sayıda genç bu saldırılarda kullanıldı. Saldırganların yakalanmaması ve rahatlıkla mahallede gezmeleri, saldırıların daha da artmasına neden oldu. Son 5 yılda yüzlerce saldırı olduğunu belirten bir esnaf, çetelerin yeniden mahalle esnafından haraç almaya başladığını, ancak halen devrimcilerden çekindikleri için Alevi veya Kürt esnafa çok bulaşmadıklarını da ekledi.