Ok: Kürt sorunu tıkandıkça Kürt medyası hedef oluyor

MLSA Eş Direktörü Veysel Ok, “Kürt sorunundaki tıkanıklığın sonucu olarak en çok Kürt medyası yasaklanıyor. Kürt sorunu, şiddetle baskılanmaya çalışıldıkça ilk hedef Kürt medyası oluyor” dedi.

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Eşdirektörü Av. Veysel Ok, Türkiye'de iktidarın internet sansürüne 2012’de başladığını ve defalarca internet yasaları çıkararak sosyal medyayı kontrol altına almaya çalıştığını söyledi. Önümüzdeki yıllarda iktidarın ve herkesin gündeminin internet olacağını belirten Av. Veysel Ok, “Biz de devlet de bunun farkında. Bundan dolayı da ‘bunu nasıl kontrol altına alabiliriz’ diye fikirler yaratıyor” diye konuştu. 

FreeWeb tarafından hazırlanan 2023 Sansür Raporu'na göre; Türkiye'de yalnızca bir yıl içinde çoğunluğu Kürt medyasına ait olan 30 alan adı yasaklandı. Raporda, 2023’te toplamda 14 bin 680 haberin engellendiği, bu haberlerin çoğunlukla iktidarı eleştiren ya da iktidara yakın kişilerle ilgili olduğu belirtildi. 

İKTİDAR SANAL MEDYANIN GÜCÜNÜ FARK ETTİ

ANF’ye konuşan MLSA Eşdirektörü Veysel Ok, internete yönelik sansür uygulamaları hakkında şunları söyledi: “Bu, aslında 2012’den beri gelişen eğilimin sonuçlarıdır. 2012’de Gezi olayları başladı. Hem iktidar hem de muhalefet, internet medyasının ana akım medyanın yerine geçtiğini fark etti. İnsanlar toplantı ve gösteri yürüyüşlerini sosyal medyadan organize etti, görüşlerini sosyal medyadan ifade etti. Sosyal medya ve internet medyası ana akımın yerine geçmeye başladı. AKP de bunu fark etti ve 2012’den 2023’e kadar internet kanununu defalarca değiştirdi. Neden değiştirdi? Bunun gücünü fark etti.”

ANA AKIMIN YÜZDE 93’Ü İKTİDARIN ELİNDE

TGS verilerine göre; ana akım medyanın yüzde 93'ü iktidarın elinde. Bunun üzerine gazetecilerin internet medyasına çekildiğini belirten Ok, şöyle devam etti: “Gündemi artık internet medyası ve sanal medya belirlemeye başlayınca, iktidar bunu kontrol etmek için defalarca yasa değişikliği yaptı. Anayasa Mahkemesi, mevcut İnternet Yasası’nın yasalara aykırı olduğunu ve değiştirilmesi gerektiğini belirtti. Bu hem Türkiye’deki otoriter eğilimin güçlenmesinin hem medyanın tekelleşmesinin hem de iktidarın bilgi edinme hakkını kontrol etme isteğinin sonucudur.

OTORİTER REJİM YASAKLIYOR, ERİŞİME ENGELLİYOR

İktidar kendi dışında bir yerden bilgi çıkmasını istemiyor, bu yüzden kontrol edemediği her bilgiyi sansürlüyor. Kürt sorunu, yolsuzluk, Suriye politikası, mülteciler gibi iktidarın kırmızı çizgileri ile ilgili haber yaptığında, konu hakkında hiçbir bilgisi olmayan Gümüşhane'deki bir Sulh Ceza Hâkimi bile haberinizi engelleyebiliyor. Artık Türkiye’de habercilik, suya yazmak gibi. Sen yazdığın an, aynı anda suç duyurusu yapılıyor, haber yasaklanıyor ve erişim engeli getiriliyor. Bu, Türkiye’deki otoriter rejimin bir sonucudur. Milli Piyango’dan Diyanet İşleri'ne kadar sayısız devlet kurumuna, doğrudan mahkeme veya hâkim kararı olmaksızın erişim engeli yetkisi verildi. Bu da durumun kontrolden çıktığının en büyük göstergesidir ve hakim kararına gerek görülmediği için Anayasa’ya aykırıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı, bir İslami cemaate yönelik eleştiriyi doğrudan engelleyebilme yetkisine sahip. Diğer kurumlar da kendi alanlarıyla ilgili doğrudan engelleme yetkisine sahip. Bu, Türkiye'deki hukukun çok başlılığının bir göstergesidir."

YOLSUZLUK HABERİNİ ENGELLİYORLAR

Ok, erişim engellemeleri ve yasaklamalar için kullanılan 5651 sayılı yasanın 8/A ve 9’uncu maddelerinin yanlış uygulandığını vurgulayarak, bu maddelerin kişisel haklarla ilgili olduğunu belirtti. Ok, şöyle izah etti: “8/A ve 9’uncu maddeler en yanlış uygulanan maddeler. Bu maddeler, kişisel hakların korunmasına dair maddeler, ama Türkiye’de yolsuzluk, cinayet ve çocuk istismarıyla ilgili haberler bile kişisel haklar gerekçe gösterilerek engelleniyor. Anayasa Mahkemesi de verdiği kararda bunu tespit etti. Yolsuzluk haberini ‘kişisel haklarıma saldırı var’ diye engelleyemezsiniz. Kişisel haklar farklı, yolsuzluk farklı bir şeydir ama Türkiye'de yolsuzluk, Kürt sorunu, cinayet gibi konulardaki haberler, kişisel hakların ihlali gerekçe gösterilerek erişime engelleniyor. Bu da maddenin yanlış uygulandığının açık bir göstergesidir.” 

KÜRT MEDYASINA YAKLAŞIMI BELİRLEYEN

İktidarın en çok Kürt medyasını hedef aldığını ve bunun Kürt sorununda uygulanan otoriterleşme politikasının bir sonucu olduğunu söyleyen Ok, şunları ifade etti: “Türkiye’de Kürt sorunundaki tıkanıklığın bir sonucu olarak en çok Kürt medyası yasaklanıyor. Kürt sorunu barışçıl bir zeminden uzaklaştıkça ve şiddetle baskılanmaya çalışıldıkça, devlet otoriterleştikçe ilk hedef Kürt medyası ve Kürt sanal medya kullanıcıları oluyor. Devlet, Kürt sorununa dair kendi resmi ideolojisi dışında herhangi bir fikrin tartışılmasını istemiyor. Devlet Kürtçe konuşulmasını istemiyor. Devlete yakın kurumlar, Kürtlerin anayasal haklarının tartışılmasını istemiyor. Şu anki siyasal konjonktür barış yapmaktan uzak olduğu için bu da onun bir sonucudur. Kürt sorununda otoriterleşme arttıkça Kürt medyasına yönelik baskı da artacaktır.

KÜRTLER İLE İLGİLİ HABER YAPANLAR DA

Kürt medyasının dışında baskı altında olan sol medya ise, ya Kürtler ile ilgili, ya yolsuzlukla ilgili ya da Erdoğan ve ailesi ile ilgili haber yaptıklarından dolayı baskı altına alınıyor. Sol medya defalarca erişime engellendi. Erişime engelleme kararına veya gerekçe gösterilen habere baktığımızda ya yolsuzluk haberi ya Kürtler ile ilgili haber ya da devletin Suriye politikasını eleştiren haberler oluyor. Bu, onların sol medya olmasından öte, haberlerin içeriğinden kaynaklıdır.”

RTÜK ÜZERİNDEN YOUTUBE’U KONTROL

RTÜK’ün YouTube hakkında yaptığı açıklamalara da değinen Ok, “YouTube, devletin henüz kontrol edemediği alanlardan biri. Halen orada özgür habercilik yapma şansı var. 2021’de RTÜK tarafından bir yönetmelik değişikliği yapıldı. Bu değişiklikle birlikte YouTube’un da RTÜK denetimine girmesi kararlaştırıldı; ayrıca orada yayın yapan gazetecilerin lisans alması zorunluluğu getirildi, ancak bu uygulama henüz başlamadı. Son dönemlerde sokak röportajlarında iktidara yönelik eleştirilerin dozu arttıkça iktidarın hedefi de YouTube oldu. RTÜK Başkanı, sokak röportajlarına ya da diğer kanallara lisans almak, RTÜK’ün kurallarına uyulması için ihtarname gönderileceğini açıkladı. Kaç kanal olduğunu bilmiyoruz. Bu kanalların ya kapatılması, lisans almaya zorlanması ya da konu başlıklarını değiştirme durumları olabilir. Türk hükümeti, daha önce Instagram ve Twitter üzerindeki baskısını YouTube üzerinden de yapmak istiyor.”

HERKESİN GÜNDEMİ İNTERNET OLACAK

Önümüzdeki yıllarda iktidarın ve herkesin gündeminin internet olacağını belirten Av. Veysel Ok, şunları ekledi: “Biz de devlet de bunun farkında, bundan dolayı da ‘bunu nasıl kontrol altına alabiliriz’ diye fikirler yaratıyor. Bu nedenle gazetecilerin hazırlık yapması gerektiğini düşünüyorum. Önümüzdeki dönem, internet üzerinden olacak her şey.”