'Hasta tutsakların durumu ağırlaşıyor, ölümler artıyor'

Hasta tutsaklar için düzenlenen eylemlerde, "Hasta tutsakların durumu ağırlaşıyor, ölümler artıyor" mesajı verildi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, “F Oturumu” eyleminin 549’uncu haftasında, İHD İstanbul Şubesi önünde açıklama yaptı. Bu haftaki eylemde, Şakran 1 No’lu T Tipi Cezaevi’ndeki Ufuk Keskin’in sağlık durumuna dikkat çekildi.

İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri, hasta tutsakların durumunun gittikçe ağırlaştığına ve bundan kaynaklı ölümlerin arttığına dikkat çekti. Yoleri, “Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen tutuklular için öngörülen özel infaz rejimi kapsamında uygulanan tecrit ve keyfi disiplin cezalarıyla, cezaevleri tutuklular mezardan farksız hale getiriliyor. Tecridi ağırlaştıran disiplin cezalarındaki keyfiyet o denli insanlıktan uzaklaşıyor ki, tutukluların birbirine selam vermeleri bile disiplin cezası verilmesine gerekçe yapılıyor. Keyfi mektup ve görüş yasaklarının yanı sıra resmi kurumlara yazılan dilekçelerin gönderilmemesi, yasal hakların açık ihlali anlamına geliyor. Cezaevi yönetimleri devam ettirdikleri bu tutumları ile ‘yasa benim’ diyerek, tutukluları her açıdan yalıtmaya, tecrit etmeye devam ediyor” dedi.

Ufuk Keskin’in sağlık durumuna değinen Yoleri, “Tip1 diyabet, Çölyak, tüm vücutta rahatsız edici kızarıklık ve kabarcıklarla kendisini gösteren Dermatis Hipotifermis, laktoz alerjisi, bel ve boyun fıtığı, Raynaud Fenomeni, gastrit, toz ve küf alerjisi gibi hastalıkların yanında; diş ve böbrek rahatsızlıklarının yaşamaktadır” dedi. 
Keskin’in 1998 yılından bu yana cezaevinde olduğunu ve bu süre zarfında 18 kez başka cezaevlerine sevk edildiğini belirten Yoleri, bakım ve tedavisinin sağlanmadığını söyledi. Bu nedenle Keskin’in hastalıklarının hızla ilerlediği ve yaşamını tehdit eder noktaya geldiği uyarısında bulunan Yoleri, Keskin’in babasının aktarımlarına yer verdi.
Babasının Keskin’in diyabet hastalığı nedeniyle günde 4 kez kan ölçümü yapıp, insülin alması gerektiğini aktardığını belirten Yoleri, “Babası ayrıca oğlunun diyet beslenmesi gerektiğini söyledi. Ancak doktorun hazırladığı özel besinlerin Ufak’a verilmediğini aktardı. Babası, ‘Tedavileri aksatılan hastalıkları yanında hastalıklarına bağlı gelişen böbrek sorunları ve diş dökülmesi gibi rahatsızlıkları da Ufuk için ciddi bir sorun haline geldi, diş sorunları nedeniyle beslenemiyor’ şeklinde aktarımlarda bulundu” dedi.
Yoleri, Keskin’in babasının söylediklerini şöyle aktardı:
“Oğlum hastalıklardan kaynaklı ağzında hiç dişi kalmadı. Adalet Bakanlığı’na dilekçe verdi, durumunu anlattı. Bakanlık cevap dilekçesinde derhal hastaneye götürülmesini söyledi. Fakat buna rağmen oğlum halen hastaneye götürülmedi. Bir yıldır bu durum devam ediyor. Oğlumun diş tedavisinin mutlaka yapılması gerekiyor. Oğlum hastalıkları nedeniyle engelli duruma geldi. Sosyal hizmetlerden yararlansın diye hastaneye müracaat ettim, hastalığından dolayı yüzde 48 rapor verdiler. Bu talepte bulunmadan önce yüzde 80-90 engelli raporu veren hastane, şimdi hizmetten yararlanmasın diye yüzde 48 rapor veriyor. İzmir İl Sağlık Müdürlüğüne itiraz ettim. İl Sağlık Müdürlüğü, yeniden hastaneye götürülmesini istedi. Bu sefer jandarma aracının olmadığını ya da benzin veya mazotun olmadığını söylediler.”

Keskin’in babası Fahrettin Kesin, oğlunun acilen tedavi edilmesini istedi.


ANKARA
Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, eylemlerinin 421’inci haftasında, İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi önünde açıklama yaptı. Eylemde Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki hasta tutsak Adnan Karakaş’ın sağlık durumuna dikkat çekildi.

Karakaş’ın uzun yıllardır cezaevinde bulunduğunu ve kaldığı cezaevlerindeki nemli koşulların birçok hastalığa sebep olduğunu aktaran İHD MYK üyesi Nuray Çevirmen, şöyle dedi:

“Öncelikle 2000’li yıllardan sonra Mardin Cezaevi’nde bir süreçte cilt hastalığı geliştiğini görerek, kurum doktoruna görünmüştür. Kurum doktoru pratisyen olduğu için sadece bir merhem vermekle yetinmiştir. Uzun süre hastaneye sevk edilmemiş, vermiş olduğu tüm dilekçelere rağmen ancak bir defa hastaneye götürülmüş ve hastanedeki doktor da aynı ilacı yazmakla yetinmiştir. 2014 yılından sonra Trabzon cezaevine sevk edilmiş, orada da sadece iki yıl kurum doktoruna görünmüş fakat hastalık giderek vücudunu daha da sarmıştır. Daha sonra Trabzon Farabi Hastanesi’ne sevk edilmiştir. Bu hastanede 3-4 yıl boyunca çeşitli ilaçlar vererek, tedavi etmeye çalışmalarına rağmen iyileşme olmamıştır. Daha sonra sekiz ay ışın tedavisi görmüş ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen iyileşememiştir."

Karakaş’a, Trabzon Farabi Hastanesi’nde “Mikozis fungoides teşhisinin konulduğunu aktaran Çevirmen, “Bu hastalık 'lenfoma' grubu hastalıklar olarak nitelendirilen kan hastalıkları içerisinde değerlendirilir. Trabzon’daki hastanenin ‘imkanların olmadığı ve hastalık bizi aşıyor’ denilerek tekrar cezaevine gönderiliyor” şeklinde konuştu.

Karakaş’ın 4 Ekim 2021 tarihinde Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’ne sürgün edildiğini belirten Çevirmen, “Bolu’da da cilt hastalığı ilerlemiştir. Kurum doktoruna çıkıp durumumu anlatmış ve hastaneye sevk edilmiştir. 18 Temmuz 2022 tarihinde hastaneye gitmek üzere odasından çıktıktan sonra X-Ray cihazının en alt düzeyde ayarlanması nedeniyle geçememiş, bu nedenle odasına geri dönüp daha sonra tekrar kurum doktoruna sevkini yaptırmıştır. 31 Ağustos 2022 tarihinde Bolu Devlet Hastanesi’ne götürülmüş, orada da ‘onları aştığı’ söylenerek Tıp Fakültesi’ne sevk edilmiştir. Karakaş, 5 Eylül 2022 tarihinde Bolu Tıp Fakültesine götürülmüştür. Orada doktorlar çeşitli tetkiklere ve incelemelere yeni başlamışlardır” dedi.
Karakaş’ın belden aşağısının cilt kanserine yakalandığını, ayak ve bacaklarının lezyonlarla kaplı olduğunu söyleyen Çevirmen, şöyle devam etti:
“Karakaş, cezaevinde uzun yıllar kalmasından kaynaklı oluşan kronik eklem ağrıları, diz ağrıları ve iltihaplı romatizma hastalıklarla da mücadele ediyor, yürürken zaman zaman ayak bilekleri kendisini taşıyamadığı için yere düşüyor ve ayak tabanlarında ağrılı şişkinlikler oluyor. Yine 15 yıldan beri prostat hastalığı var ve hep aynı ilaçları kullanıyor. Prostat içinde her yıl kontrol edilmesi gerekirken, cilt hastalığı gibi son üç yıldır kontrolü yapılmamıştır. Prostat hastalığını Bolu’daki kurum doktoruna söylemiş, kurumda kendisinden kan alıp kontrol edeceklerini söylemişler ancak cevabını şu ana kadar alamamıştır.
Adnan Karakaş’ın tehlikeli cilt hastalığı ve diğer hastalıklarının tetkik ve tedavilerinin tam olarak yapılmasını ve ailesinin yanında tedavi olabilmesi için infaz erteleme gibi mahpusların özgürlüğünün önündeki engelin kaldırılarak tahliye edilmesini talep ediyoruz. Gözlem kurulu kararları nedeniyle infaz erteleme başlı başına bir hak ihlali iken ağır hasta mahpuslara uygulanması ayrıca yaşam hakkı ihlalini de beraberinde getirmektedir."


İZMİR
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, Konak eski Sümerbank önünde 261’inci hafta eylemini gerçekleştirdi. Sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerin de katıldığı eylemde, Bodrum S Tipi Cezaevi'nde bulunan Suphi İsmail’in durumuna dikkat çekildi. İHD İzmir Şube Yöneticisi Ahmet Çiçek, İsmail’in 2008 yılında ağır yaralı bir şekilde gözaltına alındığını ve 6-7 gün Amed'de bekletilerek, yaralarına müdahale edilmediğini söyledi. Bu nedenle İsmail’in bacağının kangren sonucu kesildiğini aktaran Çiçek, “Daha sonra sırasıyla Adana F Tipi, Bingöl M Tipi, Sincan, Tekirdağ, şuanda Bodrum S Tipi Hapishanesinde kalmaktadır. İsmail, yüzde 50 engellidir ve sakatlığı kalıcıdır. Bundan dolayı tek başına ve tek kişilik koğuşta kalamaz, çoklu kişili koğuşta kalabilir" dedi.

Çiçek, İsmail’in 9 Eylül'de İHD'ye gönderdiği mektubu okudu. İsmail, mektubunda şöyle dedi:

"14 Nisan 2022 tarihinde Tekirdağ F Tipi’nden Bodrum S Tipi Cezaevi’ne nakil edildim. Şu anda bulunduğum cezaevinde, var olan 'tek başına kalamaz' sağlık raporumu ilk günde kabul etmeyerek beni tek kişilik bir hücreye aldılar. Halen beni tek başıma tek bir hücrede tutuyorlar. Bu 5 ay içerisinde Beni iki defa Sağlık Kurulu’na sevk ettiler. İlk Bodrum Devlet Hastanesi Sağlık Kurulu’na sevk ettiler. Sevkten 20 gün sonra bana şöyle dediler. ‘Senin Bodrum Devlet Hastanesi sağlık kurulu raporun işleme girmiyor işlem sorunu var’ ve bu şekilde iptal ettiler. Raporun içeriğinde ne olduğunu bana söylemediler. Ankara’da Tekirdağ’da Devlet Hastanesi’nin Sağlık Kurulu raporları vardır ve buralarda hiçbir şekilde işlem sorunu çıkmadı. Üstelik T.C. kimlik numarası tarafıma verilmiştir. İki defa da Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk ettiler bu Sağlık Kurulu tarafından bana 'Tek başına kalabilir.’ raporu verdi. Normalde sağlık kurullarına çıktığım zaman ilk önce beni tek tek doktora götürüyorlardı. Bu işlemden sonra toplu bir şekilde doktorlar heyetine, onların karşısına çıkartıyorlardı. Bu prosedürü Ankara, Tekirdağ ve Bodrum’da uyguladılar ama Muğla Hastanesi’nde beni toplu bir şekilde heyetler doktorların önüne çıkartmadılar. Sorduğumda 'burada böyle bir şey yok’ dediler.”

Çiçek, “Suphi İsmail’in ayağı kalça kemiğinden itibaren yok, kullandığı ayak protezi sırtına kadar gelmektedir. Yani protez ayağı pantolon gibi giyiyor ve rahat bir şekilde yürüyemiyor. 24 saat koltuk değnekleri de hareket ediyor. Koltuk değnekleri kullanan biri nasıl yaşam ihtiyaçlarını karşılayabilir? Yüzde 50 engelli bir kişi nasıl tek başına kalabilir? Bütün ihtiyaçlarını tek bir ayakla zıplaya zıplaya karşılayan, çok zor durumda yaşamını idame ettiren bir kişinin günbegün sağlığı da kötüleşecektir. Ayrıca Suphi İsmail ile 16 Eylül’de yapılan görüşmede belinde platin olduğu için kendisine korse kullanması gerektiğine dair rapor verilmesine rağmen kendisine hapishane idaresince henüz korse verilmemiştir. Bir an önce Suphi İsmail’in ihtiyaçları karşılanmalı, arkadaşları ile aynı odaya verilmelidir” diye konuştu.