HDK üzerine düşeni yapmaya taliptir

Halkların Demokratik Kongresi Genel Meclis Toplantısının sonuç bildirgesini açıkladı. Bildirgede “Toplumsal mücadele alanlarında fiili bir mücadele gücünün örgütlenmesi şarttır. HDK bu alanda üzerine düşeni yapmaya taliptir" denildi.

HDK, 25-26 Mart tarihlerinde gerçekleştirdiği 12. Dönem 2. Genel Meclis Toplantısı’nın sonuç bildirgesinde, deprem bölgesinde yaşanan ihlallerine dikkat çekilerek, “Toplumsal mücadele alanlarında fiili bir mücadele gücünün örgütlenmesi şarttır. HDK bu alanda üzerine düşeni yapmaya taliptir” denildi.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK), 25-26 Mart tarihlerinde gerçekleştirdiği 12. Dönem 2’nci Genel Meclis Toplantısı’nın sonuç bildirgesini yayımladı. Bildirgede, Mereş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerden sonra yaşanılanlara dikkat çekilerek, “Depremin yarattığı yıkım karşısında günlerce halkın yardımına gelmemesi ‘devlet nerede’ sorusunun yaygın biçimde sorulmasına yol açtı. Birer yolsuzluk organizasyonu haline getirilmiş AFAD ve Kızılay’ın deprem sonrası arama kurtarma ve yardım faaliyetlerini organize edemediği, aksine dayanışmayla gelen yardımları gasp ettiği, halkın ihtiyaç duyduğu anda TSK imkan ve kabiliyetlerinin seferber edilmediği görüldü. Bölgenin geçmişte muhafazakar iktidarlara destek veren geniş toplum kesimlerinde, devlete ve orduya duyduğu temelsiz güvende ciddi bir kırılma yaşandı” denildi.

DEPREM BÖLGESİNDE İŞKENCE       

Depremin hemen ardından ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) ile dayanışmanın engellenmeye çalışıldığı kaydedilen bildirgede, “Sözde yağmayı önleme adına sokaklarda ve jandarma karakollarında, bazıları ölümle sonuçlanan işkence vakaları yaygınlaştı. İktidarın depremi, inşaat sektörü başta olmak üzere sermayeye kaynak aktarmak ve yaşanan büyük felaketten hiçbir ders çıkarmadan giriştiği yapılaşma atağıyla oy devşirmek fırsatı olarak gördüğü kesinleşti. Sağlıklı, güvenli, depremzedelerin önceliklerine uygun geçici barınma koşulları kamu kaynaklarıyla derhal sağlanmalı, fakat kalıcı yerleşimlerin yeniden inşası, emek ve meslek örgütlerinin ve tüm yaşayanların katılacağı mahalle ve kent meclisleri tarafından planlanmalıdır” ifadelerine yer verildi.

SEL FELAKETİ

Açıklamanın devamında ise şunlar belirtildi: “Deprem ve arkasında yaşanan sel afeti, toplumun en yoksullarını vurdu. Bölgedeki büyük göçmen ve mülteci nüfus, özellikle kadın mülteciler, ötekileştirme politikalarının sonucu felaketin en büyük mağdurları oldular. Mevcut ağır ekonomik krizin, deprem ve sel felaketlerinin yarattığı büyük yıkım ve maliyetlerle, etkisi giderek daha fazla hissedilecek bir çöküş dinamiğine dönüşeceğini öngörebiliriz. Depremden çıkarılacak en önemli ders, merkezi iktidarın vesayetinin kırılması, yerel yönetimlerin özerkliğinin güçlendirilmesi, halkın mahalle ve sokak meclisleriyle siyasetin doğrudan öznesi olması ve dayanışmanın önünün açılmasıdır. Bu doğrultuda atılması gereken ilk adım ise, halkın iradesini gasp eden kayyum uygulamalarına derhal son verilmesi; seçilmiş yönetimlerin işbaşı yapması ve halkın yaralarının, gene kendi iradesi ve dayanışması ile sarılmasıdır.

SORUMLULAR HESAP VERECEK

İlk günden beri gönüllülerimiz, partimiz, bileşenlerimiz ile birlikte kongremiz alanda arama kurtarma, ilk sağlık müdahalesi basta olmak üzere tüm dayanışma çalışmalarında seferber oldu. Bundan sonra da halkımızın yanında yaralarımızı ortak sarmaya devam ederken, aynı zaman da sorumluların takipçisi olacağız. Bölgemizde ve Ukrayna’da sürmekte olan ‘sınırlı bir alanda dünya savaşı’ pratiği, Karadeniz başta olmak üzere çevresine doğru genişleme işaretleri veriyor. Benzeri bir çatışma potansiyeli ise, İsrail ve ABD’nin Ortadoğu’yu kendi mevcudiyetlerinin ve çıkarlarının güvenlik ihtiyaçlarına göre yeniden şekillendirme stratejisinin, Suriye’den sonraki adımı olarak İran ile yaşanan ve karşılıklı tırmandırılan çatışmalardır. Bu çerçevede Ortadoğu’da dünyanın büyük güçlerinin ittifaklarını genişletme ve tahkim etme amaçlı diplomatik çabalarında bir yoğunluk gözlenmektedir.