HDP: Abdullah Öcalan hemen avukatlarıyla görüştürülmeli

HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Sözcüsü Serhat Eren, "2015’ten beri partimize yönelik saldırılarda 16 bin gözaltı, 5 bin tutuklama var" dedi. Eren, İmralı tecridinin hemen sonlanması gerektiğini söyledi.

HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Sözcüsü Serhat Eren, 10 Aralık İnsan Hakları Günü vesilesiyle genel merkezde basın toplantısı düzenledi.

 
Eren'in konuşmasının öne çıkan bölümleri şöyle:


"Muhtıralar, askeri darbeler, darbeye teşebbüsler ve olağanüstü hal rejimleri ile onlarca yıl yönetilen Türkiye’de, bugün temel insan hakları AKP-MHP iktidarı tarafından özellikle 2015 yılından itibaren neredeyse tümüyle askıya alınmıştır. Irkçı ve militarist eylemlerle ülke içinde ve dışında Kürt halkına karşı yeniden uygulamaya sokulan savaş konsepti ile 2015-2022 yılları arasında binlerce kişi hayatını kaybetti, binlercesi yaralandı, yüzbinlerce insan yerinden edildi.
İktidarın her alanda Kürt halkına ve kazanımlarına ilişkin saldırıları kesintisiz devam ediyor. Faili herkesçe bilinen Taksim’deki bombalı saldırıyı gerekçe gösteren AKP iktidarı, Kuzey ve Doğu Suriye’de bulunan Kürt halkının yaşam alanlarına savaş uçaklarıyla yeniden saldırılar düzenliyor. Bu saldırılarda çocuklar başta olmak üzere çok sayıda insan yaşamını yitiriyor. Bu savaş ve saldırılarda sadece insan hakları ihlal edilmiyor, aynı zamanda uluslararası sözleşmelere göre savaş suçları işleniyor.

İMRALI TECRİDİ

Savaşı ve ihlalleri besleyen tecrit politikası da ağırlaştırılarak, mutlaklaştırılarak devam ediyor. 15 Şubat 1999’dan beri İmralı’da tutulan sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit, tarihin en ağır ve kabul edilemez boyutlarına ulaşmıştır. 25 Mart 2021 tarihinde birkaç dakika sonra kesilen telefon görüşmesinden bugüne kadar geçen 21 ayda Sayın Öcalan ve İmralı’da tutulan Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş’tan hiçbir şekilde haber alınamıyor. 2011 yılından 2019 yılına kadar, yani diyalog süreci de dahil hiçbir şekilde avukat görüşü gerçekleşmemiş; 2019 yılında ise sadece 5 defa avukat görüşü yapılabilmiştir. 2015 yılında İmralı’ya götürülen Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş ile bugüne kadar avukat görüşü yapılmamıştır.
95 avukat, 43 aile ve 43 vasinin görüş talebi yanıtsız bırakıldı.
Öcalan’ın CPT ile görüşmemesi kaygıları derinleştirdi.
İmralı’daki tecrit sistemini, işkence ve kötü muamele olarak değerlendiren CPT ve Avrupa Konseyinin, bu işkencenin sona erdirilmesi için üzerine düşen sorumluluğu en kısa süre içerisinde yerine getirmesi gerekmektedir.  
Mutlak tecrit ve mutlak iletişimsizlik hali, Türkiye’nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmelere ve iç hukuk mevzuatına aykırı olduğu gibi, yaşam hakkı ve işkence yasağı başta olmak üzere temel insan haklarının da açık ihlalidir.
Biliyoruz ki İmralı’da tecrit altında olan sadece Sayın Öcalan değil Öcalan şahsında Türkiye’nin barış umududur, Kürt sorununda çözüm iradesidir, savaşın sona ermesine yönelik gösterilen kararlılıktır. Tecrit edilen ülkedeki temel haklar, özgürlükler ve demokrasidir. O yüzden diyoruz ki; başta Kürt sorunu olmak üzere temel toplumsal sorunların çözümünde diyalog ve müzakerenin muhatabı ve umudu olan Sayın Öcalan üzerindeki tecridin bir an önce kaldırılması gerekmektedir.
İmralı tecridi bütün cezaevlerine yayıldı ve kalıcı hale getirildi.

'CEZAEVLERİNDEKİ ÖLÜMLERİN SORUMLUSU İKTİDARDIR'

Cezaevlerinde son bir yıl içerisinde, özellikle sağlığa erişim hakkının engellenmesi sonucu 74 tutsak yaşamını yitirmiştir. Daha dün Şırnak T Tipi Kapalı Cezaevinde tutulan kanser hastası 26 yaşındaki Emre Abalak yaşamını yitirdi. Abalak’ın düşerek hayatını kaybettiği ileri sürülse de bugüne kadar cezaevinde yaşanan hiçbir ölümün doğal ölüm olmadığını biliyoruz. Tutsakların yaşam hakkından devlet ve iktidar sorumludur.
Cezaevlerindeki şüpheli ölümlerin üzeri örtülüyor, soruşturmalar cezasızlıkla sonuçlanıyor.
1 yıl önce intihar ettiği iddia edilen Garibe Gezer’in işkenceyle yerde sürüklenerek tekli hücreye götürüldüğü görüntüler basında yer almış ve en başından itibaren bu görüntüler savcılık soruşturma dosyasında olmasına rağmen Garibe’nin ölümü etkili bir soruşturmayla araştırılmak yerine apar topar bir kararla ilgililer hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.
İşkence cezaevlerinin rutini hale geldi.

DÜŞÜNCE VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNE SALDIRILAR

Türkiye Hukukun Üstünlüğü Endeksinde Zambiya, Kenya ve Rusya’nın bile gerisinde.
Düşünce ve ifade özgürlüğü ağır baskı ve saldırı altında.
Türkiye’de düşünce ve ifade özgürlüğü ağır baskı ve saldırı altındadır. Türkiye, Sınır Tanımayan Gazetecilerin (RSF) 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksinde 180 ülke arasında 149. sırada bulunmaktadır. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG)’ne göre ise Aralık ayı itibariyle 87 gazeteci tutuklu bulunmaktadır. Meclis Genel Kurulunda kamuoyunda “Sansür Yasası” olarak bilinen internet medyası ve sanal medyaya yeni yaptırımlar öngören kanun teklifi yasalaşmış, bu yasayla halkın haber alma hakkı engellenmiş ve ifade özgürlüğü kısıtlanmış toplum nefessiz bırakılmak istenmiştir.

Mezopotamya Ajansı ve Jin News’te çalışan basın emekçileri, özgür basın geleneğini savundukları ve yaptıkları haberler gerekçesiyle AKP-MHP iktidarının talimatı ve güdümündeki yargının kararıyla tutuklanmıştır. Üstelik en son Ankara merkezli yürütülen operasyonda gazetecilere açık şekilde işkence uygulanmıştır. Gazetecilerin toplumsal olayları takip etmeleri ve toplumu bilgilendirmeleri engellenmektedir.
AKP-MHP iktidarı, 'Kimyasal silah kullanıldığı iddiasıyla ilgili araştırma yapılmalı' diyen TTB başkanı Şebnem Korur Fincancı’yı tutuklatmıştır.
Toplantı ve gösteri hakkının kullanımı imkansız hale getirildi.

SİYASİ SOYKIRIM

Örgütlenme özgürlüğü mütemadiyen ihlal ediliyor, partimize yönelik kesintisiz saldırılar da devam ediyor. 2022 yılında da yöneticilerimiz ve üyelerimiz başta olmak üzere demokratik kitle örgütlerinin temsilci ve üyelerine yönelik gözaltı ve tutuklama furyası hız kesmeden devam etmektedir. 24 Temmuz 2015’ten bu yana partimize, partimiz tabanına ve bileşenlerine yönelik gerçekleşen siyasi soykırım operasyonları neticesinde yaklaşık 16 bin kişi gözaltına alınmış, aralarında önceki dönem eş genel başkanlarımız, milletvekillerimiz, il-ilçe eşbaşkanlarımız, yöneticilerimiz ve üyelerimizin bulunduğu en az 5 bin kişi tutuklanmıştır. 2022 yılının ilk on ayında il-ilçe yöneticisi, üye ve tabanımızdan en az 2465 kişi gözaltına alınmıştır. Gözaltına alınanlar katıldıkları basın açıklaması, siyasi parti faaliyetleri ve katıldıkları Newroz vb. etkinliklerden dolayı gözaltına alınmışlardır.
Partililerimize 340 fiziki saldırı gerçekleştirildi, arkadaşlarımız katledildi.
İktidarın cesaretlendiren dili nedeniyle ırkçı saldırılar gerçekleştiriliyor.
Kobanê Kumpas Davası AİHM kararlarına rağmen sürdürülüyor.
Kayyumlar Kürt halkının diline ve kültürüne yönelik düşmanca saldırıları sürdürüyor.

KADIN KATLİAMLARI

2022 yılında en az 522 kadın öldürülmüştür. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) 2019 raporuna göre Avrupa ve OECD ülkeleri arasında erkeklerden fiziksel veya cinsel şiddet gören kadın oranının en yüksek olduğu ülke Türkiye’dir. Yine 2022 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporuna göre de Türkiye 146 ülke arasında 124. sıradadır.
Kadın cinayetlerinin sayılarla geçiştirilemeyecek boyutlara vardığı 2022 yılında, İstanbul Sözleşmesinden bir gecede Cumhurbaşkanı imzasıyla çekilmeye karşı açılan davalar Danıştay tarafından reddedilmiştir. Kadına karşı şiddeti ve kadın cinayetlerini engellemeyen iktidar ve kolluk tarafından 25 Kasım’da sokağa çıkmak isteyen binlerce kadına işkence edilmiş, yüzlerce kadın gözaltına alınmış, bacakları kırılmışken; işkenceyi yapan ve emri verenler “Can ve mal güvenliğiniz bize emanettir” demeye devam etmektedir.  

'KÜRT ÇOCUKLARI ZIRHLI ARAÇLARLA KATLEDİLİYOR'

Türkiye’de siyasi ve iktisadi krizlerden en çok çocuklar etkilenmekte, çocuklara yönelik cinsel istismar, hükümetin politikaları ve yargı kararlarıyla normalleştirilmek istenmektedir.  
Türkiyeli milyonlarca çocuk bugün işçilik/zorla çalıştırılma, istismar, madde bağımlılığı, şiddet ve yoksulluk gibi sorunlarla karşı karşıyadır. Benzer şekilde anadilinde eğitim görememe/asimilasyon ve zorla yerinden edilme gibi şiddet süreçlerinden en çok çocuklar etkilenmektedir. Yaklaşık yarım asırdır Kürdistan’da yaşanan savaşta Kürt çocukları devlet şiddetinin hedefinde yer almaktadır. 2022 yılında da Kürt çocukları askeri zırhlı araçların çarpması sonucu yaşamlarını yitirmişlerdir.  
Mültecilere yönelik ırkçılık, istismar ve nefret söylemi rutin hale geldi.

'ABDULLAH ÖCALAN İLE GÖRÜŞÜLMELİ'

Yürütmenin vesayetinden kurtulmuş, siyaseti ve toplumu dizayn etmenin ve muhalefeti tasfiye etmenin bir aracı olmaktan çıkarılmış, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını uygulayan tarafsız ve bağımsız bir yargı sisteminin tesis edilmesi gerekmektedir. Kadınların eşit ve özgür yaşam haklarının güvence altına alındığı, temsilde eşitliğin sağlandığı bir düzenin kurulması olmazsa olmazlardandır. Toplumsal barış ve adaletin tesisi için tecrit ve işkence sistemine son verilerek Sayın Öcalan bir an önce avukatları ile görüştürülmelidir.
Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine son verilerek hasta tutsaklar derhal serbest bırakılmalıdır. İnsan hakları ihlallerinin son bulduğu demokrasi, barış, özgürlük ve adaletin hakim olduğu, halkların bir arada eşit yurttaşlar olarak yaşadığı bir ülke için siyasi ve hukuksal mücadelemiz devam edecektir."