HDP Kocaeli’nin sorunlarını çözebilir

HDP Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Züleyha Gülüm, ciddi bir hava ve çevre kirliliği ile rantsal dönüşümün pençesindeki Kocaeli’nin sorunlarını çözeceklerini söyledi.

Kocaeli’nin İstanbul’un adeta yedeğine dönüştürüldüğünü ve çarpık kentleşme ile sanayileşmenin bütün sorunlarıyla boğuştuğunu belirten Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Züleyha Gülüm, “Aslında çözüm önceliği neye verdiğinize bağlı; kadınlara, engellilere, halka mı yoksa sanayiye ve ranta mı?” dedi. Ekolojik, kadın odaklı ve halktan yana bir belediyecilik anlayışının, diğerlerinden ayıran en büyük farkları olduğunu vurgulayan Gülüm, o yüzden Kocaeli’de de fark yaratacaklarını vurguladı.

HDP Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkan Adayı Züleyha Gülüm, üniversite yıllarından bu yana toplumsal muhalefet ve kadın hareketi içinde yer almış. Üniversiteden sonra avukatlığa başlayan Gülüm, yargıdaki cinsiyet eşitsizliğine karşı, ‘erkek adalet değil, gerçek adalet’ şiarıyla gerek feminist kadınlarla gerekse de kadın örgütleriyle birlikte kadın mücadelesi içinde yer almayı sürdürmüş. Barış İçin Kadın Girişimi, Kadın Özgürlük Meclisi ve Sosyalist Feminist Kolektif örgütlenmesi içerisinde de bulunmuş. Avukat olarak ise Özgürlükçü Demokrat Avukatlar, Çağdaş Hukukçular Derneği, Özgürlükçü Hukukçular Platformu ile çalışan Gülüm, aynı zamanda ÖHP’nin kadın komisyonu üyesi. HDP’nin de kurucularından olan Züleyha Gülüm, parti kurulduğundan beri çeşitli alanlarda görev alırken 24 Haziran’da İstanbul Milletvekili oldu. Şimdi PM ve Merkezi Hukuk Komisyonu üyeliğinin yanı sıra HDP Kadın Meclisleri Kadın Koordinasyonu’nda da görevleri bulunan Gülüm Kocaeli’nden HDP’nin tek adayı. Hemen hemen her yerde eşbaşkanlık sistemi getiren HDP’nin bu tek adaylığını, Kocaeli’nin sorunlarını ve çözümlerini Züleyha Gülüm’e sorduk.

HDP normalde eşbaşkanlık sistemini uyguluyor ama siz burada tek adaysınız, neden?

Evet, normalde böyle bir sistemimiz var ama zaten bunun mantığı kadınlara alan açmak. Kadın siyaset tarzını yaygınlaştırmak. Yani kadın aday olunca illa erkek aday olması da gerekmiyor. O yüzden burada sadece kadın adayla çıkabiliyoruz.

Kocaeli bir sanayi kenti ve ağırlıklı erkek iş gücüne dayanan bir bölge. Siz de kadın siyaset tarzını yaygınlaştırmak amacındayız, diyorsunuz, Peki kadınlar açısından Kocaeli’de nasıl bir belediyecilik perspektifi sunuyorsunuz?

Siyaset alanı birçok anlamda erkek bakış açısına sahip. Kadınlar toplumsal yapının her alanında çalışır, emek harcar, evde, sokakta, okulda her yerde vardır. Aslında siyasetin tabanına baktığımızda da burada hep kadınlar vardır ve en çok emek harcayanlar da onlardır. Bu alanda yukarı çıktıkça cam duvarlar devreye girer ve temsiliyetimiz azalır. HDP olarak kadınların karar alma sürecinde yer almasını sağlayacak mekanizmaların yapılandırılması gerektiğini düşünüyoruz. Zaten kadınların karar mekanizmalarında, kadın siyaset bakış açısıyla olduğu bir anlayışımız var. Parti olarak örgütlenme modelimiz kadın meclisleri şeklinde oluyor; mahallelerde, köylerde, illerde, ilçelerde. Bunların geneli de bir kadın meclisi ve koordinasyonuna bağlanıyor ve tüm kararlar burada alınıyor. Kadınlar kendileriyle ilgili kararları buralarda alıyor, erkekler buna karışamıyor ve bu kararlar onlara sadece açıklanıyor. Karma alanlarda olan arkadaşlarımız da orada kendi perspektifleri doğrultusunda karar sahibidir ki sadece kadına dair değil, tüm meselelerde böyle. Yerleştirmek istediğimiz şey, zaten partimizde yaptığımız siyaset tarzı. Belediyelerde de yine mahalle mahalle, semt semt örülmüş kadın meclisleri ve yine bunların belediyedeki temsilleri şeklinde bir modelimiz var. Diyoruz ki; kadınlar yaşam alanlarındaki projelerin nasıl olacağına, nasıl denetleneceğine karar versin. Kadın, kendi ihtiyaçlarını kendisi görür, özgürleşmesini sağlayacak araçları kendi bulur. Bunun içinde genç kadınlar, engelli kadınlar ve farklı uluslardan olan kadınlar olacaktır. Farklı ulus kimliğinin kendisi de farklı talepler ortaya çıkarır. Ana dilde eğitim ve sağlık gibi. Zaten belediye tarifimizi de demokratik, kadın özgürlükçü ve ekolojik olarak yapıyoruz.

Kocaeli’nin en büyük sorunlarından biri de ekolojik dengesinin tamamen sanayi kirliliği ile tehlikeli bir noktaya gelmiş olması. HDP olarak burada yeniden sağlıklı bir ortam sağlamanın mümkün olacağını düşünüyor musunuz, nasıl ele alacaksınız bu konuyu?

Sanayileşme ile birlikte nüfus çok artmış durumda ve bunun getirdiği toptan sonuçlar var. İstanbul’un dünya kenti yapılması gibi bir iddia üzerine oradan buraya kaydırılan bir sanayi söz konusu. Bu da Kocaeli’ni İstanbul’un bir nevi yedeği haline getirmiş. Çok hızlı bir kentleşme, nüfus artışı var ama bunu uygun bir planlama yok. Sanayi çok ciddi bir kirlilik yaratıyor. Zaten sanayi bölgesi, aradaki yasal mesafe gözetilmeden yerleşim alanlarıyla iç içe kurulmuş durumda. Sanayinin yarattığı kirlilik içinse önlemler alınmadığı gibi denetlemeler de yapılmıyor. Halk sağlığı burada çok ciddi bir problem. Tarım arazileri, ya bina yığınları ya da sanayi bölgelerine çevrilmiş durumda. Doğa da tahrip edilmiş. Ekolojiyi gözeten değil, popülist, günü kurtaran kısa vadeli adımlar atılmış. Misal; temiz su risk altında. Hava kirliliği ciddi boyutlarda, kanser vakaları Türkiye ortalamasının 3 katı fazla ama bunu açıklayan kişilere bugün davalar açılıyor. Bunu dahi saklayan bir yönetim var. Bu anlamada Dilovası en ciddi hava ve çevre kirliliğinin olduğu yer. Oradaki sanayinin başka bir alana taşınması mümkün, çünkü artık evlerle iç içe bir sanayi var orada. Bu örneği hep veriyorum; bir kişiyi herhangi bir şekilde öldürdüğünüzde bunun yargıda bir cezası var ama burada toplu bir öldürme var, çok sayıda insan uzun vadede ölüme götürülüyor ve buna dair hiçbir yaptırım yok.

Peki, nasıl bir çözümünüz var?

Kentin bir bütün olarak görülmesi ve projelerin de buna uygun üretilmesi gerekiyor. Çünkü tek tek olacak bir şey değil. İş alanları elbette önemli ama bu alanların orada çalışan, yaşayan insanların sağlık güvencelerini sağlayacak bir yerde kurulması, düzenlenmesi ve denetlenmesi gerekir. O yüzden bunun çözülebilme imkânı var. İmkânsız da geç de değil. Bu zaman kadar sermaye ve rant odaklı bakıldığı için korunan elbette sanayi bölgesinin patronları, müteahhitler oluyor. Sadece bunlar da değil, Kocaeli neredeyse İstanbul kadar ciddi bir trafik problemi ile boğuşuyor. Toplu ulaşım, deniz ulaşımı yetersiz. Havaalanı var ama kullanılmıyor. Kara taşımasının yarattığı bir kirlilik var. D-100 karayolu, kıyının ve şehrin çok yakınından geçiyor ve bu da kirliliği artırıyor. Toplu taşıma artırılsa bu kirlilik azalacak; bisiklet yolları, yaya yolları bu şehri daha kullanılabilir bir hale getirecek. Aslında çözüm önceliği neye verdiğinize bağlı; kadınlara, engellilere, halka mı yoksa sanayiye ve ranta mı?

Kocaeli aynı zamanda riskli bir deprem bölgesi. 1999’da ciddi bir yıkım da yaşadı. Burada sanayi ile birlikte kentleşme ve imar planları ne durumda ve nasıl olmalı?

Bugün kentsel dönüşüm hikâyesi biraz da deprem korkusundan çıktı. '99’da çok ciddi bir zarar gördü burası. Ne evler ne de sanayi deprem yönetmeliğine uygundu. O fotoğrafları hatırlamak lazım biraz, çünkü çabuk unutuyoruz. Zaten bu korkuyla sadece burada değil, her yerde kentsel dönüşüm başlatıldı. Evet, deprem var ama kentsel dönüşüm daha çok rantsal olarak yapılıyor. İnsanlar da yaşadıkları yerlerden çıkmak zorunda kalıyorlar, çünkü o kentsel dönüşümü karşılayacak paraları yok. Bu alanlar da bir şekilde sermaye gruplarına devrediliyor ve her yer birbirine benzeyen yüksek binalarla donanıyor. TOKİ gibi aynılaşan, şehirlerin tarihi, mimari ve kültürel yapısını da bozan bir tarzda yapılıyor. Biz öncelikle yerinde dönüşümü savunuyoruz. Belediyenin barınma hakkı kapsamında kentsel dönüşümü karşılayamayan yoksullara destek sunması gerekiyor. Öte yandan deprem güvenliği bu kadar stratejikse neden yeni binalar bu yönetmeliğe uygun yapılmadı, başka mekanizmalarla izinsiz, kaçak binalar dikildi. Seçim öncesi hem devlet para toplasın hem de seçim yatırımı olsun diye bir imar affı çıkarıldı. Kaçak binalara af veriyor ve bunlar depreme göre yapıldı mı yapılmadı mı hiçbir denetleme yok. Kartal’da yıkılan bina imar affı yapan bir yerdi. Böyle bakmak yerine ne kadar para getirir diye bakılıyor. Her yere bina yapamazsınız. Tarım alanlarını, deprem toplanma alanlarını gözetmeniz lazım. Bütün bu alanlar önce imar planına yerleştiriliyor, arkasından bu yerler kaldırılıyor ve imara açılıyor. Yönetimde bütünlüklü bakış açısı dediğimiz de bu. Bunları tek tek ele alamazsınız. Tümünü bir arada dönüştüren bir yerden bakıyoruz.

HDP’yi Kocaeli’de diğer partilerden ayıran şey ne olacak?

Aslıda sözler birbirine benzer ama pratiğe bakmak lazım. Kayyum öncesi HDP belediyeleri, bugün bunun en büyük örneği. Ekolojik, kadın odaklı ve halktan yana bir belediyecilik anlayışı bizi zaten diğerlerinden ayıran en büyük farkımız. O yüzden Kocaeli’de de bu pratikler başlı başına fark yaratacak.