Hukuk örgütleri: Can Atalay’a özgürlük!

Hukuk örgütleri, 14 Mayıs seçimlerinde TİP’ten milletvekili seçilmesine rağmen cezaevinde rehin tutulan meslektaşları Can Atalay hakkında verilen tutukluluk halinin devamı yönündeki hukuksuz kararları İstanbul Barosu önünde protesto etti.

Hukuk örgütleri, 2023-2024 adli yıl açılışında TİP Milletvekili seçilen meslektaşları Can Atalay’ın derhal serbest bırakılması için İstanbul Barosu önünde eylem yaptı. Polis ablukası altında gerçekleşen eyleme CHP Milletvekili Mahmut Tanal, TİP Milletvekili Sera Kadıgil, DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren’in yanı sıra çok sayıda avukat katıldı. “Can Atalay meclise, Can Atalay’a özgürlük” yazılı pankartın açıldığı eylemde, sık sık, “ Hatay halkı vekilini istiyor”, “Karanlık gider Gezi kalır” sloganları atıldı.

ANAYASAL İLKELER YARGITAY ELİYLE İHLAL EDİLİYOR!

Hukuk örgütleri adına açıklamayı okuyan Can Atalay’ın avukatlarından Akçay Taşçı, Can Atalay’ın 14 Mayıs 2023 tarihinde Türkiye İşçi Partisi'nden ( TİP) Hatay milletvekili seçilerek mazbatasını almasına rağmen 110 gündür tutukluluk hali devam ettiğini hatırlattı.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin, 13.07.2023 tarihinde 75.643 yurttaşın oyuyla milletvekili seçilen Can Atalay hakkındaki durma ve tahliye talebini Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) yerleşik içtihadına aykırı şekilde reddettiğini anımsatan Taşçı, “Avukat Can Atalay'ın tutukluluk hali, Anayasa'nın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı 2. Maddesi, kişi hürriyeti ve güvenliği başlıklı 19. Maddesi, yasama dokunulmazlığı başlıklı 83. Maddesi, Anayasa Mahkemesi'nin görev ve yetkileri başlıklı 148. Maddesi, Anayasa Mahkemesinin kararları başlıklı 153. Maddesi başta olmak üzere Anayasa'nın pek çok maddesine aykırılık teşkil etmektedir. Bir diğer ifadeyle İnsan Hakları Komisyonu'na mensup Milletvekili Can Atalay, insan haklarından yoksun bırakılmaktadır” dedi.

Avukat Can Atalay'ın tahliye talebinin reddi kararı ile Anayasal ilkelerin Yargıtay eliyle ihlal edildiğine işaret eden Taşçı, “Yargıtay 3. Ceza Dairesi, tahliye talebinin reddi kararında, kendisini normlar hiyerarşisinin en üstünde olan Anayasa'nın üstünde addederek, Anayasa'yı yorumlama yetkisini kendisinde görmüştür. Önemle vurgulamak gerekir ki, Anayasa Mahkemesi bir Anayasa organıdır ve Anayasa'yı nihai yorumlama yetkisi Anayasa Mahkemesi'nde olduğu gibi, diğer organların Anayasal sınırlara uygunluğunu tespit görevi de Anayasa Mahkemesi'ndedir” diye konuştu.

AYM’NİN LEYLA GÜVEN BAŞVURUSUNDA YAPTIĞI TESPİT

Bu konuda AYM’nin Leyla Güven başvurusunda yaptığı tespite atıfta bulunan Taşçı, “Leyla Güven başvurusunda da belirtilen ve askeri rejimin güvenlik konseyi eklemesi olan Anayasa Madde 14/2, temel hak ver hürriyetlere müdahalenin ancak kanun ile mümkün olabileceğini ifade eden AY Madde 13'e koşut olarak son cümlesinde, istisnanın ancak Kanun ile düzenleneceğini ifade etse de, böyle bir düzenleme yapılmadığından Anayasa Madde 14/2 uygulamasız kalmış durumdadır. Anayasa Mahkemesi'nin tutuklu milletvekilleri konulu içtihatlarında da suç ve cezaların kanuniliği ilkesi bağlamında bu tespitin altı çizilmiştir” dedi.

YARGI MAKAMLARININ İKTİDARIN ARACI OLARAK KULLANILMASINA SON VERİLSİN

Avukat Can Atalay'ın dosyasının taşıdığı Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) çağrıda bulunan Taşçı, “Can Atalay'ın tutukluluk halinin devam ettiği her gün özgürlük ve güvenlik hakkının ihlali olduğu kadar kendisine oy veren 75 bin 643 yurttaşın siyasi katılım haklarının ihlali anlamına gelmektedir. AYM’nin bir an önce hukukun ve Anayasa'nın gereğini yerine getirmesini, benzer konulu başvurularla içtihadını yeknesak hale getirmesini ve yargı makamlarının siyasal iktidarın aracı olarak kullanılmasına derhal son verilmesini talep ediyoruz” vurgusunda bulundu.

8 EYLÜL’DE AYM ÖNÜNDE NÖBETTEYİZ

Açıklamanın ardından söz alan Avukat Kemal Aytaç, hapishanede keyfi bir biçimde cezaevinde tutulan meslektaşları TİP Milletvekili Can Atalay’ın serbest bırakılması için 8 Eylül günü AYM önünde nöbette olacaklarını duyurdu.