Oluç: Ülkede 30 milyondan çok insan açlık içinde

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, AKP-MHP iktidarının yarattığı ekonomik çöküşe dikkat çekerek, "Türkiye’de 30 milyonun üzerinde insan açlıkla mücadele ediyor" dedi.

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Mecliste basın toplantısı düzenleyerek gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.

Oluç'un değerlendirmelerinin satır başları şöyle:

"Bugün 13 eğitim sendikası öğretmenlerin meslek kanununun değişmesi için bir iş bırakma eylemi yapıyor. Aynı zamanda kariyer sınavının iptalini ve yasanın yeniden düzenlenmesini istiyorlar. Eğitim sendikalarının bu eylemi ile dayanışma içindeyiz. İktidara hatırlatıyorum; öğretmenlerin sendika kararıyla iş bırakma eylemi AİHM, AYM ve Danıştay kararları ile güvence altına alınmış bir sendikal haktır. Sakın ola ki bundan dolayı soruşturma yapmaya, disiplin cezası vermeye kalkışmayın.

EKONOMİK ÇÖKÜŞ

Biraz evvel AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, grup toplantısında yeni ekonomi modelinin büyük bir başarı ile icra edildiğini iddia etti. Birkaç veri sunarak bu konuyu değerlendirmek istiyorum. Dün İTO Ekim ayına ilişkin enflasyon verilerini açıkladı. Ekim ayında yüzde 4, yıllık bazda 108,77 olarak bu rakamları verdi. Yani İstanbul Ticaret Odası’nın enflasyon oranı yüzde 109’a gelmişken, TÜİK’in enflasyonu yarın açıklanacak ki geçen ay açıkladığı enflasyon yüzde 83’te idi. Yarın nasıl açıklanacağını göreceğiz. Ama İTO’nun enflasyon açıklaması her zaman daha inandırıcı ve gerçekçi bir açıklama olmuştur. Yüzde 109’a ulaşmıştır. Bu oran son 27 yılın rekorudur. TÜİK de bütün çabalarına ve hormonlu oranlarına rağmen rekor enflasyon açıklamak zorunda kalıyor. Aşağıda tutmak için her türlü çabayı gösteriyor ama ona rağmen rekor üzerine rekor açıklıyor.
Türkiye'deki enflasyon dünya ortalamasının en az 10 katı.
Bütçe açığı rekor kırıyor, carı açık rekor kırıyor, dış ticaret açığı rekor kırıyor. Siz bunlara dayanan yeni ekonomi modeli çok başarılı bir şekilde sürüyor diye anlatıyorsunuz. Doğru değil bu, halkı kandırıyorsunuz. Rakamlar ortada ya da sizi kandırıyorlar size yanlış bilgi veriyorlar. Yeni ekonomi modeli çökeli epey oldu, işlemiyor. Büyüme dediğiniz de bir hikayeye döndü. Kimin için büyüdüğü ortada. İşçi, emekçi, emekli ve orta gelir kuşağında olanlar için, düşük gelirliler için bir büyüme yok ortada. TÜRK-İŞ yeni açıkladı. 4 kişilik ailenin açlık sınırı 7 bin 425 lira, asgari ücretin üstüne çıktı. 4 kişilik ailenin yoksulluk sınırı 24 bin 185 lira TÜRK-İŞ'e göre. 4 tane tane asgari ücretle yoksulluk sınırına ulaşamıyorsunuz. Şimdi böyle bir durum söz konusu. 10 milyonun üzerinde asgari ücretli var. 10 milyon emekli ve işsizle birlikte Türkiye’de 30 milyonun üzerinde insan bugün açlıkla mücadele ediyor. Hangi büyümeden bahsediyorsunuz, hangi istihdam artışından bahsediyorsunuz? Bunların hepsi ama hepsi güzel bir masal. Seçim dönemine girdiğimiz için bu masalı anlatıyorsunuz. Bu konudaki verilere ve halkın sofrasındaki duruma, çarşı pazara gittiğinde karşı karşıya kaldığı felakete bakarak ekonomiyi değerlendirmeye devam edeceğiz, sizin masallarınızı dinleyerek değil.

'EN ÇOK OTORİTERLEŞEN 5 ÜLKEDEN BİRİ'

Masallar sadece ekonomide olmuyor, demokraside de var. Dünya genelinde en kapsamlı ve ayrıntılı demokrasi ölçümünü yapan V-DEM Enstitüsü var. İsveç Göteborg ve Notre Dame Üniversitesi’nin 200’den fazla ülkeyi kapsayan son araştırma raporu yayımlandı. Diyor ki 2022 raporunda 'Türkiye, en çok otoriterleşen 5 ülkeden biri olmuştur demokrasi alanında.' 'Dünya demokrasi liginde Türkiye Ruanda ve Bangladeş gibi ülkelerin gerisine düşürerek son 10 yılda en fazla anti demokratik duruma düşen ülkelerin arasında yer almıştır. 179 ülke arasında ancak 147’nci olabilmiştir' diyor Türkiye ile ilgili tespitinde. 'Türkiye’de kutuplaşma AKP’nin 2002'de seçilmesiyle başladı ve kutuplaşma demokrasiye karşı stratejik bir araç olarak kullanıldı. Kutuplaşma toksik hale geldiğinde farklı kamplar birbirlerini kendi yaşam tarzlarına ya da ülkelerinin varoluşuna karşı bir tehdit olarak algılamaya başlarlar' diyor.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ

Bugün grup toplantısında AKP Genel Başkanı, 2 maddelik bir anayasa değişikliği ile ilgili hazırlıkların son aşamaya geldiğini ve Meclis'e yakın zamanda getireceklerini söyledi. Bu tartışma ilk başladığı zaman pozisyonumuzu açıkladık ve bugün de henüz metni görmediğimiz için tutumumuzu sürdürüyoruz. Bizim başörtüsü ile ilgili yasaklayıcı herhangi bir hüküm varsa kaldırılmasına hiçbir itirazımız yok. Geçmişte de olmadı bugün de olmaz. Dolayısıyla eğer bunu bir yasa değişikliği ile değil de anayasa değişikliği ile yapmak istiyorsanız, her türlü inancın, kültürün, kimliğin ve anadilin eşit kabul göreceği kuvvetli ifadeleri Anayasaya yazmak zorundasınız. Aksi takdirde eksik olur. Eksik olan şey de toplumu tatmin etmez. Bugün toplumda ayrımcılık hissettiğini söyleyen kim varsa, ister inanç grubu olsun ister etnik kimliğe sahip olsun, hepsinin rahatlaması ve tatmin olabilmesi için tam bir eşitlik ilkesi üzerinde çalışmak gerekir. Bu olmadığı müddetçe yapılan iş inandırıcı olmaz. Yani bütün kimlikler, kültürler ve inançlar eşit olsun. Devlet onların kendilerini gerçekleştirmesini sağlasın, bununla yükümlü olsun. Yaklaşımımız budur. Eşitlik meselesini çok önemsediğimizi vurgulamış olalım.
Bir aileden söz ediyorsak da kadın ve erkeğin eşit olduğu bir kurumdan söz etmemiz gerekir. Bunun açıkça ifade edilmesi ve vurgulanması gerekir. Bütün bunlar yapılmadan siyasi manevra için anayasa teklifi getiriyoruz demenin inandırıcı olmadığını bir kez daha vurgulayalım. İnandırıcı olunması için birincisi kadın erkek eşitliği üzerinden yükselmeli, ikincisi de bütün farklı kimliklerin, kültürlerin, anadillerin eşitliği ve özgürlüğü üzerinden, karşılıklı saygısı üzerinden yükselen değişikliklere ihtiyaç vardır."