Serap’ın ikinci duruşmasına çağrı
Serap için Feministler Kampanya Grubuevli olduğu Yasin Avcı'nın saldırısına uğrayan Serap için, 25 Şubat saat 10.00’da Küçükçekmece 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek ikinci duruşmaya katılım çağrısı yaptı.
Serap için Feministler Kampanya Grubuevli olduğu Yasin Avcı'nın saldırısına uğrayan Serap için, 25 Şubat saat 10.00’da Küçükçekmece 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek ikinci duruşmaya katılım çağrısı yaptı.
Serap, 7 yıldır evli olduğu Yasin Avcı’dan ilişkinin başından bu yana şiddet görmüştü. 18 Nisan 2024’te sabaha karşı eve gelen Yasin Avcı, Serap’ı uyandırarak dövmeye başlamış, Serap, çocuğunu ve kendisini korumaya çalışırken, Yasin Avcı onu “Buradan sağ çıkamayacaksın” diyerek tehdit etmiş ve öldürmeye teşebbüs etmişti. Öldürülmemek için kendi hayatına sahip çıkan Serap, Yasin Avcı’nın hastanede hayatını kaybetmesinin ardından “Eşini kasten öldürme” suçlamasıyla tutuklanmıştı.
Davanın ilk duruşması 27 Kasım’da Küçükçekmece 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. ‘Serap hayatta kaldığı için hapiste!’ diyen, Serap için Feministler Kampanya Grubu, şimdi ikinci duruşma için çağrı yapıyor.
25 Şubat saat 10.00’da Küçükçekmece 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek ikinci duruşma için çağrı yapan Serap için Feministler Kampanya Grubu, sorularımızı yanıtladı.
‘HAYATINA SAHİP ÇIKAN KADINLARLA DAYANIŞMA İÇİNDEYİZ’
İlk olarak, hayatına sahip çıkan kadınların tutuklanma süreçlerini nasıl takip etmeye başladıklarını anlatan Serap için Feministler, bu dayanışmanın önemine dikkat çekiyor: “Feminist harekette, hayatına sahip çıkan kadınların davalarını takip etmeye başlamamız 2014'lere dayanıyor. O dönemde, İstanbul Feminist Kolektif olarak, sistematik erkek şiddeti sonucu hayatını kaybeden kadınların davalarını takip etmenin yanı sıra, yine sistematik erkek şiddeti sonucu ‘öldürmek zorunda kalan’ kadınların da olduğunu, bu durumun da yine erkek şiddetinden kaynaklandığını tartışıp, ölmemek için öldürmek zorunda kalan kadınların da davalarını takip etmeye başladık. Nevin Yıldırım, Çilem Doğan ve Yasemin Çakal davalarını takip ettiğimiz kadınlardan bazılarıydı ve hepsi de erkek şiddeti sonucu hayatta kalmak için kendi hayatlarına sahip çıktı.
2024’te, Serap Avcı Mor Çatı'ya bir mektup yazdı ve biz de Serap’ın hikayesinden o şekilde haberdar olduk. Cezaevinde kadın dayanışmasının güzel bir örneği olarak, koğuş arkadaşının Serap’a, Mor Çatı’ya mektup yazmasının iyi olabileceğini söylemesiyle başlıyor aslında her şey.”
‘KURTULMAYA ÇALIŞMIŞ AMA ENGELLERLE KARŞILAŞMIŞ’
Serap’ın sistematik şekilde şiddete uğradığını belirten Serap için Feministler Kampanya Grubu, bu tür vakalarda artık tipik olarak görülen, kadının boşanmak istemesinin tehditlerle savuşturulması, uğradığı şiddet yüzünden karakola şikâyete gitse de vazgeçirilmesi gibi süreçlerin yaşandığına dikkat çekiyor: “Serap’ın hayatında patriarkal sistem içinde tanımladığımız, erkek şiddetinin bütün örüntüleri vardı. Hayatta kalmak için çok çaba sarf ediyor. Boşanmak ve bu şiddeti durdurmak istiyor; kendine yeni bir hayat kurmak istiyor fakat mümkün olmuyor, çünkü kocası yani şiddet faili, her türlü tehditte bulunuyor, çocuğuyla tehdit ediyor, yakınlarını öldürmekle tehdit ediyor. Dolayısıyla Serap, boşanma davası açmak istese de kocasının tehditleri yüzünden harekete geçemiyor. Çok uğraşmasına rağmen, bir türlü sıyrılamıyor bu şiddet girdabından. En sonunda, Yasin Avcı 18 Nisan 2024 gece yarısı eve gelip Serap’ı uyandırıyor ve yine darp etmeye başlıyor. Bir çocukları var, 5 yaşında. O çocuk, babasının devamlı annesine uyguladığı şiddete şahit olduğu için konuşma zorluğu çekiyor. Serap, çocuğuna başka herhangi bir zarar gelmesin diye de katlanıyor. Yasin Avcı o gece Serap’a diyor ki: ‘Sen buradan sağ çıkamayacaksın.’ Tabii ki, Serap da öldürülmemek için kendi hayatına sahip çıkıyor; can havliyle mutfakta bulduğu bir bıçağı gelişi güzel sallıyor ve Yasin Avcı'ya isabet ediyor. Yasin Avcı daha sonra hastanede hayatını kaybedince, Serap tutuklanıyor.”
‘TÜM KADINLARI DAVAYA SAHİP ÇIKMAYA ÇAĞIRIYORUZ’
Serap için Feministler Kampanya Grubu, ayrıca buna neden öz savunma değil de ‘Hayatına sahip çıkan kadınlar’ dediklerini de şöyle açıklıyor: “Öz savunma, biraz hukuki bir kavram olup daha sınırlı bir duruma da işaret edebiliyor. Halbuki hayatına sahip çıkmak, bir karar vermek, o kararı uygulamak ve bütün o şiddetten kurtulup kendine yeni bir hayat kurmak üzerine daha kapsamlı bir kavramsallaştırma. Bizler bunu 2014'lerde tartışmaya başlamıştık feministler olarak. Dolayısıyla daha kapsayıcı ve genel bir ifade olarak ‘hayatına sahip çıkan kadınlar’ diyoruz.
Bizler erkek adalet değil, gerçek adalet istiyoruz ve Serap’ın özgür olması için bir kez daha adalet talebimizi dile getireceğiz. Hiçbir kadının maruz kaldığı şiddet nedeniyle suçlanmasını istemediğimiz için yine Serap'ın yanında olacağız, ikinci duruşmada da. Cinsiyetçi olmayan bir yargılama mümkün demek ve erkek şiddetine karşı adalet talebimizi dile getirmek için tüm kadınları 25 Şubat Salı günü saat 10.00’da Küçükçekmece Adliyesi'ne bekliyoruz.”