'Suruç için adalet demekten vazgeçmeyeceğiz'

Suruç Aileleri İnisiyatifi, katliamın 58’inci ayında Halitağa Caddesi’nde yaptığı açıklamada, katliamın arkasındaki karanlık aydınlatılıncaya kadar Suruç için adalet demekten vazgeçmeyeceklerini vurguladı.

Koronavirüs salgını nedeniyle iki aydır açıklama yapmayan Suruç Aileleri İnisiyatifi üyeleri, Suruç Katliamı’nın 58. ayında Kadıköy'deki Halitağa Caddesi'nde bir araya geldi. HDP İstanbul Milletvekilleri Züleyha Gülüm, Dilşad Canbaz Kaya, ESP Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş, HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Elif Bulut, HDP İstanbul Kadın Sözcüsü Pınar Türk, SGDF Eşbaşkanı Alev Özkiraz’ın katılımıyla gerçekleşen açıklamada, "Kalplerimiz Suruç için atsın", "Hiçbir düş yarım kalmayacak" yazılı pankartlar açıldı. Açıklamada bir konuşma yapan HDP Milletvekili Dilşad Canbaz, adalet sağlanana kadar mücadeleyi devam ettireceklerini vurguladı.

CEZAESİZLİK SÜRÜYOR

Suruç Aileleri İnisiyatifi adına açıklamayı okuyan Suruç gazisi Koray Türkay, katliam günü yaşananları hatırlattı ve sağ çıkanların vücutlarında ve belleklerinde hala o günün izlerini taşıdığını kaydetti.

Dava sürecinde yaşanan hukuksuzluğa değinen Türkay, dönemin Emniyet Müdürü Mehmet Yapalıal'ın gerçekleşen katliamla ilgili "görevi ihmal ve kötüye kullanma" suçunu işlediği kesinleştiği ve hakkında 7 bin 500 lira gibi komik bir para cezası kesilmesi dışında herhangi bir işlem yapılmadığına dikkat çekti. Türkay, yine katliamda görevi kötüye kullanmak suçlamasıyla yargılanan polis memurları A.O.D ile A.K’nin katliamın üzerinden 5 yıl geçmesine rağmen sonuçlanmadığına işaret etti.

Bugün Urfa'nın Hilvan ilçesinde Suruç davasının 14. celsesinin görüldüğünü hatırlatan Türkay, salgın bahane edilerek duruşmaya katılmak isteyen ailelerin engellendiğini aktararak, "Bizim mahkeme salonuna girmemiz engellense de dava sürecine ilişkin taleplerimizi dillendirmekten vazgeçmeyeceğiz" dedi.

Türkay, Suruç Aileleri İnisiyatifi'nin taleplerini şöyle sıraladı:

"-Davanın tek tutuklu sanığı Yakup Şahin duruşma salonuna getirilmeyerek duruşmalara SEGBİS yöntemiyle katılmaktadır. Yakup Şahin getirilerek ailelerin önünde yargılansın.

- Katliamın yaşandığı gün olay yerinin fotoğraflarını çekerken orada bulunan halk tarafından yakalanarak polise teslim edilen ve çantasından IŞİD bayrağı çıktığı iddia edilen Abdullah Ömer Arslan polis tarafından sakalı tıraş edilerek serbest bırakılmış, ailelerin ve dava avukatlarının ısrarlı taleplerine rağmen hakkında herhangi bir suç duyurusunda bulunulmamıştır. Katliamı gerçekleştiren Abdurrahman Alagöz'e yardım ettiği yönünde güçlü şüphelerin olduğu Abdullah Ömer Arslan sanık olarak yargılanmalıdır.

- Dava dosyasında katliamın planlayıcısı olarak yargılanan ve hakkında kırmızı bültenle yakalama kararı çıkarılan İlhami Bali hakkındaki yakalama kararı uygulansın. Hatırlanacağı üzere hakkında kırmızı bültenle yakalama kararı olan İlhami Bali, 2016 yılının Mart ayında Ankara'da bir otelde MİT görevlileriyle birlikte kaldığı iddiaları basında geniş yankı bulmuş, bu iddialarla ilgili resmi makamlara sorulan sorular cevapsız kalmıştı.

- Suruç katliamı davası buradan binlerce kilometre uzakta Urfa'nın Hilvan ilçesinde bulunan bir hapishane kampüsünde görülmektedir. Duruşmaların hapishane kampüsünde görülüyor olması duruşmaların herkes tarafından izlenmesine engel oluyor. 33 kişinin öldüğü bir katliamın davası gözlerden uzak tutulmaya çalışılıyor. Biz Suruç aileleri yaralıları ve katliamda ölümsüzleşenlerin yakınları olarak davanın herkese açık olarak görüleceği bir mahkeme salonuna taşınmasını istiyoruz."

Türkay son olarak, adalet talebini haykırmaktan vazgeçmeyeceklerini vurgulayarak, şunları söyledi: “Bizim için gerçek duruşma salonu 58 aydır adalet istediğimiz Halitağa caddesidir. Katliamın geçekleşmesinde parmağı olan herkes yargılanıncaya kadar, katliamın arkasındaki karanlık aydınlatılıncaya kadar Suruç için adalet demekten vazgeçmeyeceğiz."