Yazın çay, fındık toplamaya giden öğretmenler var

Okulların kapanmasıyla özel kurslarda eğitimcilik yapan birçok öğretmen istifaya zorlanarak işsiz kalıyor. Çay toplamaya giden de var, otelde çalışmaya giden de.

Enflasyonun yükselmesi ve son olarak Mayıs ayı oranının açıklanmasıyla birlikte Temmuz ayında kamu çalışanlarına ve emeklilere yapılacak zam tartışması da başladı. Tartışılan başka bir konu ise asgari ücrete yeni bir ek zam yapılıp yapılmayacağı.

Türk Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, temmuz ayında kamu çalışanlarına yapılacak zamla ilgili enflasyon oranı üzerinde bir zam yapılacağını söylese de oranı açıklamadı. Asgari ücret için ise çalışmalar devam ediyor, dedi.

Yapılacak bu zamlar kamuda çalışan öğretmenlerle aynı koşulları isteyen özel sektördeki eğitimcileri de ilgilendiriyor. Ama onların maaşları memurlara yapılanla değil, asgari ücrete yapılacak ara zamla belirlenecek.

Bugün Türkiye’de 200 bin civarında özel sektör eğitimcisi var. Rehabilitasyon merkezlerinden özel okullara ve kurslara kadar… Çoğu yeni belirlenen asgari ücretin bile altında maaş alırken çok büyük bir kısım ise sigortasız çalışıyor. Dahası sözleşmesi biten, yazın başka işlerde çalışıyor. Okulların da kapanmasıyla özel sektörde çalışan birçok öğretmen işsiz kalıyor.

Bir süredir bu alanda sendikalaşan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası (Öğretmen Sendikası), eğitimcilerin hakları için mücadele veriyor.

Öğretmen Sendikası, özel sektörde yaşanan bu sömürü düzenini ANF’ye anlattı.

30 BİN EĞİTİMCİ KAYIT DIŞI ÇALIŞIYOR

Adını vermek istemeyen bir Öğretmen Sendikası yetkilisi, öğretmenlerin özel sektörde çok zor şartlarda çalıştığını söylüyor. Dahası birçok kişi, kayıt dışı ya da başka sektör üzerinden kayıt altına alınıyor: “Türkiye'de 200 bin civarında özel sektör çalışanı öğretmen var. Bunlar kayıtlı olanlar, bir de kayıt dışı çalışanlar var. Tahmini olarak 20 ya da 30 bin kadar eğitimci sigortasız çalıştırılıyor. Aynı şekilde 20-30 bini de öğretmen olarak gösterilmiyor; büro memuru ya da hizmetli statüsünde gösteriliyor. Çünkü patron bu yöntemle ekstra bir kar elde ediyor ya da Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile uğraşmak zorunda kalmıyor. Mesela MEB'in bir sınırı var. MEB diyor ki özel sektör öğretmeninin sözleşmesi bir yıldan aşağı olamaz. Ama patronlar bu sayede öğretmene farklı sözleşmeler uygulayabiliyor.”

YAZIN MEVSİMLİK İŞÇİ OLUYORLAR

Sendika yetkilisi, bu durumun özellikle kurs merkezlerinde çok daha fazla yaşandığını söylüyor: “Özellikle kurs öğretmenleri ile 10 ay sözleşme yapılıyor. Patronun yasal olarak 10 aylık sözleşme izni yok. 12 aylık sözleşme yaptırıyor ama sonunda da diyor ki, 10’uncu ayda istifa edeceksin yoksa seneye seninle çalışmam. O yüzden öğretmenler 10’uncu ayda istifa ediyor. Kimi bir şekilde kursla anlaşıp iki ay boyunca ücretli çalışıyor. Ama hepsi o kadar şanslı değil. Örneğin, bir arkadaşımız bu yaz döneminde Antalya'ya bir otelde çalışmaya gitti. Geçen yıl çay, fındık toplamaya giden insanlar vardı mevsimlik işçi olarak. Aynı şekilde köye gidip hayvan bakan da var. Yazın bu öğretmenlerin birçoğu bu iki ayı kurtarmanın peşinde.”

SINIRIN ÜZERİNDE SAATTE ÇALIŞIYORLAR

Öğretmen Sendikası yetkilisi, özellikle bu kurs merkezlerinde çok düşük maaşlar olduğunu kaydederken çalışma saatleri yönetmeliğine de uyulmadığını ifade ediyor: “Ders saati sınırı 40 saat olmasına rağmen haftada 50 ya da 60 saat çalışma koşulları var. Yaz tatili yok, ara tatil zaten yok. Tamamen bir sömürü cenneti.

Bu anlamda ikinci sırada rehabilitasyon merkezlerinde çalışan öğretmenler var. Rehabilitasyon merkezlerinde öğretmenler tamamen iş kanununa bağlılar. Orası okul gibi bile sayılmıyor. Milli Eğitim’e bağlı rehabilitasyon merkezilerinde engelli çocuklara eğitim veren öğretmenlerin sadece yılda 15 günlük izinleri var. Genelde asgari ücretin bir tık üstü maaş alıyor. Anadolu'da zaten öğretmenlerin maaşı, asgari ücret. Hatta bazı rehabilitasyon merkezleri, bazı kolejlerde de gördük bunu. Sendikaya çok sayıda bildirim geldi.”

DENETİM YAPMASI GEREKEN MÜFETTİŞ KURS ORTAĞI!

Bazı kurs ve rehabilitasyon merkezlerinde asgari ücretin altında maaş verildiğini söyleyen Öğretmen Sendikası yetkilisi, bunların denetlenmediğinin de altını çiziyor: “Mesela Hatay'da asgari ücretin de altında maaş veriyorlar öğretmenlere. Kimse de denetlemediği için, mesela Hatay'daki öğretmenler 3 bin 500 lira maaş alıyor. Eğer bir şikayette bulunurlarsa bir daha çalışamayacaklarını da biliyorlar. Çünkü MEB'teki müdürler, şefler ve çalışanlar genelde bu özel okul ve kurslarla çok iyi ilişkiler içinde.

Örneğin kurs merkezinin ortağı bir müfettiş! Hala Milli Eğitim'de yasal olarak müfettişlik yapan birisi. Bu kişinin görevi kurs merkezlerini denetlemek olması gerekirken, gitmiş biriyle beraber kurs merkezi açmış. Ve bu kişi öğretmenleri asgari ücretin hem altında çalıştırıyor hem de kovuyor. Bir kadın arkadaşımızın istifaya zorlanmasıyla öğrendik bunu. Arkadaşımız öğretmen olarak bile gösterilmemiş. Sendika olarak olaya müdahale ettik ama 4 aydır soruşturmanın cevabını bekliyoruz. Maalesef birbirlerini koruyorlar.”

ÖRGÜTLENDİKÇE KAZANIMLARIMIZ OLDU

Özel sektörün eğitimciler için tam bir sömürü düzeni olduğunu ifade eden Öğretmen Sendikası yetkilisi, sendikanın ve örgütlenmenin bu alandaki etkilerini ise şöyle anlatıyor: “Çok örgütsüz bir alandı burası. Aslında daha önce bir dernek denemesi var ama ne yazık ki bir yere kadar gelişebilmiş, genelleşememiş. Ayrıca öğretmenler çok fazla korkar haldeydi. Mesela Öğretmen Sendikası’nın tüm kurucu unsurların hepsinin öğretmen olması, siyasal bir gücü arkasına alarak bu işi yapmaması gibi nedenlerle öğretmenlerin güvenini kazandı. Binlerce üyesi var bugün. Bir hareketlilik getirdi.

Patronlar da bunu konuşuyor. Duyuyoruz, görüyoruz. Hatta birçok yerde patronlara geri adım attırdık. Tatillerde öğretmenleri çalıştıran kurumlar vardı. Bunlara doğrudan baskın yaptık. Baskınlar sonucunda bu kurumlar kapatmak zorunda kaldı. Yine bir dönem online eğitim dayatmaları oldu bu tatiller sırasında. Bunlara dair dilekçeler verdik. O kurumları aradık. Bu baskılar işe yaradı. Maaşını alamayan öğretmenler bizi arıyor. Gidiyoruz, her türlü şikayeti yapıyoruz. Öğretmenlere bir sıkıntı yaşayınca nasıl bir yol izleyecekleri konusunda yardımcı oluyoruz. Hem hukuki destek veriyoruz hem de mücadele deneyimini aktarıyoruz. Birçok yerde verilmeyen ödenekleri bile ödettik ya da daha fazla zam kazanımlarımız oldu. Özetle, örgütlenerek haklarımıza sahip çıktık, çıkmaya da devam edeceğiz.”