KJAR Koordinasyonu Üyesi Çîmen Şine, ANF'ye değerlendirmelerde bulundu. Dünyanın dört bir yanında kadınlar ve erkeklerin "Jin Jiyan Azadî" çizgisinin peşinden gittiğini belirten Şine, "En önemlisi de özgürlüğünü burada gördüğü için mücadeleyi yükseltmektedir. Jin Jiyan Azadî, tüm dünya halkları ve kadınlar için 21. yüzyılın nasıl olacağını netleştirmiştir. Bu çağı kadınlar ve halkların direnişi kazanmıştır" dedi.
Çîmen Şine'nin değerlendirmeleri şöyle:
Jin Jiyan Azadî Devrimi 1 yaşında. Bu devrimi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Rojhilatê Kurdistan ve İran’dan gelişen kadın devriminin yol haritası, şimdi dünyaya yayılmıştır. Daha önceki dönemleri fazlasıyla aşan bir devrim dalgasıdır Jin Jiyan Azadî çizgisi. Rojhilat ve İran’ın tüm şehirlerinde yaşayan İranlı kadınların, özgürlüğe sevdalı yürekli kadınlarındır. İranlı ve Rojhilatlı kadınların, yeni bir yaşamı ve umutlu duruşunu, her şeyleriyle, saçlarıyla, kanlarıyla, şarkılarıyla, danslarıyla, demokratik eylem çizgisiyle isyanlarını geliştirerek bir yılı geride bıraktık. 16 Eylül 2022’den bu yana demokrasi ve özgürlük için şehit düşen tüm Jin Jiyan Azadî şehitlerini büyük bir sevgi ile selamlarken, demokratik bir İran ve özgür bir Kurdistan mücadelesini başarıya götürme sözümüzü yeniliyoruz.
Dolayısıyla çağlardan bu yana merkezi uygarlık güçlerinin ve bugünkü İran izdüşümünde dogmatik İslam'ın, şah rejiminin ve paralelinde İslam Cumhuriyetinin kadınlara, gençlere, halklara baskı, tecavüz, şiddet, kadın düşmanlığından başka bir şey layık görmeyen, egemen zihniyetin kapsamlı uygulamalarına karşı Jin Jiyan Azadî kadın devrimine dönüşmüştür. Bugün de devam etmektedir. Kadınlar ve gençlerin öncülük ettiği devrim bu topraklarda özgürlük bayrağını protestolar, isyanlar, serhildanlarla her gün bedel vererek dalgalandırmıştır. Rojhilatê Kurdistan ve İran toprakları tarihsel geleneği ve toplumsal direniş kültürü boyutu ile merkezi uygarlığa, devletli sisteme karşı hep bir isyan ve başkaldırılara öncülük etmiştir.
İran halkları ve kadınların direnişi, büyüklüğüyle tüm dünyanın gündemine kadın karakterli, kadın öncülüklü bir devrim olarak yer aldı. Bu bir yıllık süreç, kadın öncülüğünde bu devrimi örgütlemek için çok değerler yarattı. Şimdi demokratik ulusu kadın renginde, Jin Jiyan Azadî'nin yol haritasıyla her yönlü örgütleyebilmektir. 16 Eylül 2022 tarihinde başlayan Jin Jiyan Azadî serhildanını, tarihin ve merkezi uygarlıkların ilk dönemlerinden bugüne bir tarihsel bakışla ele alırsak, gücünü toplumsal duruş geleneğinden alan bir direniş ve mücadeleden söz etmek yanlış olmayacaktır.
Bu topraklar Jin Jiyan Azadî ve Hürremilerin, Mazdek'in, Babek’in, Şirin Elemhûlîlerin, Zîlan Pepulelerin, Rojda Kotol, Kawendalar'ın özgür mekânıdır. Bu topraklar Hürrem Bint-i Kade’nin, Banu Khorremdin’in, Gerd (Kürt) Aferit’in, Quretulayn’ın mekânıdır. Hem ana soylu dönemin hem özgür ruhlu dağ karakterinin hem de toplumsal ahlak ve politikanın güçlü bir şekilde yaşandığı topraklardır. O sebeple merkezi uygarlıklara ve erkek egemenlikli zihniyetlere karşı başkaldırının kaynağında bu duruşların payını da bu yıl vesilesiyle belirtebiliriz.
Özellikle son yıllarda İran'da toplumsal problemlerin zirveye çıktığı bilinmektedir. Rojhilat ve İran’da ekonomik kriz, siyasal baskılar, kadın katliamları idamlar, cezaevlerinde işkenceler, ekolojik sorunlar, doğa kıyımı, kolberlerin katledilmesine kadar toplumsal özgürlüklerin ölümle karşılık bulması ve zorunlu örtünme yasasına ve daha pek çok cinsiyetçi-dinci-faşist uygulamaya karşı binlerce başkaldırı veya serhildan dönemleri de yaşandı, yaşanmaktadır.
'ŞİMDİ KOLLARI DAHA FAZLA SIVAMA ZAMANI'
Serhildanlar nasıl bir çığır açtı?
16 Eylül 2022’de Tahran’da Kürt kadını Jîna Emînî’nin hicabından saçları görünüyor gerekçesiyle Gaşt-i İrşad -Ahlak Polisi tarafından işkenceyle katledilmesinin sonrasında gelişen serhildanlar, atom parçacığı gibi dalga dalga devrim havasını ördü. Kesinlikle serhildanlar süreci İran-Rojhilatê Kurdistan direniş geleneğinde yeni bir çığır açtı.
Aynı zamanda dünya kadın özgürlük hareketleri açısından da yeni bir ortaklaşma ruhunu, birlik duygusunu geliştirmiştir. Bu kadın kimliğinde büyük bir duygu ortaklaşmasını yaratmıştır. Adeta yapılan her çalışma Jin Jiyan Azadî fikriyatıyla örgütlenerek, 21 Yüzyıl kadın yüzyılına doğru yol aldırılmış oldu ve serhildan çizgisinin amacını oluşturmuştur. Jin’in, Jiyan’ın ve Azadî’nin özgürlüğün yol haritası çerçevesinde yeni bir demokratikleşme döneminin başlangıcının İran halkları ve kadınlar açısından başladığını belirtebiliriz. Şimdi kolları daha fazla sıvama zamanıdır. Demokratik ulusun inşası zamanıdır.
Bugün Jîna Emînî bir birey olmanın, işkenceyle katledilmiş bir kadın olmanın, zorunlu hicap yasasına karşı gelmiş bir kadın olmanın, Gaşt-i İrşad’a başkaldırmış bir direnişçi olmanın çok ötesinde bir sembol olmaya yol açtı. Yıllara dayanan ve yaşanan erkek zihniyetine karşı, cinsiyetçiliğe karşı büyük bir karşı koyuşu geliştirerek tarihe mal olmuştur. Aslında kolektifleşen toplumsal hafızanın dile gelme yaklaşımı olarak değerlendirmek gerekir.
Yine İran tarihinde gelmiş geçmiş tüm süreçlerden farklı olarak, örgütlü bir başkaldırı ve tamamen kadın rengiyle yepyeni bir devrim kıvılcımı olarak gelişti. Bu devrim kıvılcımı ya da dalgasının milyonlarca yeni doğuma sebep olduğunu belirtebilirim. İşte bir katliam bir halkın uyanışına, bir fikir-felsefe ise devrimsel bir tarihin dönemine neden olmuştur. 16 Eylül 2022'den sonra ve bu bir yıllık süreci kısaca böyle ele almak daha doğru olur. Jîna’nın katledilmesi ve ondan öncekilerin katledilmesi. Bir yıl önce de Jîna süreç itibarıyla böylesi bir anlamı geliştirmiştir. Bir yılı geride bırakırken serhildan dönemine damgasını vuran Jin Jiyan Azadî felsefesi, gelişen dönemin tüm toplumun özgürlüğüne akan bir özgürlük okyanusu oldu. Özgürlük nehrinin akışını gözler önüne getirmiştir. Bir toplumun hakikatinin dile gelmesi yaşandı. Yine kimi değerlendirmelerde, Jîna'nın devrimi diye nitelendirmeler de gelişebilmektedir. Aslında burada açık belirtebiliriz ki; binlerce Jîna, bu fikriyatın büyüklüğü ile tanındı ve sembolleşmiştir. Dolayısıyla Jin Jiyan Azadî devrimi demek daha doğrudur. Diğer değerlendirmeler, modernizm değerlendirmelerinin etkisi altında yapılan değerlendirmelerdir. Bu tanımlama özgürlük kavramını hak ettiği tanımı geliştirmemektedir. Liberalizmin sahte özgürlük tanımı da kapitalizmin tanımıdır. Bireysel özgürlük olarak değil, burada toplumsal özgürlükte ısrar vardır.
Bu da bu fikriyatın içini boşaltma girişimidir. Ancak milyonlara mal olmuş bu fikriyatın gücüyle, toplumsal özgürlüğünü örgütleyen halklar ve kadınlar ayaktadır. Büyük bir umut kaynağıdır bu paradigma. Jin Jiyan Azadî felsefesi, yani bu fikriyatın değişim-dönüşüm geliştiren ruhu, dinamizmi, 50 yılı aşan bir zaman dilimi, Kurdistan'da ve dünyada somutluk kazanmış bir gerçektir.
'KADINLAR ÖRGÜTLENEREK ÖZ SAVUNMASINI YAPIYOR'
Özgürlük gerillasının kadın ordusu bu fikriyatın gücüyle bugün hegemon erkekliğe diz çöktüren savaş tarzıyla örgütlenmektedir. Yine tüm dünyanın gıptayla baktığı muhteşem kadın ordusu konumuna gelen YJA Star kadın gerillaları bu fikriyatın gerçekliğini ortaya koymaktadır. İran ve Rojhilatlı kadınlar da bu gerillanın etkisini çok iyi okuyan olmuştur. Gerillanın direniş kültürünün, fikriyatın gücünün ortak payda olduğunu değerlendirebiliriz. Özgürleşmek isteyen herkes bu fikriyatın peşinden koşmaktadır. Böyle bir buluşma özgürlük amacında olabilmektedir.
Yine Bakurê Kurdistan ve Türkiye'de doğan bu fikriyatın kadın örgütlülüğü ve Bakur-Rojhilat Suriye-Rojava Kadın Devriminde özne rolü oynayan bir gerçekliği de vardır. Önder Apo’nun demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmasının hakikatinin en güçlü ifadeye kavuştuğunu herkes gördü. Şimdi bu paradigma Ortadoğu ve dünya halklar için büyük bir rönesanstır. Bunu böyle özetleyebiliriz. Bugün bu ideolojinin gücüyle, dünyanın her yerinde kadınlar ve erkekler bu fikriyatın efsuniliğinin peşinden koşmaktadır. Ve en önemlisi de özgürlüğünü burada gördüğü için mücadeleyi yükseltmektedir. Jin Jiyan Azadî, tüm dünya halkları ve kadınlar için 21. yüzyılın nasıl olacağını netleştirmiştir. Bu çağı kadınlar ve halkların direnişi kazanmıştır.
'ÖNDER APO'NUN FİKRİYATI HER YERE YAYILIYOR'
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü konusunda neler söyleyebilirsiniz?
25 yıldır İmralı adasında tutulan Önder Apo tüm kadınların ve halkların özgürlük önderidir. Dolayısıyla tecridin bu kadar derinleştirilmesi de özgürlüğümüze yöneltilmiş çok çirkin bir hegemon erkekliğin komplosudur, pervasızlığıdır. Kadınların ve halkların iradesi üzerindeki bu çirkin saldırıya karşı İran halkları ve kadınların ne düzeyde tecridi boşa çıkarttığını görüyoruz.
Bu fikriyatın inşa gücüyle Önder Apo tecridi kırmıştır. Şimdi tecrit edilmek istenen de bu fikriyatın, yeni bir Ortadoğu rönesansı ve dünya rönesansıdır. O sebeple tecrit derinleştirilmektedir. Kadınlar ve halklar tecridi kırdılar. Bu fikriyatın mimarını tecrit edemezler. Edilemez. Neden çünkü? Bu fikriyat tüm dünya kıtalarına dalga dalga yayılmıştır. Jin Jiyan Azadî devriminin tohumu atılmaktadır. İşte şunu rahat belirtebiliriz ki dünya insanlığı, tecrit edilemez. Kadınlar ve halklar tecridi paramparça ediyor, meydan okuyor, hegemon erkekliğe! Şu anda dünyanın pek çok yerinde Önder Apo özgürlüğü için ayaktadır. Önder Apo’ya özgürlük, Kurdistan'a demokratik çözüm hamlesi bu anlamda oldukça hayati öneme sahiptir. Kadının muhteşem örgütlenme temposuyla tecrit yerle bir edilecektir. Tüm kadınlar bu hamle etrafında kilitlenmelidir. Özgürlüğümüzü, geleceğimizi, varlığımızı korumalıyız. Özgür yaşamın garantisinin Önder Apo olduğunu bir kez daha burada ifade etmek istiyorum. Önder Apo'ya en fazla da biz kadınlar sahip çıkarak tecridi başlarına yıkacağız.
'ÖZGÜRLÜK ANCAK ONURLU BİR YAŞAMLA OLUR'
Dolayısıyla son bir yıllık bu serhildan sürecinde şunu rahatlıkla gördük, tüm meydanlarda şu mesaj verildi: "Eğer kadın esirse yaşamda onurdan yoksundur." Ve onurdan yoksun bir yaşamın özgür olma şansı olmadığını geride bıraktığımız bir yıl içerisinde gördük. Bu nedenle özgürlüğün ancak onurlu bir yaşamla, onurlu bir yaşamın da İran'da kadınla mümkün olacağını her şeyi ile ortaya koyan İran ve Rojhilatlı Kurdistan halkları ve kadınlar olmuştur. Kadın ve özgür, onurlu bir yaşamın ısrarı çok fazla öne çıkmıştır. Bu serhildan döneminde artık mücadele Gaşt-i İrşadın ortadan kaldırılıp kaldırılmamasını çoktan aşmış durumdadır. Yine zorunlu örtünme yasasının değiştirilmesi, kadınlara kimi sosyal ve siyasal haklar tanınması tartışması hiç değildir. Zorunlu hicabın yeniden gündeme konulması da çok tesadüf değildir. Kadınlara şu söylenmektedir: "Ne yaparsan yap, mücadeleni her zaman kafeste tutacağım." Buna karşılık çıkarılan 70 maddelik kanunları kadınlar asla tanımayacaktır. Çünkü toplumsallaşan bir irade söz konusudur. Bu irade hem kendi yerelinde hem de evrensel kadın özgürlük mücadeleleri açısından yeni özgürlük zemini ve dalgası olarak gelişmiştir. Bu dinamizmi kimse durduramaz. Büyük bir iradedir. Zehirleme girişimleriyle dahi kadını korkutamayacaklarını gördüler. Kadınlar İran'ın demokratikleştirilmesinde, tüm gücüyle mücadeleyi başarıya götürmede son derecek kararlıdır. Demokratik ulusu örgütlemede ısrarlıdır. Tüm kadınları demokratik ulusun çok renkli toplumunu, dilini, yeni özgür yaşamı örgütlemek için bir araya getirebilmeliyiz. Ve mücadelemizi geliştirerek kazanımlarımızı kalıcılaştırabiliriz. Üniversitelerin Jin Jiyan Azadî serhildanına en esaslı öncülüğü yaptığını herkes gördü. Yani bu serhildan oldukça bilinçli demokratik çizgide gelişti. Üniversitelerin özgürlükteki kararlılıkları çok anlamlı ve değerliydi. Bu bir yıl içerisinde, hiç bıkmadan, her gün renkli, yaratıcı demokratik eylemlerdeki öncülüklerini hatırlamanın önemli olduğunu belirtebiliriz. İran'daki üniversiteler bu sürece bizzat öncülük ettiler. Şimdi üniversiteler, toplumdaki herkes ortak bir seste, çok seslilikte buluşturmuştur. Yeni toplumsal özgürlük anlamında kolektif olarak bir araya getirdiğini belirtmek istiyorum.
Demokratikleşmedeki istem ve taleplerini net ortaya koydular. Kadın katliamlarına hayır demiştir. Kadın düşmanı politikalarına geçit vermeyeceklerini, canlarıyla bedel vererek İran rejimine büyük bir ders verilmiştir. Şimdi önemli olanda bu baskıcı rejimin kadın düşmanlığını sonlandırarak, demokratikleşmede toplumun kadın öncülüklü ‘çok sesliliğe’, demokratik ulusun renkliliğine kulak verme dönemindeyiz. Diğer yaklaşım İran'ı büyütmez. Dinci, baskıcı, muhafazakâr politikalarla bir yere varılamaz. Toplumun bu değiştirici ve dönüştürücü dalgası halkları birbirine yakınlaştırdı. Ortak duruşlarını daha fazla güçlendirmiştir.
Serhildanların evrensel destek, düşünsel ve eylemsel bir ittifaka dönüşme potansiyelini çoktan aşmıştır. Böylesi bir serhildanı sadece ittifaka dönüştürme değil. Özellikle kadınlar konusunda bu kadın düşmanı erkek zihniyetli rejimlere karşı kadın gücüyle 21. Yüzyıl öncülüğünde daha stratejik buluşmaları gerçekleştirme çağındayız. 21. Yüzyıl öncülüğü her şeyi ile demokratik siyaset ve 3. çizgide halkların kadın öncülüğünü nitelikli yapmaktır. Bu bir yıllık süreç ve serhildanların böyle bir imkân ve koşulları da yarattığını ifade edebiliriz. İlk günlerde dünyanın her yerinde ve her kesimden kadınların, erkeklerin başlattığı saç kesme eylemi, ilk süreç açısından yerini bulmuş ve Jin Jiyan Azadî devriminin akışında önemli roller oynamıştır. Oyuncu, sanatçı, siyasetçi, bilim insanı, yaşlı, genç, anne, emekçi kadınların bu sihir etrafında buluşmuş olması, kadın konfederalizmine İran toplumunun ne kadar yatkın olduğu tartışmalarını bugün daha fazla güçlendirmiştir. Şimdi demokratik konfederalizmi kadın renginde ve bu sesli toplumun tüm renklerinde örgütlenme çağrısını yapıyorum. Demokratik bir İran'ın geleceği için eylemler kadar toplumsal örgütlenmede stratejik projelerde yan yana gelerek, toplum inşasında birlik olalım.
'KADIN İRADESİNİ GÖRMEYEN BAŞARILI OLAMAZ'
Ve bugün Kürtler, Azeriler, Farslar ve Beluc, Gileki, Mazeni gibi birçok farklı kimliğin yaşadığı İran’da halkın tek bir felsefe etrafında toplanması elbette tesadüf olmamıştır. Yıllardır kadın bedeni üzerinde aynı zihniyetten beslenen fakat farklı yüz yıllarda işletilen hem laiklik denetimi hem de İslami şeriatçı denetimin uygulanmaya çalışıldığına şahitlik ettik. Sadece İran’da değil, Afganistan’da da yönetimi ele geçiren Taliban'ın, iktidarları yıkma ve dönüştürme gücüne sahip kadınların haklarını bu kadar ayaklar altına alma yönelimleri de benzer zihniyetin kadın düşmanlığıdır. Kadın iradesini görmeyen hiçbir sistem başarılı olma şansı yoktur. Kadınsız bir toplum, tüm özgürlüklerden mahrumdur. Bu hakikat kavranmadan, hiçbir sistemin başarma şansı olmadığını burada rahatlıkla belirtebiliriz.
Kısaca Jin Jiyan Azadî sihrinin özellikle bu bir yıllık etkisine dönersek, bu felsefe bu kapsayıcılıkta ve aynı zamanda inanılmaz bir cesarettedir. Kolektifleşen mücadele birikimimiz oldukça güçlenmiştir. Kadın hareketleri tüm ideolojik farklarına rağmen kolektif bilinç etrafında buluştular. Ve örgütlenme iradesini bir yılık zaman daha fazla güçlendirmiştir.
Bu noktada sürecin öncülüğü, İran ve Rojhilat özgünlüğüne pek vakıf olmayanlar için en beklenmeyen yerden geldi. İran ve Rojhilat kadınları, halkları kendi öncülük misyonlarını o kadar güçlü yaptılar ki... Toplumsal rollerin, cinsiyet tanımlamalarının ve yaşamın dolayısıyla özgürlük hasretinin 'kadın özgürlüğü’ etrafında yeniden ifadelendirdiği bir devrimsel çağrıya soyundular. Bu 21. Yüzyıl kadın özgürlük yüzyılı olarak şekilleneceğinin en yalın, en duru çizgisidir. Kim bu çizgiyi ters yüz edebilir ki?
Bu devrimsel çağrı sadece fikrini beyan eden, isyan eden ile kalmadı. Şimdi bu bir yıldır da hep devam etti. Bir de kendi öz savunma dinamiklerini de örgütleme dönemi çok fazla artmıştır. Bu fikirsel olgunluğun devrimci mücadele geleneğinin yüceliğine daha fazla dayanarak toplumun tüm ihtiyaçları kapsamında her yönlü örgütleme zamanıdır. Bu coğrafyada kadınlar toplumsal özgürlük fikrini, kendi öz güçleriyle örgütlüyor ve evrensele akıtıyorlar. İşte İran rejimine uyarıda bulundular. Beni böyle yönetemezsiniz diyerek bedel ödeyerek cevapladı. İdamlardan korkmadı, zindanlardaki vahşete başkaldırıyor. Zeyneb Celaliyan arkadaş şahsında tüm siyasi tutsaklara özgürlük talebimizi bir kez daha burada belirtiyorum.
Rêber Abdullah Öcalan, 'Özgürlük yeni özgürlüklere vesile oluyorsa anlamlı olur' dedi. Bu oluşturucu özgürlüktür, özgürlüğünüz başka özgürlüklere vesile olmuyorsa, bu tutsaklaştırıcı özgürlüktür, dedi. Liberalizmin bireysel hak ve özgürlükler kandırmacası bu çağda tüm yaşam alanlarına damga vurdu. Rojhilat ve İran’da yaşanan süreç; toplumsal özgürlüğü inşa eden bir kadın ve halklar devrimidir. Şimdi bu devrimi örgütlemek için çok zemin ve imkan bulunmaktadır. Bu sebeple anlamını, özgürlük umudunu yeniden kurarak ve pratikleştirerek büyütüyor. Şimdi İran ve Rojhilat toplumunda bir yıllık süreç bunu ifade ediyor. Bunu rahatlıkla belirtebiliriz.
DİRENİŞİN ERKEKLERE ETKİSİ
Erkekler de Jin Jiyan Azadî fikriyatından etkilendi mi?
Dünyanın pek çok yerinde kadın özgürlük mirasının da etkisiyle, erkeklik tartışmaları, var olan erkekliği reddeden hareketler, akımlar örgütlenmektedir bu yüzyılda. Kadını ve kadın şahsında yaşamı tüketerek güçlenen erkek gerçekliğine karşı, kadın soylu yaşam anlayışı, eşitlik-özgürlük tartışmalarını bu süreç daha fazla bize ne kadar gerekli tartışmalar olduğunu bir kez daha gösterdi. Özellikle İran ve Rojhilat serhildanlarında bu çok açığa çıktı.
Kurdistan kadın özgürlük mücadelesi bu konuda 50 yıllık bir tecrübe gücüne dayanmaktadır. Kadın ordulaşması, Kopuş Teorisi, Erkeği Dönüştürme Projesi, Özgür Eş Yaşam ve çağın bilimi Jineoloji bu konuda atılan somut ve devrimsel adımlardan. Toplumsal inşa için oldukça gerekli olduğunu belirtebiliriz. İran toplumunun kadın öncülüklü toplumla değişimde ısrarcı olduğunu bu bir yılık süreç gösterdi. Özgürlük sorununu kadın kadar erkeğin de (hatta belki daha fazla) sorun alanı olarak tanımlamak ve zihniyet devrimini bu gerçeğe karşı kurmak, uzun soluklu bir mücadelenin konusudur. Ancak Rojhilat ve İran’da serhildanlara katılan, kadın özgürlükçü bir yaşam için, kadınların yanında mücadele eden erkekler, bu çağda değişmesini mücadele konusu eden erkek gerçeğine de büyük bir sorumluluk düşmektedir. Zihniyet değişim-dönüşümü ve hegemonik erkekliğin demokratikleşmesi büyük bir mücadele süreci elbette ama bu sürecin, kadın özgürlüğünden toplumsal özgürlük talebine akan felsefenin mücadelesi de bu bir yıllık süreçte başlamıştır.
Hegemonik erkeklikten boşanan ve toplumsal ahlak ve politikayla buluşan erkekle, toplumsal doğa vurgusuna dönersek, kadın kimliği etrafında anlam bulan erkekle form kazanır. Özellikle serhildanların ilk zamanlarında, İran'ın pek çok şehirlerinde direnişçilerin mezarları başlarında aileleri ve yakınları tarafından dile getirilen ‘kadın’ gerçeği, Rojhilat ve İran’da erkeklik kavramının da yeniden biçimleneceği sürecine girmesiydi. O sebeple bu bir yıllık dönem o bakımdan çok önemlidir. Ve kazanımlarını görerek özgür eş yaşam kuramını tartışmak ve gündemleştirebilmektir.
İşte İran ve Rojhilat'ta serhildan döneminde yükselen seslerin pek çoğunda bu dönemi ‘onur’ süreci olarak tanımlandı. Bu çok değişik ve çarpıcıdır, namus kavramından ziyade ‘onur’ kavramı ifade ediliyor. Jîna’yı ve kadın mücadelesini feodal-dini vurgularla ‘namus’ olarak değil ‘onuruna sahip çıkmak’ olarak tanımladılar. Bu yeni bir yaklaşımdır. Tüm dünyada yürüyen erkeklik tartışmalarına, yeni bir boyut kazandıracak, kadın özgürlüğü ve erkeğin sınırsız iktidardan özgürleşmesini aynı paydada buluşturacak potansiyeli barındırmaktadır. Dolayısıyla İran ve Rojhilat'ta yürüyen süreç sadece kadın özgürlük mücadeleleri açısından değil tüm toplum açısından bütünleyici, dönüştürücü dinamizmi dalga dalga yaymaktadır.
Bu devrim, öz gücü itibarıyla evrenselleşme ve 21. Yüzyılın karakterine damgasını vurma iddiasını şimdi örgütlemektedir. Öncüsü de belidir. Örgütlenme potansiyelinin dayanışma ve desteği aşıp, kadın konfederalizmine kavuşmasıyla kadın yüzyılı yapabilmeliyiz. İran rejimi, Jin Jiyan Azadî fikriyatıyla başlayan ve devrimsel nitelik taşıyan serhildanlara katılan kadınların gözlerindeki parlaklıktan korktuğu için gözlerini hedef alarak işkenceler yaptı. Ama bu bir yıllık süreçte milyonlarca İranlı ve Rojhilatlı kadın gözlerindeki özgürlük iksiriyle mücadelelerini yükseltiler. Tüm şeriatçı kanunlarını yerle bir ettiler. İşte İran rejimi ve egemenlerin kendi sistemlerini ayakta tutmak için görmeyen, duymayan, konuşamayan insanlar yaratma projeleri tasfiye olmuştur. Özgürlükte ısrar eden milyonlarca Jîna, Şilêr Resûlî, Nîka, Mîno vb. artık mücadele bayrağını devraldılar. Özgürlük bayrağı dalgalanıyor…