Bakırköy’de binlerce kadın açlık grevi direnişine ses verdi

İstanbul 8 Mart Kadınlar Platformu öncülüğünde Bakırköy’de bir araya gelen binlerce kadın, “Krize, şiddete, savaşa karşı gücümüz birliğimiz” mesajını verdi. Eylemde, açlık grevi eylemcileri selamlandı.

İstanbul 8 Mart Kadınlar Platformu öncülüğünde, “Özgürlüğümüz için direnişteyiz! Krize, savaşa ve şiddete karşı alanlardayız” sloganıyla Bakırköy Halk Pazarı’nda miting düzenlendi.

Binlerce kadının akın ettiği mitinge, HDP Milletvekilleri Hüda Kaya, Züleyha Gülüm yanı sıra HDP Kadın Meclisi, HDK Kadın Meclisi, TJA, Emek Partisi, ESP, Flormar İşçileri, Kırkyama Kadın Dayanışmacı, İMC Ev İşçileri Sendikası ile çok sayıda kadın örgütü temsilcisi katıldı.

3 KADIN GÖZALTINA ALINDI

Marmara Forum’un önünden toplanıp yürüyüşe geçen kadınlar sık sık, “ Jin jiyan azadî”, “ Yaşasın kadın dayanışması”, ”Leyla Güven onurumuzdur”, “ Bijî bexwedana zindanan”, “Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa”, “Kül kedisi değil ev emekçisiyiz” ve “Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa” sloganları attı.

Yürüyüşte, “Leyla’ya ses ver”, “Tecridi kıralım faşizmi yıkalım”, “Leyla’nın talebi talebimizdir”, “Şule Çet için adalet”, “Eşit işe eşit ücret”, “Tecavüzü aklama yargıla”, “Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz” ve üzerinde Leyla Güven’in fotoğraflarının olduğu dövizler taşındı. Erbane ritimleri eşliğinde giydikleri rengarenk fistanlarıyla alanda renklendiren kadınlar, tek adamlık rejim dayatmasına boyun eğmeyeceklerini vurguladı.

Üç polis noktasının oluşturduğu miting alanına Paris’te katledilen üç Kürt kadın siyasetçinin fotoğrafını taşıyan Sultanbeyli Belediye Eş Başkan adayı Ülker Özatik ve ismi öğrenilemeyen iki kadın gözaltına alındı.

AKP’NİN KADIN DÜŞMANLIĞI SÜRÜYOR

Sloganlar, ıslıklar, zılgıtlar eşliğinde alana akın eden kadınları İstanbul 8 Mart Kadın Platformu üyeleri coşkuyla karşıladı. Miting erkek şiddetiyle ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitiren kadınlar için yapılan 1 dakikalık saygı duruşuyla başladı.

İstanbul 8 Mart Kadınlar Platformu adına açıklama okuyan Sevgi Öztürk, bu yıl da şiddet, sömürü, eril zihniyet, cinsiyetçilik, tacize, tecavüz ve kadın katliamlarına karşı ses yükseltmek için bir araya geldiklerini hatırlattı.

Öztürk, “Gücümüzü birliğimizden alıyoruz ve bu bilinçle eşitlik ve özgürlük mücadelemizi sürdürüyoruz” dedi.

AKP’nin 17 yıllık iktidarında devletin en sembol kurumlarından, yöneticilerine varana dek kadın düşmanlığının dillerden düşmediğine dikkat çeken Öztürk, şunları kaydetti: “Toplumsal muhafazakarlaşma, eğitim sisteminin gericileştirilmesi, müfredatın dini referanslarla yeniden organizasyonu gelecek nesillerin de hayatını tahakküm altına almış durumda. Sistemin en tepesinden topluma zerk edilen cüretkarlık, iyi hal indirimi ve kollamayla birleşince astronomik rakamlarla kadın cinayetleri ve şiddeti vuku buluyor. En son, Merve Demirel’in gözaltına alınması sırasında yaşanan taciz ve ardından yapılan açıklamalar bizleri şaşırtmasa da öfkemizi ve mücadelemizi yükseltiyor. Toplumsal cinsiyet rollerinin doğduğumuz andan itibaren dayatılmasıyla da LGBTİ+’lar her gün nefret cinayetleri, taciz ve şiddetle karşı karşıya kalıyor, insanca yaşama koşulları çalınıyor.”

‘HER YERDE OLMAYA VE SÖZ SÖYLEMEYE DEVAM EDECEĞİZ !’

Öztürk, OHAL süreciyle artan baskı, KHK’larla muhalif kamu emekçilerinin ihraç edilmesi, savaş politikalarıyla artan kutuplaştırma, dini cemaatlerin, istismarcı vakıf ve derneklerin toplumsal alanda artan varlığına dikkat çekti. Ülkedeki tüm emekçilerle birlikte kadınları da yaşanması mümkün olmayan bir darboğazın içine sürüklendiğine işaret eden Öztürk, “Bizi yok sayan, öldüren, tacize ve tecavüze mahkûm eden, emeğimizi görünmez kılanlarla görülecek bir hesabımız var. Sadece yaşaması engellenen kadınlar için mücadele etmiyoruz hem kendi hayatlarımızın hem de gelecek milyonların kaderini belirleyecek bu mücadelede asla vazgeçmeyeceğimiz taleplerimizle toplumda, siyasette, insana dair olan ne varsa her yerde olmaya söz söylemeye devam edeceğiz” diye konuştu.

‘VARDIK, VARIZ, VAR OLACAĞIZ ’

Dünyayı kadınlara cehennem eden erkek egemenliğine, kapitalizme karşı her 8 Mart’ta olduğu gibi yine alanlarda olacaklarını kaydeden Öztürk, talepler kabul edene kadar daha da çoğalarak, birleşerek, güçlenerek seslerini yükselteceklerinin altını çizdi.

Krizler ve savaşlarla dünyayı yaşanmaz hale getiren; ezilen ve sömürülenleri tahakküm altında yaşamaya zorlayan bu düzeni kadın mücadelesiyle değişeceklerinin altını çizen Öztürk, “ Tek adama rejimine, erkek egemen sisteme, eşitsizliğe karşı inatla ve ısrarla; Vardık, Varız, Var olacağız!” diye konuştu.

İmralı tecridinin kaldırılması talebiyle açlık grevinin 116’inci gününü geride bırakan Leyla Güven’in duruma da dikkat çeken Öztürk, “Bu onurlu direnişi selamlıyoruz” dedi.

8 MART ÜCRETLİ İZİN GÜNÜ İLAN EDİLSİN

Öztürk son olarak kadınların taleplerini şöyle sıraladı:

“-Binlerce kadın gibi katledilen, patronu tarafından camdan atılarak intihar süsü verilmek istenen, mahkemesinde; bekaretinden, yaşam tarzına hayatı didiklenerek neredeyse ölümü meşrulaştırılan Şule Çet için adalet istiyoruz. Katledilen bütün kadınlar için adalet istiyoruz.

- 31 Ocaktan bugüne açlık grevinde olan trans mahpus Buse'nin hakkı olmasına rağmen cinsiyet uyum operasyonu gerçekleştirilmiyor. Buse yaşasın, hakkı olan ameliyat için Adalet Bakanlığı harekete geçsin.

- 300 güne yakın süredir soğuğa, baskı ve engellemelere zerre kulak asmadan bütün topluma umut olan mücadeleleriyle direnen, sendikal hakları için olduğu kadar toplumsal varlıkları için de sesini yükselten Flormar işçilerini sahipleniyoruz. Bütün taleplerinin kabul edilmesi ve işlerine geri dönmeleri için bulunduğumuz her yerde direnişlerini büyüteceğiz.

- 31 Mart yaklaşan yerel seçimlerde kadınların sözünün talebinin yok sayıldığı yerel yönetim anlayışının karşısında olacağız. Bizi yok sayan tek adam tek parti ittifaklarına karşı eşitlik mücadelemizi sokağa sandığa taşıyacağız

- İstihdamda yok sayılan emeğimizin karşısında eşit işe eşit ücret talebimizi yineliyoruz

- Kadının toplumdaki ezilen kimliğini perçinlemek için nafaka hakkına yapılan saldırılar geri çekilsin. Nafaka, çalışma olanaklarından yoksun olduğu için kendisini geçindirecek imkânı olmayan ve şiddete mahkûm edilen kadınların güvencesidir. İş bulmada boşanan kadınlara öncelik verilsin

- Cinsel istismar vakalarında uygulanan iyi hal indirimi kabul edilemez. Tacizciyle evlenme durumunda cezayı ortadan kaldıran yasa tasarısı süresiz olarak geri çekilsin

- Mutfağa ve ev işlerine mahkûm edilen ve bu yolla ezilmesi perçinlenen kadınların özgürleşmesi için ev içi işlerin toplumsallaştırılması, kreşler yemekhaneler ve çamaşırhaneler kurulmasını istiyoruz.

- 8 Mart tüm dünyada kadınların ortak mücadelesi olarak alanlarda olduğu bir gündür. 8 Mart ücretli izin günü ilan edilsin.

GÜVEN : 8 MART’LAR DAHA ÖZGÜR GÜNLERİN MÜJDESİ OLACAK

Açıklamanın ardından açlık grevindeki DTK Eşbaşkanı ve HDP Milletvekili Leyla Güven 8 Mart Kadınlar Günü mesajının dinletildi.

Bütün kadınların 8 Mart’ını kutlayan Güven, şunları kaydetti: “Merhaba sevgili kadınlar. Öncelikle 8 Mart haftasındayız. Bütün dünya kadınlarının ve sizlerin 8 Mart direniş gününü kutluyorum ve inanıyorum ki her gelen yeni gün, yeni 8 Mart’ların daha özgür günlerin müjdesi olacak. 8 Mart’lardır bizler kadınların yani toplumun taleplerini alanlarda haykıracağız. Her gün direnişi yükselterek kadının toplum içerisindeki haklarını ve hukukunu en üst seviyeye ulaştıracağız. Bundan hiç şüphemiz yok. Bu direniş cezaevlerinde yüzlerce arkadaşımız de böyle diyor. Önceliği bir kadın olarak yapıyor olmam tarih boyunca demokrasinin özgürlüklerin artması kadının hak ettiği yere gelebilmesi için kadınlar birçok eyleme öncülük yapmışlardır. Ben de böyle bir eylemin öncülüğünü yapmaktan onur duyuyorum. Ben birçok kimlik taşıyorum ve çoğunu ben seçmedim. Ben kendim karar veremedim birçok konuda. Hayatıma dair bütün kararları kendim almadım örneğim feminist olmak kararını kendim aldım. Eylem kararını da kendim verdim. Kendi kafamda tasarlayarak her şeyi tek başıma adeta ilmek ilmek ördüm ve bu greve öyle başladım. Hala da ruhen kendimi iyi hissediyorum. Fiziğim zorlasa da beynim bana moral veriyor. Kendi kararımı kendim verdim. Sizlerin bir araya gelmesi çok değerli. Kadın mücadelesi çok anlamlıdır. Kadın ziyaretçiler bana ayrı bir coşku veriyor. O açıdan biz diyoruz ki bir kadın şiddet görüyorsa bütün kadınlar şiddet görüyordur. Bir araya gelen bütün yüreklere ve canlar sevgilerimi iletiyorum. Başarmaya çok yakınız. Kendimi şanslı hissediyorum değerli arkadaşlarım ve yoldaşlarımdan dolayı. Gelecek 8 Mart’larda olacağımızın umudunu taşıyorum. İyi Ki ben de sizin arkadaşınız ve yoldaşınızım. Hoşçakalın.”

EĞER SES VERMEZSEK ERİYEN BEDENLERİN ALTINDA KALACAĞIZ !

Leyla Güven’in mesajı ardından sahneye çıkan, Leyla’ya ses veren imzacı kadınlardan TJA’lı Ayşe Gökkan söz aldı. Kadınların 8 Mart’ını kutlayarak konuşmasına başlayan Gökkan, şunları kaydetti: “8 Mart tüm kadınlara kutlu olsun. İyi ki varsınız kadınlar. 8 Mart hep birlikte söyleyelim. Yaşasın Leyla’nın direnişi. 8 Mart kadınların başkaldırısıdır. Kadınlar 8 Mart’tan Newroz’a akıyor. Yaşasın 8 Mart. Artık an bizim için çok kısa ve hayati anlardır. Çünkü bugün AKP-MHP faşist zihniyetinin kadınların hayatlarına ve haklarına el koymaktadır. Biz kadınlar alanlarda bunu asla kabul etmeyeceğiz diyoruz. Açlık grevleri her yere yayılmıştır. Biz bu ülkenin tüm renklerinin solmaması için hep birlikte mücadele etmeliyiz. Eğer biz ses vermezsek bedenler eriyecek ve biz eriyen bedenlerin altında kalacağız. Onlar bizim için yaşamlarını yitirdiklerinde yüzerine bakamayacağız. Leyla bize ses verdi. Biz de o sese ses vermeliyiz. Biz alanlarda kadın mücadelemize kendimiz karar verdik ve asla geri adım atmayız. Hayatımızı tecrit altına alan sisteme karşı ses vermek biz kadınların görevidir.”

MKM sanatçıları ve sanatçı Özlem Gerçek’in sahne aldığı miting; kadınların halayları, sloganları ve mücadeleyi yükseltme sözü ile sona erdi.

Miting sonrası 70 yaşında Türkçe bilmeyen Hanım Baran isimli bir kadın gözaltına alındı.