Elif Torun Öneren: İktidar eliyle kaos ortamı yaratılıyor

DP Genel Başkanı Elif Torun Öneren, kadın cinayetlerinin, Kürtlere yönelik ırkçı saldırıların, işsizliğin ve intiharların giderek arttığı Türkiye’deki kaos ortamının iktidar eliyle yaratıldığını ve iktidarın bu kaostan beslendiğini kaydetti.

Devrimci Parti (DP) Genel Başkanı Elif Torun Öneren, Türkiye'de yaşanan kadın cinayetleri ve kadına yönelik saldırıları ANF’ye değerlendirdi. Türk devletinin cezasızlık politikasını eleştiren Öneren, iktidarın kadın cinayetlerinden sorumlu olduğunu kaydetti. "Kadınların öz savunma haklarını kullanması iktidarı korkutuyor" diyen Öneren, şiddet gören tüm kadınların öz savunma haklarını kullanması gerektiğini belirtti.

Türkiye’de artan ırkçı katliamlara da değinen Öneren, katillere ve tecavüzcülere yönelik cezasızlık politikasını şu sözlerle değerlendirdi: "Cezasızlık politikası yeni oluşmuş bir durum değil aslında. Erkek egemen, kadın düşmanı bir devlet yapısı ve iktidarın yer aldığı bir yapı var karşımızda. Bu yapı, her dönem erkeklerin suçlarını örtbas etmeyi, onları korumayı, kadın katliamları karşısında kolaylaştırıcı ve koruyucu davranmayı sistematik hale getirmek hedefleri içindedir. Bunun temel nedeni, politikalarını sistematik hale getirmek istemelerinden ve kadınların gücünden korkmaları. Bu nedenle her alanda erkeklerin kadınlara yönelik psikolojik, fiziksel, cinsel saldırılarını görmezden gelen bir durum sergiliyorlar. Kadın hareketinin ve feminist hareketin ivme kazanması, erkek egemenliğin koltuğunu sarsıyor. Erkek egemen zihniyet, ivme kazanan kadın hareketi karşısında, suç işleyen erkeğin cezasızlığını daha da yükseltiyor.

Tabii ki kadınları katleden erkekler, bu cezasızlık politikalarından ve erkek iktidarın kendilerini koruduğunu bildiklerinden kadın cinayetlerini ve saldırganlıklarını daha da arttırıyorlar. Böyle düşünmemek zaten yanlış olur. Kadınlara yönelik her türlü şiddet karşısında erkeklerin sırtını sıvazlayan, onları koruma altına alan, cezasızlık indirimi yapan, kadınla erkeğin eşit olmadığını düşünen bir devlet ve iktidar kadınlara karşı işlenen bütün suçların artmasının sorumlusudur, bunun aksini düşünmek mümkün değildir. Bir kadını katlettiğinde takım elbise giydiği, kravat taktığı için ceza indirimi alan, zaten kadın düşmanlığı zihniyetiyle büyütülüp, yetiştirilen erkek suç işlemekten geri durmuyor."

ÖZ SAVUNMA ERKEKLERİ KORKUTUYOR

Kadınların öz savunma hakkını her alanda kullanmaları gerektiğini savunan Öneren, "Yaşamları tehlike altında olan kadınların öz savunma hakkını kullanmaları, iktidarı en çok korkutan durumlardan biridir. Kadınların kendilerine uygulanan şiddet saldırı karşısında susmaması ve öz savunma hakkı kullanarak müdahale etmek istemeleri, erkek egemenliğin zayıflayıp yok olması korkusunu yaratmaktadır. Öz savunma hakkını, şiddet gören bütün kadınların kullanabildiğini, yaşama geçirdiğini varsaydığımız da, erkek egemenliğinin zayıflayıp yok olmasının önü açılacaktır.

Aynı şekilde İstanbul Sözleşmesi de, pek çok bakımdan kadının haklarını koruyan, var olmasını sağlayan bir sözleşme olduğu için doğal olarak bu iktidarın, uygulamasalar bile elini kolunu bağlıyordu. Bu yüzden İstanbul Sözleşmesi meşru olmayan bir şekilde, bir gece yarısı feshedildiği duyuruldu. Biz kadınlar, bu sözde fesih ve iptal kararını tanımıyoruz ve İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmiyoruz" diye konuştu.

İKTİDARIN YOK ETME POLİTİKASI

Türkiye’de son aylarda özellikle Kürtlere yönelik artan ırkçı katliamlara da dikkat çeken DP Genel Başkanı Elif Torun Öneren, iktidarın bu kaos ortamından beslendiğini şu sözlerle vurguladı: "Türkiye'de şu anda bile isteyerek yaratılan bir kaos ortamı var. İktidar eliyle bu kaos ortamı sürekli olarak yaratılıyor ve besleniyor. Salgın öncesinde de var olan ve AKP-MHP blokunun uyguladığı politikalarla büyüyen; halkları ayrıştırıcı, ırkçı faşist söylemler gün geçtikçe arttı. İktidar kendine gerçek muhalif olanlara karşı, yok etme politikası uyguluyor.

Son sürece baktığımızda, her geçen gün Kürtlere yapılan katliamı, yaşam alanlarından göçe zorlandıklarını, işçilere, sosyalistlere, toplumun her kesimine, ezilen halklara, kısacası karşısında olma olasılığı olan veya direnen herkese karşı da saldırıların arttığını görüyoruz. Bunun en büyük nedeni AKP-MHP ittifakının gemisinin çatlaklarının derin yarıklara dönüşmüş olması. Geçmişte ittifak yaptığı, beslediği, büyüttüğü yandaşları su alan iktidar gemisini terk etmeye başladılar.

İntiharlar, işsizlik, krizlerin yönetilememesi, doğa talanı, özellikle son bir haftadır birçok bölgede oluşan yangınlar karşısında iktidarın gerçek yüzünün halkların nezdinde fark edilmesi karşısında hakların koyduğu tepkiler, isyanlar, karşı duruşlar iktidarı iyice korkutmaya başladı. Yaşadıkları korku ve kendi varlıklarını yürütememe kaygısı, korkulu rüyaları olmaya başladı. Aslında tüm saldırılarının artması güçlerinden değil; korkularından diye değerlendirilmeli."