Gerilla olan babasının izinden gitti

PKK saflarında şehit düşen babasının ardından gerillaya katılan Sozdar Çiya, "Sözümü tuttum ben de Gabar Dağı’nda gerillaya katıldım aynı patikalarda yürüdüm, aynı kayalara sırtımı dayadım" dedi.

Özgürlük dağlarından karşılaştığımız her gerilla kendisiyle beraber köklerini geçmişin derinliklerinden alan tarihsel bir geleneği barındırıyor. Her biri adeta dünya klasiklerinde dahi rastlayamayacağımız, hikayeyi, gerçekliği, toplumsal trajediyi yaşamlarında barındırıyor. Broadway, ‘hiçbir yaşam Toros-Zağros dağ silsilesinde yaşanılan yaşam kadar anlamlı olamaz’ derken sanırım bunu kastediyordur.

Yaşamı anlamlı kılan, yaşama anlam yükleyen toplumsallığıyla farkına varmış birey ve onun doğa ile oluşturduğu karşılıklı birbirini beslemeye dönük simbiyotik yaşamın ta kendisidir. Gerilla Sozdar Çiya’yı dinlerken Kürt halkının tarihsel geçmişinin nasıl büyük bir trajediyle tekerrür ettiğini gördük, bu trajedi içerisinde bin yılların kahramanlığını ve fedakarlığını da barındırıyor.

Sozdar Çiya genç bir kadın gerilla, yılların imha ve inkar politikasına, sömürgeci soykırım sistemine başkaldırıp ataları gibi yönünü Kürdistan dağlarına vermiş, Kürt Özgürlük Hareketi saflarına katılmış. Henüz çocuk yaşta YİBO’larda dayatılan ajanlaştırma, mankurtlaştırma politikalarına karşın büyük bir sorgulamaya girip, dağların yolunu tutmuş.

BİNLER YÖNÜNÜ KÜRDİSTAN DAĞLARINA DÖNDÜ

Her dara düştüğünde, imha ile yüz yüze kaldığında dağlara dönmüş yolunu Kürtler, Kürdistan coğrafyasının cennetimsi güzelliği gözleri üstüne çekmiş bin yıllarca birçok talana ve katliama tanıklık etmiştir. Bu talan ve katliamlar karşısında Kürdistan’ın heybetli dağları yok olmaya karşı Kürt halkına her dönem sığınak olmuş, kollarını açıp, sarmalamıştır. 90’lı yıllar savaş politikalarının en derinleştiği ve şiddetlendiği bir dönem olarak insanlık hafızasında yerini almıştır.

Faili meçhul cinayetler, tutuklama furyaları, toplu katliamlar ve sayısı beş bine varan köy yakmalar. Tüm bu soykırımcı politikalara karşı mücadele eden Kürdistan gerillaları ve Kürt Özgürlük Hareketi Kürdistan dağlarında yeni bir yaşamı yaratma gayesi ile tarihin en kanlı sistemine karşı var olma savaşını yürüterek Kürt halkına bir nefes alanı açmaya çalışmaktaydı. Binler yönünü Kürdistan dağlarına dönerek, Kürt Özgürlük Hareketi saflarında yok olmaya karşı direniş bayrağını yükselterek yapılanlar karşısında boyun eğmeyeceklerinin iradesini göstermekteydi.

SAFLARA KATILARAK DİRENİŞ DERYASINDA YERİNİ ALIR

Şırnak’ın Güçlükonak ilçesinden olan Çiya, 1993 yılında dayatılan koruculuk sistemini kabul etmeyerek, yok etme saldırılarına karşın, karnında çocuğunu taşıyan eşine veda edip yönünü Kürdistan dağlarına çevirdi. Çiya, Kürt Özgürlük Hareketi’nin saflarına katılarak direniş deryasında yerini alır. Ağrı İsyanı önderlerinden Atası Biroyê Heskê Têlî düşman karşısında olması gereken duruşu göstermişti bir defa. Bütün soykırım politikalarına karşın tarihine sımsıkı sarılmıştı Kürt halkı, ki yürütülen direniş Dr. Nurî Dersîmî’nin intikam vasiyetinin gerçekleşmesi değil miydi?

Gerila Çiya, Gabar Dağı’nda Komutan Egîd’in diyarında bir kızının doğduğunun haberini duyar, hepimizin insanlığın doğuşuna beşiklik eden bu kadim topraklara ve dağlara ve insanlık tarihinde ilkleri yaratan Kürt halkına sözü var, “ben sözümü yerine getirdim” der akabinde “kızım da getirmelidir” diye ekleyerek adının “Sozdar”, yani sözünü yerine getiren olmasını ister…

ÜNİVERSİTEDEN KÜRDİSTAN DAĞLARINA...

Medya Savunma Alanları'nda tarihin en büyük direnişine tanıklık ettiğimiz bu zamanda, baharın en güzel rengiyle insanlık tarihinin en barbar saldırısına karşı direnen Kürdistan dağlarının efsuni güzelliği içerisinde bir gerilla karşılıyor bizi: Sozdar Çiya. Gerillanın hiç eksilmeyen odun ateşinde kaynamış sıcacık çayı eşliğinde başlıyoruz sohbete. "Yazın gelirseniz doğal orman meyvelerinden böğürtlen, incir, çağla ikram edebiliriz" diyor Sozdar Çiya, şimdilik çay ile yetinmemiz gerektiğini ekliyor.

Kürt gençlerini Kürdistan kentlerinden, Türkiye metropollerinde, köylerden, milyonların hayali olan şatafatlı kampüslerin bulunduğu üniversitelerden neden yönünü Kürdistan dağlarına çevirdiklerini, neden PKK saflarına katıldıklarını öğrenmek istiyoruz. Sorularımız sadece bizi nedene değil tarihin derin köklerine de götürüyor. İnsanlığı hakikat arayışında toplumsallıkla günümüze dek getiren temel zihinsel formlar olan mitoloji, din, felsefe ve bilim Kürdistan dağlarında Kürt sosyolojisinde aynı diyalektik zeminde PKK gerillaları şahsında buluşuyor.

2 ELMA GETİRMİŞTİ

Neden diye sorduğumuzda başlıyor anlatmaya Gerilla Sozdar: "1994 yılında Güçlükonak’ın Şêwê köyünde doğdum, babamın yokluğu bende hep bir boşluk yaratıyordu. Nerede olduğunu, neden olmadığını küçücük düşünce dünyamla sorgulamaya çalışıyordum. Bir gün köyümüzde bulunan karakol komutanı dedemi çağırıp burada bir gerilla eşİ ve kızı yaşıyor diyerek buraya getirin diyor.

Annemle gittiğimizde karakol bahçesinde ben ve annem için hazırlanmış iki dar ağacı ile karşılaşmıştık. İkinizi de asacağız diyen karakol komutanı anneme ve dedeme hakaret ve tehditler savuruyordu." Çiya, tüm olanlara çocuk duygularıyla anlam vermeye çalışıyor.

Bir gün annem beni alıp gecenin bir vakti köyün dışına çıkardığını anlatan gerilla Sozdar, "Annem baban gelecek göreceksin demişti. Tabi babamı hiç görmemiştim, daha annemin karnındayken yönünü dağlara çevirmiş, köyümüz korucu köyü baskılara boyun eğmemiş. Babam gelirken herhalde, ‘kızıma bir şey götürmeliyim’ diye düşünmüş, tabi gerillanın neyi olacak ki. Yolda iki elma koparıp ceplerine koyuyor. Karşılaştığımız da telsiz cihazının ışığıyla zifiri karanlıkta yüzüme bakmış, sıcacık kollarıyla sarmalamış yanağıma tatlı buseler bırakmıştı. Sozdar deyişini hayal meyal hatırlıyorum" diyor.

CUDİ DAĞI'NDA KAHRAMANCA DİRENEREK ŞEHİT DÜŞTÜ

Gerilla Sozdar: "Kürdistan’ın her yanında yürütülen büyük imha operasyonuna karşı üç dayım boyun eğmeyip PKK saflarına katılmıştılar. Bir gün annem kendileri ile telefonda konuşurken babamın Cudi dağında bir çatışmada son mermisine dek kahramanca savaşarak şahadete ulaştığı haberini alır. Annem bir süre benden gizler. Ardından bir gün yanıma gelen annem ‘baban şehit düşmüş, bize düşen ona, onun gittiği ve bize gösterdiği yola sahip çıkmak ve layık olmaktır’ dedi."

Sohbetimize devam ediyoruz, dağ çiçeklerinin mest edici kokusu sarmalıyor derin vadileri, mükemmel berraklığıyla kar suyunun şakırtısı ve Gerilla Sozdar Çiya’nın şairane anlatımı adeta bize bir öykü kitabının veyahut dünya klasiklerinin içerisindeymişiz hissi uyandırıyor. "Her Kürt çocuğu gibi ben de küçük yaşta sistemin kirli çarklarına alındım" diyor Sozdar Çiya ve ekliyor: "Cumhuriyetin kuruluşunun başında tüm Kürdistan’ı Türkleştirmek istiyorlar ve bu eksende Şark Islahat Planı diye bir proje hazırlayıp yürürlüğe koyuyorlar.

BABAMLA OMUZ OMUZA SAVAŞAMADIM

Bununla fiziki olarak yok edemedikleri Kürt halkını bu sefer istedikleri gibi şekil verip kendi olmaktan çıkarmak istiyorlar. Bu amaçla Kürdistan’ın her yanında YİBO okulları açıyorlar. Bu okullarda zorunlu eğitim programı kapsamında bir değirmen gibi Kürt çocuklarını un gibi öğütmek istiyorlar. Bende YİBO’ya alındım. Babamın evli ve bir çocuğu olmasına rağmen yönünü dağlara çevirmesi, onun gerilla aşkı her zaman bende de bir heyecan yaratıyordu. YİBO’da geliştirilen bütün dayatmalar ve kirli politikalar bu heyecanımı gidermeyi başaramadı.

Hep bir arayış halinde oldum babamı Heval Çiya’yı tanımak istiyordum. Küçükken hep hayalimdeydi büyüyüp babamla omuz omuza dövüşmek istiyordum. Şehit düşmesinin ardından bir söz vermiştim kendime madem babamla omuz omuza savaşamadım, söz verdim kendime hiçbir şehidin silahı yerde kalmamalı dedim ve bununla arayışa girdim ve yönümü Kürdistan dağlarına çevirip PKK saflarına katıldım."

HEPİMİZİN ÖNDERLİĞİMİZE SÖZÜ VAR

Gerilla Sozdar anlattıkça anlatıyor, bize anlattıklarının bir kısmını kayda alıyoruz. Sömürgeci, soykırımcı rejimin Kürdistan’da uyguladığı sistematik politikalar sonucu binlerce Sozdar var. Her biri romanlara, filmlere konu olacak zenginlikte. Biz ancak deryada katre misali bir kısmını paylaşıyoruz ne yazık ki…

"Sözümü tuttum bende Gabar Dağı’nda gerillaya katıldım aynı patikalarda yürüdüm, aynı kayalara sırtımı dayadım ve aynı taşlar üzerinde soluklandım" diyor Gerilla Çiya, "Önce söz vardı, insanı insan yapan sözdür. Günümüzde kapitalist sistem ve onların maşası olan sömürgeci güçler yarattıkları yaşam ile sözü ayaklar altına almak istiyorlar. Bizi biz olmaktan çıkarmak isteyen, insanı insansızlaştıran bu vahşi sisteme karşı direnmenin ilk yolu söze sahip çıkmak, ayaklar altından çıkarmaktır.

Hepimizin doğaya, Kürdistan’a ve Kürdistan dağlarına, coplanan annelerimize, Türkiye metropollerinde cinsel saldırıya maruz kalan Kürt çocuklarına, tek hayali Özgür Kürdistan olan, kanının son damlasına kadar direnen analarımıza, atalarımıza ve tabi ki de insanlık dışı tecride maruz kalan Önderliğimize sözü ve borcu var" diyerek sonlandırıyor konuşmasını.