KJK Koordinasyonu tarafından yayınlanan açıklamada, Jîna Emînî’nin şehadetinin birinci yıl dönümünde başta kadınlar olmak üzere yaşamı özgürleştirmek isteyen herkes sokaklara ve eylemselliğe çağrıldı. KJK, mücadele veren tüm kadın hareketlerini de 16 Eylül’ü kadın özgürlük mücadelesini büyütme ve birlik olma gününe çevirmeye çağırdı.
KJK’nin açıklaması şöyle:
Jîna Emînî’nin İran devleti tarafından katledilişinin birinci yılı tamamlanırken, Jîna Emînî’nin ve bu katliamı protesto etmesi nedeniyle sokaklarda katledilen, idam edilen tüm şehitlerin anısı önünde saygıyla ve minnetle eğiliyoruz. Ve erkek egemen devlet şiddetine karşı ısrarlı ve kararlı mücadelemizi daha da büyüteceğimizin sözünü bir kez daha veriyoruz.
Tüm ulus-devletlerde olduğu gibi İran İslam Cumhuriyeti’nde de devlet sisteminin temeli, kadın iradesini yok etmeye dayalıdır. Ahlak ve namus söylemini bir silah olarak kullanarak kadını, hem erkeğin ve hem de devletin kölesi haline getirmek, tamamen kendine göre şekillendirmek, olmazsa olmaz bir kural olarak kadına dayatılmaktadır. Jîna Emînî kendi bedenine, kendi saçına dair kendi iradesini ortaya koymak istediğinde İran rejiminin ahlak bekçileri “ya devlete-erkek egemenliğine göre olacaksın ya da öleceksin” şartını dayatarak katliam gerçekleştirmiştir. Jîna Emînî, İran’da Kürt, Fars, Azeri, Beluci vd. halkların kadınlarına da dayatılan bu köleliği kabul etmeyip direnmiş, direnişine karşı da devlet katliamla cevap vermiştir.
DİRENİŞ 30 YILLIK KADIN MÜCADELESİNİN SONUCU
Bu direniş, Kurdistan’da otuz yılı aşan kadın mücadelemizin “Jin Jiyan Azadî” felsefesinin yarattığı cesaretin sonucunda ortaya çıkmıştır. Kadın ordulaşması, kadın ideolojisi, kadın partileşmesi ve kadın konfederal sistemi, en son jineoloji perspektifi ile büyüyen kadın mücadelemiz, etki gücünü her geçen gün büyütmekte, yayılmaktadır. Jîna’nın şehadetinin hemen ardından İran’dan başlayarak tüm dünyaya “Jin Jiyan Azadî” sloganları eşliğinde yayılan serhildanlar, 21. yüzyılın ilk çeyreğinde kadın eksenli gelişmelerin ne denli etkili ve evrensel bir niteliğe sahip olduğunu çok çarpıcı ortaya koymuştur. Rêber Apo’nun büyük öngörüsü ve emekleri ile ortaya çıkan Kurdistan Kadın Özgürlük Mücadelesi, “Jin Jiyan Azadî” felsefesi temelinde kurulmuş ve gelişmiştir. Ve bu slogan etrafında gelişen mücadelemiz, Kurdistan, Ortadoğu ve dünya çapında 21. yüzyılı kadın eksenli gelişmeler temelinde belirleyecek bir düzeydedir. Jîna’nın şehadeti karşısında gelişen serhildanlar, kadınların ve toplumun özgürlüğe, eşitliğe, adalete olan açlığını çok güçlü bir biçimde ortaya koymuştur. Ve yine özgürlük, eşitlik, adalet mücadelesinin öncüsünün kadın olduğunu bir kez daha ispatlamıştır.
EYLEMLER ASIL ÇÖZÜM MERKEZİNİN KADIN ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ OLDUĞUNU GÖSTERDİ
İran’da, diğer ülkelerde kadınlar, erkekler, özellikle de genç kadınlar, yine toplumun farklı kesimleri “Jin Jiyan Azadî” sloganları ile sokaklara çıkıp eylem yaparken, aynı zamanda esas çözüm merkezinin kadın özgürlük mücadelesi olduğunu ortaya koymuştur. Bedelleri ağır da olsa kadınsız yaşamın, kadınsız özgürlüğün, özgürlüksüz yaşamın olamayacağını haykırmışlardır. 21. yüzyılın tarihi dönemeç noktalarından biri olduğu gibi, kadın özgürlük mücadelesinin de çok önemli bir dönemeç noktası olmuştur. İran gibi Ortadoğu’nun klasik devletçi geleneğine, kapitalist sistemin sözde modern kalıplarına karşı Jin Jiyan Azadî söylemi ile karşı durmak, toplum ve kadın özgürlük hafızasının çarpıcı bir biçimde canlanmasını, harekete geçmesini ifade etmiştir. Yine önemli bir boyut da erkek egemen sistemin şiddetini kabul etmeyen, bundan rahatsız olup tepkisini sokağa döken erkek gerçeğidir. Kadınlarla birlikte bu serhildanlara katılan, emek veren, şehit düşen, yaralanan, bedel ödeyen bir erkek gerçeği gelişmeye başlamıştır. Bu serhildanlarla görüldü ki kadın özgürlük mücadelesiyle birlikte belli bir kesim erkek de demokratik temelde değişim-dönüşüm sürecine girmeye başlamıştır ki bu da toplumsal dönüşümü gerçekleştirmede önemli bir gelişmedir.
Jîna Emînî’nin direnişi ve onun bu direnişini sahiplenen milyonlara varan insanın direnişi, mutlaka yaşamı kadın özgürlüğü ve eşitliği temelinde yeniden inşa etmeyi işaret etmektedir. Sokaklarda direnmek, sokaklarda örgütlenmek ve kendi ellerimizle kendi özgür yaşamımızı inşa etmek, bu şehadete ve direnişlere verilecek en anlamlı ve kalıcı cevap olacaktır. Çünkü örgütsüz bir kadın, örgütsüz bir toplum, devletler ve egemen erkek bireyler karşısında savunmasızdır. Bugün dünyada her saniyede binlerce kadın katledilir ve tecavüze uğrarken, emek sömürüsünü, özel savaşı en korkunç biçimlerde yaşarken, tüm bunlara vereceğimiz asıl cevap, kadın bilinçlenmesini, örgütlenmesini ve mücadelesini daha da derinleştirmek ve büyütmek olmalıdır. Kadın akademilerini, kadın komünlerini, kadın meclislerini, kadın ekonomisini, çeşitli kadın örgütlülüklerini alabildiğine geliştirerek kendi yaşamımızı bir bir örmeli, öz savunmamızı demokratik yaşam sistemini inşa ederek geliştirmeliyiz. Kadınlar olarak örgütlülüğümüzü büyütmedikçe, sistemli hale getirmedikçe, erkek şiddeti kendini devlet sopasıyla bir sistem olarak daha fazla örgütleyerek sürekli saldırmaya devam edecek, katliamlarını çeşitli biçimlerde sürdürecektir.
Bu nedenle “Jin Jiyan Azadî” sloganı sadece eylemlerde atılan bir slogan olması ile sınırlı kalmamalı, yaşama, mücadeleye, örgütlenmeye yön veren itici kuvvet olmalıdır. Bu sloganın sihiri de buradadır. Jîna Emînî’nin şehadetinin birinci yıl dönümünde kadınlar başta olmak üzere yaşamı özgürleştirmek isteyen herkesi sokaklara, eylemselliğe çağırıyoruz. Özellikle de genç kadınların bu yıl dönümünde sokaklarda olması, sahip çıkması çok değerlidir. Bu temelde mücadele veren tüm kadın hareketlerini, bireyleri Jîna Emînî’nin şehadet günü olan 16 Eylül’ü kadın özgürlük mücadelesini büyütme ve birlik olma gününe çevirmeye çağırıyoruz. “