Bileşen kadınlar konferansı başladı

Silêmanî kentinde TAJÊ öncülüğünde Êzidî, Kakayi Zerdeştî, Feyli ve Mesihi kadınların katıldığı bileşen kadınlar konferansı başladı.

Güney Kurdistan’ın Silêmanî kentinde  Êzidî, Kakayi Zerdeştî, Feyli ve Mesihi kadınların katılımıyla yapılan bileşen kadınlar konferansı "Bileşen kadınların ortak mücadelesi katliamların son bulmasının garantisidir” şiarıyla Dawa Otel’in konferans salonunda  başladı.

Konferansa Silêmanî, Kerkük, Halepçe ve Ranya başta olmak üzere Kurdistan bölgesinin farklı kentlerindeki birçok kurum temsilccileri ve YJŞ savaşçıları da katıldı. Konferansa katılan kadınların inanç ve ulusal kültürlerini yansıtan kıyafetleri dikkat çekiyor.

Açılış konuşmasını yapan TAJÊ Sözcüsü Riham Hiço, “3 Ağustos 2014 Fermanın 9’uncu yıl dönümünden geçtiğimiz bu günlerde katledilen tüm kadınları, Êzidîleri, bileşenleri anıyorum.

Fermanda binlerce insan katledildi, binlerce kadın katledildi ve akıbetleri hala bilinmiyor.

O dönem Şengal’i savunmakla görevli olanlar ne yazık ki halkı DAİŞ çetelerinin insafına terk ederek kaçtılar.

Fermanın en büyük kurbanları ne yazık ki kadınlar oldu. 3 bin 500 kadın kaçırılarak köle pazarlarda satıldı. Bin 400’ü aşkın kadının akıbeti hala bilinmiyor" dedi.

Riham Hiço devamla şu hususları dile getirdi:

"Fermanın soykırım olarak tanınmasını memnuniyetle karşılıyoruz ancak bu yeterli değildir. Irak’ın da bu fermanı soykırım olarak tanıması ve fermana sebep olan yetkililerin yargılanması gerekiyor.

Binlerce Êzidî teslim olmayarak yaşamlarına son verdiler. Bazı kadınlar bileklerini kesti, bazı kadınlar uçurumdan atladılar.

Bu katliamın binlerce kahramanı var. Birçok kadın iradenin sembolü haline geldi. İnançlarından vazgeçmeyen 19 kadın Musul’da Ramazan ayında diri diri yakıldılar.

Bizler, nasıl bir sınavdan geçtiğimizi biliyoruz. Bu nedenle YJŞ öncülüğünde şimdi bir savunmamız var. Bu savunmanın yaşamın ve yaşamanın olmazsa olmazı olduğunu biliyoruz.

Ortadoğu’da gün yok ki kadınlar saldırıya uğramasın. İki yıl önce bir gün ansızın Afgan kadınlar da Taliban çetelerinin insafına terk edildi. Afgan kadınların yaşadıkları 2014 fermanında yaşananlardan farklı değildir. Bu temelde Afgan kadınlarının direnişini selamlıyoruz.

Feyli, Mesihi, Kakayi, Zerdeştî kadınlar da erkek egemen zihniyetinin hedefleridir ve birçok katliamla karşı karşıya kaldılar. Bu temelde ortak mücadelenin kadın katliamlarının önüne geçeceğini biliyoruz. Biz kadınlar DAİŞ çetelerinden ve ortaklarından hesap soracağız. Tüm kadınların, inançların ve toplumların ortak yaşamı için mücadele edecek ve özgür yaşamı geliştireceğiz. Bu temelde bu konferansta gelişecek tartışmaların da özgür yaşamın birer yapı taşı olacaklarına inanıyoruz.”

 KADINLARIN ORTAK YAŞAMI ÖZGÜRLÜĞÜ GETİRECEK

Konferansta söz alan Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim Temsilcisi Evin Swêd ise şunları söyledi:

“YPG, YPJ omuz omuza savaşarak fermanda Êzidîlerin soykırımdan kurtarmak için binlerce insanın katliamdan kurtarıldığı koridor açıldı.

Fermandan 9 yıl geçmesine ve birçok ülke fermanı soykırım olarak tanımlamasına rağmen Êzidî halkı hala saldırılara maruz kalmaktadır. Kadınların ortak mücadelesi, özgür yaşamı geliştirecektir.”

KONFERANSI KUTSAL BULUYORUZ

Ardından okunan RJAK mesajında: "“Soykırım saldırılarında öncelikli hedef her zaman kadınlar olmuştur.Êzidî soykırımında da en büyük bedeli kadınlar ödedi. Halepçe Katliamında, Enfal saldırılarında yine kadınlar en çok hedef alınan toplumsal kesimdi. Afganistan’da da ne yazık ki bugün en büyük bedeli kadınlar ödemektedir” denildi.

KJAR adına konuşan Rozerin Kemanger de şunları belirtti:

 “Doğu Kurdistan ve İran’da geçtiğimiz sene başlayan Jin Jiyan Azadî isyanının birinci yıl dönümüne az bir süre kaldı.

DAİŞ çeteleri, İran rejimi ve Taliban aynı zihniyetin ürünleridir. Erkek egemen zihniyetini esas alan ve katliam saldırıları gerçekleştiren bu çeteleri, bugün bu konferansta bulunan tek bir bileşeni tanımamaktadır. Bu temelde bu konferansı çok kutsal buluyoruz.

Başından bu yana Şengalli kadınlarla iletişim halindeydik. Afgan kadınlara da selamlarımızı iletiyoruz. Afgan kadınlar bugün büyük bir direniş içerisindedir.

KJAR olarak kadınların mücadele etmediği sürece erkek egemen zihniyetin gerilemeyeceğini biliyoruz.”

KATLİAMLARI KINIYORUZ

Kuzey Kurdistanlı kadınlar adına Nurten Çelebi konuşma yaptı. Nurten Çelebi, 

“Kuzey Kurdistanlı kadınlar olarak Afgan ve Êzidî kadınlara yönelik gerçekleştirilen katliamları kınıyoruz.

Güney Kurdistan sokaklarında da kadınlar katledilmektedir. Nagihan Akarsel gibi binlerce kadın bu sokaklarda katledildi.

KJK’nin Afgan ve Êzidi kadınlar için başlattığı kampanyayı selamlıyor ve destekliyoruz” dedi.

KDP DAİŞ İLE ANLAŞARAK ŞENGAL'İ SATTI

Konferansta söz alan TAJÊ Diploması Komitesi Üyesi Suham Şengali, şu hususlara dikkat çekti:

“Tüm katılımcıları saygıyla selamlıyoruz. Fermanın üzerinden 9 yıl geçti. Bu ay içerisinde Êzidî halkına yönelik birçok saldırı ve katliam gerçekleştirilmiştir. Seid ve ailesi, Mam Zekî, Ağustos ayında hedef alınarak şehit düşürüldüler. Sîba Xêr ve Til Izêr katliamları da bu ay içerisinde gerçekleşmiştir.

Bu toprakların en kadim halklarından biri Êzidilerdir. Bu topraklarda birçok bileşen binlerce yıldır yaşamaktadır. Êzidî halkının inancı ve kültürü, kendisine yönelik gerçekleşen katliamların başlıca sebebidir. Çünkü bu kültür bir doğal yaşam kültürüdür.

Êzidî halkı 74 defa soykırımla karşılaşmasına rağmen, kendisi tarihten silinmek istenmesine rağmen Êzidîler tek bir defa bir topluma yönelik saldırı düzenlememiş ve bir topluma yönelik düşmanlık beslememiştir.

Êzidi toplumunda kadınların başat bir rolü vardır. Kadınlar, 74 fermana rağmen Êzidî toplumunun kültürünün hala sürdürülmesine, yaşayabilmesine öncülük etmiştir. Fermanların sebebini, kadınların niçin daha fazla ve öncelikli olarak hedef alınmasını anlamamız için o toplumun kültür, inanç ve dilini anlamak gerekiyor. Tüm bunların korunmasında Êzidî kadınlar öncelikli görev almıştır.Êzidi inancı, doğaperest bir toplumdur. Doğaya en yakın toplumlardan biridir. Kadınların doğayla olan ilişkisinden dolayı da kadınlar kutsal görülür.

Kayıtlara 74 diye geçse de Êzidî toplumu 150’den fazla katliam ve ferman yaşamıştır. Êzidîleri tarih boyunca bu kadar ferman ve katliamla kim yüz yüze bıraktı? Osmanlıların gizli belgelerinde onlarca katliamın gerçekleştiği görülüyor. Êzidî nufüsu, 40 milyondan 1 milyona kadar gerilemiştir. Tüm bu fermanlar bir soykırım yaşandığını ortaya koyuyor.

Êzidîler, bir saniyede tüm dünyanın yaşanan herhangi bir olaydan haberdar olduğu bir yüzyılda bir soykırım yaşadı. Bu soykırım dünyanın gözleri önünde yaşandı. İnsanlar açlıktan ve susuzluktan yaşamlarını yitirdiler. Ne yazık ki tüm dünya buna seyirci kaldı.

Şengal’de 12 bin peşmerge vardı ancak tek bir kurşun sıkmadan kaçıp gittiler. Bizler KDP peşmergeleri kaçtı diyoruz ancak gerçek şu ki KDP, DAİŞ’le anlaşarak Şengal’i sattı. Bu nedenle bizler sorumluların yargılanmasında bu kadar ısrarcıyız.”

FEYLİLER BİRÇOK KATLİAM YAŞADI

Feyli kadınlar adına konuşan Esra Feyli,  “Feyliler Irak ve İran’da ayrıştırılarak asimile edilmeye çalışılmıştır. Irak’ta olduğumuz için Feylilerin burada yaşadıklarına değinmek istiyorum.

Feylilerin ağırlıklı olarak Bağdat’ta yaşadıkları ifade edilse de birçok kentte Feyliler yaşamakta ve yoğunluklu olarak ticaretle uğraşmaktadır. Daha çok 1980’de Feyli'nin Irak’ta katliama uğradıkları bilinse de 1960-1970 ve hatta 1950’lerde de katliamlar yaşanmıştır. Elbette ki en büyük katliamı Baas rejimi 1980’de gerçekleştirdi. O dönem Bağdat’ın ticaretinin Feylilerin elinde olduğu söylenebilir.

Bağdat’ta bulunan çoluk çocuk tüm Feyliler 1980’de İran’a sürüldüler. Hiçbir şey yanlarına almalarına izin verilmedi. Tüm evlerine, arabalarına, kimliklerine el konuldu. Şu an kimliklerimizde özel olarak bir not düşürülmektedir. Yani nereye gidersek gidelim kimliğimiz kontrol edildiğinde Feyli olduğumuz biliniyor.

1980’de esasında tüm kadınlar İran sınırına atıldı ancak tüm erkekler tutuklanarak zindanlara hapsedildiler. Baas rejimi, bunların bir kısmını idam etti. Bu insanların kimliklerine düşürülen ‘öteki’ notundan başka hiçbir günahı yoktu.

Yine bir kısım insan kimyasal silahlarla katledildi. Birçok kişiye ise tecavüz edildi. Sadece Arap askerler değil, işbirlikçi cehşler de tecavüz suçunu işledi. O dönem küçük olduğum için bilmiyordum ancak büyüyünce onlarca kadına tecavüz edildiğini öğrendim” diye belirtti.

ACILARIMIZ ORTAK

Kakayi kadınlar adına söz alan Nazdar Qudret,  “Bizler de birçok ülkeye yayılmış ve birçok katliamla karşılaşmışız. Bu katliamları yaşamamızın sebebi ise inancımız ve kültürümüzdür.

DAİŞ çeteleri Musul’a saldırdığında Kakayilere ait kutsal mekanlar yakılıp yıkıldı. Kakayi kadınlara yönelik cinsel ve psikolojik saldırılar gerçekleştirildi. Baas rejimi döneminde Kakayiler birçok baskı ve saldırıya maruz kaldı.

Feylilerin ve Êzidilerin acılarının ortağıyız. Çünkü bizim de aynı acılarımız var” dedi.