Kadınlar: Bir kayba daha tahammülümüz yok

Kadın cinayetlerine karşı eylemde olan kadınlar, “Bir kayba daha tahammülüz yok” mesajı verdi.

Türkiye’de erkek şiddeti kadınların canını almaya devam ediyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun yayınlandığı son raporda, sadece Temmuz ayında tam 20 kadın cinayeti işlendiği ortaya çıktı. Ağustos’ta Azra Gülendam Haytaoğlu, Emine Gökkız, Baran Hasan Rasho’nun erkek şiddetiyle katledilmesi ve Esra Hankulu’nun şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmesi, vahşetin vardığı boyutu gözler önüne serdi. Her cinayet sonrası alanlara akın eden kadınlar, giderek artan cinayetlerden İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden iktidarın ve fail olan erkeklere tahrik indirimi uygulayan yargının sorumlu olduğunu vurguladı. Kadın cinayetleri son bulana kadar mücadele etmekte kararlı olan kadınlar, ANF’ye konuştu.

‘BU ZİHNİYETİ DEĞİŞTİRECEĞİZ’

Arife Demirci, Gülendam Haytaoğlu, Emine Gökkız’ın erkek şiddetiyle katledilmesinden sonra İstanbul’da meydanlara inen yüzlerce kadından biri. Çok öfkeli olduğunu vurgulayan Demirci, özellikle İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi ve yargıda süregelen cezasızlık nedeniyle kadın katillerinin, tecavüzcülerin, tacizcilerin cesaret bulduğunu ve daha da canileştiğini kaydetti.

“Birtakım çevreler siyasi çıkarları için biz kadınların yaşamlarının ne kadar değersiz olduğu mesajını verdiler” diyen Demirci, bunun aslında ataerkil sistemin bir yansıması olduğunu, kadını eve kapatıp, sesini kesip, özgüvenini yıkmak için yapılan saldırılar olduğunu söyledi. Patriarkal sistemin kadına empoze ettiği bu gidişatı kabul etmeyeceklerini ve direnmeye devam edeceklerini vurgulayan Demirci, “Bu zihniyeti değiştireceğiz. Hayatın her alanında haklarımızı savunacağız. Cinsel yönelimi ne olursa olsun bütün bireyler eşit oluncaya kadar da mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.

‘FAİLLERİ KORUDUKLARI ORTADA’

Aleyna Koca, kadın cinayetleriyle birlikte istismar ve taciz vakalarının da arttığını belirterek, kendisinin de gündelik hayatta 4-5 kez bu tür tacizlere maruz kaldığına dikkat çekti. Bu suçların herhangi bir yasa kapsamına alınmamasının ve bu suçu işleyenlerin cezalandırılmamasının tacizcileri cesaretlendirdiğini vurgulayan Koca, “Okuduğumuz haberler dışında da biz her gün sokakta tacize maruz kalıyoruz. Karşıdan karşıya geçerken bile bu yasa tanımazlığı çok net anlayabiliyoruz” dedi. Yaşanan kadın cinayetleri karşısında çok öfkeli olduğunu ifade eden Koca, herhangi bir kayba daha tahammülleri kalmadığını kaydetti. Her gün kadınların katledilmesinin esas sorumlusunun İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden iktidar olduğunun altını çizen Koca, iktidarın izlediği genel politikanın kadınlara şiddet olarak geri döndüğüne işaret etti. Siyasette iki erkek milletvekili arasında yaşanan en basit bir tartışmada bile eril dilin kullanmasının neden bu noktaya gelindiğinin ipuçlarını verdiğini belirten Koca, “Artık ipuçlarına da gerek yok; çok net bir şekilde failleri korudukları ortada. İstanbul Sözleşmesi’ni feshetmek de bunun en önemli parçası. Biz bunu kabul etmeyeceğiz ve adeta kadın kırımına dönüşen erkek şiddetine ve bunu teşvik eden zihniyete karşı var gücümüzle mücadele etmeye devam edeceğiz” vurgusunda bulundu.

‘DEĞİŞİM BİZİMLE BAŞLAR’

“En kötüsü bunlara alışanlar var” diyen Rojda Yıldeniz, “Kadın cinayetleri bir yandan, yangınlar bir yandan, çocuk tacizleri diğer yandan. Ama gereken tepki gösterilmiyor. Alışıldı herhalde ve bu en kötüsü” diye konuştu. Kadınlara yönelik baskının önce devlet ve aile yapısında başladığını, giderek bütün toplum katmanlarına yayıldığını belirten Yıldeniz, kadınların her zaman arka planda tutulduğunu, kendi kararlarını vermelerinin şiddetle engellenmeye çalışıldığını dile getirdi. Kendisinin de muhafazakar bir ailede büyüdüğünü anlatan Yıldeniz, kendisinin de küçük yaşta bazı gerçeklerle yüzleşmek zorunda kaldığını belirtti. Bu döngüyü değiştirmenin kadınların elinde olduğunu vurgulayan Yıldeniz, “Değişim önce bizde başlar” diyerek, kadınların mücadeleyi yükseltmesi gerektiğinin altını çizdi. Bu tehlikeli gidişatın normalleştirilmeye çalışılsa da kadınlar olarak bunu kabul etmeyeceklerini kaydeden Yıldeniz, “Ne İstanbul Sözleşmesi’nden ne de kazanılmış haklarımızdan vazgeçeceğiz, kadınları da yaşatacağız” diye konuştu.

‘KADINLARI YAŞATACAĞIZ’

Ürkmediğini, daha da öfkelendiğini vurgulayan Şevval Belli ise, “Asla ürkmüyorum bu yaşananlardan. Tam tersine eşitsizlikten dolayı kardeşlerimizin öldürülmesinden dolayı çok büyük bir öfkemiz ve isyanımız var” dedi. Bu noktaya gelinmesinde en büyük payın İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden iktidara ve katillere tahrik indirimi yapan yargıya ait olduğunu kaydeden Belli, zaten verilerin de buna işaret ettiğini, sözleşmeden çekildikten sonra kadına yönelik şiddette hem sayı hem vahşet olarak bir artış görüldüğüne dikkat çekti. “İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmakla hepimizin canını yok saydılar” diyen Belli, “Zaten sözleşme etkin uygulanmıyordu. Kaldırılmasıyla iyice erkek şiddetine cesaret verdiler. Ben umutsuz değilim. Her cinayet sonrası tepkiler yükseliyor. Ancak toplum olarak bizim tepki göstermemiz de yeterli değil, bunun yargıda karşılığını görmemiz gerekiyor. Bu vahşeti değiştirmek için elimizden ne geliyorsa yapacağız. İnşallah mücadelemiz sonuç verecek ve kadınları yaşatacağız” diye konuştu.

‘HAREKETE GEÇİLMESİ LAZIM’

Önleyici tedbirler alınması gerektiğini ifade eden Ece Köroğlu, bugün iklim krizinden ötürü birçok ilde yangınlar olduğuna ama buna bile çözüm üretilmediğine işaret ederek, “Yangınlar için uçakları yok, kadınların öldürülmemesi için önlem almak yerine İstanbul Sözleşmesi’ni feshediyorlar, kolluk kuvvetlerini harekete geçirmiyorlar” dedi. Kadınlar kaybolduğunda, şiddete uğradığında etkin cezalar uygulanması için harekete geçilmesi gerektiğini kaydeden Köroğlu, bunlar uygulanmadığı takdirde kadın cinayetlerinin ve erkek şiddetinin devam edeceğini söyledi. Tedbir alınması ve bu gidişatın durdurulması için alanlara indiklerini hatırlatan Köroğlu, “Çözümlerin oluşması, kadınların öldürülmemesi ve ormanların yanmaması için mücadele edeceğiz” vurgusunda bulundu.

‘MUTLAKA BİR ŞEYLER DEĞİŞECEK’

Sokaklara inenler arasında henüz 15 yaşındaki E.A. da var. Genç yaşına rağmen yaşananlar konusunda politik bir bilinci olan E.A., erkek şiddetiyle her gün kadınların katledildiği bir ülkede yaşamanın kendisini hem çok ürküttüğünü, hem de çok öfkelendirdiğini ifade etti. Bu konuda kadınların mücadelesinin kendisine güç verdiğini, yalnız olmadığını hissettirdiğini vurgulayan E.A., normalleştirilmeye çalışılan kadın cinayetlerine karşı susmamakta kararlı olduğunu kaydetti. Kadının özgürlüğünden, kendi kararlarını kendisinin vermesinden ve toplumda kendi gücüyle var olmasından korkulduğunu dile getiren E.A., “İktidar yüzünden bu haldeyiz. O kadar erkek şiddeti yaşanırken, kadını bu şiddetten koruyan İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekildi. Bu şiddeti uygulayanlara resmen açık kapı bıraktı. Bu beni geleceğe dönük olarak ne kadar korkutsa da, kadın dayanışmasının içinde olmak beni mutlu ediyor. Mutlaka bir şeyler değişecek” dedi.