Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyesi Tuana Gençer, yeni infaz yasası konusunda konuştu.
KADINLARIN YAŞAM HAKKI SÖZ KONUSU
31 Temmuz’da yürürlüğe girecek olan yeni infaz düzenlemesiyle kadın katilleri, çocuk istismarcılarına af getirildiğini ifade eden Gençer, “Kadın katilleri, çocuk istismarcılarının cezasızlıkla besleniyor olması aslında hedeflenen şeyi gözler önüne seriyor. Bu düzenlemeyle ayrıca istismarcılar ya da tecavüzcüler denetimli serbestliğe geçerlerken kadın ya da çocuklara haber verilmiyor. Oysa ki haber verilmesi gerektiği İstanbul Sözleşmesi'nde de yazıyordu. Hatta salgın dönemindeki genelgelerde de yazıyordu. Salgında haber verilmedi ve bunun sonuçlarını gördük. Mutlaka ama mutlaka denetimle ya da bu infaz düzenlemesi dışarı çıkacak olan erkeklerle ilgili kadınlara haber verilmeli. Çünkü kadınların yaşamı söz konusu burada.”
FAİLLER İKTİDARIN SÖYLEMLERİNDEN BESLENİYOR
Kadınların yaşam hakkının bu düzenlemelerle ellerinden alındığını ifade eden Gençer, şöyle devam etti: “Siyasi tutsaklar içerideyken kadın katillerini çıkartmak üzere getirilmeye çalışılan aflar kadınların kolay öldürülebilir görülmesine sebep oluyor aslında. Failler bu kararlardan bu kadın düşmanı söylemlerden güç alarak kadınları kolay öldürülebilir görüyorlar. Dolayısıyla hiçbir zaman katil, tek bir erkek değil.
Karakola gittiğimizde çeşitli zorluklarla karşılaşıyor, kolluk kuvvetleri tarafından geri gönderiliyor kadınlar. Mahkemelere gidiyorlar, adliyelere gidiyorlar, çeşitli zorluklarla karşılaşıyorlar. İktidar, bu kadın politikalarıyla, kadın düşmanı söylemleriyle o failleri sürekli besliyor ve bunun sonucunda şiddete uğrayıp öldürülüyorlar. Kadınları korumayanlar, Ezgi Zerkin'in katili Deniz Özarslan'ı bulmuyor. Ama meşru anayasal hakkını kullanan herkes anında gözaltına alınabiliyor. Anında tutuklanabiliyor. Bu ikiliğin de yine bütün toplum farkında.”
6284’E DOKUNDURTMAYACAĞIZ
İktidarın, İstanbul Sözleşmesi’ni feshetmesinden sonra şimdi de 6284 sayılı maddeyi hedef haline getirdiğine dikkat çeken Gençer, “En meşru hakkımız için mücadele ediyoruz diyoruz ya hep, yaşam hakkımızdan bahsediyoruz aslında. Seçim sürecinden sonra çocukların okumasının çok kritik olduğunu, kız çocuklarının eğitime katılmasını çok önemsediklerini söyleyenlerin karma eğitime karşı olduklarını görüyoruz. Ve bunlar, bunu kız çocuklarının eğitimine önem veriyormuş gibi yapıyorlar. Oysa ki bakıyoruz, okula gönderilmeyen çocuklarla ilgili araştırmalar yapılmış mı, denetimler yapılmış mı? Hayır yapılmamış. Yani aslında kız çocuklarının okula gönderilmemesi, kadınların iş hayatında katılımının önüne çeşitli engeller koyulması, eğitim hayatında bizi kamusal alanlardan yavaş yavaş uzaklaştırmaya çalıştıklarının bir göstergesi aslında. 6284’e saldırılar hala söz konusu. Kadınları yaşatacak olan İstanbul Sözleşmesi'nden hukuksuzca imzayı geri çekenler şimdi de yine kadınları yaşatacak olan 6284’ü hedef haline getirdiler ve kaldırmak üzere düzenlemeler yapmaya çalışıyorlar” şeklinde konuştu.
“Hiçbir kadın korkmasın” diyen Gençer, mücadele çağrısında bulunarak sözlerini şöyle noktaladı: “Dört bir yandan kadınların yaşam haklarına saldırılar söz konusu olduğunu da rahatlıkla görmek mümkün diye düşünüyoruz. Bütün toplum olarak, bütün kadınlar olarak bu saldırıların hepsini bertaraf etmek üzere örgütleneceğiz elbette. Buradan bu saldırıların karşısında kendini yalnız hisseden bütün kadınlara da ‘korkmayın kadın meclisleri var’ demek isterim. Her konuda bizim hattımıza ulaşabilirler. Bizimle birlikte mücadele edebilirler. Hepsinin karşısında örgütlü mücadelemizle örgütlenmeye, mücadele etmeye, onların karşısında olmaya daima devam edeceğiz. O yüzden korkmayın; kadınlar asla yalnız yürümeyecek. Kadınlar, kız çocukları okuyacak. Kadınlar iş hayatında da, kamusal alanda da, hayatın her alanında da var olmaya devam edecek. 6284’e dokundurtmayacağız.”