KJK Eğitim Komitesi: Dil varlıktır, varlığınızı koruyun!
KJK Eğitim Komitesi 15 Mayıs Kürt Dili Bayramı vesilesiyle yayımladığı mesajda, toplumu anneler ve kadınların öncülüğünde Kürtçeyi yaşam dili haline getirmeye çağırdı.
KJK Eğitim Komitesi 15 Mayıs Kürt Dili Bayramı vesilesiyle yayımladığı mesajda, toplumu anneler ve kadınların öncülüğünde Kürtçeyi yaşam dili haline getirmeye çağırdı.
Kurdistan Kadınlar Topluluğu (Komalên Jinên Kurdistan-KJK), 15 Mayıs Kürt Dili Bayramı vesilesiyle yazılı mesaj yayınladı. Mesaj şöyle:
“15 Mayıs 1932'de Suriye'nin başkenti Şam'da Celadet Bedîrxan, Hawar Dergisi'nin ilk sayısını çıkardı. Hawar dergisinin ilk sayısında Kürtçe Latin alfabesiyle tanıtılıyor ve Kürtçenin grameri yazılıyor. Özellikle 20. yüzyılın başında yaşanan serhildanlar döneminden sonra Kürt halkına yönelik kültürel soykırıma karşı mülteci koşullarda geliştirilen böyle bir çalışma, anlamlı ve ulusal bir çalışmadır. Bu nedenle bugün 15 Mayıs'ı Kürt Dil Bayramı olarak kutluyoruz.
İnsanlar için dil, varoluşu ifade eden temel unsurdur. Her halk kendi kimliğini, kültürünü, yaşamını diliyle ifade eder, çevresindeki insanlarla bağlar kurar. Her halkın kültürü kendi dilinde gizlidir. Bu Kürt halkı açısından daha da anlamlıdır. Çünkü insanlık tarihinde ilk neolitik kültürü geliştiren Kürt halkıdır. Kültür, Altın Hilal coğrafyasında şekillenmiştir. İnsan, bu coğrafyada dillendi. Dil aracılığıyla kendi kültürünü inşa etmiş ve toplumsallık neolitik kültür etrafında gelişmiştir. İçinde yaşadığımız uygarlık, kaynağını bu neolitik kültür devriminden almıştır. Kültür devrimi kadın etrafında inşa edilmiştir. Bu devrimde de dil en çok kadın eksenli gelişmiştir. Bu nedenle bugün anadilden bahsediyoruz. Kadın, insanlaşma sürecinde topluma dil kazandırdı. Bu nedenle dünyanın en eski dillerini incelediğimizde onlarda dişil karakterlere rastlarız. Dolayısıyla anadil tanımı sadece çocuklara dil öğretilmesi ile ilgili bir tanım değildir. Dil, karakteri itibarıyla kadın doğasına uygun, yumuşak, yapıcı ve ilericidir.
Bir toplumun duygu ve zihin dünyası, dilinde kendini ifade eder. Her halk acılarını, sevinçlerini, sevgi ve sıkıntılarını kendi dilinde edebiyata dönüştürür. Şiir, roman, şarkı ve türküleriyle duygularını birbirleriyle paylaşırlar. Yaşamlarını ve zihniyetlerini diliyle sistemleştirir. Bireylerden ailelere, aşiretlerden uluslara kadar dil anlayışıyla birbirlerine ulaşırlar, birbirlerini anlarlar ve en kompleks örgütlenmelerini kurarlar. Her halk, her ulus çevresindeki halklarla kendi dili aracılığıyla ilişkiler kurar ve kendi kültürünü yayar.
Altın Hilal'in en kadim halkı olarak, başta kültür ve dilin yaratıcısı değerli annelerimizin, varlık, dil ve kültür savaşçısı Rêber Apo’nun, Kürtçe öğretmenlerinin, tarih bilincini günümüze taşıyan dilbilimci ve aydınların ve Kürt dili öğrencilerinin Kürt Dili Bayramı’nı kutluyoruz. Kürt halkı bugüne kadar varlığını ve kimliğini diliyle korumayı başarmış, her türlü fiziki ve beyaz soykırıma direnmiştir. Köklü bir kültür olduğu için her türlü saldırıya karşı ayakta kalmayı başarmış, bundan sonra da Kürt dilinin öncüleriyle, her gün özgürlük aşkıyla, ulusal ruhla davasına sahip çıkacaktır.
Ancak Kürt halkının bu özelliği nedeniyle Kurdistan coğrafyasını kendi aralarında bölüştüren ulus-devletler, Kürt halkına özel asimilasyon politikaları dayatmışlardır. Kürt halkının varlığını kabul etmemek için halk ve ulus olarak inkar etmiş, Kürt dilini egemen ulus dilleri içinde eritmeye çalışmışlardır. Kürt çocuklarını Kürtlüklerinden uzaklaştırmak için dillerini yasaklamışlardır. Kendilerine yabancı bir nesil yaratmak istemişlerdir. Bu politikayla Kürtlerin duygu ve zihinlerini parçalayıp bölmek istemişlerdir.
Bu zulüm politikası bir ölçüde sonuç vermiş olsa da, Kürt halkı kendi diline sahip çıkarak yok edilemeyeceğini ispatlamıştır. Kendi dilinde konuşan, okuyan ve yazan bir Kürt var oldukça Kürt kültürü ve kimliği yaşayacaktır. Bu direnişte de en öncülük eden yine Kürt kadınları ve Kürt anneleridir. Devletin her türden saldırılarına karşı direnen, asimilasyona teslim olmayan kadınlar, Kürt kültürünün ve dilinin günümüze kadar devam etmesini sağladı.
Bu nedenle bazı devletler belirli haklar çerçevesinde Kürt kültürünü ve dilini tanımaya mecbur kaldılar. Özellikle Türkiye Cumhuriyeti, okullarda gayri resmi olarak Kürtçe diline yer verdi diye bunu Kürtlere haklarını vermiş gibi yansıtıyor. Ancak kendi dilinde siyaset yapan binlerce insan hapse atılıyor. Kürtçe konser ve tiyatrolar gerekçesiz yasaklanıyor. Kürtçe yayınlanan kitap, dergi ve gazeteler yasaklanıyor. Kürt yazar ve gazeteciler Kürtçe yazdıkları ve çalıştıkları için tutuklanıyor ve engelleniyor. Bu uygulamaların yanı sıra Türkiye genelinde sadece 10 Kürtçe öğretmeninin görevlendirilmesi, 20 milyon Kürt ile alay etmektir, kandırmaktır. Bu, asimilasyon politikasında ısrarı gösteriyor.
Bu nedenle Kürt Dili Günü vesilesiyle kadın öğretmenlere, kadın aydınlara, gazeteci ve yazarlara, Kürt annelerine ve Kürt halkına sesleniyoruz. Kürt kimliğini parçalayan bu asimilasyon siyasetine, oto asimilasyon, beyaz soykırım, ırkçı düşmanla işbirliğine karşı kimliğinize, kültürünüze sahip çıkın. Kültür bedendir, varlıktır; dil ise bedenin, varlığın kalbidir” şiarıyla varlığımızı korumak için dilimizi koruyalım ve yaşatalım. Ne kadar kendi dilimizde konuşur, okur ve yazarsak, varlığımızı da o kadar koruyabilir ve özgürlüğümüzü kazanabiliriz. Dilimiz bize ana sütü gibi helaldir. Toplumumuz, annelerin ve kadınların öncülüğünde Kürtçeyi yaşam dili haline getirmelidir. Toplşumsal gelişim ve başarı, kendi dilini sahiplenmekle mümkündür. Dil varlıktır, varlığınızı koruyun!”