Kopuş teorisi - VI

"Bazıları 'neden bu kadar kopuş?' diyor. Aslında bu kopuş yaşam dışılıktan kopuştur, çirkinlikten kopuştur. Bu kopuş eşitsizlikten kopuştur, yaşamın boğulmasından kopuştur.”

KADIN ÖZGÜRLEŞMESİ

Önder Apo 1990'lı yıllarda kadının özgürleştirme çalışmalarına hız kesmeden devam eder ve o yıllarda kadının erkekten hem fiziken hem de ruhen kopmasını kapsayan kopuş teorisini geliştirir. Yazımızın bu bölümünde Önder Apo'nun değerlendirmelerinden erkekten kopmanın ne anlama geldiğini, zorluklarını ve engellerini anlamaya çalışacağız.

DEVRİM BİLİNCİ GEREKİR, BİR DE BİLİNCİN PRATİKLEŞMESİ

Önder Apo 4 Eylül 1998'de yaptığı bir çözümlemede insanlar yürüttükleri devrimin bilincini yaratamazlarsa dar bir pratik içinde boğulurlar, bilinçlerini pratikleştirmezlerse kendilerini demogojik olmaktan kurtaramazlar tespitini yapıyor ve değerlendirmesindi şöyle devam ettiriyor;

"Kadının genelde mal düzeninin en ince bir metası olmaktan çıkması, bu yaklaşım yerine kadının iradeli, kendinin olan ve bu temelde yeniden toplumsal, siyasal yaşama tümüyle katılan bir kişiliğe ulaştırılması gerekir. Kısaca mülkleştirilenin mülksüzleştirilmesi, mülk olmaktan çıkarılması ve böylece de mülk düzeniyle savaşımın etkili bir gücü haline gelmesi söz konusudur. Bu tabii bütün ilişkiler düzeninde bir fırtınaya yol açar. Özellikle erkek kimliğinde, kişiliğinde büyük bir rahatsızlığa yol açar."

'NEDEN BU KADAR KOPUŞ?'

Erkekten kopuşu salt bir teorik sorun olarak görmemek gerektiğini dile getiren Önder Apo;

"Ekmek-su kadar gerekli olan pratik bir sorundur. Bazıları "Neden bu kadar kopuş?" diyor. Aslında bu kopuş yaşam dışılıktan kopuştur, çirkinlikten kopuştur. Bu kopuş eşitsizlikten kopuştur, yaşamın boğulmasından kopuştur. İçinde belki düşmana özgü her şey var, ama insana özgü hiçbir şey yok. Böyle bir gerçeklikten, yenilgiden, bitmiş-tükenmişlikten kopuştur. Mezopotamya yaşam kaynağıydı, insanlık beşiğiydi. Bu kopuş, burada bitirilen insanlıktan yaşam imkanına ulaşmak için gerçekleştirilen bir kopuştur. En azından uygarlığın başlangıcındaki heyecan kadar bir yaşam için kopuştur. İnsana en layık olana bir yaşama fırsat vermek için bir kopuştur" demektedir.

ÖZGÜR ÜLKEYİ KAYBETTİREN İLİŞKİ ZEMİNİ SORGULANACAKTIR!

Önder Apo böylesine devrimsel bir yaklaşımın devrimin en karakteristik özelliği olduğu belirlemesini yapıyor ve devamla şu çarpıcı sonuçlara ulaşmaktadır;

"İnsanın özüne yapılabilecek en büyük kötülük, yüceltme yerine dar güdü sınırlarında ve çok ilkel benlik, bencillik sınırlarında tıkanmadır. Yaşanan gerçeklik biraz da budur. Bu gerçeklik çözümlenemezse hiçbir kadın ve erkek bu ülkede, hele Partimizin öncülüğünde yaşayacağını sanmamalıdır. Madem ki şimdiye kadarki ilişki düzenimizde kadın ve erkeğimizin kendi kendilerini ilişkilendirmesiyle ülke kaybedildi, özgürlük namına hiçbir şey kalmadı, her şey çirkinleştirildi, aç kalındı, kendi ülkesinde hiçbir şeyin sahibi olunamadı ve her şey kaçış halindeydi, o zaman buna yol açan ilişki zemini de sorgulanacaktır."

NASIL YAŞAMALIYA HERKES CEVAP VERMELİDİR!

Önder Apo bu konuda iddialı bir gelişmeyi kendi şahsında da gerçekleştirmeye çalıştığını ve bütün kadınlara hitap edecek kadar özlü davrandığını belirtiyor ve devamla;

"Bu tutumum, Kürt toplumunda çok köhnemiş ilişkileri sarsıyor. Parti içinde özgür kadının yolunu açıyor, erkeği de cevap olmaya zorluyor. Bencillik sınırlarını yıktığı gibi, herkesin yaşamının en vazgeçilmez gücü olması gereken kişilik ölçülerini belirliyor. Herkese düşen bunu anlayabilmek, nasıl yaşamalıya kendi cephesinden cevap verebilmektir" değerlendirmelerini yapıyor.

ERKEĞİN BASKICI KİŞİLİĞİ HİSSEDİLİYOR VE BUNDAN KURTULMA İSTEMİ GELİŞİYOR

Önder Apo'nun yoğun çabalarıyla kadının da kendine geldiği ve artık var olan erkeği kabul etmediği görülüyor. Kadın da örgütlü bir yapı olarak kendi ret ve kabul ölçülerini koyuyor. Önder Apo'ya tekmil veren kadın yoldaşlarında biri şunları dile getiriyor;

"Kadın yapısında erkek kişiliğinin baskıcı ağırlığından dolayı biraz daha kendi örgütüne yakınlaşma eğilimi hakim. Belki ideolojik derinlikten yoksun, ama biraz da zamanla, süreçle geliştirebilecek bir durum. Fakat erkeğin baskıcı kişiliğini giderek daha fazla hissetme ve bundan bir kurtulma istemi, bu kurtulma istemiyle beraber kendi örgütüne yönelme durumu söz konusu. Erkek açısından da sorun, salt kadının üzerinde geliştirilen erkeğe dayalı bir çelişkiler ortamı değil. Ama yaşadığı genel partileşme, gelişim sorunlarıyla beraber daha çok da kadın zemininde kendi gerçeğiyle karşılaşma durumu var. Bu karşılaşmanın erkekte yarattığı tepkisel bir psikoloji var. Bu durumda bizim bunu çözümleyerek, hakimiyet değil, daha esnek bir zeminde erkeği de dönüştürme temelinde bir katılımı yakalama sorunumuz var. Biraz daha bağımsız düşünmek, biraz daha hakim düşünmek, biraz daha derinlikli anlam verebilmek bizim açımızdan gerekli."

ÖZLÜ BİR DÖNÜŞÜM ŞART!

Yine başka bir kadın yoldaşı verdiği tekmilinde;

"Yeni bir savaşçı olarak yoğun bir katılım yapmayı istedim. Özellikle savaşta askeri tecrübe kazanma ve askeri yönümü geliştirmeye ağırlık verdim. Ancak tek yönlü kalma durumum oldu. Örgüte dayatılan yanlış, çizgi dışı yaklaşımlar karşısında yetersiz bir duruşum olduğunu belirtebilirim. Nitekim yapıda da, kendi özgülümde de kendi cinsine yakınlık, birey olarak da YAJK'ta derinleşme ve gerçekten bir şeyler yapma istemi geliştiğini belirtebilirim. Yapıda da ilgili ve istemli bir yaklaşım var. Özellikle ilgili ve saygılı gelişen yaklaşımlar var. Bunlar bizim için önemlidir Başkanım. Tabii ki üst yönetimlerde, yani erkek yönetimlerinde halen geri yaklaşımlar var. Zaten özlü bir dönüşüm olmadan farklı bir şey beklenemez" ifadelerini kullanıyor.

Önder Apo'nun bir kadın yoldaşıyla geliştirdiği bir diyalogun bir kesitini sizlerle paylaşıyoruz.

"Önder Apo; Çok yönlü desem veya anlayış kadar tavır güzelliği olmadan da yaşanılamaz. Ben, siz kızları fazla zorlamak istemem ama Önderliğin geleneksel erkekten kopuşu ve yeni erkek ölçülerini ortaya çıkarışı müthiş bir olay. Bunun farkında olmanız lazım.

He.: Doğrudur Başkanım.

Önder Apo: Ne üzerinde kötü hesaplar yapın ne de inkara gelin. Oldukça anlamaya, çok bilimsel olduğu kadar, çok duyarlı, hassas bir biçimde kendi kişiliğinizde gereklerini yerine getirmeye çalışmalısınız.

He.: Çabam bu yönlü olacaktır Başkanım.

Önder Apo: Bütün kızlar için söylüyoruz, mutlaka kendinizi bu temelde Önderlik gerçeğine göre gözden geçirin. Erkekler de öyle. Önderlik klasik erkekliği aşıyor, oldukça farklılaşıyor. Bu bir Önderlik özelliğidir. Eğer takip edemezseniz sizinle çok savaşacağız. İstemem, ama ben bu ilkeden taviz vermeyeceğim. Aşama kaydettik. Hem erkek farkını hem kadın klasik yaklaşımlarını ortaya koyduk, çözümleme de yaptık. Erkek de yavaş yavaş anlamaya başlıyor. Anlarsa, bence yiğitleşebilir, askeri-siyasi gücü kazanabilir."

'KADIN BU GÜCÜ GÖSTERECEKTİR'

Bu mücadeleyi ilginç bir savaş olarak tanımlayan Önder Apo devamla şunlara dikkat çekiyor;

"Bu kadını geliştireceğiz. Bu kadınları sadece kendi gücümüze dayanarak söylemiyorum, Önderlik böyle istiyor, erkek emretti diye söylemiyorum, kadın bu gücü gösterecektir. Biz bu konuda engel olmayacağız veya savaşsak bile kadın kendi savaşını bize karşı da sürdürmeli. Hatta bana karşı."

Her kişilik için epey mesafe alınması gerektiğini belirten Önder Apo;

"Önlerine görev koymak, ilerletmeye umut vermek, kesinlikle yönetimle biraz bu hızlanabilir. Her zaman için çok tepkici, çok tutucu tiplerde vardır. Bunları çözmek ve ilerlemenin yöntemlerini hep önlerine koymak usta bir yöneticinin işidir. Birçoklarının yaşam heyecanı öldüğü veya gelişmediği gibi bazılarınınki de çarpıktır. Yani düzeltilmeye oldukça tabi tutulması gerekiyor. Gelişen kadından hiç çekinmemek gerekiyor. Savaşçı, mücadele kişiliğiyle zekasıyla kadının gelişmesi yaşamın gelişmesi demektir" ifadelerine yer vermektedir.

'KOPUŞ GEREKLİDİR!'

Önder Apo'nun başka bir yoldaşıyla olan diyaloğunda bir kesiti daha sizlerle paylaşıyoruz.

"Önder Apo: Benim sorularıma cevap ver, erkeklerden kopuşun tehlikeleri neler olabilir?

Med.: Erkekten kopuş, erkekte müthiş bir tepki geliştirdi. Bu savaşta da,  yaşamda da aynı şekilde. Onun için de kopuş gereklidir, Başkanım.

Önder Apo: Gerekli midir sizin için kopuş. Buna daha fazla cesaret etmeli miyim?

Med.: Evet Başkanım, etmelisiniz.

Önder Apo: Nereye doğru, ne kadar?

Med.: Başkanım bu mücadelenin ürünleri gün be gün daha çok artıyor. Bize düşen bu değerlere cevap olmaktır. Zilan yoldaş bunun en büyük temsilcisidir.

Önder Apo.: Nasıl sahip çıkacaksınız diyorum, size dağlar kadar yoğunlaşma gerekiyor ve bu da fiziki olmaktan tutalım, düşünsel güce kavuşturmaya kadar zorluyor. Aksi halde ayakta kalmaya bile dayanamazsınız. Çünkü yüzyıllardır erkek bileğine dayalı olarak, yaşamaya alıştırılmışsınız. Düşüncesi derli toplu olan ve kendini daha güçlü yapma iddiasında olan kim var? Kadın konusunda acaba kim daha çok yoğunlaşıyor?"

'Kopuşu sağlamadan birleşmeyi sağlamak mümkün değil!'

Son olarak Önder Apo'nun 26 Ocak 1998'de yaptığı özgün çözümlemede şunları dile getirmektedir;

"Üzerinde büyük anlaşmazlıkların olduğu kadın davası, önderliksel çalışmamızın önemli bir yönünü teşkil etmeye devam ediyor. Genç kızlar topluluğuyla karşılaşınca, örneği az görülen bu çalışmaya anlam verebilmek, güç getirebilmek birazda tanrılara mahsus bir iş veya büyük dava işi. Özgür kadın davası, halk davası gibi bir davadır. Bizde genelde halkımızı diriltmeden, kadını diriltmeye çalışıyoruz. Hatta bayağı öncelikte vermeye çalışıyoruz. Ne kadar hazırsınız? Erkekten kopuş gelişirken, sorunlar gelişiyor, -haliyle gelişecek- Eskiyi aşmadan yeniyi yaratmak mümkün değil. Kopuşu sağlamadan birleşmeyi sağlamak da mümkün değil."

DEVAM EDECEK…