Saliha, Kürdistan’ın yağmuru

Saliha… Ruhunun tınısı kadim zamanlara aitti. Nerede, hangi coğrafyada olursan seni bulurdu. Sırtını dayadığın, köklerine eriştiğin, huzur bulduğun koca bir dünyaydı. Dünyasında daima sevginin, güzelliğin, sadeliğin, iyiliğin olduğu…

Saliha… Gittiğin her yerde iz bırakandın. Çok canlı, emekçi ve candandın. Kocaman ellerinin dokunduğu her yer dirilir, adeta nefes alırdı. Yüzün daima güler, moralin hep yüksek olurdu. Öz ile biçimin ahengi selvi boyunda somutlaşmıştı. Enerjinin inceliğindeki akışkanlık, her kapıyı açıyor, yel gibi esiyordu yüreklere…

Saliha, ülkesinin kadınlarını bilinçlendirmek, gözlerinin parlamasını sağlamak ve ruhlarını kapatıldığı cenderelerden çıkarmak için dört elle sarılırdı onlara. Her biriyle saatlerce sohbet eder, ilgilenir, güven verirdi. Her kadının özgüvenini kazanması ve bin yıllık suskunluğunu aşması, onu adeta kanatlandırırdı. 

Hem herkes hem kendisi olurdu. Arkadaşlıkları, dostlukları o kadar derin ve içtendi ki bazen karşıdakini nasıl bu kadar derinden anladığına şaşar kalırdın. Mücadele arkadaşlarının, direnen tüm kadınların hakikatiyle öyle bütünleşmişti ki birinin hafif bir zorluğunu hemen hisseder, sezgisel aklıyla empati kurardı. O yüzden o yanında olmasa da yanındaydı, başucundaydı, seni dinleyen, sana bakandı. Ruhunun tınısı kadim zamanlara aitti. Nerede, hangi coğrafyada olursan seni bulurdu. Sırtını dayadığın, köklerine eriştiğin, huzur bulduğun koca bir dünyaydı. Dünyasında daima sevginin, güzelliğin, sadeliğin, iyiliğin olduğu…

Rojavalı yurtsever bir ailede büyümüştü Saliha… Ailesinin toplumcu, Kürdistani özellikleri olduğu gibi yansımıştı kişiliğine. Sömürgeciler sadece topraklarımızı kendi aralarında paylaşmamışlardı, bu paylaşımı yaparken kişiliklerimizi, ruhlarımızı ve bilincimizi de dumura uğratarak, parçalamışlardı.  Rêber Apo, öncelikle Kürt’ün bu paramparça haline karşı mücadele etti. Her parçanın duygusunu, aklını, kişilik ve toplumsallığını birleştirdi.

Özgürlük inancı ve bilinciyle iradeleşen özgür kadın ve erkeği somutlaştırarak, kimlikleşmenin nasıl olacağı cevabını verdi. Ana toprağın özgür kişiliklerle, nasıl kurtarılacağını ve nasıl kurulacağını ortaya koydu. İşte Saliha da bu kültürde yetişmiş, bu kültürle mücadele iradesi kazanmıştı. Ana ve babasının göz nuru, onların açtığı yolda ülkesinin yağmuru, suyu, göğünde parlayan yıldızı olmuştu.

Ülkesinin her karışında ter döktü, gülüşlerini her karışa ekti. Şehba’da topraklarından sürülen zeytin halkının arasında yıllarca kalarak, onlarla yeniden direnişi ördü. Rojava Devrimi’nin başlangıç zamanlarında kadınlar için yapılan her çalışmanın içinde oldu. Ondandır bugün kadınlar onun öğrettiği yolun sürdürücüsü olacaklarını ve her daim onu kendilerine ışık edeceklerini ifade ediyor. Yine Rojhilat’ın en ücra yerlerine giderek, bir özgürlük aşığı, dervişi gibi bilge yaşlıların yanına çömelerek, ülkesinin bu parçasındaki bol müzikli, şiirli, anlam deryasında bilgeliğine bilgelik kattı. Nagehan gibi anlamı, aşkı aradı, Gule gibi nerede bir kötülük varsa karşısında durdu ve Zelal gibi dingin, sade duruşuyla daima umudun adresi oldu.

Vurulanların acısı kora dönüştürse de yüreğimizi, bu sevda kadınlarının aşkı, yeryüzü aşkın yüzü olana dek her yerde her zaman olacak ve yeşerecektir.

Kaynak: Yeni Özgür Politika