St. Gallen Demokratik Kürt Toplum Merkezi Derneği Eş Başkanı Dilek Yıldırım, İsviçre'deki kadınların, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinliğine dair hazırlıklarını anlattı. Yıldırım, 8 Mart gibi etkinliklerde farklı kültürlerden bir araya gelen kadınların ortak sorunlara karşı birlikte mücadele ettiğini vurguladı. Rojhilatlı Jîna Emînî’nin katledilmesinden sonra Avrupa’da yaşayan kadınların da Jin Jiyan Azadî sloganını kullandıklarını ve benimsediklerini hatırlatan Dilek Yıldırım, “Avrupalı kadınlar benimsemediği bir şeyi yapmaz. Ben buna şahit oldum çünkü uzun yıllardır buradaki Katolik kadınlarla birlikte müzik yapıyorum. Farklı kültürlerle de iç içeyim. Örneğin, eşit iş, eşit ücret veya emeklilik statüsü için uzun yıllardır mücadele ediyorlar ve gerçekten ilerliyorlar. Bunu içselleştiren ve bunu benimseyen bir yapıları var. Bu yüzden bizde slogan olabilecek şey, onlarda bir sorunu görme arzusu olabilir.
Kürt Özgürlük Hareketinin Kurdistan'da kazandırdığı çok şey var. Kadınların feodalizme karşı mücadelesi var, cinsiyet ayrımcılığına karşı mücadelesi var, özgürleşme mücadelesi var, halk olma mücadelesi var. Kendi dilini ve kültürünü koruma mücadelesi var. Bu özgürlük mücadelesi, hepsini kucaklıyor. Devletin sömürdüğü yerden kendisini var etmeye çalışan ve her zaman en önde yer alan Kürt kadınları, şimdi de dünyaya kendisini tanıtıyor. Bu direniş geleneğini kendisinden sonrasına da aktarıyor. Bu oldukça değerli bir olgudur” şeklinde konuştu.
ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ YÜRÜTEN BİR HALKIZ
Kürt kadınının yönetime değil, birlikte var olmaya aday olduğunu ifaden Dilek Yıldırım konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Biz özgür değiliz, yani hiçbir anlamda özgür değiliz. Özgürlük arayışı ve mücadelesi yürüten bir halkız. Bir yandan özgürlüğü tanımaya, tanımlamaya çalışıyoruz, bir yandan da özgürleşmeye çalışıyoruz. Avrupa'ya göç etmek zorunda kalan ve burada da özgün kültürünü korumaya çalışan yine kadındır. Meclislerimiz var. Bu meclislerimizde kendi topraklarımızdan getirdiğimiz motiflerimizle direnmeye devam ediyoruz. Bu da oldukça kıymetli bir çalışma.”
İsviçre'nin St. Gallen Kantonu’nda bir araya gelen onlarca ulustan kadının, sorunlarını paylaştığını ve ortak bir mücadele yürüttüğünü aktaran Dilek Yıldırım, “Aktif bir kadınlık olgusu var. Arap kadını da Kürt kadını da ortaklaşmanın bir yolunu buluyor. Bizler burada Sri Lankalı bir kadının kendi ülkesinde karşılaştığı sorunları öğreniyoruz ve sonra bakıyoruz ki aramızda bir fark yok, çünkü sömürgeciler önce kadını kimliksizleştirerek toplumu ezmeye başlıyor. Biz burada bu deneyimleri dinleyerek, paylaşarak bütünleşiyoruz. 8 Mart’ta da bu böyle olacak. 14 Haziran kadın grevi de burada çok etkili bir eylem oluyor. Çünkü İsviçreli kadınların kendi öz sorunları var. Eşitsizlik var, kadın ve erkek maaşlarında adaletsizlik var. İsviçre'de 14 Haziran için 6 ay öncesinden çalışmalar düzenleniyor ancak 8 Mart için geçen hafta bize bildirimde bulundular. Yani bu aradaki farkı gösteriyor. Ancak kurulacak olan 8 Mart platformunda biz yine yerimizi alacağız elbette” diye konuştu.
Konuşmasının sonunda geçtiğimiz ay Almanya’nın Köln şehrinde yapılan yürüyüşe değinen Dilek Yıldırım, yürüyüşe Kurdistan’ın 4 parçasından kadınların katıldığını ve öncülük ettiğini vurgulayarak, “O yürüyüşte de kadın rengi çok öndeydi. Önderliğin fiziki özgürlüğünün ne kadar önemli olduğunun farkındaydılar” dedi.