YJA Star: Kadınlar yönünü direniş mevzileri ve dağlara dönmeli

YJA Star Merkez Karargah Komutanlığı, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla yazılı açıklama yaptı.

YJA Star, 8 Mart'ı kutlayarak kadınların direnişlerini selamladı.  YJA Star açıklamasında, "Kadınlar ve gençlerimiz artık farklı bir yaşam tercihlerinin olmadığının bilincinde olarak yönlerini direniş mevzilerine, dağlara dönmeli kadınların ve halkların baharlaşmasına güç katmalıdırlar" denildi. 

YJA Star Merkez Karargah Komutanlığı, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla yazılı açıklama yaptı. 

Açıklamanın başında, "Kadınlar ve halklarımız için kader tayin edecek kritik ve geri dönülemez bir aşamadan geçiyoruz. Bu aşamayı yaratan büyük direnişlerin yaratmış olduğu ruhla yeni bir 8 Mart’ı karşılıyoruz. Bu anlamda öncelikle büyük direnişleriyle yeni mücadele dönemine start veren, yol hattını belirleyen Ekin Vanlar, Seveler, Deryalar, Taybet ve Fatma Analar şahsında insan olma onurunu dimdik ayakta tutan Cizre şehitleri başta olmak üzere tüm direniş şehitlerini saygı ve minnetle anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyoruz. Yine başta kadınları kendisi olmakla ve gerçek yaşamla buluşturan Önder Apo’nun ve tüm kadınların 8 Mart'ını kutluyoruz" denildi.

Bahar başlangıcına denk gelen 8 Mart'ın, doğanın baharla kendisini yeniden yaratması gibi erkek egemenlikli aklın ürünü olan tecavüz kültürüne karşı kadının kendi yaşamını yeniden örmesi ve sahip çıkması anlamına geldiğinin belirtildiği açıklamada, "1857'de New York’taki bir dokuma fabrikasında 129 kadın, eşitliğe dayanan ve kendilerine ait kararları kendilerinin alacağı bir dünya için direnmişler ve tarihin her evresinde olduğu gibi erkek egemenliğinin vahşi yüzü ile karşı karşıya kalıp yakılarak katledilmişlerdir. Onların bu direnişi, ataerkil zihniyetin kendisi dışındaki hiçbir oluşuma, canlılığa ve farklılığa yaşam hakkı tanımayan vahşi yüzüne, eşitsizliğe, köleliğe, zulme karşı isyanın, biçilen kaderi değiştirmek istemenin, direnişin ve yeniden yaratımların sembolü olmuştur. Demokratik modernite tarihine bu özelliği ile adını yazdırmış ve günümüze kadar tüm özgürlük mücadelelerine güç katmıştır. Beş bin yıldır süren kadın direnişinin önemli bir durağı ve sembolü olan 8 Mart duruşu bugün kendisini Kürdistan topraklarında farklı bir aşamaya kavuşturmuş ve Kürt kadını oluşturduğu özgürlük duruşunu tüm dünyaya kabul ettirmiştir" diye kaydedildi.

'ÖNDER APO'NUN ÖNCÜLÜĞÜNDE ÖNEMLİ DÜZEY YAKALANDI'

"Soykırım politikalarının kıskacında olan Kürdistan’da cins kimliğinin yanında bütün aidiyetlerine yönelik vahşi saldırılarla karşı karşıya kalan Kürt kadını, Önder Apo’nun öncülüğünde önemli bir örgütlülük düzeyi yakalamıştır" vurgusunun yapıldığı açıklamada, şöyle devam edildi:

"Besêler, Beritanlar, Azimeler ile ordulaşarak kendini var kılma mücadelesini en çetin koşullarda dahi sürdürebileceğini ortaya koymuş; Zekiyeler, Ronahiler ve Zilanlar ile özgürlük istemini bir volkan gibi patlatmıştır.  Bedenini 8 Mart’tan 21 Mart’a ateşten bir köprü yaparak kadın direnişlerine yeşil, sarı, kırmızı bir yön veren Semalar ile partileşmiş; Viyanlar, Nudalar ve Şilanlar ile kapitalist moderniteye karşı demokratik modernite duruşu olarak kendisini sistemleştirmiştir. Bu anlamda beş bin yıllık tarihi ters yüz etmek için üstü örtülemeyecek düzeyde belirginleşen bir aydınlanma, bilinç ve zihniyet dönüşümü gerçekleştirmiştir. Karakteri gereği artık sürdürülemez bir aşamaya gelen kapitalist modernite güçlerini en fazla zorlayan ve tehdit eden duruş Kürt kadınları şahsında büyüyen bu özgürlük duruşudur. Bu anlamda her tür çılgınlığı geliştirmeye başlayan egemen güçler tarihin her aşamasında olduğu gibi yüzlerini Ortadoğu’ya dönmüş, DAİŞ gibi katliamcı tecavüzcü bir katiller ordusu yaratarak bu orduyu tüm Ortadoğu halklarının başta da kadınlarının başına bela kılmışlardır. Coğrafyamızda süren ve erkek egemen zihniyetin tüm özelliklerini en zirvede gösterdiği üçüncü dünya savaşı bu nedenle kadın özgürlük mücadelesi açısından da direnişin zirvede sürdüğü bir karaktere ulaşmıştır. Tam anlamıyla köleleştirme ve tecavüz aracı olan DAİŞ karşısında değme ordular sinerken Arinler ve Revanlar komutasındaki YPJ ordusu özgürlük tutkusunun gücüyle karşı durmuş, talancı gücü durdurarak zaferi kadınlara ve tüm halklara kazandırmışlardır. Özgürlük mücadelesinin birikimlerinin aydınlatıcılığında ortaya çıkan bu sonuç, tüm dünya kadınları için umut olmuş, mücadele azmi geliştirmiştir. Kendini gücüne güvenen ve örgütlü duran kadının her koşul altında başaracağını kanıtlayan bu duruş, kadın özgürlük mücadelesi açısından kendi kaderini kendi eline aldığı yeni bir aşamaya girildiğinin göstergesi olmuştur. Aynı iradi güç ve kararlılık Rojhılat parçasında HPJ, Şengal'de YJŞ  ordularıyla ve bugün Bakurê Kürdistan’da YPS-JİN direnişçileriyle

dalga dalga yayılmakta, önü alınamaz bir aşamaya gelindiğini  herkese kabul ettirmektedir."

'İNSAN VE KADIN OLMANIN YEGANE KOŞULU...'

Bugün Cizre, Sur, Kerboran, Silopi, Hezex, Gever ve birçok kentte süren direnişler, Rojava’da yeşeren bu umudun çiçeğe durması, kalıcılaşması anlamındadır. Hakların baharlaşması olan Demokratik Özerlik Direnişleri, ataerkil sistemin tüm yaşamını kendi cenderesi altında tuttuğu Kadın için de tek özgürlük zemini olmaktadır. Bu nedenle direnişe en fazla sahip çıkan ve yine yönelimlere en fazla maruz kalan kadınlar olmuşlardır. Silopi’de Paris Katliamı arifesinde özgürlük mücadelesinin üç kadın neferinin katledilmesi tamamen bu gerçeklikle bağlantılıdır. Seve, Pakize ve Fatma yoldaşların katli ‘başkaldırırsanız önce kadınları vururuz, ya ölürsünüz ya da istediğimiz gibi olursunuz’ mesajıdır. Dolayısıyla demokratik özerklik direnişleri, her kesimden daha fazla  kadınlar açısından var olmak ya da olmamak anlamına gelmektedir. Bu mesaja emsalsiz direnişleriyle karşılık veren Seveler ve Deryalar ise ‘ya özgür bir yaşam ya özgür bir yaşam’ demişlerdir. Böylesi kararlı bir duruş karşısında çılgınlaşan AKP çete devleti, yaşlı genç demeden tüm topluma birden yönelmiş, çocuklarının gözü önünde hamile anaları, analarının önünde küçücük çocuklarını katletmiş, yetmişlik nineleri yerlerde sürüklemiş, direnişçi kadınların bedenlerine saldırarak çırılçıplak soyup teşhir etmek istemiş, yüzlerce sivil ve yaralıyı tüm dünyanın gözleri önünde diri diri yakmıştır. DAİŞ’in asıl yürütücü gücü olduğunu bu biçimiyle ortaya koyan AKP hükümeti ve onun başkanlık sevdasında olan saraydaki lideri ataerkil zihniyetin zirvesi olan faşizmin her tür vahşeti uygulayabileceğinin kanıtı olmuştur. Bu anlamda yüzlerce yıl önce New York’taki kadınlara yaşatılanlarla, bugün Bakurê Kürdistan’da yaşananlar birbirinden ayrı değerlendirilemez. Zihniyet aynı zihniyet, yönelim aynı yönelim, zulüm aynı zulümdür. İşte nasıl ki 8 Martlar ile katledilen bu kadınların çığlıkları tüm direniş mücadelelerine mal edilmişse aynı yaklaşımla Cizre'de, Sur’da Hezex’te, Gever’de direnen, yerlerini yurtlarını bırakmak istemeyen, anlamlı ve özgür bir yaşamda ısrar eden kadınların seslerini, çığlıklarını duymak gerekmektedir. Bu kendine insanım, kadınım diyebilmenin yegane koşuludur. Bunlar duyulmadan 8 Mart gerçek anlamına ulaşmayacak, yerini bulmayacaktır."

'ZAFER SÖZÜ VERİYORUZ; MEVZİLERE VE DAĞLARA GELİN'

Açıklamada, insanlık dışı saldırılar karşısında diz çökmeyen ve "olacaksa bir yaşam insanca olur" diyen Cizre direnişçilerinin, yaklaşık iki yüzyıl önce New York'taki öncüleri gibi davrandıkları belirtildi. "Fedai duruşlarıyla kahramanlaşan Derya Koç ve Mehmet Tunçlar, bizlere direnişi devam ettirme görevi bırakmış, bunun dışında farklı bir anmanın yerini bulmayacağını ortaya koymuşlardır" denilen açıklamada, şu ifadelere de yer verildi:

"Kavgalarındaki yiğitlikleriyle onur ve gurur duyduğumuz bu kahramanların teslim ettiği bayrağı zafere taşımak anılarına ve 8 Mart ruhuna yakışan tek yoldur. Dolayısıyla gün Seveler'in, Deryalar'ın, Taybet Analar'ın intikamlarını alma günüdür. Bunun dışında ve altında bir duruş ne dönemin ne de böylesi kahramanlar açığa çıkaran bir halkın ve kadınların duruşlarına layık olan bir tutumdur. YJA STAR güçleri olarak biz böyle bir kararlılıkla yeni dönem görevlerine yöneleceğimizin ve bu kahramanlarımızın intikamlarını alarak zaferi garantileyeceğimizin sözünü veriyoruz. Bu anlamda başta Kürdistan halkı ve kadınları olmak üzere kendine insanım diyen tüm halkları, yine 8 Mart'ın coşkusunu, heyecanını ve mücadele iradesini hisseden tüm kadınları yaşanan özgürlük direnişleriyle ortaklaşmaya, bir olmaya çağırıyoruz. Kadınlar ve gençlerimiz artık farklı bir yaşam tercihlerinin olmadığının bilincinde olarak yönlerini direniş mevzilerine, dağlara dönmeli; kadınların ve halkların baharlaşmasına güç katmalıdırlar."

'KADININ KARŞISINDA HİÇBİR GERİLİK YER BULAMAYACAK'

YJA Star, açıklamasının sonunda da şu mesajları verdi: "Tüm kadın özgürlük mücadelesi kahramanlarını minnetle anıyor, YPS-JIN direnişçileri başta olmak üzere dört parça Kürdistan’da direnen YPJ, HPJ, YJŞ savaşçılarının ve tüm dünyada direnen kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü kutluyoruz. Zaferle yani Önderlik özgürlüğü ile taçlanacak yeni 8 Martlar'a ulaşacağımız inancıyla yeni mücadele döneminde başarılar diliyoruz. Kendi farkına varan ve varlığının savunan kadının karşısında hiçbir gerilik kendisine yer bulamayacaktır."