Agirî: MKM, Kürt kültürünün akademisidir
MKM ve ona bağlı kurumlarda çalışarak Kürt kültürü ile büyüyen Rênçber Agirî, MKM’nin aslında Kürt kültürünün akademisi olduğunu söyledi.
MKM ve ona bağlı kurumlarda çalışarak Kürt kültürü ile büyüyen Rênçber Agirî, MKM’nin aslında Kürt kültürünün akademisi olduğunu söyledi.
Kürt kültürü ve sanatı her ne kadar baskılanmış olsa da gelişmeye ve yeni tekniklerle varlığını korumaya devam ediyor. Özellikle son yıllarda gençlerin bu alana ilgileri, geleneksel Kürt kültürünü ilerletme çabalarını görüyoruz. Rênçber Agirî de bu gençlerden biri. Agirî, daha küçük yaşlarda dengbêjlikle tanışmış ve Kürt kültürünü yaşatmak için emek vermeye başlamış.
Agirî’nin (Ağrı) Panos (Patnos) ilçesine bağlı bir köyde doğan Agirî, 15 yaşına kadar da yurtsever olan ailesiyle yaşamış. Sonrasında İstanbul’a geçen Agirî, burada Mezopotamya Kültür Merkezi’nde (MKM) profesyonel anlamda müzik çalışmalarına başlamış. Agirî, MKM’de müzik çalışmalarına başlamasının temel nedenlerinin başında bu alanı özümseyerek devam etmesinin etkisinin olduğunu söyledi.
ÇOCUKLUKTAN BAŞLAYAN SERÜVEN
Agirî, profesyonel olarak müzik çalışmaları sürecini şöyle özetledi: “MKM’de 2008’de kursiyer olarak başladım. Bağlamayı o zaman tanıdım ve hemen eğitimine başladım. Müziğin ne olduğu, tarih ve günümüzle ilişkisini, bu alanın teorik zeminini daha iyi kavrayabilmek için MKM’de başlamam gerektiğini düşündüm. 2015’te de Amed’e geçtim. Aram Tigran Müzik Akademisi’nden eğitimime devam ettim. Bu akademide bir yılımızı geçirdikten sonra belediyeye atanan kayyumlar marifetiyle bulunduğumuz kurum da kapandı. Sonrasında bizler, kendi çabalarımızla MA Müzik Akademisi’ni kurduk ve çalışmalarımıza burada devam ettik. Burada da hem eğitim veriyorduk hem de alıyorduk. 3-4 yıl sonra MA Müzik Akademisi’nden mezun oldum. Şimdi MKM çatısı altında çalışmalarını sürdüren Dicle & Fırat Kültür Sanat Derneği’nde müzik çalışmalarıma devam ediyorum.”
AMATÖRLÜK DOĞAL OLMANIN KENDİSİDİR
Müziğe olan alakasını Serhatlı olmasına ve bu topraklarda her aileden mutlaka birkaç kişinin stranlar söylemesine bağlayan Agirî, “Bizim ailede de annem sürekli stranlar söylüyordu. Annem, bize gelen dengbêjlerin kilamlarını kasetlere doldurup bizlere dinletirdi. Yine geceleri masallar anlatılarak büyüdük. O yüzden de çocukluk dönemimin bu anlamda güçlü geçmesi, müzik ve Kürt kültürüne olan ilgimin artmasını sağladı. Ayrıca tamamen annemin çabalarıyla gelişti diyebilirim. Tabi o dönemlerimizi ‘amatör’ olarak nitelendirilir, ancak bence doğal olan bir süreçtir. Amatör olmaktan ziyade, doğanın getirileri ile naturel bir müzik anlayışı olduğunu söylemekte fayda var” diye konuştu.
MKM, KÜRT KÜLTÜRÜNÜN AKADEMİSİDİR
Agirî, çalışma yürüttüğü kurumların rolüne ilişkin de şunları paylaştı: “Bu kurumların temel amacı, toplum içerisinde olmaktır. Yine kaybolmaya yüz tutmuş bir kültürü ve değerlerini korumak ve onu gelecek nesillere aktarmaktır. MKM ve onun diğer kolları, Kürtlerin asimile edilmeye çalışılan edebiyatını, müziğini, folklorunu ve diğer eserlerini korumak ve geliştirmek temelindeydi. Örneğin, Kürdistan’da çocukların oyunlarını Türkçeleştiren bir sistem ile karşı karşıyaydık. Türkçeye çevrilmiş veya kaybolmuş eserleri tekrar Kürt toplumuna kazandırmak MKM ve benzeri kurumların asıl çalışmaları oldu. Çünkü toplum, kendisine ait olan bir değeri kırsal alanlardan koruyabilirken, şehir yaşamında bunu yapmak da bizim görevimizdir. MKM, aslında Kürt kültürünün akademisidir.”
HER ŞARKININ BİR HİKAYESİ VAR
Kendisinin de Kürt kültürünün gelişmesi için elinden geleni yapmaya çalıştığını ifade eden Rênçber Agirî, şöyle konuştu: “Önceleri de şarkı söylememe rağmen, söylediğim şarkının içeriğine dair bir bilgim yoktu. MKM’de başladıktan sonra söylediğim her şarkının ve yaptığım her işin içeriğine, yöresine ve geçmişine ilişkin bilgi sahibi olmaya başladım. Akademi, aslında bir eserin veya enstrümanın zerrelerine kadar sizi bilgi sahibi yapıyor. Örneğin bir şarkıyı hangi bölgeye, nasıl bir gırtlağa, folklorik geçmişine ve diğer özelliklerine kadar bilgi edinerek seslendirmiş oluyorsunuz. Bunları bilmek için eğitim almak kaçınılmaz oluyor. Bu eğitimin içerisine de, enstrümanları tanımak, denbêjleri bilmek, şiveye ve sözlerdeki derinliğe vakıf olmak yatıyor. Kültür alanı ile çalışıyorsanız her şeyini bilmeniz lazım.”