Avrupa Kürt Kültür ve Sanat Hareketi 7’nci konferansını gerçekleştirdi
Avrupa Kürt Kültür ve Sanat Hareketi'nin 7’nci konferansı "Soykırım ve İşgale Karşı Kültürel Direnişi Büyütelim şiarıyla düzenlendi.
Avrupa Kürt Kültür ve Sanat Hareketi'nin 7’nci konferansı "Soykırım ve İşgale Karşı Kültürel Direnişi Büyütelim şiarıyla düzenlendi.
Avrupa Kürt Kültür ve Sanat Hareketi 7’nci konferansını 8-10 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirdi. “Soykırım ve İşgale Karşı Kültürel Direnişi Büyütelim” şiarıyla düzenlenen konferansa, Avrupa’nın dört bir yanından ve İskandinavya’dan olmak üzere 100 delege ile birlikte davetli sanatçılar da katıldı.
Kültür ve sanat alanı şehitleri olan Hozan Mizgîn, Sefkan, Serhat, Halil Dağ, Delîla, Mazdek Ararat başta olmak üzere tüm özgürlük mücadelesi şehitleri anısına saygı duruşuyla başlayan konferans, divan seçimi ve gündemlerin belirlenmesiyle sürdü. Kürdistan ve dünyadaki siyasi gelişmelerin de değerlendirilmesinin ardından, alanların faaliyet raporlarının okunmasıyla devam edildi. Ardından ise tartışmalara başlandı.
Özellikle son iki yıl içerisinde yürütülen tüm kültürel ve sanatsal etkinlikler, festivaller, geceler, konserler, kurslar ayrı ayrı değerlendirilirken, hem ortaya çıkan eksiklikler, hem de çözüm yöntemleri üzerine geniş tartışmalar yürütüldü. Her sanat branşındaki eser ve üretimlerin ele alındığı, yine bu ürünlerin topluma taşıma biçimleri, halkın gösterdiği ilgi de ele alınan konular arasındaydı.
DİRENİŞİ BÜYÜTELİM'
Konferansa ve sonuçlarına ilişkin ise şu açıklama yapıldı.
"Avrupa Demokratik Kürt Kültür-Sanat Hareketi olarak gerçekleştirdiğimiz konferansımız başarıyla tamamlanmıştır. 8-10 Nisan tarihleri arasında, 'Soykırım ve İşgale Karşı Kültürel Direnişi Büyütelim' şiarıyla düzenlenen konferansımıza, Avrupa’nın dört bir yanından ve İskandinavya’dan olmak üzere 100 delege ve davetli sanatçılar da katılmıştır. Önemli bir tartışma, eleştiri ve özeleştiri düzeyinin ortaya çıktığı konferansımız, faşist işgalci güçler ve işbirlikçilerinin, Kürdistan Özgürlük Hareketini imha ve tasfiye etmek için yürüttüğü topyekûn savaşa karşı direnişin büyütüldüğü bir dönemde gerçekleşmiştir. Konferansımız, direniş hamlemizi kültür alanında da tamamlamayı ve güçlendirmeyi hedeflemiştir.
Avrupa’da kültür, sanat ve edebiyat çalışmalarımızı doğru analiz edebilmek için konferansımızın kendisine yönelttiği ve cevabını aradığı sorular ise şunlar olmuştur:
'Toplumumuzun sanatı veya sanatsızlığı ne düzeydedir? Sanattan uzaklaştırılmışlık, egemen ulusun sanatının özümsetilmesi, kendi sanatımızın özünden boşaltılarak sömürgeciliğin hizmetine koşturulması nasıl olmuştur? Sanatta sömürgecilik nedir? Buna karşı nasıl konulur? Devrimci sanata nasıl bir yönelim olmalıdır? Sanatçı kendini bireysel tutkular içinde tüketen biri olabilir mi? Özgürlüğe çağırmayan bir sanat, nasıl devrimci bir sanat olabilir?'
'TOPLUMA RUH VE MORAL KAZANDIRMAK TEMEL SORUMLULUKTUR'
Bu sorular temelinde yürüttüğümüz sorgulamanın sonucunda öne çıkan hususlardan bazıları şunlardır.
Kapitalist modernitenin merkez üssünde, farklı ideolojilerin ve farklı yaşam biçimlerinin etkisi altındayız. Toplumculuğa, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar bir saldırı vardır. Bu temelde, toplumun ahlaki ve komünal değerlerini parçalayan ve buna karşı bencilliği körükleyen kapitalizm gerçeğine karşı 'toplumsallık, sanatın varlık sebebidir, bencillik ise sanat ve sanatçının ölümüdür' şiarıyla her türden bencillik mahkum edilmiştir. Kapitalist sistemin insanda ve toplumda yarattığı duygusal körelmeyi yavaşlatacak, hatta durduracak alan kültür ve sanat çalışmalarıdır. Bu bağlamda da, bireye ve topluma ruh ve moral kazandırmak en temel sorumluluğumuzdur.
Sanat da ahlak gibi harç görevi görür; toplumu etrafında toplar, birliğini sağlar. Fikir ve ideolojisiyle toplumda birlik ruhunu geliştirir. Sanatçıda ortaya çıkan duygu ve düşünceler, aynı zamanda toplumun duygu ve düşüncelerinin yansımasıdır. Sanatçının yaşamı kendine göre değil, içinde yaşadığı toplumun ve halkın ölçülerine göre olmalıdır.
'KADIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ ESAS ALMADAN SANAT GELİŞMEZ'
Kültür ve sanat çizgimiz de, demokratik ve komünal değerler temelinde, her türden faşizme, iktidarcılığa ve milliyetçiliğe karşıdır. Bütün sanatsal eylem ve faaliyetlerinde demokratik toplum inşasını esas almakta ve kadın özgürlük çizgisini geliştirmeyi hedeflemektedir.
Kadının öncülüğünü görmeden ve kadın özgürlüğünü esas almadan yapılan kültür ve sanat çalışmaları hep eksik kalacaktır. Bundan dolayı, tüm alanlarımızda kadın bakış açısıyla çalışmalarımızı yürütmeyi esas almamız gerekir.
'TAKLİTÇİ DEĞİL KENDİMİZ OLMALIYIZ'
Derinlemesine baktığımızda, yaşam felsefemizin büyük ölçüde başka ideolojilerin ve başka yaşam biçimlerinin etkisi altında olduğunu hemen görürüz. Bizi bu kadar donuklaştıran, tekrara düşüren, heyecansız, gerilimli kılan, bu yönüyle de kültür sanat alanı emekçileri olarak görev ve sorumluluklarımızı yapmaktan uzaklaştıran esas olarak bu dışsal etkilerdir.
unun sonucu olarak, taklitçiliğin ve dıştan etkilenmenin arttığını görmemiz gerekir. Bir yandan kendini bu kadar beğenme, ama diğer taraftan da dıştan etkilenme ve dışarıyı beğenme, onlar gibi olmak istemek, kendini inkâr etmek ve kendinden kaçmak anlamına gelmektedir. O halde ne bireyci-bencil ve bu düzeyde kendini beğenen olabiliriz, ne de kendimizi küçük görüp başkalarını taklit edebiliriz. Kendimiz olmalıyız. Kendi gücümüzle iş yapmalı ve öz gücümüze güvenmeliyiz. Sanatı-sanat üretimini kalıcı kılmamız da bununla bağlantılıdır.
'KOLEKTİF EMEĞİN ÜRÜNLERİ BİREYSELLEŞTİRİLMEMELİ'
Kolektif emeğin ürünü olarak yaratılmış değerleri, parça parça etmeye, bireylere mal etmeye ve özel mülkiyet haline getirmeye çalışılması konferansımızın gündemine aldığı konular arasında yer almıştır. Ve bu pratiğin sonucu, niyetten bağımsız olarak, 'bu kişi yapmış, şu
kişi yapmış' denilerek; 'Hareket yok, Önderlik yok, Şehitler yok' denilmektedir. Özgürlük Hareketi adına komünal ne varsa hepsi kişilere mal edilmeye, paylaştırılmaya çalışılmakta ve onun üzerinden de isim yapılmaya çalışılmaktadır. Konferansımız, bu tutum ve yaklaşımlardan uzak durulması gerektiği kararlaşmasına ulaşmıştır.
'KÜRT MÜZİĞİ VE GOVENDİ KORUNMALI'
Kendi çalışmasını daha çok gösteri temelli ele alan bir durum yaşanmaktadır. Oysa gösteri toplumunda yaratıcılık yoktur ve taklit vardır. Bu durum ise bireyi ve toplumu biçimsizleştirmektir. Starlaşma egosu ile gösteri toplumuna dahil olma sorunu alanımızda devam etmektedir. Müzik alanı adeta bir sermaye alanına dönüştürülmektedir.
Kürt otantik müziğini özünden çıkaran, ‘güncellik ve yenilenme’ adı altında Kürt kültür ve sanat değerleri maddi çıkar aracı haline getirilmektedir. Bu da kapitalizmin temel ayaklarından biri olan endüstriyalizme hizmet etmektedir. Toplumun geleneksel sosyal aktivitelerinden olan düğünlerde de bu maddi yaklaşım öne çıkmaktadır. Bunun sonucu olarak da, Kürt müziği ve govendi hem fakirleşmekte hem de biçimsizleşmektedir. Her sanatçı arkadaşımız, katıldığı her etkinlikte müziğinin, ritminin ve dansının korunmasına azami dikkat etmelidir.
Konferansımız bir düzeltme ve yeniden yapılanma konferansı rolünü oynayabilmesi için sorunlarımızı güçlü bir şekilde gündeme alıp tartışmıştır. Kürdistan’da sanatta yeni ekoller ve akımlar yaratacak kadar etkili bir yaratım için gerekli olanın duygu ve düşünce bağımsızlığını yakalamak olduğunu asla unutmamak gerekir. Tarihte de bunun böyle yaratıldığını bilmek durumundayız. Bu ilke ile hareket edildiğinde diğer tüm sorunların çok basit gerekçelerden ibaret olduğu da kendiliğinden ortaya çıkacaktır.
Bu netleşme sağlandıktan sonra sanatın yeniden üretimi için gerekli olan diğer konularda da kendimize ait bir tarzı yakalayacağımız görülecektir. Bu netleşme süreci ile sanat felsefesi, estetik ve sanat, sanat ve teknik, sanat ve ahlak, sanat ve örgütleme, kısaca yeni bir sanatçı ve sanat kimliğinin oluşması için daha bir çok konuda zengin tartışma ve yeni ilkeler yaratacağımız ve tüm bunlar ile unutulmaz sanat eserlerine ulaşacağız. O zaman sorunları çözmek zor değildir. Mücadele etmek için güç az değildir. Tabi mücadele kolay bir iş değildir; örgüt istiyor, bilinç istiyor, çaba istiyor, öncülük istiyor, risk üstlenmek istiyor ve bunlar kendiliğinden olmuyor. Bunu başaracağımızın inancı ve umudunu taşıdığımızı belirtiyor ve başarmaktan başka şansımızın olmadığını da belirtmek istiyoruz.
Bu temelde de Konferansımızın tüm kültür-sanat çalışanlarına ve halkımıza kutlu olsun diyoruz.
İLKE VE KARARLARDAN BAZILARI
Önümüzdeki dönem çalışmalarında esas alacağımız ilkeler ve alınan kararlardan bazıları ise şunlardır:
*Önder APO'nun özgürlüğünü, Kürt halkının ve bütün özgürlükçü halkların onur mücadelesinin temel hedefi olarak kabul eder ve bunun için aktif mücadele verir.
*Kültür ve sanat çalışmalarımızı, Kürt kültürü üzerindeki soykırım ve asimilasyonu karşı için kendini her alanda örgütler.
*Kültür ve sanat çizgimiz, Kürt kültürünü, yaşayan otantik değerlerimizi ve bunların özünü korur. Bu kültürel ve tarihsel değerlerimizin bütün sanat disiplinlerinde ele alınmaları için mücadele eder. Özel olarak Alevi, Yaresan ve Êzidî kültürü gibi kültürleri konu edinir ve bunlar üzerine çalışma yürütür. Yine eylem ve faaliyetlerinde Kürtçenin bütün lehçelerini kullanır.
*Irkçı, liberal, elitist, devletçi ve iktidarcı anlayışlara karşı alternatif sistemimiz olan demokratik konfederalizmin inşası için mücadele eder. Komünal kültür ve sanat çizgisini esas alır.
*Kültür ve sanat çizgimiz, kadın özgürlüğü önünde engel olan erkek iktidar sistemine ve sermayeci, cinsiyetçi anlayışlara karşı mücadeleyi esas alır.
*Kapitalist modernitenin kolektif üretimi engelleyen bencil yaklaşımlarına, her türlü popülizm ve liberalizme, insanları bir meta gibi pazarlayan yaklaşımlara karşı kültür ve sanat çizgisinde komünal ve demokratik mücadeleyi geliştirir.
*Kültür ve sanat çizgimiz, bencilliği sanatın gelişmesi ve yaratılmasının önündeki en temel engel olarak kabul eder.
*Kültür ve sanat hareketimiz, temelini doğal toplumdan alan inanç gurupları, etnik bileşenler ve bütün kültürel kimlikleri kendilerini tam ifade edebilmeleri için onları teşvik eder ve gelişimleri için imkan verir.
*Kültür ve sanat çizgimiz, gençler üzerinde her türden ruhsal bozulma, özünden boşaltma, tarihsel ve toplumsal değerlerine yabancılaştırma saldırılarına karşı mücadele eder.
*Kürt müziğinin öz değerlerini, zenginliğini korumak için çeşitli eğitimler ve akademik kamplar örgütler.
*Kürt Tiyatrosunun Avrupa’da yeniden yapılandırılması için atölye çalışmaları yapar.
*Kürdistan’da ve Avrupa’daki Kürt Tiyatro gruplarının oyunlarının daha fazla izleyiciye ulaşması için yürüttüğü çalışmaları süreklileştirir.
*Sinemanın, toplumun yaşam ve kültürel şekillenmesindeki etkisinin giderek arttığı, bu temelde Kürt sinemasının gelişmesi için yaygın şekilde sinema kolektifleri oluşturmayı hedefler.
*Avrupa’da düzenlediğimiz Kürt Film Festivalleri ve film günlerinin nitelik ve nicelik olarak büyütülmesi ve yaygınlaştırılması için özgün planlamalara gider.*Kürt govendinin ve ritimlerinin uluslararası festival ve etkinliklere katılması için özgün çalışma yürütülür.
*Enternasyonalist, devrimci, demokrat sanatçılarla ilişkilerimizi güçlendirerek, ortak kültür sanat etkinlikleri geliştirilir.
*Tüm çalışma alanlarında ve dallarında arşivlerin korunması için birimler oluşturulur. Arşivler, yazılı ve görsel materyallere dönüştürülür.
*Kevana Zerîn çalışmalarının geliştirilmesi için alınan kararlar hayata geçirilir."