Baskılara ve karanlığa seslendi: Welatê me Kurdistan e

Ne dayatılan baskılar ne de görmeyen gözleri mücadelesine engel olabilen Rêncber Ezîz, sesiyle bağrından çıktığı toplumun vicdanı olmayı başardı.

Her halk ünlüleriyle tanınır ve halkların tarihi bu ünlülerin öncülüğünde yazılır. Geçmişten günümüze dengbêjler ve ozanlar, kilamları ile Kürt halkının acısını, hasretini, aşkını ve mücadelesini dile getirmiştir.

Rêncber Ezîz de bu ozanlardan biridir.

Rêncber Ezîz, 1955 yılında Çewlîg’in (Bingöl) Wusfan (Akpınar) köyünde dünyaya geldi. Resmi kayıtlarda adı Mehmet Hanefi Berdibek diye geçen Rêncber Ezîz, henüz bir yaşındayken salgın bir hastalığa yakalanır ve bu hastalıktan dolayı kör olur. Bu olaydan sonra aile, evlerini köyden Bingöl merkeze taşır.

Ailesi 1968'de Rênçber'i hafız olması için Kuran kursuna gönderir. Rêncber Ezîz bir taraftan Kuran kursuna gider, bir taraftan da elinde tamburu ile arkadaşlarına şarkılar söyler.

1971 yılında Bingöl'de yaşanan depremde Rêncber Ezîz'in annesi yaşamını yitirir. Deprem sırasında kardeşi ile dışarıda olan Ezîz, annesinin ölümü ile büyük bir üzüntü yaşar.

1972 yılında İstanbul’a giderek Mevlidhane Okulu’nda okumaya başlar. İstanbul'da Görme Engelliler Cemiyeti’nde okuma-yazmayı öğrenip müzikle tanışır. Tambur çalmaya devam eden Ezîz, kısa bir sürede sahneye çıkar.

ŞARKILARIYLA KÜRDİSTAN’A AŞKINI DİLE GETİRİR

1975 ve 1980 yılları Kuzey Kürdistan'daki Kürtler için en zor yıllardır. Bir yanda Kürt parti ve örgütlerinin oluşumu, diğer yanda Türk devletinin saldırıları ve Kürt inkarı sürüyordu. Rêncber Ezîz, bu politik atmosferde konserlere katılır ve gittiği her yerde siyasi meselelere dikkat çeker. 1972 askeri darbesinin atmosferi de Ezîz'in konserler vermeye başladığı 1970'lerde etkili olur. O yıllarda Aşık Mahsuni gibi ozanların solcu gençler üzerinde büyük bir etkisi vardır.  Aşık Mahsuni ve Aşık İhsani gibi ozanlardan etkilenen Ezîz, konserlerinde Selda Bağcan gibi sanatçıların  şarkılarını da seslendirir. Ancak tüm bu şarkıcıların aynı zamanda modernizm-pozitivizmin etkisinde oldukları da bilinmektedir.

Klasik ozanlık tarzından çıkan Ezîz, Kürt halkının toplumsal konularına ve ulusal meseleleri yönelir, kendi ana dilinde (Kirmanckî) ozanlık yapar.  Ezîz artık kilamlarında Kürdistan'ın acısını, derdini ve ülke aşkını anlatır.

KENDİ HALKININ İÇİNDE BİR OZAN

İstanbul'dan Bingöl'e dönen Ezîz, devrimci derneklere katılır. Askeri darbeyle sesi kısılan Kürt hareketinin etkisi, 1974-75 yıllarında yavaş yavaş yeniden etkin olmaya başlar. Bingöl'de bir tarafta devrimci dernekler diğer tarafta ise faşistler örgütlenir. Bu ortamda Ezîz de örgüt toplantılarına katılır.

Kürdistan'ın 4 parçasındaki işgale dikkat çeken Ezîz, 'eşitlik', 'kardeşlik', 'Kürt ulusu' üzerine kilamlar söylemeye başlar. Adı artık Rêncber Ezîz olur.

Rêncber Ezîz, yüreğindeki Kürdistan sevgisini, özlemini ve duygularını şu dizelerle dile getirir:

Welatê me Kurdistan e

Cih û meskenê me Kurdan e

Welat ji me re ruh û can e

Kurd hemû bira ne

Cih û meskenê me Kurdan e

Temam bax û bostan e

Welat gul e gulistan e

Kurd hemû bira ne.

Yüreğindeki Kürdistan aşkı her zaman gözünün nuru olur. Karanlıklar ülke sevgisine ve özlemine engel olmaz. En büyük acısı, sömürgeciliğin Kürdistan topraklarında hakim olmasıdır.

ALMANYA'YA GÖÇ EDER

1980'lerdeki askeri darbeden önce Türk devletinin Kürdistan'daki şiddeti artmaya devam eder. Bu, her Kürt gibi Ezîz'i de olumsuz etkiler ve 1978'de Almanya'ya taşınmak zorunda kalır. Bu yıllarda sürgündeki insanların aileleriyle birlikte doldurulmuş kasetler aracılığıyla birbirlerine bilgi gönderdiği biliniyor. Özlemlerini ancak bu şekilde ifade ederlerdi.

ÖLÜMÜNÜN ÜZERİNDEN 34 YIL GEÇTİ

Ezîz'in Almanya'daki günleri, düşünmek ve yeni şarkılar yapmakla geçer. 12 Eylül cuntasına  ve Halepçe katliamına şarkıları ile direnir. Halepçe'deki katliama ilişkin "Way way nînna" adlı bir şarkı da yazdı.

Hesreta Azadî (Özgürlüğe Özlem) adlı kaseti ile de Kürt halkının özlemini dile getiren Ezîz, artık halkın sesi olmayı başarır.

Kürt ozan ve devrimci Rêncber Ezîz, 1988 yılında Almanya'nın Hannover kentinde yaşamını yitirir.

Ardında pek çok eser bırakan Ezîz'in ölümünün üzerinden 34 yıl geçti.

Kabul etmek gerekir ki Ezîz,  tarihsel ve toplumsal rolü, olabilecek en iyi şekilde oynamıştır. Kendi sesiyle topluma ses ve nefes vermiştir. Yaşananların ona çizdiği rota, kaderci olmayan bir dirençle yaşam bulmuştur. Ama bir insanın  toplumun gözü, görme yeteneği olabilmesi, her görenin yapabileceği bir iş değilken Rêncber Ezîz, bağrından çıktığı toplumun her alanının gözü, vicdanı, aksiyoneri olmayı başarmıştır.

Ardından 34 yıl geçmesine rağmen hala Kürt halkının kalbinde yaşıyor.