Başurê Kürdistan’dan, Rojhilat’a, Bakur’dan, Rojava’ya on yıllar, yüz yıllar boyu süren kavganın şairiydi. İran’da yiğit Kürt kızı Şirin Elemhuli ve arkadaşları darağacına götürülürken onlardan önce Şêrko Bêkes’in yüreği konmuştu o darağacına.
Şiirleri, doğa, direniş, rüzgarın, özgürlüğün, umut ve başkaldırı kokan büyük şair Şêrko Bêkes altı yıl önce büyük bir külliye bırakarak aramızdan ayrıldı. Belki bu dünyadan ayrıldı, ama geçip gitmedi. Çünkü o tüm Kürtlerin gönlünde şiiri, mücadelesi, ülkesine bağlılığı, ülkesinin özgürlüğü için çarpan yüreği taht kurdu. O yüzden göçüp gitmedi Kürtlerin yüreğinde en büyük şair olarak yaşamaya devam ediyor. Yurtseverliği ve ülkeye bağlılığı ile milyonların gönlünde taht kuran büyük şairin en büyük dostlarından biri de KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık’tı.
Şêrko Bêkes’ın vefatının altıncı yılında özlem ve hasretle anan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, dostlukları yoldaşlıkları, arkadaşlıklarına ilişkin sorularımızı yanıtlarken bizimki dostluktan öte bir dava adamlığı yoldaşlığıydı dedi.
Şêrko Bêkes ile ne zaman, nasıl ve nerede tanıştınız?
Kürt halkının ve insanlığın büyük şairi olan Şêrko Bêkes’i vefatının yıl dönümünde minnet ve saygıyla anıyorum. Hem bir dost olarak hem de Kürt halkına ve insanlığa yaptığı hizmetten dolayı hiçbir zaman unutmayacağım. Büyük şairin özlemlerini hep kendi özlemlerim olarak göreceğim. Bir dost olarak onu her zaman Kürt halkına anlatacağım. Sadece şair değildi; aynı zamanda bir ilke insanıydı. Özgür ruhlu bir kişilikti. Zaten özgür ruhlu bir kişilik olduğu için büyük şair olabilmişti.
Değerli dostum Şêrko Bêkes ile 1994 yılında Süleymaniye’de tanıştım. YNK ile iyi ilişkilerimiz vardı. YNK ile ilişkilerimizden dolayı dışilişki sorumlusu Mamoste Çeto ile sık ilişkilerimiz oluyordu. Mamoste Çeto ile Şêrko Bêkes’in şairliğinin büyüklüğü üzerinde tartıştığımız bir gün Mamoste Çeto’dan beni Şêrko Bêkes’le tanıştırmasını istedim. Bunun üzerine ev ortamında bir akşam yemeğinde tanıştık. Böyle büyük bir şairle tanışmak beni hem sevindirdi hem de onurlandırdı. Bir Yunanlı filozofun dediği gibi türküler ve şiirler yapanların gücü her zaman yasa yapıcıların gücünden büyüktür. Bir toplum en başta da edebiyatçıları ve sanatçıları ile toplum olur. Toplumsal değerlerin ve yaşamın kalitesini belirlemede edebiyatçıların ve sanatçıların rolü çok önemlidir. Bu açıdan Şêrko Bêkes tanışmadan önce de benim için büyüktü, tanıdıktan sonra da bu büyüklüğünü tüm özellikleriyle gördüm. Tabi ki PKK sadece bir siyasal hareket değildir. Toplumu köklü değişikliklere uğratan bir harekettir. Bu açıdan tüm Kürt edebiyatının ve sanatçılarının ilgi odağı olduğu gibi Şêrko Bêkes’in de takip ettiği bir hareket olmuştu PKK. Bu açıdan daha ilk tanışmada toplumu değiştirme ve geleceği yaratma duygularımızın yakınlığı ve ortaklığı nedeniyle çok iyi bir sohbet yapmıştık.
Büyük şair ile dostluğunuz hangi değerler üzerinden ve nasıl gelişti?
Tarih boyu edebiyatçılar ve sanatçılar toplumun ilk devrimcileri olmuşlardır. Toplumsal ve siyasal devrimler edebiyat ve sanattaki gelişmeler temelinde gelişmiştir. Kültürel soykırım altında olan Kürtler gibi halklar açısından ise ideolojik, siyasal ve toplumsal mücadeleler devrimci çıkışlarda bu rolü oynarlar ve sanatın gelişmesine zemin sunarlar. Ancak şu bir gerçek ki, edebiyatçılar ve sanatçılarla toplumsal ve siyasal devrim yapmak isteyenler farklı biçimde de olsa toplumu değiştirme gibi benzer işleri yapmaktadırlar. Yeni toplumsal yaşam hedefiyle yoğunlaşırlar ve mücadele ederler.
Edebiyat ve sanat da gerçek anlamda eski ile yeninin mücadelesi ortamında ortaya çıkar ve gelişirler. Zaten bütün toplumlarda edebiyat ve sanat da toplumdaki dinamizmin yansıtıcılarıdırlar. Bir yönüyle sanatçılar da edebiyatçılar da toplumun yaşadığı dinamizme iyi ve güzel doğrultusunda ebelik yaptıranlardır. Edebiyat ve sanatın iyi ve güzel arayışçılığı, hatta iyi ve güzellik yapıcıları olduğu bilinmektedir. Önder Apo gibi büyük bir devrimcinin Kürdistan toplumuna iyi ve güzel yaşam doğrultusunda köklü değişim yaratma çabası bizim dostluğumuzu geliştiren ortak duygular ve değerler olmuştur. Şêrko Bêkes özlemlerinin, hayallerinin, amaçlarının ve istemlerinin en iyi biçimde Önder Apo ve PKK’nin yürüttüğü mücadele ile sağlanacağını gördüğü için bu ilişki gelişti. Bu açıdan bu ilişkinin çimentosu çok güçlüydü. İyi ve güzel duygularla güçlenen bir ilişkiydi. Önder Apo ve PKK’nin yarattığı dünyada kendi duygularını buluyordu. Bu ilişki onu moralli kılıyordu. Çünkü şairliğini ve yoğunlaşmasını en iyi anlamlandıracak duygu, düşünce ve mücadeleyi Önder Apo’nun önderlik ettiği mücadelede görüyordu. Önder Apo’nun kadın özgürlüğüne verdiği değer de onu heyecanlandırıyordu.
Şairlerin dünyaları geniştir. Onları bir kalıba sığdırmak zordur. Kültür ve sanat toplumsaldır. Bireysel kültür ve sanat olmaz. Aileci, parçacı sanat ve edebiyat olmaz. Bu açıdan Şêrko Bêkes tüm Kürt halkını, tüm insanlığı beynine ve yüreğine sığdırmıştı. Önder Apo’nun sadece Bakur Kürdistan'ı değil, hatta tüm Kürdistan halkını değil, Ortadoğu halklarını etkilemesini de önemli görüyordu. Şêrko Bêkes duygularının tüm Kürdistan'da paylaşılmasını arzuluyordu. Önder Apo’nun Kürtlerin duygularını birleştiren, darlıktan çıkaran duygu, düşünce ve çabalarını da takdir ediyordu. Dolayısıyla dostluğumuzu güçlendiren çok önemli etkenler vardı. Kuşkusuz devrimci mücadelemizin sanat ve edebiyata büyük açılımlar yaptıran toplumsal değişim ve bunun ortaya çıkardığı dinamizm de büyük şairi heyecanlandırıyordu.
Sanatçılar ve edebiyatçılar büyük arayışçılardır. Zaten tarihteki tüm yeni düşünce akımlarında ozanların belirleyici rolü vardır. Eleştiri güçleriyle toplumu durağanlığa sürükleyen her şeye karşı tutum almışlardır. Şêrko Bêkes arayışçılığını PKK’de bulmuştu.
Edebiyatçılar ve sanatçılar için ölüm; arayışçılığına yanıt olacak zemin ve zaman bulamamasıdır. Bu yönüyle Önder Apo ve PKK gerçeği onun arayışçılığına yanıt olacak yeni umutlara yöneltmişti. Çünkü Önder Apo’nun düşünceleri sürekli değişim arayışı, daha iyiyi ve güzeli hedefleyen bir karakterdedir.
İlişkimiz bu temelde geliştiği gibi kesintisiz bir şekilde de sürdü. Süleymaniye’ye her gittiğimde kendisiyle görüştüm. Süleymaniye’ye her gittiğimde programımda bu büyük şairle görüşmek de vardı. Benim için bir kutsal yeri ziyaret etme gibiydi. Sanatçılar ve edebiyatçılar zaten kutsal iş yapıyorlar. İnsanların ve toplumların manevi dünyalarını güçlendiriyorlar. Önder Apo sanat ve edebiyatı da din gibi metafizik olarak değerlendirdi. İnsanın doğasının maneviyatla donatılması çok önemlidir. Bu da insanın metafizik yanıdır.
Kürdistan gerçekliğinde zaman zaman partiler, hareketler arasında sorunlar yaşandı. Yaşanan bu durumlar ilişkinizi etkiledi mi?
Şêrko Bêkes’in YNK ile ilişkisi vardı. Duyarlı bir yurtsever Kürt olarak siyasal gelişmelere kayıtsız değildi. Bu nedenle Başurê Kürdistan’daki siyasal mücadelede tavrını YNK’den yana koymuştu. Bizi tanıştıran da YNK dış ilişki görevlilerinden Mamoste Çeto’ydu. YNK ile tarih boyu ilişkimiz iyi olmuştur. Ancak Başurê Kürdistan üzerinde birçok gücün siyasal mücadele yürütmesi siyasal partiler arasında sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Biz de bir dönem YNK ile ciddi sorunlar yaşadık. Bu durum Şêrko Bêkes ile ilişkilerimize de yansıdı. Şêrko Bêkes YNK’den yana tutum takındı. Biz bunu sorun yapmadık, anlayışla karşıladık. YNK ile ilişkilerimiz iyi olmasa da Şêrko Bêkes’le ilişkilerimiz sürdü. Şêrko Bêkes kısa sürede tutumunu değiştirdi. Hep bizi anlamaya çalışan bir yaklaşımı vardı. Bu nedenle ilişkilerimiz kısa bir aradan sonra daha da güçlendi. Şêrko Bêkes adil bir insandı. Başkalarının sözleriyle hareket edecek bir kişilik değildi. İyilik ve güzellik arayışı onu her zaman hakikatten yana tavır almasını sağlıyordu. Adaletsizliği ve haksızlığı kabul etmeyen bir kişiliğe sahipti. Bu da temel özelliğiydi. Bu yönüyle her zaman Kürt halkının en değerli aydınları içinde yerini alacaktır. Bu tavrıyla Kürt aydınlarına örnek olacaktır. Şêrko Bêkes için bireysel çıkar ve kaygı değil, toplumsal değerler önemliydi, toplumsal değerlerin güçlenmesi önemliydi. Eğer Kürtlerde hala toplumsal değerler güçlüyse bunda Şêrko Bêkes gibi edebiyatçı, sanatçı ve aydınların rolü çok önemlidir. Özellikle günümüzde kapitalist modernitenin yarattığı çıkar dünyasında Şêrko Bêkes gibi aydınların hep hakikatten yana tavır alma özellikleri daha da değerli hale gelmiştir.
Özcesi kısa süreli mesafeli yaklaşım hem onun için hem de bizim için bu ilişkileri daha iyi anlama ve değer verme süreci oldu. İlişkilerimiz bu süreçten daha da güçlenerek çıktı.
Büyük şair ile dostluğunuz pekiştikten sonra aranızdaki mektuplaşmalar, yazışmalar, birbirinize ses kayıtları göndererek hitap ettiğiniz çok anlatılıyor. Aranızdaki bu ilişkiyi sadece dostlukla açıklamak mümkün mü?
Büyük şair ile ilişkilerimiz hiç kesilmedi. Görüşemediğimizde de mektuplar yazdım. Bu mektuplarda çeşitli konularda görüşlerimizi ve duygularımızı ilettik. Kendisi de şiirlerini kendi sesinden gönderiyordu. Kitaplarını da imzalayıp göndermişti. Yaptığı çalışmalarının Özgürlük Hareketimiz tarafından bilinmesini istiyordu. İlişkimiz resmi ve protokol bir ilişki değildi. Kürt halkı ve insanlık için önemli değerler üzerinde şekillenmişti. Bu açıdan görüşmediğimiz ve yazışmadığımız zamanlarda da duygularımız ortaktı; birbirimizi anlıyorduk. Çalışmalarımızda bu duygular dikkate alınıyordu. Hastalanmadan önce Kandil’e gelmişti ve kendisiyle burada görüştük. Tartışmalarımız sonucu Şêrko Bêkes Başurlu şair, roman yazarı, edebiyatçı ve sanatçıları Kandil’e getirerek bir tanışma ve tartışma toplantısı yapma önerisi getirdi. Biz de kabul ettik. Ancak kısa süre sonra hastalandığı için bu planlamamızı gerçekleştiremedik.
Benim için üzüntü veren durum ise; hastalığının ilerlediği bir süreçte yazdığım mektubun eline ulaşmamasıydı. Mektup aileye ulaşmıştı. Kendisinin de eline ulaşsaydı ve yaşamanın son anlarında ortak duygularımızı daha yoğun yaşasaydık bu bizim için çok değerli olacaktı.
Vefatından sonra her zaman özgür basından büyük şairi sürekli hatırlatmasını, kişiliği ve sanatını yansıtmasını istedik. Kuşkusuz yansıtıldı, ama istediğimiz gibi yapılmadığını, bu nedenle basını eleştirdiğimiz de bilinmelidir. Güncel gelişmeler içinde bu değerlerimiz yeterince işlenmiyor. Halbuki kalıcı olan bu değerlerimizdir. Geleceğimizin kazanılmasında bu büyük insanlarımızın düşünce ve duyguları çok önemli rol oynayacaktır.
Şunu da vurgulamalıyım; Önder Apo da Şêrko Bêkes’e çok değer veriyordu. Her zaman selamlarını iletiyordu. Önder Apo’nun en önemli özelliklerinden biri de edebiyatçılara ve sanatçılara çok değer vermesidir. Sanatçıların bir toplumun yaşamı ve devrimci mücadelenin gelişmesi için önemini çok iyi biliyordu. Devrimin yarattığı değerler ancak edebiyat ve sanatla kalıcılaşabilirdi. Bu nedenle etkin üretim yapmaları için teşvik ediyordu. Önder Apo sanatçılar ve edebiyatçılar topluma hizmet ettiği gibi bizim mücadelemiz de sanatçılara yapılan büyük bir hizmettir, diyordu. Şêrko Bêkes’in Hareketimizle ilişkisi ve dostluğu bir de bu nedenle gelişip güçlenmişti.
Bizim ilişkimiz dostluktan öte bir ilişkiydi. Kendi yoğunlaşmamız ve çabalarımızla ortak bir amaç için çalışıyorduk. Büyük şair de biz de topluma yeni duygular kazandırma çabası içindeydik. Bu açıdan da duygularımızı karşılıklı güçlendiriyorduk. Dostluktan öte dava arkadaşlığı yürütüyorduk. Bu açıdan ilişkilerimiz süreklileşti, güçlenip büyüdü.
Şêrko Bêkes’in yurtseverlik ve özgürlük anlayışını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şêrko Bêkes’in yurtseverlik duyguları çok güçlüydü. Zaten büyük şair olmasını sağlayan da bu duygularıydı. Bilindiği gibi Başurê Kürdistan’da sanat ve edebiyatın en fazla geliştiği alan Süleymaniye merkezli Soran alanıdır. Zaten bu nedenle yurtseverlikleri ve siyasi bilinçleri güçlü olmuştur. İlk büyük Kürt ayaklanmaları bu alanda gerçekleşmiştir. Kürt isyanları sanat ve edebiyatı; sanat ve edebiyatta Kürt isyanlarını güçlendirmiştir. Sanat ve edebiyat ile özgürlük mücadeleleri arasında böyle bir doğru orantılı bağ vardır. Bunu en somut olarak Süleymaniye merkezli Soran alanında görebiliyoruz. Baban ve Mahmut Berzenci ayaklanması bunlara en somut örnektir.
Lozan görüşmeleri sırasında Musul ve Kerkük vilayetlerinin nereye bağlanacağı tartışması olduğunda ve Türkiye'nin ısrarla kendisine bağlanmasını dayattığı bu süreçte Süleymaniye merkezli Soran bölgesi biz ne Irak ne de Türkiye’ye bağlanmak istiyoruz, demiştir. Süryaniler de Türkiye'ye bağlanmak istemeyince Musul ve Kerkük Türkiye’ye bağlanmamıştır. Şêrko Bêkes böyle bir tarihsel toplumsal gerçeklik içinde şekillenmiştir. Sanatçılığı ve edebiyatçılığı, büyük yurtseverlik donanımı bu nedenledir. Zaten şiirlerinde ülke sevgisi ve özgürlük aşkı hemen kendini hissettirir. Özgürlük tutkusu ile isyancı kişiliği arasında bir bağ vardır. Bağımlılığı asla kabul etmeyecek bir kişiliğe sahiptir. Bağımsızlıkçı ve özgürlükçüdür. Bu nedenle her türlü işbirlikçilik onu öfkelendirirdi. Önder Apo ve PKK'nin en sevdiği yanı da buydu. Ortadoğu gibi dünya dengelerinin kurulduğu ve birçok gücün elinin bulunduğu coğrafyada bağımsız politika ve özgür duruş Şêrko Bêkes’i etkilemişti.
Yurtseverliği Soran bölgesi ya da Başurê Kürdistan’la sınırlı değildi. Tüm Kürdistan'daki özgürlük mücadelesi onu yakından ilgilendiriyordu. Demokratik ulusallık duygusu Şêrko Bêkes’te çok güçlüydü. Hem Kürt halkının duygu birliğini güçlendirme çabası içindeydi hem de Kürdistan’daki farklı etnik ve dinsel toplulukları da Kürdistan özgürlük mücadelesinin parçası olarak görüyordu. 20. yüzyıl başında Kürdistan'ı parçalayan siyasi anlayışları da bunun yarattığı sakat duyguları da meşru görmüyordu. O, duygularında ve şiirlerinde Kürdistan'ı birleştirmişti. Bu açıdan Bakurê Kürdistan’daki ulusal özgürlük mücadelesi Şêrko Bêkes’in de mücadelesiydi. Gerillalar onun için tüm Kürdistan halkının gerillasıydı. Şêrko Bêkes’in bu duyguları ulusal birliğin ve ulusal kongrenin gerçekleşmesi istemini de çok güçlü hale getirmişti. Bu yönlü her türlü çabaya destek veriyordu.
Özgürlük anlayışı sadece siyasal özgürlük değildi. Toplumsal özgürlük ve demokrasi de onun için çok önemliydi. Bu açıdan toplumsal sorularla yakından ilgileniyordu. Sadece Başurê Kürdistan’daki toplumsal sorunlar değil tüm Kürdistan'daki toplumsal sorunlar ilgi alanındaydı. Bu yönüyle de iyi takipçiydi ve eleştiriciydi. Zaten eleştirici yanı kimi çevrelerde rahatsızlık uyandırıyordu. Yurtseverlik; toplumsal özgürlük ve demokrasi ile tamamlanmıyorsa bunu doğru bir yurtseverlik olarak görmüyordu. Zaten toplumsal sorunlar, demokrasi ve özgürlükle ilgili duruşu ve tutumu onun nasıl bir yurtseverlik duygusuna sahip olduğunu da gözler önüne sermektedir.
Şêrko Bêkes büyük şair ama bunun yanında yer yer bir siyasetçi, bir özgürlük savaşçısı, bir büyük yurtsever, bir peşmerge olarak karşımıza çıkıyor. O yüzden Şêrko Bêkes’i sadece bir şair olarak değerlendirmek yeterli olur mu?
Şunu bir daha vurgulamalıyım ki, şairler ve ozanlar sadece şiir yazmaz, stran söylemezler. Tarihte toplumdaki ilk değişim ihtiyacını dillendirenler ve muhalifler ozanlar, şairler ve sanatçılar olmuştur. Edebiyatı, sanatı ve kültürü toplumsal sorunlarla ilgilenmekten ve siyasetten uzak tutmak isteyen kapitalist modernite anlayışıdır. Toplumu daha kolay yönetmek için bu zihniyet ve algı geliştirilmektedir. Sadece kapitalist modernistler ve bu modernite etkisinde olanlar sanatçıyla, edebiyatçıyla siyaseti ve toplumsal sorunları ayrı tutmaktadır. Bu arızi bir durumdur. Şairlerin ve ozanların tarihteki duruşlarından ayrıksı bir duruştur. Normal bir ülke, halk ve toplumda sanatçıyla siyaseti ve toplumsal mücadeleyi ayrı tutmak söz konusu olamayacağı gibi özgürlük ve demokrasi sorunu olan bir ülkede hiç ayrı tutulamaz. Aksine sanatçılar toplumu siyaset, özgürlük ve demokrasi mücadelesi için duyarlı kılarlar. En temel görevlerinden biri de budur.
Şêrko Bêkes tüm yaşamı boyunca bunu yapmıştır. Şêrko Bêkes çok iyi bilmektedir ki özgür ve bağımsız olmayan bir ülkede, bir toplumda iyilik ve güzellik değerleri var edilemez, yaşatılamaz. İyilik ve güzellik yaratıcısı, sanat ve kültür insanı olarak tabi ki özgürlük mücadelesi içinde olacaktı, ulusal demokratik siyasal mücadele yürütecekti. Bunları yapmasaydı gerçek sanatçı ve edebiyatçı olamazdı, gerçek aydın olamazdı. Zaten sadece şair ve ozan diye bir kişilik yoktur. Mutlaka siyasi bir duruşları vardır. İyinin ve güzelin yaratıcısı olduklarından özgürlük mücadelesi ve siyasi konularda pasif kalamazlar. Peşmergecilik yapması, siyasi faaliyette bulunması sanatçı ve edebiyatçı duruşunun gereğidir. Kürdistan'da ulusal demokratik mücadele, özgürlük mücadelesi yürütülmezse, toplum bu konularda duyarlı kılınmazsa kimin için sanat ve edebiyat yapacaklardır? Bu açıdan Şêrko Bêkes’in tutumu normal ve doğru tutumdur. Özgürlük mücadelesi ve toplumsal sorunlardan uzak duranlar, demokratik siyasi mücadele içinde olmayanlar yanlış bir tutum içindedirler. Ya da nasıl bir ülkede yaşadıklarının farkında değillerdir.
Sanatçılar ve edebiyatçıların özgürlük mücadelesi içinde olmaları mücadelenin özgürlük tutkusunu derinleştirdiği gibi siyasetin de daha toplumcu ve yaratıcı olmasında etkide bulunurlar. Bu açıdan sanatçılar ve edebiyatçılar Kürdistan'da Şêrko Bêkes gibi daha fazla siyasetle ilgilenmeli ve özgürlük mücadelesinde yer almalıdırlar.
Şêrko Bêkes’in şiirleri işgalcilere karşı isyandır. Şiirlerin tamamında Kürdistan dağlarını, coğrafyasını, özgürlük mücadelesini anlattığını ve şiirlerini mücadele yürütenlere adadığını görüyoruz. Bu çerçevede baktığımızda Şêrko Bêkes’i nasıl tanımlamak gerekiyor?
Şêrko Bêkes coşkulu bir şairdi. Okuduğu şiirler kişiliğinin yansımasıydı. Coşkulu bir şiir okuyuşu vardı. Kürdistan coğrafyası nasıl heybetli ve coşkulu ise Şêrko Bêkes de öyleydi. Kürdistan'ın her şeyiyle bütünleşmişti. Tamamen Kürdistan'ın ve Ortadoğu tarihinin yarattığı bir kişilikti. Dağı, ovayı, coğrafyayı vatan, doğuran ve yaşatan ana gibi görmek çok önemlidir. Bu coğrafyayı, dağlarını ve ovalarını seversen, sürekli bunu hissedersen kişiliğinde bu coğrafyayı hem fiziki karakteriyle hem kültürüyle hem de ruhuyla özümsersin. Şêrko Bêkes bu yönüyle toplumu var eden ve yaşatan bir vatan şairiydi. Kürdistan onun için bir tarihti, toplumsal ve kültürel bir olguydu. Bu nedenle dağları işlemiştir; Kürdistan coğrafyasını özgürlük tutkulu bir ülke olarak görmüştür ve yansıtmıştır.
Ülkenin coğrafyasını sevenler, halkını sevenler bu ülke ve halk için mücadele verenleri de severler. Bu mücadeleyi verenleri bir tür ülkenin çok şey borçlu olduğu insanlar olarak çok sevmiştir. Çünkü halk ve toplum bu ülke için mücadele verenlerle var olmuş; onlarla var olmaya devam edecektir. Bu değerler yüceltilmezse, toplum bu değerlerine sahip çıkmazsa o toplum özgürlüğüne de ülkesine de sahip çıkamaz. Bu açıdan Şêrko Bêkes mücadele edenleri şiirlerinin teması yaparak, onları yücelterek özgür ülkenin, özgür yaşamın güvencesini yaratmak istemiştir. Bu değerlerine sahip çıkanlar özgürlük mücadelesi verir ve özgürlüklerine de sahip çıkarlar. Zaten bir toplumun en temel görevi toplumsal değerlerini yaratanları yüceltmesi ve bunları tüm kuşakların örnek alacağı değerler haline getirmesidir. Çünkü özgürlük mücadelesi verenlere sahip çıkmak toplumun kendisine sahip çıkmasıdır. Değer bilmez toplumlar herhangi bir rüzgar esintisinde, yani saldırıda darmadağın olurlar. Tüm toplumsal değerleri sahiplenmek gerekir. Kuşkusuz toplumsal değerleri toplumlar yaratmıştır. Ancak bu değerler sembolik olarak da bazı kişiliklerde somutlaşmıştır. Ya da bu toplumsal değerleri en iyi onlar sahiplenmiştir. Bu açıdan özgürlük mücadelesi verenleri onore etmek toplum için çok önemlidir. Toplumsal değerleri yaratanların başında gelen ozanları, şairleri sahiplenmek de çok önemlidir. Şairlerine, ozanlarına, sanatçılarına, edebiyatçılarına değer verip sahip çıkan toplumlar özgür ve demokratik yaşamlarına da sahip çıkarlar.
Şairler her zaman güzellik ve iyilik için mücadele edenlere sahip çıkarak en başta da kendilerine sahip çıkmışlardır. Çünkü sanatçılar ve aydınlar da iyilik ve güzelliğin yaratıcısıdırlar. İyilik ve güzelliği estetize ederek, yeniden yaratarak ölümsüzleştirenlerdir.
Şêrko Bêkes özgürlük ve demokrasi mücadelesi verenlere sahiplenişini en somut olarak Önder Apo’ya sahiplenerek göstermiştir. Uluslararası komploya karşı da en net tavrı koymuştur. Eğer başta Süleymaniye olmak üzere Başurê Kürdistan’da komploya karşı protesto eylemleri olmuşsa bunu en başta sağlatan Şêrko Bêkes’in tutumu olmuştur. Onun tavrı halkın, gençlerin ve kadınların komployu protesto etmesinde çok etkili olmuştur. Komploya karşı tutumu ve Önder Apo’ya sahiplenmesinden dolayı ona bir daha teşekkürlerimizi sunuyorum. Onun bu tutumu hiçbir zaman halkımız tarafından unutulmayacaktır.
Şêrko Bêkes, Önder Apo için çok anlamlı bir şiir yazmıştır. İlk önce telefonla televizyona katılıp bu şiiri bizzat kendisi okumuştur. Bu şiiri defalarca televizyonlarda okuyarak Önder Apo’nun Kürt halkının yüreğine ve beynine işlemesinde o da rolünü oynamıştır. Bu şiir aynı zamanda bir ozanın dilinden Önder Apo’nun Kürt halkına sunduğu emeklere teşekkürü ifade ediyordu. Bu şiirle Önder Apo’nun Kürt halkının özgürlüğü için verdiği mücadeleye anlam veriliyor, değer biçiliyordu. Önder Apo için böyle büyük bir şairin şiir yazması bizler için de onur ve gurur vericidir. Şêrko Bêkes’in bu şiiri Kürdistan'ın 4 parçasındaki Kürt toplumuna sizin için çaba gösteren ve mücadele edenlere değer verin, sahip çıkın çağrısı olmaktadır. Ozanların, şairlerin sahiplendiği bir önderliğe, bir mücadeleye tabi ki halk da sahip çıkar. Bugün Önder Apo’ya bu kadar sahip çıkılmasının önemli bir nedeni de Önder Apo’nun ozanların, şairlerin ve edebiyatçıların sahip çıkacağı kadar bu halk için çalışmış ve değer yaratmış olmasıdır.
Şêrko Bêkes özgürlük mücadelesi yürütenlere sahip çıkmasını İran’da idam edilen 4 devrimci için yazdığı şiirle de göstermiştir. Böylece Şirin Elemhuli, Ali Haydari, Ferzad Kemanger ve Ferhad Wekili mücadelesini de şiirleriyle ölümsüzleştirmiş, halkın yüreğine ve beynine kazımıştır. Şêrko Bêkes böylece hem 4 parça Kürdistan'daki mücadele ile yaşadığını ortaya koymuş, hem de tüm parçalarda yaratılan değerleri ölümsüzleştirmek istemiştir. Böylece halkın iyilik ve güzellik ölçülerinin ne olması gerektiğini de ortaya koymuş olmaktadır. Özgürlük mücadelesi verenleri şiirlerinde işlemesi onların kişilikleri ve mücadelesini toplumun ölçüsü yapma çabasıdır. Nasıl ki tarihteki roman ve hikayelerde halk için çalışan ve mücadele eden kahramanlar halkın ölçüsü olmuşsa, iyilik ve güzellik ölçüleri onlarda somutlaşmışsa Şêrko Bêkes de şiirleriyle Kürt halkının özgürlük mücadelesini yürütenlerin yaşamını, kişiliğini ve mücadelelerini örnek hale getirmektedir. Yeni kuşakların bu ölçülerle yetişmesini ve şekillenmesini sağlamaktadır. Bu gerçeklikler bile şairlerin, ozanların ve edebiyatçıların toplum için önemini ortaya koymaya yeterlidir.
Bu açıdan Şêrko Bêkes yurtseverlik ölçülerini, özgürlük ölçülerini, halkçılık ve demokratiklik ölçülerini de ortaya koyan bir şair olmaktadır. Toplumların karakterini siyasetçilerden çok şairler ve ozanlar belirler. Bu açıdan Şêrko Bêkes’i de tüm şairler ve ozanlar gibi Kürt halkının ruhunu yaratan bir şair olarak görmek gerekir. Siyasetçiler, devrimciler iyilik ve güzellik imkanının ortamını yaratırlar, iyiliği ve güzelliği ortaya çıkarırlar. Şairler de onları toplumsallaştırır, kalıcılaştırır ve ölümsüzleştirir. Şêrko Bêkes de toplumsal ruh ve toplumsal karakter yaratan bir şair olarak görülmelidir.
Şêrko Bêkes bugün yaşıyor olsaydı Bradost ve Kürdistan'ın diğer parçalarında Türk devletinin geliştirdiği işgal saldırılarına karşı tutumu ne olurdu?
Bu sorunun cevabı açıktır; Şêrko Bêkes gibi bir şair Kürt düşmanı ve soykırımcı faşist AKP-MHP iktidarının Başurê Kürdistan'daki saldırılarına da Rojava’daki saldırılarına da Kürdistan'daki tüm soykırım saldırılarına da açıkça karşı çıkar, halkı da bu işgal saldırılarına karşı koymaya çağırırdı. Partilerin işbirlikçi ya da oportünist tutumlarını kabul etmez, halkın da bu partilerden bağımsız olarak işgal harekatına karşı çıkmasını isterdi. Şêrko Bêkes, Kürdistan'ın hiçbir yerinin soykırımcı Kürt düşmanı güçlerin uçaklarıyla bombalanmasını kabul etmezdi. Sivil insanların katledilmesi ve Kürdistan'ın en değerli hazineleri olan ormanlarının yakılması karşısında halkın vicdanı olarak ayağa kalkardı, bu saldırılara karşı sessizliğe isyan ederdi. Kürdistan ormanları şimdi her yerde cayır cayır yanıyor. Ülkesine, dağına, ormanına, kuşuna, kurduna, böceğine, ovasına sevdalı bir şair bunlara tahammül edebilir miydi? Ormanların yanması ülkenin geleceğinin yakılmasıdır. Başurê Kürdistan'a çok uzak olmayan alanların çölleştiği düşünülürse ormanları yakmak Kürdistan'ı da çölleştirmektir.
Şairler, sanatçılar, ozanlar, kültür insanları oportünist olmazlar, gerçeklere gözlerini kapamazlar; aksine toplumun gözünü gerçeklere açarlar. Bu açıdan Türk devleti AKP-MHP faşist iktidarıyla Başurê Kürdistan'ı işgal ederken, fırsatını bulduğunda ilhak edeceği açıkken tabi ki Şêrko Bêkes işgallere karşı çıkardı; hem de bu konuda aktif olurdu. Siyasi güçleri de bu konuda tutum almaya zorlardı.
Şêrko Bêkes Kürdistan'ın Türk ordusu tarafından bu kadar işgal edilmesini, Türk Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT’in) Başurê Kürdistan'ı bir ağ gibi sarmasını kabul edemezdi. Başurê Kürdistan halkı elde edilen kazanımları için çok ağır bedeller ödemişken Kürt halkının iradesini kırmaya yönelik bu saldırılara şiddetle karşı çıkar; şairlerin, ozanların özgürlük ruhuyla işgalcilere karşı direnilmesini isterdi. Aslında tüm yurtseverlerin tutumunun da bu olması gerekir.
Şêrko Bêkes bu saldırıların sadece PKK’ye ve gerillaya yönelik olmadığını; Kürt halkının tüm kazanımlarına saldırı olduğunu söyler, mevcut sessizliği bir gaflet olarak değerlendirirdi. Şêrko Bêkes işgale karşı tereddütsüz karşı koyardı. Bu açıdan tüm Kürt halkı oportünist olmayan ve çıkarı esas almayan özgür ruhlu şairlerini, ozanlarını ve aydınlarını dikkate almalıdır. Şêrko Bêkes’e saygı ve ona bağlılık en başta da bu tür işgal saldırılarına karşı çıkmayı gerektirir.
Şêrko Bêkes için son olarak neler söyleyebilirsiniz?
Şêrko Bêkes’siz geçen 5 yıl bizde her zaman boşluğunu hissettirmiştir. Bugün de bu büyük şairin yokluğunu her bakımdan hissediyoruz. Böylesi zor dönemlerde Şêrko Bêkes gibi toplumun moral değerlerini yükselten insanlara daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Onu anacağımız bugünlerde bir daha saygı ve minnetle hep hatırlayacağımızın ve özlemlerini gerçekleştireceğimizin sözünü yineliyoruz. Şêrko Bêkes ulusal birliğin oluşturulmasına da çok önem veriyordu. Şêrko Bêkes ve bu özlemle yaşamlarını geçirenlerin ve tüm Kürt halkının ulusal birlik istemlerini gerçekleştirme çabası içerisinde olacağımıza ve bunu da gerçekleştireceğimize inanıyoruz.