Hatay’da festival: Kentimizi kuracağız, kentimizi yaşatacağız

Cansel Aslan, Asi’den Deniz’e Yaşamak Direnmektir şiarıyla düzenlenen Evvel Temmuz Festivali’nin, Hatay’ın kültürel ve inançsal çeşitliliğini griye çevirmek isteyen tekçi anlayışa karşı eşitlik, özgürlük, adalet umudunu yükseltmeyi amaçladığını vurguladı.

24. EVVEL TEMMUZ FESTİVALİ

Evvel Temmuz Festivali’nin 24’üncüsü “Asi’den Deniz’e Yaşamak Direnmektir” şiarıyla 7-17 Temmuz tarihleri arasında düzenleniyor. Bugün Samandağ'da kadın şenliği ile start verecek festival, Defne ve Antakya ilçelerinde yapılacak konserler, atölyeler, tiyatro gösterileri, imza etkinlikleri ve belgesel gösterimleriyle 10 gün boyunca devam edecek.

Hatay'ın yeniden inşası sürecinde imar planından rezerv alanı sorununa can alıcı gündemlerin panellerde çok boyutlu tartışılacağı festival, aynı zamanda Hatay'ı Hatay yapan demografik yapının karşı karşıya olduğu değişim tehlikesine karşı kent kimliğini ve kültürünü sürdürerek gelecek kuşaklara aktarma misyonunu da üstleniyor.

Festival komitesinden Cansel Aslan, en büyük yıkımın yaşandığı kentte düzenlenen festivalin gündemi ve önemi ile ilgili ANF'nin sorularını yanıtladı.

*Evvel Temmuz Festivali bu yıl 24. defa düzenleniyor. Festivalin Hatay için anlamı ve önemi nedir?

Evvel Temmuz festivalimiz, adını Arapça “awl” kökünden gelen “awwal” kelimesinden alır ve “birinci / bir Temmuz” anlamına gelir. Esasında bu “Evvel / Avval” kelimesi, festivalin Hatay halkı için ne anlamına geldiğini anlatan bir sembol gibidir. Evvel Temmuz bu coğrafyanın kadim halkı olan Arap Alevilerin, Arap Hristiyanların dilidir. Evvel Temmuz bizim kimliğimiz, kültürümüzdür. Evvel Temmuz asimilasyona direnme, köklerimize sahip çıkma ve var olma inadımızdır. Bu tarihsel anlamının yanı sıra, Evvel Temmuz güncel ve konjonktürel gelişmelere Hatay halkının dayanışmayla, barışla, eşitlik ve özgürlük umuduyla verdiği cevaptır. Geçen yılki ve bu yılki Evvel Temmuz ise daha özel olarak yıkılan kentimizi yeniden kurma, yok edilmeyen, bu coğrafyadan savrulmaya çalışılan kültürümüze sahip çıkma anlamını taşıyor bizler için. Festivalimiz son iki yıldır, depremin ilk anından itibaren hükümetin planlı ve maksatlı seyreltme politikasına karşı “Ma rıhna nıhna hon / Buradayız, gitmiyoruz” direnciyle yüklü.

*Yerel bir etkinliğin kitleleri buluşturan büyük çaplı bir festivale dönüşmesi açısından Evvel Temmuz önemli bir örnek. İnsanları her Temmuz ayında buraya çeken şey nedir?

Arap Aleviler, Arap Hristiyanlar ve Ermeniler bu coğrafyanın en kadim ev sahiplerindendir. Bölgemize sonradan yerleşen Türkler, Kürtler, Çerkeslerle eşit ve özgürce, bir arada yaşamak isteyen bir toplumuz. Cumhuriyetin tekçi anlayışı ne yazık ki Hatay’ımızın etnik, kültürel ve inançsal çeşitliliğini griye çevirmek istedi. Türkiye’de yaşayan ve resmi otoriterler tarafından yok sayılan 3 milyona yakın Arap nüfusun kendisinin var olduğunu hissettiği en önemli buluşmalardan biri oldu Evvel Temmuz festivalimiz. 24 yıldır halkın desteğini alarak, her yıl daha da büyüyerek devam edebilmesinin zemini budur. Tabii festivalimiz sadece bu kimlik zeminine takılı kalsaydı, belki bugüne kadar devam etmezdi, belki de halklarımızı buluşturan değil ayrıştıran bir etkinliğe dönerdi. Oysa Evvel Temmuz Festivali, ayağını bastığı yerin tarihsel değerini içselleştiren ve bunu evrensel değerlerle buluşturan bir perspektifle hareket ediyor.  Evvel Temmuz Festivalimiz yerelle evrensel olanı buluşturmayı bu nokta üzerinden başarabildiği için geniş kitleleri biraraya getirebilmekte, kentsel ve sosyolojik yıkımın en sarsıcı şekilde yaşandığı bu coğrafyadan eşitlik, özgürlük, demokrasi, adalet umudunu yükseltebiliyor. Festivalimiz kentimizin ve kendimizin sorunlarının ancak ve ancak demokrasiyle, emek ve ekoloji hareketiyle, kadın mücadelesiyle, ülkede / bölgede / dünyada barış talebiyle, adaletle, Kürt halkıyla, Anadolu Alevileriyle, gençlerle buluşarak çözüleceğini bildiği, perspektifini ve programlarını bu doğrultuda belirlediği için on binlerce insan festivalimize katılıyor.

 *Hatay, 6 Şubat depremleri ile en büyük yıkımın yaşandığı şehir. İmkanlar kısıtlı, günlük yaşam dahi birçok zorluğu içeriyor. Tüm bu zorlu şartlar içerisinde festival komitesi ne zaman toparlandı, çalışmalarını nasıl sürdürdü?

Festival komitesi esasında her gün, her an yan yana, bir arada. Tüm alt yapısı çökmüş, evleri, okulları, yolları, işyerleri yıkılmış, bu şartlarda dahi devlet başkanının “Oyunuzu bize vermezseniz size hizmet gelmez” tehditlerine maruz kalmış bu halkın zaten sürekli dayanışma ve birlik içerisinde kalmaktan başka yaşama yolu yok. Festival Komitesi dediğiniz depremde evi yıkılan Sevgi, iş yeri yok olan Orhan, eğitim hayatı sona eren Elizabet, ürünü bahçede kalan İshak, gelecek planları tarumar olan Duygu, depremin yaralarını sarmaya çalışan Cansel… Festival Komitesi, Hatay’ın “Buradayız, gitmiyoruz” diyenleri yani. Esas zorluğu geçen yıl yaşadık aslında. Deprem’den altı ay sonra zor bir kararla karşı karşıyaydık; daha enkaz kalkmamış ve yakınlarımız o enkazın altındayken festivali yapmalı mıydık, yapmamalı mıydık? O zor anda karar verdik devam etmeye, kentimiz çökmüşken festivali ayakta tutmayı yitirdiklerimize borç bildik. Yüreklerimiz paramparça, gözlerimiz yaşlı yaşlı yıkıntıların arasında gerçekleştirdik festivalimizi. Devlet her zamanki gibi yoktu ama sağ olsunlar sanatçı dostlarımızla, dayanışmacı kurum ve kişilerle, bizi yalnız bırakmayan halkımızla hep birlikte umudu ayakta tutmayı başardık geçen sene. Hepimize, tüm şehre hayata tutunma, yıkılanları ayağa kaldırma, kaybettiklerimizin anılarını yaşatmak için umut oldu geçen yılkı festivalimiz. Bu yıl daha erken başlatabildik hazırlıklarımızı. Mart ayından itibaren bir araya gelmeye başladık. Kâh bir konteynera sıkışarak yaptık toplantılarımızı, kâh bağın, bahçenin içinde, yıkık binaların arasında. Eskiye göre zor elbette ama çok daha inatçı ve coşkulu bir hazırlık süreci yaşadık.

*Nasıl bir katılım bekliyorsunuz? Zira depremle yıkılmış bir şehir gerçekliği var ortada. Gelenler nasıl ve nerede konaklayacak?

Geçtiğimiz yıl daha depremin yaraları sıcak, yıkıntılar tozluyken binlerce insanı ağırladı kentimiz. Halkımız kaldıkları çadırlardan, barakalardan, konteynerlerden aktı geldi alanlara. Toplamda yüz binden fazla insan katıldı festival kapsamındaki etkinliklerimize. Kapanış etkinliğimizi 30 bin insan izledi. Panellere, söyleşilere, gösterimlere, konserlere onlarca aydın, sanatçı, siyasetçi dostumuz gelirken, festivalin organizasyonuna destek için gönüllüler de akın etti Hatay’a. Bu yıl da durum benzer. Yine pek çok sanatçı, siyasetçi, aydın, gazeteci dostumuz ve gönüllülerimiz bizimle olacaklar. Festivale gelenler Hatay’ın halini bilerek, tahmin ederek geliyorlar zaten. Hiçbiri lüks koşul beklemiyor festival komitesinden. Koşulların yetersizliğini bilerek hatta daha çok da bunu dikkate alarak katılıyor dostlarımız. Ayakta kalan otellerimiz, pansiyonlarımız bunların bir kısmını ağırlayabilse de çoğu bizlerle birlikte konteynerlarda, bahçelere ya da sahile kurduğumuz çadırlarda kalıyorlar. Bize bu yıkıntının içerisinde festival yapma cesaretini veren tam da bu dayanışmanın, empatinin kendisi zaten. Bu yıl koşullarımız geçen yılkine göre biraz daha iyi olsa da esasen hala kurulamamış bir kentte olacak festival. Konuklarımızı hak ettikleri konforda ağırlayamayacak olsak da sıcak yüreklerimizin en baş konumunu, olanaklarımızın en mümkününü onlara ayıracağız.  

*Festival geçen yıl, yasın gölgesinde de olsa şehre ve kültürüne sahip çıkma vurgusuyla yapıldı. Bu yıl festivalin gündeminde hangi vurguların ön plana çıktığını görüyoruz?

Depremin ilk günlerinde, yıkılmış binaların altında kalan yakınlarımızın yüreklerimizi parçalayan inlemelerini, çağrılarını dinlerken devletin ve hükümetin bir kazma, bir kepçe, bir kurtarma ekibi göndermemiş olması hepimizde ortak bir duygu yarattı; “Bunlar bizi burada yok etmek istiyorlar”. Bunun yanı sıra, ülkenin dört bir yanından, dünyanın öteki ucunda halklarımızın, gönüllülerin muhteşem dayanışması bizi topraklarımızdan söküp atmak isteyen zihniyete karşı “Ma rıhna nıhna hon” dedirtti bize. Geçen yıl adeta hayata tutunma refleksiyle “Yaşamı ve umudu birlikte yeşertelim”mottosunu seçmiştik festivalimize. Bu yıl ise 16 aydır Hatay halkının ve dostlarının büyük bir emek, irade, inat, sabır ve kararlılıkla yürüttüğü çalışmaların gücünü arkamıza alarak “Kentimizi Kuracağız, Kültürümüzü Yaşatacağız” mottosunu seçtik 24. Evvel Temmuz Festivalimiz için. Yine dolu dolu bir programımız var. Rezerv alanı sorunundan, insani bir kentleşmeye, demokrasi mücadelesinden Anayasaya, kültürümüz ve kimliğimizden ekolojiye, kadına, konserlerden tiyatro gösterimlerine, oyunlardan geleneksel mutfağımıza pek çok başlıkta etkinlerimiz olacak festival programı kapsamında. Ve elbette bu etkinliklerin tamamında dayanışmayı, barışı, eşitliği, özgürlüğü, adaleti, demokrasiyi temel eksenimiz olarak tutacağız.

Festival programı için: https://www.evveltemmuz.org/