Kevana Zerin Komitesi tarafından yapılan yazılı açıklamada, "Günümüzde merkezi uygarlık ve devletçi sistemler, asıl savaşını kültürel alanda yürütmektedir. Zaten özü itibarıyla sistemler arasındaki savaş, kültür savaşıdır. O nedenle kültür alanı bir endüstri alanına dönüştürülmek istenmektedir. Halkların direniş kültürlerine dönük her türlü saldırı gerçekleştirmektedirler. Kültürün varlığı demek o halkın varlığıyla özdeştir. Bu yüzden şu an tüm saldırılar kültürel mirasa karşı yürütülmektedir" denildi.
Açıklamada, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın emek ve çabalarıyla gerçekleşen kadın mücadelesinin, kapitalizmle her anlamda mücadele ettiği vurgulanarak, "Kadın mücadelemiz savunma temelinde olduğu kadar kültürel ve sanatsal olarak da sürmektedir. Kültürel direniş halkların varlıklarını yarına taşıyacak en önemli direnişlerin başında gelmektedir" diye belirtildi.

'SANATI DEVRİMCİLEŞTİRİYORUZ'

Açıklamada şu ifadelere de yer verildi:
"Kadın hareketinin her bir üyesi başından beri bu bilinçle yaklaşmakta ve Önder Apo’nun aydınlattığı yolda yürümektedir. Biz kadınlar devrimci sanatla, estetikle, kültürle haşir neşir olduğumuzda görüyoruz ki müthiş potansiyeller açığa çıkıyor. Mücadelemizde her bir anımız, sergilenen her bir direniş sanatsal ve kültürel anlamda yenilikler ve zenginlikler açığa çıkarmaktadır. Mücadele mirasımız direniş mirasıdır. Hem sanatsal açılımlar yapmak hem de dağların doruklarında mücadele edip tarih yazmak kadar anlamlı bir şey olamaz. Sanata anlam katan binlerce yoldaşımız hiç gözünü kırpmadan, tereddüt etmeden dağların doruklarında sanatsal yürüyüşler gerçekleştirmiş ve gerçekleştirmektedir. Mizginler, Delilalar deyince aklımıza sanat ve dağların görkemli direnişi geliyor. Devrimcilik demek sanat demektir bir anlamda. Mizgin Yoldaş, sanatı devrimcileştirip, yaşamı güzelleştirmiş ve özgürlüğün anlamını büyütmüştür. Egemenleri sanatıyla olduğu kadar silahıyla durdurmuştur. Sergilenen sanatsal direnişle Enki’nin elinden Me’leri almış ve kadın hareketine armağan etmiştir. Ardılları olan biz, aydınlatılan bu yolda yürümekte ve yürümeye devam etmekteyiz.

ŞEHİTLER ANILDI

Ozan Mizgin 11 Mayıs’ta Garzan eyaletinin dağlarında sanatsal duruşuyla sergilediği direnişle ölümsüzler kervanına katılmıştır. Garzan da asi duruşuyla, sanatsal kişiliğiyle, sergilediği komutanlıkla inanılmaz açılımlar yapmış ve adını tarihe yazdırmıştır. Ozan Mizgin hem kadın duruşu, hem sanatsal çıkışıyla hem de komutanlıktaki yaratıcılıkla halkların gönlünde taht kurmuş ve kadın haraketlinin öncülerinden olmayı sağlamıştır. 1980 yılında Ozan Mizgin ve Ozan Sefkan'la başlayan, Yekta, Viyan Peyman, Jinda Hewler, Hogır, Berçem, Sarya, Baran, Halil Dag, Delila, Arjin, Zanin, Fedakar ve en son Helin, İbrahim, Mustafalar ile güçlenen direniş mirası bugün özgür dağlarda ardılları ile devam etmektedir. Kevana Zerin bu direniş sonucu oluşan ve bu yolda yürümeyi esas almaktadır. Kevana Zerin olarak bu direniş mirasını kültürel, sanatsal anlamda büyütme, toplumsallaştırma, örgütselleştirme ve kişiliklerimize indirgeme sorumluluğumuz vardır. Bu sorumlulukla çalışmalarımızı yürütüp şehit yoldaşlarımızın devrettiği yolda zafere ulaşacağımızı belirtiyoruz.
Önderlik; 'Büyük Sanatçı, Köle Uluslarda Özgürlük Ateşini Yakabilen ve Gerektiğinde de Bu Ateşte Yanabilen Kişidir' demektedir. Devrimci Ozan Mizgin bu ateşi dağların doruklarında yakmış ve bu ateşte yanarak adını geleceğe taşımıştır. Ardılları olarak bu ateşi gürleştirecek, yanan ateşte Anka Kuşu misali kendi küllerimizden devrimci çalışmalarımızı kültürel ve sanatsal alanda yeniden oluşturacağız ve zaferle taçlandıracağız.
Başta büyük sanatçı, devrimci ve komutan Şehit Ozan Mizgin şahsında tüm kültür sanat şehitlerini anıyor ve büyük devrimci sanatçıların ardılları ve yoldaşları olarak devrim yürüyüşümüzü büyüteceğimizi belirtiyor, bağlılık sözümüzü yineliyoruz."