Kürt müziği uğradığı birçok saldırıya rağmen canlılığını korumaya devam ediyor. Bu devamlılığa rağmen popüler kültürün etkisi ile de Kürtçe ezgiler sokakta amatör sanatçılar tarafından söyleniyor. Bu amatör gruplar özellikle Taksim İstiklal Caddesi’nde sadece gitar enstrümanı ile söyledikleri Kürtçe ezgileri sosyal medyada da paylaşıyor. Ezginin asıl sahibi YouTube’da çok az dinlenmesine rağmen bu grupların seslendirdikleri bu ezgiler milyonlarca kişi tarafından dinleniliyor.
Amatör grupların çoğalması ve Kürtçe müziğe nasıl katkısı veya zararı olduğunu Müzisyen Aziz Arslan’la konuştuk. Arslan’a göre bunu tespit etmek oldukça zor, ancak yaptıklarına da tam olarak müzik denilmesinin de doğru olmadığını belirtti.
VASAT BİR MÜZİK OLARAK GÖRÜYORUM
“Bu kadar yüzeysel bir meseleyi insanların bu kadar derinleştirmesine anlam veremiyorum” diyen Arslan, “Bu baya dünyanın bütün kıstaslarına göre yüzeysel bir kitle, yüzeysel bir insan profili görüyorum. Bunları söylerken bu işleri yapan insanları küçük düşürmek adına değil ama onların yaptıkları müziği bütün dünya standartlarına göre vasat bir müzik olarak gördüğümü söylüyorum. Bu çok sert olabilir ama bence bu sertliğe artık tahammül etmememiz gerekiyor. Naif davranmamız durumunda işler daha da çirkinleşmeye başlıyor" şeklinde konuştu.
İlk çıkış kronolojilerine bakıldığında amatör grupların oldukça fazlalaştığını belirten Arslan, İstanbul’un en kalabalık semtlerinde bir, iki grupla başlayanların şimdilerde ise arttığını anlattı. Öğlen saatlerinde Arslan’la yaptığımız röportaj sırasında Taksim İstiklal Caddesi’nde beş grubun bağırarak Kürtçe ezgileri seslendirdiklerine de dikkat çeken Arslan, "Bu işin en tehlikeli tarafı da sosyal medyaya yayılmaları. Bir sürü insanı etkilemeye başladılar. Burada bir tuhaflık var; kötü desek, milyonlarca insan tarafından dinleniyorlar. Bu kitleyi nereye koyacağız? İnternetten baktım en beğenmediğim müziği, iki akort, iki nota ile yarım saat boyunca bütün geleneksel Kürt ezgilerini bağırarak tekrarlayarak yaklaşık 8 milyon insan dinlemiş" dedi.
KÜRT MÜZİSYENLERİN KONSERLERİNE ÇOK AZ SAYIDA KİŞİ GELİYOR
"Bu veri bize kötü bir gerçeklikten bahsediyor. 'Onların müziği yüzeyseldir' ya da onları lanetleyerek de bu işin içinden çıkamayız" diyen Arslan devamla şunları ifade etti: "Bence durup düşünmek lazım. Burada dinleyicinin ne istediğini ne dinlemek istediğini iyi analiz etmek lazım. Dinleyici bunu dinliyor. Benim de bir müzisyen olarak böyle bir müzik mi yapmam gerekiyor? Hayır, ben böyle bir müzik yapmıyorum. O zaman bu piyasanın içerisinde yalnız başıma kalıyorum. Bir konser yapıyorum beş, on kişi geliyor. En beğendiğimiz Kürt müzisyeninin konserlerine bile 20 kişi gidiyor. Bu acıklı bir öykü gibi geliyor bana."
Kürt müziğinin popüler kültürden nasibini aldığını aktaran Arslan, "Arap ve Türk etkisi böyle bir açmaza götürüyor müziğin kendisini. Kulağımızı nereye vermişsek oraya doğru gidiyoruz. Batı müziğinden etkilenseydik eminim farklı bir müzik yapardık. Kurumlar içerisinde çözülebilecek bir mevzu. Ben bir müzisyen olarak çok umutlu değilim. Bu derinsizlikten nasıl kurtuluruz diye de düşünmek gerekiyor.
Ben bu amatör grupları Kürt müziği üzerindeki işgal olarak görüyorum. Bir müzik piyasasının işgal edilmesi söz konusu. Ve kendi adıma da bir mahcubiyet duyuyorum. Yabancı bir müzisyen İstiklal’de dolaştırırken, ‘bu da sizden’ diyor. Ne diyebilirim ki? Evet bunlar da bizden. Kötü bir durum. Yıllarca yazanlar, çizenler oldu. Tam tersine o yazıların beş katı bu grupların sayıları arttı. Onlar hala çoğalıyor, virüs gibi yayılıyorlar. Elbette bunların yükünün hepsini onlara yüklemek de bir noktada haksızlık ama dinleyicinin ulusal olarak neler istediği konusunda da bizim de üstümüze düşeni yapmamız gerekiyor" diye konuştu.