'Kültürüne sahip çıkmak toprağını savunmaktır'
2. Tevgera Çanda Jinên Kevana Zêrîn Konferansına ilişkin değerlendirmelerde bulunan katılımcılar, "Kürdistan halkı kültürüne sahip çıkmalıdır. Çünkü kültürüne sahip çıkmak toprağını savunmaktır" dedi.
2. Tevgera Çanda Jinên Kevana Zêrîn Konferansına ilişkin değerlendirmelerde bulunan katılımcılar, "Kürdistan halkı kültürüne sahip çıkmalıdır. Çünkü kültürüne sahip çıkmak toprağını savunmaktır" dedi.
Tevgera Çanda Jinên Kevana Zêrîn 2. Konferansını "Devrimci halk savaşıyla ve kadınların öncülüğünde kültür devrimini başarıya ulaştıracağız" şiyarıyla gerçekleştirdi. Medya Savunma Alanlarında yapılan konferansa Kürdistan'ın 4 parçasından, Ortadoğu ve ülke dışından birçok kadın katıldı.
Konferansın katılımcılarından Ruha Amanos, Tekoşîn Cudî, Sarya Golan, Adar Gabar, Arîn Cudî ve Kurdê Tavya, Kürt kültürüne yönelik saldırıları, konferansın amacını ve alınan kararları değerlendirdi.
Konferansın çok hassas ve ağır bir süreçte yapıldığına dikkat çeken Ruha Amanos, Kürdistan’da hem fiziki, hem de kültürel soykırım saldırılarının arttığını belirtti. Konferansta bu saldırılara karşı nasıl bir savaş vereceklerine ilişkin tartışmalar yürüttüklerini belirten Amanos, "Konferansımızın temel konularından biri kültürel soykırıma karşı kadın öncülüğünde nasıl bir mücadele vermemiz gerektiğiydi. Kapitalist sisteme karşı demokratik moderniteyi, ataerkil sisteme karşı ise kadın sistemini esas alıyoruz. Kölelik kültürüne karşı özgürlük kültürünü, teslimiyete karşı ise direniş kültürünü inşa ediyoruz. Bizler de bunun öncülüğünü yapıyoruz. Kapitalist modernite sanatın sanat için olduğunu söylüyor ama bizler sanatın toplum için olduğunu biliyoruz. Sanatı toplumun hizmetine sunuyoruz. Sanatın her alanında bunu esas alıyoruz" diye konuştu.
KADINLAR YAŞAMIN HER ALANINDA ÇALIŞMA YÜRÜTEBİLİR
Kapitalist sistemin özellikle direnişçi ve mücadeleci kadınlara saldırdığını söyleyen Adar Gabar, "Her gün kadınlar cinayete kurban gidiyor. Amaç kadınlara boyun eğdirmek. Kadınlarda karşı hem fiziki, hem de kültürel soykırım saldırıları her geçen gün daha da artıyor. Örneğin Rojava’da örgütlenen, bilinçlenen, siyasi ve askeri alanda mücadele eden kadınlar fiziki saldırılara maruz kalıyor. Hevrin Helef, şehit Viyan, şehit Mizgin gibi yüzlerce arkadaşımız bu saldırılar sonucu katledildi.
Kadınlar kendi tarihini bilmeli. Günümüzde kadınlar bir kalıba sokuluyor ve bu çerçevede kendisine sadece ev kadını olabilirsin deniliyor. Bizler bile harekete yeni katıldığımızda sesimizden, gülüşümüzden utanıyorduk ayıp diye öğretilmişti bunlar. Fakat Önderlik bunu kırdı. Bize bilinçlenin, etik ve estetik olun, fikrinizle kendinizi savunun dedi. Kendini savunmak sadece silahla olan bir şey değil. Kadın fikriyle, iradesiyle, cesaretiyle de kendini savunabilir. Kadınlar her alanda bunu yapabilir. Konferansımızda da bu konular çok derin bir şekilde tartışıldı. Kadınlar sadece sinema, müzik veya tiyatro alanında değil, yaşamın her alanında çalışmalar yürütebilir" dedi.
HEM SANATÇI, HEM DEVRİMCİ, HEM SAVAŞÇI DELİLA ÖRNEK ALINMALI
"Kürdistan'ın en küçük alanına bile onlarca uçakla bomba yağdıran bir düşmanın Kürt müziğine izin verir mi" diye soran Tekoşîn Cudî, anadilinde şarkı söylediği için katledilen Kürt çocuklarını hatırlattı. Sanat alanında çalışmalar yürüten her Kürdün bu olayları gördüğünde devrimci bir görev üstlendiklerini bilmeleri ve buna göre hareket etmeleri gerektiğini vurgulayan Tekoşîn Cudî konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: "Şuan yaşanan savaş kültür savaşıdır. Bu yüzden en büyük görev kadın sanatçılara düşüyor. Bir adım atmalı ve bu sisteme karşı isyan etmeliler. Eyşe Şan, Meryem Xan gibi sanatçılar sesleriyle, sanatlarıyla Kürt halkının acılarını dile getirdi. Böyle güçlü bir mirasımız var.
Kadın sanatçılar başta olmak üzere tüm sanatçılar kendilerine şu soruyu sormalı; şuan yaptığımız müzik devrimin öncülüğünü yapıyor mu? Kadın sanatçılarımızda sisteme doğru bir kayma söz konusu. Ama heval Delila gibi bir örneğimiz var; hem sanatçı, hem devrimci, hem sanatçı. Yine heval Mizgin de öyle. Meryam Xan’ı, Eyşe Şan’ı örnek verdik. Bu kadın sanatçılar bize öncülük etti. Bugün Kürtçe müzik yapan sanatçılarımız şunu bilmelidir ki eğer yaptıkları müzik devrime, direnişe, isyana, zafere öncülük etmiyorsa geçmişlerine dönmeliler. Bu anlamda bilinçli olmak gerekiyor. Vakit Mizginlerin, Eyşe Şanların, sesini yeniden canlandırma vaktidir. Bu kadın sanatçıların görevidir. Kürtçe müziği ancak direniş ruhu ile geliştirebilirler."
KÜLTÜR VE SANAT SALDIRILARIN HEDEFİNDE
Yıllardır toplumun her alanına yönelik saldırılar olduğunu ama son dönemdeki saldırıların çok vahşice yapıldığını vurgulayan Kurdê Tavya, "Kültür ve sanat alanı da bu saldırıların hedefinde. Örneğin bir çok tiyatrocu arkadaşımızın sahneye çıkması yasaklanıyor. Yasakların gerekçesi ise Kürtçe tiyatro olması. Kapitalist sistem yok olacağını biliyor ama seni de kendim ile birlikte yok edeceğim diyor. Bizler de buna karşı her alanda sanatımızı sergilemeliyiz. Gerekirse ev ev, sokak sokak gezip Kürtçe tiyatroyu halka ulaştırmalıyız. Bizler şarkılarımızla, sinemamızla, tiyatromuzla Kürt kültürüne, sanatına sahip çıkmalı ve yaşatmalıyız" dedi.
GENÇLER KENDİLERİNİ KAPİTALİST MODERNİTE ÇİZGİSİNDEN KURTARMALI
Kevana Zêrin'in 2. konferansının kendileri için çok coşkulu ve heyecanlı geçtiğini ifade eden Arîn Cudî, tarihten bu yana Kürt kültürüne yönelik saldırıların her dönem artarak devam ettiğini kaydetti. Kapitalist modernitenin de Kürt halkının kültürel ve ahlaki değerlerini yok etmek için bütün yöntemlere başvurduğunu sözlerine ekleyen Arîn Cudî, "Gençler olarak bizler de buna karşı bir direniş sergiliyoruz. Bu yüzden kültür, sanat alanında yer alan her genç kendisini kapitalist modernite çizgisinden kurtarmalı. Kürt gençleri kültürüne, sanatına ve değerlerine sahip çıkmalıdır. Çünkü kültürüne sahip çıkmak toprağını savunmaktır. Bu yüzden devrimci halk savaşı ile kültür devrimini kaçınılmaz kılmalıyız" şeklinde konuştu.
KADIN SANATÇILAR NE OLURSA OLSUN SANATLARINDAN VAZGEÇMEMELİ
Kürt sanatçılara çağrıda bulunan Sarya Golan ise şu değerlendirmelerde bulundu: "Kürt halkına karşı kültürel soykırım sadece Kürdistan'da değil her yerde yürütülüyor. Ama Kürt kültürüne en ağır saldırılar Kürdistan'da yaşanıyor. Kürtçe şarkı söyleyen müzisyenler, Kürtçe oyun sergileyen tiyatrocular engelleniyor, sinemalar yasaklanıyor. Bütün bu baskılara rağmen Kürt sanatçılar halka seslerini ulaştırmaya çalışıyor. Özellikle kadın sanatçılar ne olursa olsun sanatlarından ve mücadelelerinden vazgeçmemeliler. Sanat aşktır, direniştir, mücadeledir, varlıktır."