Sendika raporu: Licik’te işçilerin uyarısına rağmen önlem alınmadı
Bağımsız Maden İşçileri Sendikası, Licik’te yaşanan toprak kaymasına dair raporunda, işçilerin uyarılarına rağmen önlem alınmadığının tespit edildiğini bildirdi.
Bağımsız Maden İşçileri Sendikası, Licik’te yaşanan toprak kaymasına dair raporunda, işçilerin uyarılarına rağmen önlem alınmadığının tespit edildiğini bildirdi.
Bağımsız Maden İşçileri Sendikası, Erzîngan’ın Licik (İliç) Çöpler köyünde bulunan Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.'ye ait altın madenindeki siyanürlü pasa dağında 13 Şubat’ta yaşanan toprak kaymasına dair hazırladığı gözlem raporunu kamuoyu ile paylaştı.
Raporda dört maddede yaşanan facianın nasıl göz göre göre geldiğine dikkati çekildi. Özellikle pasa kaymasının yaşandığı alanda çatlaklar oluştuğuna dair fotoğrafların yer aldığı ve işçilerin de bu durumu yetkililere bildirdiğine dair dikkat çekici detaylar da yer aldı.
Anagold ve Çiftay taşeron şirketlerinde çalışan işçiler için gerekli işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinde çok sayıda eksiklerin bulunduğuna değinilen raporda, “13 Şubat günü olayın gerçekleştiği saat 14:28 öncesinde de sahada, liç yığını üzerinde ve sahanın etrafında iş makineleri için yapılmış yollarda (stabilize yığma ve sıkıştırma yapılarak inşa edilmiş olmasına rağmen) olağandışı çatlaklar işçiler tarafından tespit edilmiş, fotoğraflanmış ve hem şirketin risk bildirim sistemi üzerinden hem de diğer yollarla yetkililere bildirilmiştir. Buna rağmen gereken önlemler alınmamıştır. Ek olarak, özellikle son 1 ay içerisinde işçiler riskin büyük olduğu konusunda endişe duyduklarını defalarca kez dile getirmişlerdir. Gün içerisinde çalışma alanının bir kısmı kapatılmıştır ancak bu kısım önlem alınması gereken yer olmamakla birlikte bu bilgi dahi işçilere tam ve sağlıklı şekilde iletilmemiştir. Acil durum planı devreye sokulmamış, işçilerin alandan uzaklaşmasını sağlayacak siren çalma vb. çok temel yollar dahi kullanılmamıştır” denildi.
'DAHA FAZLA ÜRETİM İÇİN SINIRLARI AŞTILAR'
Raporda şu hususlara da dikkat çekildi:
"Çakmaktepe-Ardıçlık mevkiinde yapılan dinamit patlatma işlemleri de Kazım Karabekir ve Abdullahpaşa mahallelerinde yaşayan çocuklar başta olmak üzere bütün İliç halkını yoğun şekilde etkilemektedir. Her gün saat 12:15’te yapılan patlatmalar deprem benzeri bir etki yaratmaktadır. Anagold’un 13 Şubat’tan sonra iptal edilen çevre izin ve lisansları arasında bu bölgeye yönelik lisansın yer almaması halkta şüphe uyandırmaktadır.
Nitelikli bir konteyner olmadığı, bahis konusu konteynerlerin işçilerin dinlenme sürelerinde çay-kahve içmek için kullandıkları, yaygın olarak kullanılan basit konteyner tiplerinden olduğu ve güvenlik açısından farklı bir özellik taşımadığı işçiler tarafından ifade edilmektedir. Şirket yetkililerinin bu açıklamaları yeraltı kömür madenlerinde Soma sonrası gündeme gelmiş ve kamuoyu tarafından bilinirlik kazanmış ‘yaşam odası’ benzeri önlemlerin Anagold tarafından da alındığına yönelik yanlış bir algı yaratmaya yönelik ifadelerdir.
Ana firma Anagold ve Çiftay başta olmak üzere tüm taşeronlarda, özellikle 2018-2019’dan beri yoğunlaşan bir üretim baskısı vardır… Daha hızlı ve daha fazla üretim için siyanür kullanımında makul kabul edilebilecek sınırlar aşılmıştır. Tekrar kullanılmak üzere dönen siyanür miktarının hesaplanandan düşük olması sebebiyle, kullanıldığı bölgede biriktiği öngörülmüş olmasına rağmen bu husus önemsenmemiş; bunu soran işçilere cevap olarak buharlaştığı söylenmek suretiyle işçiler yanıltılmıştır. Her durumda üretimin devam etmesi ve artırılması adına bütün sınırlar kademeli olarak aşılmıştır. Şüpheli ifadelerinden anlaşıldığı üzere Anagold, çalışanlara yığma alanında 36’ncı kata kadar çıkılabileceğini söylemiştir. Ancak 18’inci kattan sonra riskin arttığı bilinmekte, işçiler ve bilim insanlarının görüşleri çerçevesinde en fazla 25’inci kata kadar çıkmanın makul olduğu anlaşılmaktadır. 13 Şubat’ta yığma alanında 33 kat bulunmaktadır ve bunun siyanürlü toprak üzerindeki baskıyı artırarak alt katlardan patlamasına sebep olduğu düşünülmektedir.
Ayrıca liç alanı hem yukarı hem de geriye doğru genişleterek büyütülmüştür. Liç yığma yapılan alan için uygun standart en fazla yüzde 10-12 eğim ve geniş bir alan olmasına rağmen Anagold yüzde 75-80 eğim oranına kadar dik bir alanda yığma yapmıştır.
'DÜNYAYA GÖRE 7 KAT DAHA UCUZA ÇALIŞMA DAYATILDI'
Dünyada benzer işlerde çalışanlardan en az 7 kat daha ucuza çalışma dayatılmıştır.
17 Şubat 2024’te taşeron Çiftay işçileri siyanürlüğü toprağı kaldırıp taşımak üzere işbaşı yapmaya çağrılmıştır. Çiftay işçilerinin olağan durumda yaptığı iş dinamit patlatma sonra elde edilen cevherli toprak ve taşları ayrım yapılacak alana taşımaktır, hiçbir kimyasalla doğrudan temasları yoktur. İşçilerin önemli bir kısmı eğitim ve donanımı olmayan bu işi yapmaya zorlandıklarında itiraz etmiş, işi yapmaktan kaçınmıştır. Çiftay yönetimi buna karşı işçileri kendi iradeleriyle çalıştıklarına dair bir kağıt imzalayarak, işbaşı yapmakla 3 ay ücretsiz izne çıkmak arasında bir seçime zorlamıştır. 18 Şubat gecesi itibariyle sahada 10-20 cm kaymalar ve göçük riski olduğu için arama-kurtarma dahil bütün çalışmalar durdurulmuştur. Bu durum, Çiftay işçilerinin çekincesini haklı çıkarmıştır. Anagold işçilerine ise 19 Şubat 2024 tarihi itibariyle 1 Nisan 2024 tarihine kadar idari izinli oldukları bildirilmiştir.
İşçiler üzerinde mobbing ve baskı yoğun şekilde uygulanmıştır. Bir ihtiyacı ya da talebi olan işçiler işten atılmakla tehdit edilmiş, çalışma boyunca açıkları aranarak baskılanmıştır."
'SORUMLULUKTAN KAÇMAYA ÇALIŞIYORLAR'
Angold şirketinin sorumluluğuna dair gözlem raporunda, "Anagold şirketi, maden sahasında genel operasyonu hemen her ayrıntısıyla yürütmesine rağmen çok katmanlı bir taşeron yapısı inşa ederek sorumluluklarından kaçmaktadır. Kendi bünyesinde 402’si mavi yakalı 600 civarı işçi çalıştıran Anagold’un en büyük taşeronu Çiftay’da yaklaşık 1100’ü mavi yakalı, 200’ü beyaz yakalı olmak üzere 1300’den fazla işçi çalışmaktadır. Sahada daha 50-70 ve daha az işçi çalıştıran çok sayıda taşeron firma da bulunmaktadır. Bu yapının doğal sonuçlarından biri işçilerin güvenli çalışma koşullarına dair Anagold’un doğrudan sorumluluğunun gizlenmesidir. 13 Şubat sonrasında hazırlanan ilk ön bilirkişi raporunda Anagold’un ‘tali kusurlu’, taşeron şirketlerin ‘asli kusurlu’ olarak kabul edilmesi bu taşeronlaştırmanın yanıltıcı görüntüsüdür. Oysa sahada çalışan işçilerden alınan bilgiler doğrultusunda bütün taşeron şirketlerin Anagold’un emir ve talimatları altında ve onun iş planına sıkı sıkıya bağlı olarak çalıştıkları nettir" denildi.