Serxwebûn Şubat sayısı ile çıktı

Serxwebûn gazetesi Şubat sayısı, "Komploya karşı direniş özgür yaşamın yolunu açacaktır" manşetiyle çıktı.

Serxwebûn gazetesinin Şubat 482. sayısı, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a karşı yürütülen Uluslararası Komplonun 23. yılında, "Komploya karşı direniş özgür yaşamın yolunu açacaktır" ana başlığıyla çıktı. Sayıda 15 Şubat Komplosunun tarihi sonuçları, son siyasal gelişmeler, DAİŞ'in artan saldırıları ve farklı konu başlıkları yer alıyor. 

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat yaptığı siyasal değerlendirmede, AKP-MHP faşist iktidarının toplumsal her tepkiyi panik ve öfkeyle karşıladığını ve bu yüzden saldırganlaştığını belirtti. Besê Hozat "Çözümün Yol İmralı'dan Geçer" başlıklı yazısında, "Faşist iktidar bir sanatçının söylediği şarkıdan, bir akademisyenin eleştirisinden, kadınların mücadelesinden emekçilerin hak taleplerinden korkuyor. Gölgesinden de korkuyor. Bu iktidar paranoyak bir hale gelmiştir. CHP, Önder Apo ile görüşmeyi suç sayarak demokrasinin yolunu Diyarbakır’dan geçiremez" tespitinde bulundu. Besê Hozat, yaptığı değerlendirmede, Ukrayna-Türkiye ilişkilerine ve DAİŞ'in Hesekê saldırısına da genişçe değiniyor. 

ULUSLARARASI KOMPLONUN ÜZERİNDEN 23 YIL GEÇTİ

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Uluslararası Komploya ilişkin yaptığı değerlendirmede şunları belirtiyor: "Moskova'da kalmamam için IMF'nin 8 milyar dolarlık kredisi kullanılmıştı. Yine Türkiye'den bu amaçla Mavi Akım Projesi koparılmıştı. En alçakça olanı şuydu ki, hiçbir şey vermeden, sıkışık durumumu bol bol kullanarak, birbirlerinden birçok tavizi koparıyorlardı. Tüm Avrupa, Rusya, ABD ve en son Kenyalı bürokratlar da nemalarını alacaklardı. Şahsımda bir halkın özgürlük istemlerinin böylesine maddi çıkarlarla pazarlanması çok alçakçaydı."

KCK Genel Başkanlık Konsey Üyesi Zilar Stêrk, komploya yazısında şöyle değerlendiriyor: "Kirli ve çirkin komployla amaçlanan; Kürt halkının Önder Apo’ya bağlanmış kurtuluş ve özgürlük umutlarını yok etmek, partisini ve hareketini önderliksiz bırakarak teslim almak ve tasfiye etmekti.  Önder Apo şahsında ya Kürtleri teslim almak ya da geleneksel direniş yöntemleriyle kendi kendini tasfiye etmesini sağlamak amaçlanmıştı. Ancak Önder Apo’nun hızla geliştirdiği kendine has direnme tarzıyla, komplocu güçlerin her iki hesabı da boşa çıkarılmış oldu."

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Xebat Andok ise, 15 Şubat Komplosuyla bir Türk-Kürt savaşı ile Öcalan'ın fiziki imhasının hesaplandığını ama komplocuların bu hesaplarının tutmadığını vurguluyor.
PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan da; "Garê Ruhuyla Herkesin Direnmesi Halinde Zafer Kesindir” başlıklı yazında, tarih boyunca Kürt halkına yönelik birçok komplonun gerçekleştiğini belirtiyor. Karayılan, "Daha ilk adımda komplolarla karşı karşıya kalan hareketimize karşı ilk belirgin komplo, Haki Karer arkadaşın şehit edilmesidir. Türk devleti Komplo’nun 23’üncü yılında ikinci bir komplo planıyla Uluslararası Komployu nihai başarıya ulaştırmak istedi. 10 Şubat 2021’de Garê’ye yönelik çetin bir saldırı gerçekleştirdiler. Garê direnişi, 2021 yılının gidişatını belirledi. Garê direnişi sadece düşmanda kırılma yaratmamış, 4 yıldır devreye koymak istediğimiz taktik perspektifi pratikleştirerek bunu başarılı bir savaş yöntemi haline getirmiştir" diyor.

SİNAA CEZAEVİ'NE DAİŞ SALDIRISI VE ORTADOĞU'DA DAİŞ GERÇEKLİĞİ 

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Sabri Ok, "DAİŞ bir Ortadoğu örgütü olduğu kadar, aynı zamanda uluslararası bir çete örgütüdür” başlıklı yazısında; faşist Türk devletinin DAİŞ’i baştan beri istikrarlı bir şekilde desteklediğini ve AKP-MHP iktidarının DAİŞ’i ideolojik olarak kendine yakın gördüğünü belirtiyor. Sabri Ok, "DAİŞ yenilmiştir ama Ortadoğu demokratikleşip, halklar özgürleşinceye kadar DAİŞ gibi çete grupların çıkması her zaman mümkündür. Bu tür örgütler ortaya çıkınca bunları destekleyip kullanmak isteyen güçler de hep olacaktır” tespitinde bulunuyor.

PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, “Toplum Çalışması, Aşınmış Ahlak ve Politikayı Doğru, Anlaşılır ve İşler Hale Getirme Çalışmasıdır” başlıklı yazısında; ulus-devlet ideolojisinden kopuş ve demokratik konfederalizm çizgisinin ortaya çıkmasıyla birlikte yeni bir partileşme döneminin açıldığını, bunu da ‘Üçüncü Partileşme Dönemi’ olarak adlandırdıklarını vurguluyor. 

1973 NEWROZ’U BİR TOHUMLANMA HAREKETİYDİ VE ANKARA’DA MAYALANDI

PKK'nin oluşum döneminde küçük bir grubun yaptığı ilk toplantının üzerinden 50 yıl geçmesi dolayısıyla Serxwebûn gazetesi, yeni sayıda Abdullah Öcalan'ın 1994 yılında Newroz'da yaptığı değerlendirmeye yer veriyor. Abdullah Öcalan o gün yaptığı değerlendirmede, 1973 Newroz sabahında 6 kişi ile gerçekleşen toplantının bugün devasa bir güce nasıl dönüştüğünü şöyle anlatıyor: "Bir küçük grup çok az bir umutla ve çok az bir hazırlıkla 1973'ün baharını karşılamaya çalıştık. O Newroz gününde ülkemizin adını ağzımıza alalım. Artık burası Kürdistan olsun dedik. 

Herkes doğu diyordu, o zaman kitaplarda böyle sözcükler geçiyordu. Birçok sol grup vardı. Bir grup da bu ülke için olsun dedik. Ama birkaç kelimeden daha fazla bilgi dayanağı yok. Genel teori, uluslar üzerine çok şey söylüyor ama, biz nasıl bir ulusuz, nasıl bir ülkeyiz? Genel teori, parti üzerine çok şey söyleniyor. Ama, biz partileşmenin neresindeyiz, nasıl başlayacağız? Büyük bir sır var, cevabı oluşturmak gerçekten birkaç büyük cephe savaşından daha fazla sorumluluk istiyordu, yaratıcılık istiyordu. İşte buna da hazırlıklı girmeye çalışacaktık" diyor. 

Dicle Amanos, “Yaşama akan bir nehir gibiydi” anı yazısı da Serxwebûn gazetesinin Şubat ayı sayısında yer alıyor.