Çıkardığı 481 sayı ile 41’inci yılını geride bırakan Serxwebûn gazetesi, 2022 yılının ilk ayında “Ayaklanan Halk Direnişin ve Zaferin Yaratıcısı Olacaktır” manşetiyle çıktı.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan Şubat 1988’de yaptığı değerlendirmede, “Daha dün kitleler, hükümet başkanına karşı "açız" diye bağırıyorlardı. Ve bu tepkiler gittikçe yaygınlaşıyor. Demek ki kitleler, artık suskunluğu bozup bağırıyorlar. Bunun daha da gelişmesi durumunda şüphesiz ayaklanmanın objektif ortamının geliştiğini söyleyebiliriz” tespitini yapıyor. 35 yıl önce yapılan bu tespit günümüz iktidar ve Türk devlet gerçeğini anlatıyor.
Ocak sayısında; PKK’de kadro gerçekliği, son siyasal gelişmeler, Kürt Özgürlük Hareketinin Avrupa’da yürüttüğü mücadele ve gerilla anısı yanında değişik konuları içeren yazılar yer alıyor.
KCK Yürütme Komitesi Üyesi Mustafa Karasu yaptığı siyasi değerlendirme yazısında; son dönemlerde gelişen DAİŞ saldırıları; Hesekê'ye saldıran DAİŞ’in arkasında hangi güçlerin bulunduğunu, Türk devletinin bu saldırılarda nasıl bir fayda sağlamak istediğini, DAİŞ Hesekê'ye saldırırken aynı gün işgalci Türk devletinin de Şengal'i bombalamasını ve Erdoğan’ın demokrasi güçlerine, aydınlara, sanatçılara yönelik saldırılarını değerlendiriyor.
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, “PKK’de Kadro Gerçekliği Başarının Teminatıdır” başlıklı yazısında; kadronun halkı örgütleyen, harekete geçiren, moral veren, mücadeleyi ileriye taşıyan özelliklere salip olması gerektiğini belirtiyor. Bayık, “Bir hırka bir lokmayla yaşayan insanlardan, dervişlerden söz edilir. Kendilerini tamamen uhrevi dünyaya vermelerinden bahsedilir. PKK kadroları da böyledir. Tamamen kendilerini uğruna mücadele ettikleri inanca vermişlerdir. Bu, PKK’nin en temel kaynaklarından biridir” diyor.
PKK kurucularından Ali Haydar Kaytan ise, PKK militanlarına yönelik gerçekleştirilen eğitim devresinde, “Kavramları yerli yerinde kullanmak gerekir. Şimdi bizim egemenliği altında yaşadığımız bir düşman gerçeği var. Düşman gerçekliğini tanımak kendini tanımaktır. Siz düşmanı tanımadan kendinizi tanıyamazsınız, bu mümkün değil. İmha ve inkar siyaseti deyip geçerseniz veya sadece kavramın içerdiği anlamın sizin için derin bir geçerli gerçekliği yoksa PKK’yi de, kendinizi de tanıyamazsınız” tespitinde bulunuyor.
TÜRK DEVLETİNİN ZİNDAN POLİTİKASI VE HASTA TUTSAKLARIN DURUMU
Türk devletinin Kürt tutsakları rehin alma politikası; TC’nin özel savaş uygulamalarında zindanların rolü, işlevi ve uygulanan yöntemler, tecrit, rehabilitasyon, sürgün, sevk, itirafçılık, tarafsızlaştırma, ajanlaştırma, hasta tutsakları tedavi etmemek ve serbest bırakmamak gibi konuları, Piro Dersim Serxwebûn için kaleme aldı. Piro Dersim, “Zindanlar pek çok özel savaş uygulamasının iç içe ve birbirini tamamlayacak şekilde devreye sokulduğu alanlardır. Amaç örgütlülüğü dağıtmak, direnişi kırmak, tutsakların iradelerini kırarak teslim almak, örgütlü ortamdan koparıp modern kölelik düzeninin insanı haline getirmek, bunun mümkün olmadığı, direnişin kırılamadığı durumlarda ise uzun süreye yayılmış sistematik tecrit ve izolasyon uygulamalarıyla ruhta, duyguda ve düşüncede bireyi örgütten ve mücadeleden koparmak olmaktadır” diyor.
Zelal Amed, “Avrupa’da yürütülen örgütlenme mücadelemiz, kapitalist moderniteye karşı verilen bir özgürlük cevabıdır” başlıklı yazısında; ana topraklarından koparılan Kürt halkı, nerede olursa olsun, nereye giderse gitsin orada Önder Apo’nun felsefesini duyguda, düşüncede yaşaması gerektiğini belirtiyor. Zelal Amed, “Kürt halkı, nerede olursa olsun Kürdistan’ı inşa etmeyi öğrenmiştir” diyor.
Komalên Ciwan Koordinasyonu’nun yazısında ise, “TC’nin ajan ağına düşen Kürt gençlerinin yüzde 90’ı bu bataklığa düşürüldükten sonra ajanlaştırılmışlardır. Bir devlet yurdunda 7 çocuğun tecavüze uğraması durumuna karşı soykırımcı bir devlet valisinin ‘taş atacaklarına fuhuş yapsınlar’ sözüyle yorum yapması, TC özel savaş rejiminin dehşet verici karakterini ortaya koymaktadır” diyor.
Fedai Komutan Cumali Çorum’un anı yazısı da Serxwebûn gazetesinin Ocak ayı sayısında yer alıyor.