Êzidî halkının verecek tavizi yok
Şehit Mam Zeki Akademiler Komutanlığı Üyesi Kendal Çiya, askeri, siyasi ve toplumsal örgütlülüğünü sağlayan Êzidî halkının, bundan taviz vermeyeceği gibi daha da büyüteceğini söyledi.
Şehit Mam Zeki Akademiler Komutanlığı Üyesi Kendal Çiya, askeri, siyasi ve toplumsal örgütlülüğünü sağlayan Êzidî halkının, bundan taviz vermeyeceği gibi daha da büyüteceğini söyledi.
Irak’taki siyasi, askeri ve ekonomik krizin yanında mezhep ve etnik çelişkilere dikkat çeken Şehit Mam Zeki Akademiler Komutanlığı Üyesi Kendal Çiya, “Bu kriz ve kaos ortamı, işgalci gücün saldırısına kapı aralıyor. Bunun için Irak, sorunlarını çözerek krize son vermelidir. Bunu da demokratik yöntemlerle ve halkların haklarını vererek çözmelidir. Sorunlarımızı çözemezsek Skeniyê, Sinûnê ve Perex gibi katliamlar devam eder” dedi.
Şehit Mam Zeki Akademiler Komutanlığı Üyesi Kendal Çiya, DAİŞ çetesinin, 3 Ağustos 2014’te Êzidî halkını hedef alan işgal ve katliamının 8. yıl dönümü vesilesiyle ANF’ye konuştu.
8 yıl boyunca başta Êzidîler olmak üzere tüm Kürt halkının acı bir süreç içerisinde olduğunu kaydeden Kendal Çiya, faşist Türk devletinin katliam saldırılarında ısrar ettiğini söyledi.
Kürdistan’da büyük bir savaş ve direnişin yaşandığını belirten Çiya, “Kürt halkı artık eskisi gibi değil, halkımız bilinçli ve örgütlüdür. Türk devletini destekleyen diğer devletlerin gerçek amaçlarını da biliyor. Hangi devletlerin halkımıza reva görülen katliamların arkasında olduğunun farkındadır” dedi.
Türk devletinin DAİŞ çetesini desteklediğini söyleyen Kendal Çiya, DAİŞ’in Musul’u işgal edip halkı katliamdan geçirdiği 2014’te Musul Konsolosluğu’ndaki Türk devlet görevlilerinin burnu kanamadan teslim edildiğini hatırlattı. Çiya, “Şu ana kadar öldürülen DAİŞ’in üst düzey 3 yöneticisi ise faşist Türk devletinin işgal ettiği, denetiminde olduğu bölgelerdeydi. Bu da ilişkinin ne kadar derin olduğunu gösteriyor. Diğer devletler de bu ilişkinin farkındadır. Göz yummaları, sessiz kalmaları, faşist Türk devletini destekledikleri anlamına gelir” şeklinde konuştu.
ŞENGAL HALKI ÖRGÜTLÜLÜĞÜNÜ BÜYÜTÜYOR
Şengal’i savunmadan bırakıp kaçan KDP’nin katliamda oynadığı rolden dolayı samimi bir özeleştiri vermesi gerekirken katliamdan sonra da işbirlikçi ihanet çizgisinde ısrar ettiğini söyleyen Çiya, bu siyaset yüzünden Güney Kürdistan’ın büyük toprak kaybına neden olduğunu vurguladı. Çiya, şöyle devam etti: “Halkımızın fermandan sonra artık hiçbir güce güveni kalmadı. Her ferman öncesi halkımızı koruyacaklarını söyleyen güçler, halkımızı bırakıp gitti. DAİŞ eliyle gerçekleşen fermanda da halkımızı koruyacaklarını, savunacaklarını söyleyen KDP güçleri, tek bir mermi atmayarak halkımızı katliamla karşı karşıya getirdi. Bunun için halkımız ders çıkararak ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin desteğiyle kendi öz savunma güçlerini ve öz örgütlülüğünü geliştirdi. Bu çerçevede YBŞ-YJŞ güçlerini kurup Şengal Demokratik Özerk Yönetimi’ni ilan etti. Bu örgütlülüklerini büyütüp güçlendirdi.”
ÖRGÜTLÜLÜĞÜ PARÇALAYIP DAĞITMA ÇABASI
Bunu gören başta KDP ve işbirliği içindeki güçlerin, halkın öz örgütlülüğünü parçalamak ve dağıtmak için saldırılar geliştirerek, kirli ittifaklar kurduğunu kaydeden Çiya, “Ancak halkımız, bu kirli siyaset ve ittifakların farkındadır. Bunun için kendi güçlerini sahiplenerek desteklemektedir” dedi.
9 EKİM, 3 AĞUSTOS’UN DEVAMIDIR
Êzidî halkının öz örgütlülüğünü dağıtamayacaklarını anlayan başta KDP, Türkiye ve Kazımi yönetiminin BM ve ABD temsilcilerinin de teşvikiyle kirli bir anlaşma yaparak, 9 Ekim 2020’de de ilan ettiklerini hatırlatan Çiya, şunları söyledi: “9 Ekim, 2014 katliamını sonuçlandırmak içindi. Halkımızı soykırım kıskacından tasfiye etmek istediler. Bu çerçevede halkımızın öncüleri hedef alındı. Mam Zeki, Saîd Hesen Saîd, Dijwar Feqîr, Heval Zerdeşt ve Heval Azad gibi onlarca yoldaşımız katledildi. Skeniyê katliamı yapıldı. Kazımi yönetiminin tepkisi olmadı, sessiz kalınarak onay verildi. Kazımi’nin emri ile 17 Nisan’da Irak ordusu Şengal’e saldırdı. Bu saldırıyla YBŞ, YJŞ ve Êzidxan Asayişi dağıtılmak, Şengal Demokratik Özerk Yönetim’i tasfiye edilmek istendi. YBŞ, YJŞ ve Asayiş güçlerimiz ile halkımızın direnişi karşısında bu saldırı boşa çıkarıldı. Irak ordusunun bu saldırısı, Irak halkı tarafından desteklenmedi. Irak halkı ve bazı fraksiyonlar tepki gösterdi.”
IRAK HALKININ BİRLİĞE İHTİYACI VAR
Irak halkının birlik oluşturmaması durumunda başta faşist Türk devleti olmak üzere katliamcı güçlerin saldırılarını sürdüreceğini ifade eden Çiya, şunları dile getirdi: “Irak halkı olarak kendi rengimiz, dilimiz, kültürümüz, inancımızla yaşamak istiyorsak Önder Apo’nun felsefesi, paradigması doğrultusunda halkların birlikte demokratik yaşamını esas almamız gerekiyor. Bunun için Irak halkının özellikle bu süreçte daha çok birlik ve beraberliğe ihtiyacı vardır. Böylece daha güçlü oluruz.”
IRAK’TAKİ DURUM SALDIRILARA KAPI ARALIYOR
Irak’taki siyasi, askeri ve ekonomik krizin yanında mezhep ve etnik çelişkilere dikkat çeken Çiya, şunları paylaştı: “Yaklaşık bir yıldır Irak genel seçimleri oldu, ancak yeni bir hükümet oluşturulamadı. Bu kriz ve kaos ortamı da işgalci gücün saldırısına kapı aralıyor. Bunun için Irak, sorunlarını çözerek krize son vermelidir. Bunu da demokratik yöntemlerle ve halkların haklarını vererek çözmelidir. Demokratik Modernite paradigması bunun için en makul reçetedir. Sorunlarını böyle ele almazsa daha da derinleşir ve çözülemez hale gelir. Dış güçlerin emellerine ulaşmasına katkı sunar. Perex’teki piknik alanında gerçekleştirilen katliam, bu durumu açık bir şekilde ortaya koyuyor. Türk devleti, katliamcı ve işgalci bir güçtür. Sorunlarımızı çözemezsek Skeniyê, Sinûnê ve Perex gibi katliamlar devam eder.”
TÜRK ORDUSU IRAK’TAN ÇIKARILMALI
Irak devletinin, artık katliamcılardan hesap sorması gerektiğini vurgulayan Çiya, şunları ekledi: “Türk devletinin işgalci ordusunu Irak topraklarından çıkarması gerekiyor. Êzidî halkının çocukları, YBŞ ve YJŞ güçleri olarak katliamcılara karşı tavırsız kalmayacağımızı ve başta 3 Ağustos 2014 katliamı olmak üzere halkımıza yönelik gerçekleştirilen tüm katliamların hesabını soracağız. Nasıl ki DAİŞ’ten hesap sorduysak Türk devleti ve işbirlikçilerinden de hesabını soracağız. Bu, bizim şehitlerimize ve halkımıza sözümüzdür.”